BİR ZAMANLAR TAKSİM'DE / BİR HÜSEYİN AVNİ MUTLU FİLMİ
Bu sabah Taksim'de yaşanan olaylar adeta bir film çekimini andırıyordu. Bütün oyuncular yerini aldı ve çekim başladı. Murat Tolga Şen yazıyor.
Aslında Twitter ahalisi dün gece Vali beyin orantısız sevgi içeren tweetlerinden huylanmıştı ancak yine de sabahın erken saatlerinde Taksim’in bir Yeşilçam aksiyonuna mekan olacağını tahmin etmemişlerdi.
Vali Hüseyin Avni Mutlu adeta “bir bakalım uyuyorlar mı?” diye Twitter üzerinden kontrol ettikten birkaç saat sonra TOMA’lar ve Polis Taksim Meydanı'na girdi ve Bir Zamanlar Taksim'de filminin en heyecanlı sahnelerinin çekimi başladı.
Elbette amatörlere emanet edilemeyecek kadar tehlikeli bir çekim günüydü bu. Sahne şu; elinde SDP flaması olan, hepsinin yüzü de gaz maskeli eylemciler, kahraman kolluk kuvvetleri AKM üzerindeki bölücü örgüt bayraklarını indirirken molotof kokteylleriyle TOMA’lara saldıracak, TOMA’lar adeta prostat olmuşçasına onlara kesik kesik su sıkarak cevap verecek ama şahane gizlenmiş eylemciler molotof atmaya devam edecek. Ardından gelen yoğun gaz dumanında ise Ninja misali bir anda ortadan kaybolacaklar!
Dublör becerisi gerektiren bu sahneler sabah çekildi ancak hiç Game of Thrones izlememiş, sadece tarihi Yeşilçam avantürlerini bilen biri yönetmen koltuğuna oturunca elbette yine olmadı!
Türk seyircisi perdede gösterilen hamasiyetle her zaman duygulanmıştır. Yeşilçam bu bayrak, millet sevgisini yıllarca ucuz filmlerde işlemiştir, yeni sinemacılar da aynı yoldan ilerliyor. Ustalarının hatalarını tekrarlayarak…
Öncelikle, Yeşilçam filmlerinde bütün yeniçerilerin üstü başı tertemizdir. Onca savaşta yorulmuş giysilerin yıpranmışlık duygusunun ne kadar önemli olduğunu son yıllarda Çanakkale filmleri çekenler de dahil kimse anlamamıştır Türk sinemasında… Bu sabah molotoflu sözde eylemcilerin kıyafetlerine dikkat ettiniz mi? Güzelce ütülenmiş, tertemiz, daha bir kez yıkanmamış yeni giysiler…
Yeşilçam aksiyonlarının bir başka sorunu; oyuncular kavga etmezler, ediyormuş gibi yaparlar. Abartı hemen sezilir. Bu sabah da yine öyle oldu. Eylemci tarafı rolüne girmiş, molotofları zalimce fırlatırken, polis tarafında bir hevessizlik, bir “aman işte şu tarafa da su sıkalım”cılık mevcuttu. Onca masraf bu yüzden boşa bile gitti denebilir. Bakalım kurguda düzeltebilecekler mi?
Yönetmenin birden fazla kamerayla çalışma tercihi de bence yerinde bir karar. NTV ve CNNTürk kameraları en güzel açılardan bu çatışma sahnesini çekmek üzere yerlerini almışlardı. Özellikle patlama sahnelerinde çok kameralı çekimler büyük avantaj!
Ama işte hep yaparız bunu! Cüneyt Arkın filmlerinin efsanesidir hani; Osmanlı akıncıları at sürerken arkada elektrik direkleri, bilekte kol saatleri… Bizim eylemcilerin belinde de tabanca vardı mesela! Yeşilçam biteli 30 sene oldu hala öğrenemedik şu işleri…
Diyeceğim o ki; o kadar masrafla bile yine seyircinin inanacağı düzgün bir çatışma sahnesi çekmeyi başaramadık. Plastik araba değil gerçek TOMA yaktık ama yine olmadı. Düzgün film çekmeyi başaramayan iktidar sinemasının bir kez daha seyircinin hoşgörüsüne ihtiyacı var!
MURAT TOLGA ŞEN – [email protected]