Bir Yayın Yönetmeni ve spikerin kariyerini bitiren yasak aşk!
Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.
BİR YAYIN YÖNETMENİ VE SPİKERİN KARİYERİNİ BİTİREN YASAK AŞK
Normalde adetim değildir.
Bu tür magazin işlerine girmek…
Onun bunun ilişkisi hakkında yazmak…
Hele ki ortada evlilikler, çocuklar varsa…
O nedenle isim vermeyeceğim yazımda.
Çocukları ve eşleri korumak için.
Ama az sonra anlatacağım meseleyi kaleme de almam gerekiyor, çünkü medyamızdaki çarpık ilişkilerin nasıl insanların işine, emeğine mal olduğunu görmenizi istiyorum.
Mesela bir TV kanalında çalışıyorsunuz, bir anda yöneticiniz kovuluyor.
Ortada, işsiz kalıyorsunuz.
Nedeni hakkında hiçbir fikriniz yok.
O nedenle pek çok emekçinin zamanında işsiz kalmasına neden olan bir vakayı aktaracağım sırdaşlar.
Geçen hafta kulağıma çalındı.
Tam bir hafta yazıp yazmamak konusunda düşündüm.
Ancak birkaç yıl önce yaşanan bu skandal yüzünden işsiz kalanların birkaçının hala işsiz olduğunu duyunca, geçtim klavyemin başına.
Çok detay vermeyeceğim.
Zira midem kaldırmıyor.
Ama medyadaki yöneticilik, ekran gibi koltukları işgal edenlerin nasıl pervasızca güç sarhoşu olduğunu, ‘bize bir şey olmaz’ diye her haltı nasıl yediğini siz de görün.
Yer bir TV kanalı.
Haberin başında bir genel yayın yönetmeni.
Ve onunla çalışan ünlü mü ünlü bir spiker.
Spiker evli, GYY’nin de uzun süreli bir ilişkisi var.
Aralarındaki iş ilişkisine rağmen yasak aşk yaşıyorlar.
Sonra araları bozuluyor.
Güç zehirlenmesi dedim ya, babasının çiftliğiymiş gibi davrandığı TV kanalından spikeri kovuveriyor.
Kavga dövüşle hem de…
Herkes şahit.
Neyseeee…
Sonra ne oluyorsa bu GYY çalıştığı kanaldan da büyük bir gürültüyle ayrılıyor.
Kanalın içini boşaltıyor, kendisiyle çalışan herkesi yeni işyerine, yine bir TV kanalına götürüyor.
N’apsın, pek çok emekçi de adamın ne halt olduğunu biliyor ama şişkin maaşların cazibesine kapılıyor.
Bu ekip topluca yeni TV kanalına geçiyor geçmesine ama, spikerin eşi o medya grubunda çalışıyor.
Mevzu uygun bir dille medya grubunun üst yönetimine iletiliyor.
Skandal daha fazla büyümeden, GYY gönderiliyor.
Ekibinden pek çok kişi de işten çıkarılıyor.
Veeeee ne oluyor dersiniz?
Spikerin eşi, ünlü mü ünlü spikere boşanma davası açıyor.
Ve ayrılıyorlar.
O spiker birkaç ufak iş yapıyor sağa sola.
GYY ise bir daha medyaya dönemedi.
Ticarete atıldı.
Daha çok detay var da şimdilik girmeyeyim.
Peki ya kovulan emekçiler?
Dediğim gibi bazıları iş buldu, bazıları bu ortamda hala işsiz.
Neyse belki bu yazı vesilesiyle neden işsiz kaldıklarına bir anlam verebilirler…
MUHALİF- CUMHURBAŞKANLIĞI UÇAĞI MÜDAVİMİ
HANGİSİ GERÇEK SELÇUK TEPELİ?
Fox Ana Haber sunucusu Selçuk Tepeli’nin geçen gün yayında sarf ettiği bazı sözler gündem oldu.
RTÜK başkanı tweet attı, 'inceleme başlattık' dedi.
Zaten herkes eminim içeriği gördü, o nedenle burada bir kez daha yazmayacağım.
Amma ben yine müsaadenizle kulağı tersten tutacağım…
Yazdıklarımı dikkatle okumanızı rica ediyorum.
RTÜK Başkanı iktidara yakın kanallara da benzer yaklaşsa aslında, doğru bir şey söylüyor.
A Haber’de, 24 TV’de benzer sunumlar yapanlar yok mu?
Var…
Aynı incelemelerin oralar için de uygulanması lazım. Bu birrrrr….
İkincisi…
Ben buradan defalarca yazdım, bizde spiker milleti kendini kanaat önderi zannediyor dedim.
Dünyadaki örneklerini inceleyin.
BBC’de mesela spiker haberini sunar geçer.
Geçenlerde bi İngiliz spiker siyasi yorum içeren iki cümle söyledi diye kıyamet koptu.
Oysa bizde nasıl?
Haber sunmak hak getire.
Bakıyorlar kameraya gözlerini belerte belerte yorum üstüne yorum yapıyorlar.
Konukları konuşturmuyorlar…
Selçuk Tepeli de bu kategoriye giriyor.
CHP Grup Başkanvekili edasıyla, Meclis’te kameralara seslenir gibi halka hitap ediyor.
Hızını alamıyor, konuştukça konuşuyor.
Gazı aldıkça sinirleniyor…
Fox seyircisi de, ne yapsın, muhalif haberi başka nereden alalım diye, oturup bu nutuklara saatlerce katlanıyor.
Patagonya’da bile böyle bir haber bülteni göremezsiniz.
Ama adı ne?
Gazetecilik, muhaliflik.
Üstelik daha komiğini söyleyeyim, Hürriyet GYY’si Ahmet Hakan köşesinden Tepeli’yi eleştirmiş…
Buna mı güleyim?
Yoksa şu daha komik:
Pek çok kendini ünlüden sayan muhalif isim de Tepeli’ye Twitter’dan sahip çıkmış…
Yoksa buna mı güleyim?
Yazımın devamı, kendilerine her akşam gazeteci diye sunulan Tepeli’yi savunan ve izleyen iyi niyetli muhalif kesime.
Tepeli kim, yakından hep birlikte tanıyalım:
Tepeli aslında gazetecilik değil dergicilik kökenli bir isim.
Bir şekilde zamanında Habertürk Gazetesi’ne geçmiş, yıllarca haftasonu eklerini yönetmiş.
Tanıyanların aktardığına göre sert siyasi gazetecilikten bihaber bir isimmiş.
Şaşırtıcı bir şekilde, kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya devam etmiş.
Fatih Altaylı’nın görevden alınmasının ardından Gazete Habertürk’ün GYY’si olmuş.
Deyim yerindeyse at sahibine göre kişner ya hani, GYY’lik döneminde patronu ne istiyorsa onu yapmış.
Ne akmış ne kokmuş…
Çokça AK Parti’ye yalakalık yapmış.
Öyle ki Tepeli, Cumhurbaşkanlığı uçağına en çok binen iki isimden biri oldu.
Türkiye Gazetesi Yazarı Fatih Selek’in 2017’de yazdığı şu yazı durumun özeti:
"Makam uçağındaki gazeteciler" başlıklı yazısında Selek, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra yaptığı yurdışı gezilerini hesaplayarak bu gezilere katılan gazetecilerin sayılarını çıkardı. Selek'in 26 fotoğraf üzerinden 2014 yılından günümüze kadar yaptığı hesaplamaya göre, Cumhurbaşkanı'nın uçağına 21 ayrı gazeteci toplamda 180 defa binmiş. Uçağın analizini de yapan Selek, Erdoğan'ın ya da danışmanlarının özellikle istediği isimler olduğunu belirtti. İşte Selek'in yazısının ilgili bölümü:
"Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra 32 ayda 80 yurt dışı ziyaretinde bulundu. Bazı ülkelere birden fazla gitti. Mesela, ABD'ye 5, Suudi Arabistan ve Rusya'ya 4, Çin, Fransa, Pakistan, Azerbaycan ve KKTC'ye 3, Belçika, Türkmenistan, Somali ve Kuveyt'e 2 defa ayak bastı. Toplamda dört kıtada 53 ülkeyi ziyaret etti. Tek bir sefere 4 ülkeyi birden dâhil ettiği zamanlar oldu. Cumhurbaşkanının hangi ülkelere ziyarette bulunduğuna bakarken aklıma ilginç bir mevzu takıldı. Erdoğan yurt dışına giderken gazetecileri de götürüyor. Uçakta röportaj veriyor. Acaba cumhurbaşkanının uçağına kim ne kadar bindi? Fotoğrafları önüme koydum ve saydım. İşte Eylül 2014'ten bugüne 26 fotoğraf üzerinden A330-200'ün gazetecileri ve binme sayıları:
Ali Adakoğlu (Milat): 16
Selçuk Tepeli (Habertürk): 14
Serdar Karagöz (Daily Sabah): 14
Turgay Güler (Güneş): 13
Murat Kelkitlioğlu (Akşam): 13
İbrahim Karagül (Yeni Şafak): 10
Ekrem Kızıltaş (Takvim): 9
Erdal Şafak (Sabah): 9
İsmail Kapan (Türkiye): 9
Hakan Çelik (Posta): 8
Ergün Diler (Takvim): 8
Vahap Munyar (Hürriyet): 7
Nihal Bengisu Karaca (Habertürk): 7
Halime Gökçe (Star): 7
Fikret Bila (Hürriyet): 6
Nuri Elibol (Türkiye): 6
Akif Beki (Hürriyet): 6
Mustafa Kartoğlu (Star): 5
Verda Özer (Hürriyet): 5
Nuh Albayrak (Star): 4
Nagehan Alçı (Milliyet): 4
Tepeli sadece uçağa binmedi. Patronlarının iktidardan istediği her şeyi gerekli adreslere iletti. Cumhurbaşkanı’na o dönem yakın olan isimlerle çok yakın ilişkiler yürüttü.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in Tepeli’ye bundan bir süre önce yaptığı serzenişin altında da bu yatıyor. Çelik, "Ana haber bülteninde Selçuk Tepeli adlı şahıs, bu durumu kurumsal bir mesele haline getiriyor. Eski kanalında bize övgüler dizerken kanal değişince başka bir karakter ortaya çıkıyor" demişti.
Eminim Çelik de zamanında kendisine türlü şekillerde yaranmaya çalışan Tepeli’nin dönüştüğü bu muhalif karakteri hayretle izliyordur.
Dahası da var…
Tepeli’nin nasıl bir emekçi düşmanı olduğunu hemen hemen herkes bilir.
Malum eski patronu Turgay Ciner soda külü işinde.
Habertürk gazetesinde "soda tansiyon çıkarır" haberi çıktıktan sonra yaptıkları pek çok kişinin hafızasına kazındı, eski bir haberi dikkatinize sunuyorum:
Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli, yazı işlerine gelerek "Bu haberi kim koydu?" diye bağırınca sayfa editörü Hüseyin Gündoğdu "Sayfayı ben yaptım" dedi. Selçuk Tepeli bunun üzerine, "Nasıl böyle haber yaparsın, bu gazetenin parası nereden geliyor bilmiyor musun? Maden suyu satanlara, şişeyi ve maden suyunu kim satıyor? Topla eşyanı. Bana güvenliği çağırtma" şeklinde ifadelerde bulundu.
https://t24.com.tr/haber/soda-haberi-iki-haberturk-calisanini-isinden-etti,307595
O kovulan editörlerden birinin annesi ağır kanser hastasıydı ve bakımı emekçinin üzerindeydi.
Heyhaaattttt.
Habertürk gazetesi kapandıktan sonra, Habertürk TV’ye GYY’liğini garanti altına alan Tepeli’nin, emekçiler için kılını kıpırdatmaması da, Ciner medyada büyük tepki çekmiş…
Tepeli’nin gazetecilere 'kovuldunuz' deme tenezzülünde bile bulunmadığı o dönem keskin kulaklarıma gelmişti.
Bu tenezzülsüzlükten nasibini alan isimlerden biri de Ruşen Çakır.
Çakır kendi web sitesinde yayınladığı bir yazıda, Habertürk’ten kovulma sürecinde neler yaşadığını anlatmış, Tepeli’yle ilgili şu ifadeleri kullanmıştı.
"Habertürk’teki varlığım sönümlendikçe Medyascope ortaya çıkmaya başladı. Gazeteyi yönetiyor olan kişiler, o sırada gazetenin başında Selçuk Tepeli var. Şu anda Fox’ta Fatih Portakal’ın yerinde olan arkadaş. O bana bir şey söylemiyordu."
Selçuk Tepeli’yle çalışanların hepsi aynı şeyi söylüyor zaten: Akmaz, kokmaz, patron ne derse onu yapan, siyasi görüşü hakkında asla ipucu vermeyen, risk almayan…
İşin acısı, zamanında Tepeli’nin skandallarını yazan muhalif yayın kuruluşları, şimdi Tepeli’yi bir muhalif medya neferi, bir demokrasi savaşçısı gibi karşımıza çıkarıyor.
Buyurun eski Tepeli’yi izleyin:
https://www.haberturk.com/video/haber/izle/cumhurbaskani-erdogan-yurda-dondu/128229
Nerede o bağıran çağıran Tepeli…
Nerede bu Tepeli…
Bu ülkede o kadar değerli gazeteci varken, reva mıdır bu?
Yıllarca muhalif medyaya emek veren gazeteciler Tepeli gibilerini görünce ne düşünüyor?
Gerçekten çok merak ediyorum…
MEDYA PATRONLARI YASAL ZAMDA ÇAMURA YATIYOR
Bugün Ocak ayının 21’i.
Şubat’a kalmış neredeyse 1 hafta.
Hala çoğu medya grubunda yasal zam oranları hakkında yaprak kımıldamadı…
Bazıları zam var, oran belli değil diyor.
Bazılarındaysa ne olacağı tamamen belirsiz.
Yapılacak zammın Şubat ayına yetişip yetişmeyeceği bile belirsiz.
Patronlar kendi aralarında ne konuşuyorlar bilmiyorum ama emekçinin gündemi tek.
Bu konuda çok mesaj alıyorum.
Enflasyon altında ezilen gazeteciler artık beyaz yaka olmaktan çıktı.
Mavi yakaya dönüştü.
Patronlar!:
Kendi bindiğiniz dalı kesiyorsunuz.
Medyamızda artık günlük yaşanan cehalet skandalları yakında kronikleşecek.
Çünkü çalıştıracak kaliteli, düzgün emekçi bulamayacaksınız.
Tüm emekçinin beklentisi, en az yıllık enflasyon oranında zam yapılması.
Kimse sadaka da istemiyor.
Gazeteciler hakkı olanın peşinde…
Bu yasal zam işinin peşini bırakmayacağım.
Her kurum açıkladıkça oranları, ben de buraya yazacağım.
İyiyi de kötüyü de…
Amma emin olun, çamura yatanları da sayfa sayfa ifşa edeceğim.
Siz de derdinizi, meramınızı lütfen bana yazın: [email protected]