BİR RESİM, BİR SAAT, BİR DE...İŞTE ATA'DAN KALAN ÜÇ HATIRA!
Milliyet gazetesi yazarı Can Dündar, yaptığı araştırmayla Ulu Önder Atatürk'ten geriye kalan üç küçük hatırayı yazdı. İşte o yazı...
Koca sarayda Atatürk'ün "Zata mahsus" olarak üzerine kaydettirdiği üç eşya yaldızlı çerçeve içinde, servi ağacı manzaralı yağlıboya tablo... Dört köşe madeni çerçeveli saat... Yuvarlak madeni çerçeveli beyaz duvar derecesi...
1938 yılı Aralık ayı... Türkiye, Atatürk'ü kaybedeli henüz 3 hafta olmuş.
Atatürk'ün naaşı, Ankara'da Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrinde...
Yas sürüyor.
Bu arada Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Hâkimliği bir tezkere hazırlıyor.
Dolmabahçe Sarayı'nda kalan Atatürk'e ait taşınır malların saptanıp kayda geçirilmesini ve muhafaza edilmesini istiyor.
Bunun üzerine mahkemeden zabıt kâtibi Esat Aydın ile mübaşir Sargen, Dolmabahçe Sarayı'na gidiyorlar. Orada Büyük Millet Meclisi İdare Heyeti amirlerinden, Beyazıt milletvekili Halit Bayrak ve Milli Saraylar Direktörü Sezai Selek'le buluşuyorlar.
Heyet, sarayda Atatürk'ün vefat ettiği 71 numaralı dairenin kapısını açıyor. Yatak odasında mevcut eşyaları belirliyor. Bunlar içinden üçünün Atatürk'ün şahsına ait olduğunu not ediyor.
Sarayın üç eşyası
Koca sarayda Atatürk'ün "Zata mahsus" olarak üzerine kaydettirdiği üç eşya bunlar:
1) Yaldızlı çerçeve içinde, servi ağacı manzaralı yağlıboya tablo...
2) Dört köşe madeni çerçeveli saat...
3) Yuvarlak madeni çerçeveli beyaz duvar derecesi...
Heyet üyeleri, bu üç eşyayı bir zabıt varakasıyla kayda geçiyorlar.
Sonra Milli Saraylar Müdürü Sezai Selek'e "Atatürk'e ait elbise, çamaşır vesair eşya olup olmadığını" soruyorlar.
"O eşyalar vefatından bir hafta sonra Riyaset-i Cumhur Dairesi Müdürü Lütfi Altınok tarafından bir deftere kaydedildi ve Ankara'ya gönderildi" cevabını alıyorlar.
Tedavisinde kullanılan alet edevat ve ilaçlar da yine Altınok'un emriyle listelenmiş ve listenin bir sureti mahkemeye gönderilmiş.
Geride sadece onun "zatına ait" olarak kaydedilen bu üç kalem eşya kalmış:
Bir tablo... Bir saat... Ve bir termometre...
Özlenen tablo
Yaldızlı çerçeve içindeki resim, onun yatağının hemen karşısındaki duvarda asılı bulunan ve ona doğduğu Rumeli topraklarını hatırlatan "Dört Mevsim" tablosu... Hani ölümün yaklaştığı günlerde sürekli incelediği ve başucundaki Afet'e "Her şeyi bırakalım, oraya, ormanlara gidelim" dediği tablo...
Saat ise, o günden sonra Dolmabahçe'ye her gidenin, Ata'nın son yatağının başucunda, onun öldüğü dakikada durmuş halde gördüğü saat...
Termometre?
O, kim bilir sarayın neresinde?
Üç küçük hatıra
Son yıllarını geçirdiği koca sarayda Atatürk'ün kim bilir nasıl bir duygusal bağ sonucu üzerine kaydettirdiği üç küçük eşya onlar...
Ve üçü de hâlâ sarayda...
O tablo, o saat ve o termometre, koca bir devirden, koca bir saraydan ona kalan ve ondan kalan üç küçük hatıra...