28 Ağu 2006 10:02 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:46

BİR KÖŞE YAZDIM... BİR CENGİZ SEMERCİOĞLU YANLIŞ ANLADI!!!...

Cengiz Semercioğlu, Serdar Akinan'ın 'Çocuklar Ölmesin' kampanyasını eleştirmiş ve SKYTÜRK'ü kimsenin izlemediği bir kanal haline getirdiğini söylemişti. Serdar Akinan'ın Cengiz Semercioğlu'na tekmili birden yanıtıdır!!!...

Bu köşede bir yazı yazdım.

Birçok kişiden çok olumlu tepkiler aldım.

Hürriyet'in magazin eki Kelebek'te yazan Cengiz Semercioğlu'ndan aldığım tepki herkesten farklıydı.

'Çocuklar ölmesin' kampanyasına katılmak istemeyen sanatçıları eleştirmemi Cengiz Semercioğlu köşesinde eleştirmiş.

Bir TV eleştirmeni ve bir 'yaşam gurusu' olarak işini yapmış...

Ancak yazının içerik ve üslubundan ortada bir 'kavrayış' ve 'anlayış' meselesi olduğu görülüyor.

'Kavrayış' konusunda yapacak bir şeyim yok.

Ama 'anlayış' meselesine girmem gerek.

Çünkü bu 'anlayış'ı paylaşanların sayısı Türkiye için yeni ve yükselen bir tehlike.

Bu ülkede kimsenin kimseye bir şeyi 'zorla' söyletmeye hakkı yoktur.

Burada bir sorun yok.

Sorun, zihinsel evreninizin, bu gibi insani meseleleri sadece ve tıpkı 'rating' ölçümündeki 'kriter' gibi kodlaması.

Derdimiz şu: İnsanlar insani konularda duyarsız.

Bu ülkenin önde gelen isimleri, rol modelleri, kanaat önderleri, seçkinleri 'insani konularda' ne kadar 'duyarlılık' sergilerse toplumda o kadar yaygın karşılığı olur.

Benim eleştirdiğim isimler 'mevsimsel' hassasiyetlere sahip.

Vicdani barometrelerinin kriteri farklı.

Nasıl mı? Şöyle.

Bakalım konser, albüm dışında ne zaman sesleri çıkıyor?

Şirket lansmanları, ekstralar, düğünler, vs.

Para kazanmasınlar mı?

Kazansınlar.

Peki hiç mi 'duruş' göstermiyorlar?

Gösteriyorlar.

Toplumun farklı dilimlerine seslenecek bir albümün lansmanı öncesi 'siyasi duruşlar' sergileyerek.

AKPARTİ iktidarında Aktüel'e türban konusunda konuşmayarak.

Aynı dergiye konjonktür uygun olduğunda siyasi içerikli promosyon kasetleri yaparak.

Ortada 'ilkesel' bir mesele var.

Toplum önüne çıkma kriterinin niteliksel değil niceliksel olmasından rahatsız olduğum için böyle bir yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim.

Bu tercih kriterindeki eşiği eleştirmek benim görevim.

SKYTURK'e gelince...

Ben, bu süreçte yaşananlar karşısında nerede çalışıyor olsaydım bu çabanın içine girer ve 'bir şeyler yapmaya' çalışırdım.

Bugün yayın dünyasının 'izlenme kriterinin' ne olduğunu biliyoruz.

Peki bu ülkede yayıncılar aynı kriterlerden hareket etmek zorunda mıdır? Farklı yayın politikaları ve bu yayınlara ilgi gösterenlerin fazlaca var olması neden rahatsız ediyor?

Senin kafandaki izlenilirlik kavramının içine girmeyi biz de hatta sen de gayet iyi biliyorsun. Öyle bir endişemiz olsaydı günlerdir yayın yaptığımız Ortadoğu meselesini bir kenara koyar Ali Kırca şantajcısının ya da Pınar Altuğ'un ilişkileri üzerine açık oturumlar düzenlerdik.

Senin açıdan bakarsak bir paradoks var.

Habertürk'ün izlenirlik oranı ne ki o kadar prestijli adam gelip senin karşına oturuyor?

SKYTURK, konuşturulmayanı konuşturduğu, söylenmeyeni söylediği, söylenemeyeni söylettiği için izleniyor...

Hem de çok izleniyor.

Ama asıl gözden kaçan şu:

Bu SKYTURK meselesi değil.

Bu Serdar Akinan meselesi hiç değil.

Bu vicdan, onur, duyarlılık, insanlık meselesi.

Tüm bunları kabul etmeme, yok varsayma ve eleştirme hakkınız, elbette, var.

Bizim de bu duruşu sorgulama hakkımız var.

'İnsanlığınız kaç para?' sorusu zaten 'anlayana' soruldu...


SERDAR AKİNAN-AKŞAM
http://www.pingadw