Bir iddianame de Zekeriya Öz için hazırlanabilir!
AKP'li Burhan Kuzu, CNN Türk’te Cüneyt Özdemir’in sunduğu 5N1K’ya konuk olarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
"Savcı Zekeriya Öz’ün Dubai’ye yaptığı seyahatin ücretini
işadamı Ali Ağaoğlu’na ait şirket ödedi" iddialarına yanıt veren
Kuzu, "Ebetteki Dubai’ye gidilir gezilir herkesin hakkı. Ama iş
adamının masrafları karşılaması tek başına suç olmaz. Ama menfaat
veya bir işin karşılığında yapıldığı ispatlanabilirse, o zaman
ciddi anlamda bir sorun yaşar Türkiye. Bu bağlamda yeni bir
iddianame kendisi için hazırlanabilir başka bir savcı
tarafından. Benim gözlemlediğim tablo hoş bir manzara değil.
Onu sadece Dubai’ye götürme suçu yeter mi? Bence yetmez. Bundan
hareket ederek, onunla bir alakası var mı? Partiyle alakalı bu
dönemde iddianamenin hemen hemen başrolünde olan bir savcı için
dikkatli olmam lazım. Çünkü aksi halde ’onun kini ve hıncıyla
konuşuyor’. Denmesini istemem. Hukukçu kimliğimi her zaman ön plana
çıkardım. Hoş bir tablo yok. Hani derler ya ’tencere dibin kara
seninki benden kara.’ Böyle bir durum ortaya çıkarsa bu iyi bir şey
değil. İş adamının savcıyla alakası bu manada işin arka planı
ortaya çıktığında bizim göremediğimiz, bilemediğimiz özellikle bir
maddi boyutu ve mali boyutu varsa sıkıntı çok büyük demektir" diye
konuştu.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı, İstanbul Milletvekili, Anayasa
Hukukçusu Burhan Kuzu CNN Türk’te Cüneyt Özdemir’in sunduğu 5N1K’ya
konuk olarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Twitter’da yaptığı açıklamaların 31 Aralık’ta bir gazetenin manşeti
olduğunu belirten Kuzu, "Benim Twitter’da verdiğim çok küçük bir
bilgi. Onun çok daha genişini bir gazete şekillerle göstererek
Başbakana bir rapor verildiğini söylüyor. Basının bundan haberi var
sandım. Vatandaşın bundan haberi var sandım. Baktım ki benim
attığım Twitter’a kadar hiç kimsenin haberi yok. Mademki böylesine
büyük bir iddia. Şok yapacak bir şeyse; neden o gün televizyonlar
hiç olmazsa bu haber neyin nesi diye sormadı. Çıt çıkmazken ben de
ne bileyim gecenin sessizliğinde, ya dedik herhalde bundan da bir
şey gelmez ben de sosyal medyada da duyurayım dedim. Sen misin bunu
duyuran. Attığımız bir Twitt, 3 günlük 4 günlük elimdeki doküman,
600 sayfalık bir birikime sebep olmuş basında. Kocaman bir kitap.
Ben de önemimi o Twitt ile öğrendim. Daha dikkat etmem gerektiğini,
sözümün gram gram tartıldığını gördüm. Biraz da kendime pay
çıkarayım. İyi oldu ama biraz fazla kaçta gibi" diye konuştu.
"BİZ BÜYÜKLERİMİZİN SÖZÜNÜ DİKKATE ALIRIZ"
Twitter’da yaptığı açıklamalardan dolayı hükümet kanadından gelen
eleştirilere değinen Kuzu, "Bülent beyden, Meclis Başkanı’ndan bir
açıklama oldu. Biz büyüklerimizin sözünü dikkate alırız. Benimle
alakalı bölümü Bülent beyin söylediği, evet bu doğru olmamış
olabilir. Ama benim burada kırıldığım konu şurası olmuştur. Her
ikisi de benden büyüktür yaşça tecrübelidir. Her ikisinin de
tecrübesinden yararlanmak isterim. Nasibimi de alırım ama
kırıldığım nokta basının önünde bu tür şeyleri üslup olarak doğru
bulmuyorum" dedi.
"BİRİLERİ DEVLET İÇİNDE ÖZERK BİR YAPILANMA DİYEBİLECEĞİM
YOLLAR"
Ankara gündemini değerlendirmesi istenen Kuzu şöyle konuştu:
"Türkiye zaman zaman izahı zor süreçlere giriyor. Bunu kabul etmek
lazım. Yargının tamamını suçlayamam. Dünkü yargıdan bugünkü yargı
aslında yapılanma olarak daha iyi, normal diye düşünüyorum. Şu
tatbiki doğru olmuyor: Yani birileri, birileri deyince hemen cemaat
bazen üstüne alınıyor. Bunu kesinlikle o manada söylemiyorum. Odur
yada dün de bunu başka bir kesim yapıyordu. Bugün başka bir kesim
yapıyor. Kim olduğunu da bilmiyorum. Ama birileri devlet içinde
kendilerine bir alan ayırma, özerk bir yapılanma diyebileceğim,
sözüm geçsin, pazarlık konusu olsun gibi bir takım yollar. Bu
manada bir iddianame gündemde, sayın bakanların çocuklarını içine
alan bir iddianame. Varsa, bir haksızlık yargı yargılayacak sonucu
çıkaracak. Türkiye’deki bu tür iddianamelerin sen bir başbakanın,
bakanların çocuklarından başlayacaksın hukuk adına, millet adına
fakir fukaranın hakkını gözetmek adına öyle mi? Buna şu kadarcık
tırnağımın ucu kadar inanmam. Bu iddialar yok demiyorum."
"BÖYLE SÖYLERSEN, PROGRAMI BURADA BİTİRİRİZ"
"Başbakanın, bakanların çocukları dokunulmaz mıdır?" sorusu
üzerine, Kuzu, "Böyle söylersen, programı burada bitiririz. Böyle
bakarsan bu sorunun bir anlamı kalmaz. Ben konuya böyle bakmıyorum
ki. Bana böyle soruyorsun. Partide hiç kimse böyle bakmıyor.
Elbette ki bakanın, başbakanın çocuğu da yargılanır. Herkes
yargılanır. Ona sözüm yok. Konu şu: Diyelim ki, bildiğim şeyi
söylüyorum bu iddianameyi hazırlayanlar, A’dır, B’dir, savcı
arkasındaki bir takım şeyler. Açık söylüyorum bir talepleri olsa,
deseler ki bunları al verdik. Bu iddianame hepsi kaybolur gider.
Konu o değil. İşte kumpas işte tam burada var. Siyasete bir hücum
var. Ben dosyanın kendisini söylemiyorum. Ben başka bir şey
anlatıyorum. Ben olayın oluş biçimini söylüyorum. Allah aşkına sana
soruyorum: Bir savcı, başbakan ile alakalı o ikinci çocukla alakalı
falan dediğimiz savcı çıkacak bu iddianameyi ben hazırlayacağım,
ben bakacağım diyecek. Başsavcı diyor ki: Kardeşim bırak bu kadar
heveslenme. Senden başka da savcı var. Yok illa ben bakacağım. Bu
kesin hükümlülüktür. O manada söylüyorum. Yargılama bitene kadar,
bu konuda sabretmekten başka çare yok. Yapılan korsan. İsimler yok
tamamen takma isimler. 17 Aralık operasyonundaki bu gölge, işte o
iki davayı şüphe ile karşılama durumuna getirmiştir. Onlar zaten
söyleyip duruyorlardı" şeklinde konuştu.
"YENİDEN YARGILAMA BERAAT ANLAMINA GELMİYOR"
Yeniden yargılamalarla ilgili olarak Kuzu şöyle konuştu: "Bu dava
belli bir noktaya gelmiş. Bu saatten sonra mahkemeyi kaldırmadıkça,
yeniden görülür demedikçe bu dava yeniden görülemez. Bu doğru olur
mu? Biraz sıkıntılı olur bence. Bir mahkemenin verdiği kararı
küllen ortam nedeniyle yok sayarsak bunu doğru bulmam. Davanın
kendisini küllen ret etmek yerine, belli bir noktaya gelmiş bu
davayı, yargılamanın yenilemesi yolu dediğimiz yasamızda olan belki
o biraz daha kuvvetlendirilebilir, kolay hale getirilebilir.
Anayasa Mahkemesi’ne gidip ferdi başvuru ile yeniden yargılama
kararı çıkartılabilir. Olmazsa İnsan Hakları Mahkemesi’nden bu
kararı alabilir. Yeniden yargılama beraat anlamına gelmiyor."