Annelik deyince aklınıza ilk ne geliyor? - Sevme ve sorumluluk alma sanatı olarak görüyorum ben anneliği. Peki sizce büyüten mi yoksa doğuran mı annedir? - Duruma, hikâyeye göre değişir. Ama hangisi emek verdiyse odur herhalde. Her doğuran anne olamıyorsa, doğurmayan da anne olabilir.
Siz anne olmak istiyor musunuz? - Bilmem, olabilir. Ben öyle durup dururken “Bir çocuğum olmalı, anne olmalıyım” diye düşünen, bunu arzulayan bir insan değilim. Kafam, duygularım öyle çalışmıyor. “Ne olursa olsun anne olmalıyım”dan çok; aile olmayı başarabilmek daha önemli benim için. Bunu başarabilmeyi isterim.
Dizide konu edilen hikâye Türkiye’de son dönemde yaşanan kadına ve çocuğa şiddet haberleriyle çok örtüşüyor. Senaryo size neleri sorgulatıyor? - Sorgulamak için diziye ihtiyaç duymayacağımız kadar vahşi şeyler oluyor. Örtüşmesi korkunç tabii. Affedilebilecek, “Neyse” denebilecek şeyler değil bunlar.
En son çok ses getiren yasa önerisiyle birlikte çocukta cinsel istismar yine gündem oldu... Ne hissediyorsunuz o haberleri görünce? - Gündemden hiç düşmemesi gerekiyor bu konunun. Korkunç şeyler oldu ve oluyor. Çocukta cinsel istismar kabul edilemez, hoş görülemez, affedilemez. Sebep olan herkesin bedelini ödemesini diliyorum. Hissettiğim şey; öfke, acı, endişe, çaresizlik... Ben kendi seçimlerini yapabilen, hayatını yönlendirme fırsatı bulabilmiş, çocukluğunu çocuk olarak yaşayabilmiş bir insan olarak; canı yakılan her çocuktan özür dilemek istiyorum, “Biz büyükler üzülmenize, üzenlere engel olamıyoruz” demek istiyorum.