Bilal Erdoğan'dan gazeteciye dava
Cumhurbaşkanı'nın oğlu, hangi gazeteciye dava açtı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 17 Aralık ve 25 Aralık soruşturmalarıyla
birlikte gündemden düşmeyen oğlu Bilal Erdoğan, Yeniçağ'ın öne
çıkan yazarlarından Ahmet Takan'a dava açtı. 'Onur Belgesi' olarak
görüyorum dediği davayı Yeniçağ'daki köşesine taşıyan Ahmet Takan,
Bilal Erdoğan'a, "Ey. Bilal oğlan!.. Babanın bu millete yaptığı
zulümlerin yanında bana yaptıklarınız ve yapacaklarınızın lafı
olmaz!.. Elinizden geleni ardınıza koymayın.. Dilsiz
şeytan olmayacağım.. Dilsiz şeytanların yanında saf
tutmayacağım.. Size. daha kolaylık olsun çok fazla ıkınıp
sıkınmayın diye hazırda olan bir imkan sunayım; Ben paralelciyim..
Fazla zaman kaybetmeden polisinizi kapıya gönderin.." ifadeleriyle
seslendi.
İŞTE TAKAN'IN O YAZISI:
"Bilal oğlan beni dava etti.. Bunu da kendime onur saydım!.. Recep
Erdoğan akraba ve yandaşlarının bana açtığı ilk dava değil.
Bugüne kadar, kaç cepheden her türlü nice saldırıları göğüsledik.
Anlayışım gereği, hiçbirini ailem ve gazete yönetimi dahil kimseyle
paylaşmadım.
Gazetemizin dünkü "baskı ve sansür" haberine ilaveten Erdoğan ve
efradının nasıl bir korkaklık ve acziyet içinde olduklarını, içinde
bulundukları acınacak hale belge olsun diye bu şatoları kaleme
alıyorum.
Bilal oğlan bana niye dava açmış?
2 Eylül'de çıkan "Cumhuriyetin Savcısı değiller" başlıklı yazım
yüzünden. O gün; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında Recep
Tayyip Erdoğan'ın oğlu Necmeddin Bilal Erdoğan'ın da bulunduğu
Rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli hakkında
takipsizlik kararı veriyor.. Ben de gazeteci olarak ana muhalefet
lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun görüşlerini alıp söylediklerinin
noktasına, virgülüne dokunmadan yazıyorum. Biz gazetecilerin tırnak
içi dediği haber türü..
Ne yapacaktım yani!.. Alışık oldukları yandaş ve havuz medyasındaki
uşakları gibi papağanlarından görüş alıp methiyeler mi
düzecektim?..
Toplumun kanayan yarasını her platformda dile getiren ve bu konuda
çizgisinde kırıklık olmadığına inandığım bir siyasetçinin
görüşlerini alıp kamuoyuna iletmekten mi korkacaktım?..
Ben de birçok gazeteci arkadaşımın elinde olan hükümetin tanzim
ettiği "konuşulacaklar", "konuşulmayacaklar", "ekrana
çıkarılacaklar", "ekrana çıkarılmayacaklar" listesine tabi mi
olacaktım?..
Ben. Ankara'daki mekanlarda "Acaba kimle görünürsem beni
fotoğraflayıp hükümete şikayet ederler", "Aman falanca ile yan yana
düşmeyeyim.Yoksa beni işimden ve de koltuğumdan ederler" korku ve
paranoyasıyla yaşamıyorum ki!..
Hakk uğruna, yiğitçe mücadele eden adam gibi adamların ter döktüğü
bu yuvada emekli bir gazeteci olarak hem inandığım dava ve
doğruların mücadelesini -en ufak bir müdahale olmadan-
savunuculuğunu yapıyor, hem de birçok yerde imkansız olan gerçek
gazeteciliğin keyfini doyasıya çıkarıyorum.
Benim Recep Erdoğan ve ailesinden "aferin" kapıp havuz medyasında
üst düzey bir yöneticiliğe çulu sermek gibi derdim de yok!..
Tek derdim; çocuklarıma bırakacağım yegane miras olan şerefli
soyadıma herhangi bir leke sürmemek, "sizin babanız hırsızdı, vatan
hainiydi" dedirtmemek.. Yüce Yaratanın karşısına firavunların
dalkavuğu olarak çıkmamak..
Bilal oğlanın avukatı İstanbul Cumhuriyet Savcılığına baş vururken
ne demiş?..
"(Cumhuriyet'in Savcısı Değiller) başlığıyla Ahmet Takan tarafından
kaleme alınan yazı ile müvekkilime suç isnadında bulunulmuştur"
Sonra da avukat, Kemal Kılıçdaroğlu'nun bana verdiği mülakattaki
sözlere atıfta bulunarak. "şüphelinin bu eylemleri ile Anayasa ve
Uluslararası Sözleşmelerce güvence altına alınan TCK'nın 125'nci
maddesinde hükmü bulunan (hakaret), TCK'nın 267'nci maddesinde
hükmü bulunan (iftira) suçu işlenmiş olmakla suç sübut bulmuştur"
diyor.
Netice-i talep olarak da, "yukarıda arz ve izah olunan ve
savcılığınızca resen gözetilecek diğer hususlar muvacehesinde, özel
hukuka ilişkin haklarımız mahfuz kalmak kayıt ve şartı ile
şüphelinin eylemine uyan Türk Ceza Kanunun ilgili maddelerine göre
tecziyesini temin zımnında gerekli tahkikatın yapılarak kamu
davasının açılmasını.." ifadelerine yer veriyor..
Vay bee!..
Demek; muhalif bir siyasetçiden demeç alıp onu aynen yazmak ta ağır
suç sayılır oldu!..
Ey, Bilal oğlan!..
Babanın bu millete yaptığı zulümlerin yanında bana yaptıklarınız ve
yapacaklarınızın lafı olmaz!..
Elinizden geleni ardınıza koymayın..
Dilsiz şeytan olmayacağım.. Dilsiz şeytanların yanında saf
tutmayacağım..
Size. daha kolaylık olsun çok fazla ıkınıp sıkınmayın diye hazırda
olan bir imkan sunayım; Ben paralelciyim.. Fazla zaman kaybetmeden
polisinizi kapıya gönderin..
Ömrümüz Allah'a ve vatana kurban, ahiretimiz bayram olsun.. "