Benden aldıkları belgeler Başbakan'a karşı kullanılacak!
Hürriyet yazarı Ayşe Arman, Soner Yalçın'la buluştu; gündeme dair çok önemli konuları içeren bir söyleşi gerçekleştirdi.
Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Arman'ın AKP cemaat savaşı konulu
röportajlar serisi Soner Yalçın'la devam ediyor. Arman serinin
önceki röportajlarında Mustafa Balbay, Nazlı Ilıcak ve Şamil
Tayyar'a söz vermişti.
ERDOĞAN BAŞBAKAN'LIK YAPMADI, KANDIRILDI!
Odatv davasındna iki yıl tutuklu kalan ve son dönem yaşanan
cemaat-CHP ittifakı tartışmalarında ulusalcı mahallede aykırı bir
tutum alarak dikkat çeken Soner Yalçın ilginç açıklamalar yaptığı
röportajda "Başbakan'ı kandırdılar" dedi. "Başbakan’a günaydın
diyorum!" diyen Soner Yalçın "-Bu işi organize eden Cemaat’tir.
Bence Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı yapamamıştır, bu da
ortaya çıktı. Çok üzgünüm, küçüksemek için de söylemiyorum sadece,
“Şuraya şu yol yapılsın, buraya bu köprü yapılsın”ın başbakanıdır.
Tüm bu olup bitene, seyirci kalmış ve kandırılmıştır. Umarım bunun
farkındadır. Böcek yakaladığında, belki uyanmıştır. Umarım
uyanmıştır..." dedi.
ERDOĞAN HAKKINDA BOMBA İDDİA!
Cemaat hakkında kalem oynatan herkesin yanyana getirilip hapse
atıldığını iddia eden Yalçın, Başbakan Erdoğan için de bomba bir
iddia da bulundu.
Gözaltına alındığı sırada Erdoğan ile ilgili bir kitap yazmaya
çalıştığını kaydeden Soner Yalçın, o kitabın tüm belgelerinin polis
tarafından alınıp yok edildiğini söyledi. Yalçın'ın korkutucu
iddiası ise o belgelerin Başbakan Erdoğan için kullanılmak üzere
bir yere konulduğu üzerine.
İşte röportajdaki çarpıcı bölümler:
Başbakan, “paralel devlet”ten söz ediyor, Nazlı Ilıcak,
“Yok öyle bir şey. Ne münasebet!” diyor, Şamil Tayyar, “Bu işin
arkasında neoconlar var” diyor. Soner Yalçın ne
diyor...
-Ben Başbakan’a “Günaydın!” diyorum! Kesinlikle Türkiye’de bir
“derin devlet” var. “Paralel devlet” tabiri işi yumuşatıyor. Biz,
hayatımız boyunca bu “derin devlet”le mücadele ettik. Devletin, bir
Cemaat yapılanması olduğunu yıllardır söylüyoruz ve yazıyoruz. Bu
yüzden bizi cezaevine attılar. Sadece Odatv davasına bakmanız
yeterli. Bütün sanıklar, Cemaat’le ilgili haber ve kitap yazdıkları
için –ki bir kısmı birbirlerini tanımıyordu bile- yan yana
getirilip, hapse atıldılar. Bu bile, tek başına bu Cemaat’in
insanlara neler yapabileceğini gösteriyor. Bizim burada bütün
Türkiye olarak bir konuda anlaşmamız gerekiyor. Bu ülkeye, adaleti
hâkim kılmalıyız. Adalet güvenin, adalet özgürlüğün teminatı. Yoksa
bu ülke paramparça olur. Herkese yalvarıyorum. İktidara da,
anamuhalefet partisine de, bütün sivil toplum kuruluşlarına da. Bu
“derin devlet”le mücadele etmek gerekiyor...
NE PARANOYASI?
Sana göre, Cemaat eşittir derin devlet, öyle değil
mi?
-Kesinlikle! Her platformda bunu herkesle tartışmaya hazırım. Bütün
davalar ortada. Bağırdık isyan ettik, sesimizi duyuramadık. “Ülkeyi
mahvediyorlar!” dedik, anlatamadık. “İnsanlar hakkında tezgâhlar
kuruyorlar” dedik. Çünkü komplolor kurdular. Bu davaların hepsi bir
yalana dayanıyor.
Roni Marguiles, “Türkiye’yi Cemaat’in ülkeyi yönettiği bir
Kemalist paranoya” diyor...
-Kardeşim, niye paranoya olsun! Biz bütün dava dosyalarını okuduk,
bütün duruşmaları takip ettik. Kimse okumuyor, takip etmiyor,
kafasındaki şablon Türkiye’yi analiz etmeye çalışıyor. Bir kısım
Türk aydınının temel problemi bu. En büyük sıkıntımız bilgisizlik
ve cehalet. Bak Odatv’ye, Ergenekon’a, Balyoz’a, git İzmir’deki
davayı bir incele! Birini yapsınlar be, bir kere de emek
harcasınlar!
Marguiles, “Hükümet, emniyette 2500 kişiyi tasfiye etti,
aynı şey yargı için de geçerli” diyor. Buradan, “Barışmazlarsa,
hükümet Cemaat’i bitirebilir” sonucu çıkıyor... Sen buna katılıyor
musun?
-Ben kim kimi bitirir, orada değilim. Ben haklıdan yanayım,
gerçekten yanayım. Ben kuru siyaset yapmam. Benim alanım değil
siyaset. Ben Türkiye’nin nereye gittiğine bakıyorum. İyi bir yere
de gitmiyor, benim feveranım buna. Kimseye acı çektirmeyelim, bir
toplumsal uzlaşma sağlayalım, bu derin devleti yok edelim. Ama bunu
yok edelim derken, zavallı, hiçbir şeyden habersiz, orada kendine
çıkar bulmaya çalışan polisi de mahvedelim demiyorum. Onlarla alıp
veremediğimiz yok. Bunu yapan bir merkez var, bu merkezden hesap
soralım...
Peki sence kırılma noktası neresiydi? Birlikte bütün
Türkiye’yi yönetirken, n’oldu da bozuştular?
-1) Gücü paylaşmak istemediler. 2) İktidar lekelidir. 3) Cemaat,
kendine çok güvendi. Çok güvendiği için de Tayyip Erdoğan’ı da
alaşağı edeceğine inandı. Bak her şeyi olgular üzerinden
söylüyorum. Benim evime polisler geldi. Ben gazeteciyim, Recep
Tayyip Erdoğan’la ilgili de kitap yazabilmeliyim. Erdoğan’la ilgili
belgeler, dosyalar topluyordum, ileride bir kitap yapmak için. O
polis aldı onları ve yok etti. Yok o dosya! O dosyayla Recep Tayyip
Erdoğan’ı fişlediler! Benim elimdeki bu dosyayı kim aldı, yok etti?
O dosyayı bir yere koydular, zamanı gelince açacaklar herhalde!
O zaman, “Bu son yolsuzluk da, Cemaat’in kumpası” mı?
Gerçekliği yok mu?
-Olmaz mı? AKP, kirlilik çukuruna düştü. Ama ben, genel resme
bakıyorum, herkesin genele bakması gerekiyor. Ne gelecek
Türkiye’nin başına? Bu adı geçen isimler, içeri girse ne olur,
girmese ne olur? Ben Türkiye’yi düşünüyorum, 70 milyonu
düşünüyorum...
BAŞBAKAN KANDIRILMIŞTIR!
2500 kişi tasfiye edilince, temizlendi mi
emniyet?
-Anlayışın, zihniyetin değişmesi gerekiyor. Adalet, dün Cemaat’in
elindeydi, “Bugün bu adalet, tamamen benim elimde olsun”la biz,
güzel, aydınlık bir Türkiye yaratamayız. Sıkıntımız burada. Bu
despotik devlet anlayışını yıkmamız gerekiyor...
Geçenlerde orduya niye kumpas yapıldı diye bir yazı yazdın.
Sence yapan, sadece Cemaat miydi? Fiilen katkısı yok muydu
hükümetin?
-Bu işi organize eden Cemaat’tir. Bence Erdoğan, Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanlığı yapamamıştır, bu da ortaya çıktı. Çok
üzgünüm, küçüksemek için de söylemiyorum sadece, “Şuraya şu yol
yapılsın, buraya bu köprü yapılsın”ın başbakanıdır. Tüm bu olup
bitene, seyirci kalmış ve kandırılmıştır. Umarım bunun farkındadır.
Böcek yakaladığında, belki uyanmıştır. Umarım uyanmıştır...
Cemaat’le AKP kavgaya tutuşmasaydı, hükümet bu yeniden
yargılanma meselesini çıkarır mıydı?
-Tabii ki hayır! Ama halk zorluyor. Bu davaların kamuoyunda
geçerliliği yoktur. Bu davalar bitmiştir. Meseleyi, kitabi olarak
kanunlarda, maddelerde görmüyorum ben. Uzatamazsınız artık. Bu
davalar sonlanmıştır, Cemaat’in komplolar yaptığı ortaya çıkmıştır.
Türkiye bunu gördü...
Sence yeniden yargılama olacak mı?
-O olur, bu olur, ben onu da bilmem. Ama yargılanan biri olarak da
söylüyorum, ben af istemiyorum!
Ben, bir komployla, tezgâhla içeri atıldım. İki yıl özgürlüğümü
çaldılar, insanların 6 yıldır özgürlüğünü çalıyorlar. Biz, bunlar
ortaya çıksın istiyoruz. Biz temiz bir Türkiye istiyoruz...
GEZİ’YLE KORKU DUVARINI AŞTIK
Esas mesele şu: Bu topluma, daima korkuyu şırınga ediyorlar. Bizi
korkutmak istiyorlar. Ama biz, korku duvarlarını Gezi’de aştık. Ne
Cemaat’ten, ne AKP’den korkumuz var. Aydınlık Türkiye’ye yürüyoruz,
bizi tekrar korkutmak istiyorlar, Cemaat gelecek, o gelecek.
Gelemez. Gelmek için CHP’yi kullanmak isteyebilir, başka türlü
şeyler yapabilirler ama engel olacağız. Bunu Türkiye için
yapacağız, özgürlükler için yapacağız. Bir hukuk devleti için
yapacağız. Bunları yapmazsak bölünürüz. Haykırışım bunadır, isyanım
bunadır...