"BEN TAKVİM'DE KALMAYA DEVAM ETSEYDİM..." FİKRİ AKYÜZ,TAKVİM GAZETESİ'NDEN NEDEN AYRILDI?
Yeni Şafak'tan ayrıldıktan sonra Takvim Gazetesi'nde yazmaya başlayan Fikri Akyüz dün itibari ile yazılarını sonlandırdı. Akyüz, Takvim'den ayrılışının sebebini şöyle açıkladı...
Akyüz'ün Haber 7 için kaleme aldığı yazı:
Takvim´den ayrılmamın yegane sebebi Takvim´in genel okuru ile yazılarımın örtüşmemesiydi. Yeni Şafak´ta yazıyor iken Yeni Şafak okuru ile aramızda tam bir uyum vardı. "E madem öyle Yeni Şafak´tan niye ayrıldın?" diyebilirsiniz. Yeni Şafak´tan ayrılmamın nedeni ise genel yayın yönetmeni Yusuf Ziya Cömert, ki babacan bir insandır, Yusuf Abi´nin yönetim tarzı ile uyuşamamamızdı.
Açıkçası Takvim´e bu yılın başında gitmemin sebebi, Takvim´in Çalık Grubu´na dahil olması ve Medya Grup Başkanı Serhat Albayrak´ın davet etmiş olmasıydı. Eski Takvim teşhirci ve tetikçi idi.. Şimdiki Takvim öyle değil.. Öyle değil ama neticede Takvim´de yazdığım yazıların buza yazılan yazılar gibi olduğunu sonradan fark ettim. Siyasi atmosfer soğuk olsa, buza yazı yazılsa da buz erimez ve yazım yine görünürdü. Ama gündem çok sıcak ve buz hızla eriyor ve benim yazdığım yazı da anında görünmez oluyordu.
Açıkçası ben Sabah gazetesinde haftada bir yazı yazmayı Takvim´de beş yazı yazmaya elbette tercih ederdim. Ve herkesin böyle bir tercih kullanacağı da aşikar.. Dolayısıyla Serhat Albayrak´tan randevu istedim, sağ olsun çok büyük bir nezaket ve hassasiyet gösterdi, "Sabah´ta hafta sonu bir yazı yazabilir miyim?" dedim. Kendisinin benim kişiliğime bakışının ne kadar pozitif olduğunu, yazılarımı ne kadar beğendiğini biliyorum. Ama buna rağmen talebimi olumsuz karşıladı. Gerekçe olarak da "Ben Takvim´in sorumluluğunu da taşıyorum. Takvim´i daha iyi hale getirmek istiyorum. O yüzden Takvim´de sana ihtiyacım var." dedi.
Açık söylüyorum, ben de Serhat Bey´in oturduğu o koltukta otursam Fikri Akyüz´ün Takvim´de kalmasını isterim. Ama ben Fikri Akyüz´ün yerinde olsam Takvim´de yazmak istemezdim. Ben Takvim´de kalmaya devam etseydim inanıyorum ki ligin Gençlerbirliği takımı gibi olacaktım. Ne yukarı çıkan ne de küme düşen bir pozisyonum olacaktı. Ama bunun kesinlikle bir ihtiras olarak algılanmasını istemem. İhtiraslı adamdan nefret ederim. Ben sadece iddialı bir insanım.
Yani ben, bunu megalomanlık olarak lütfen anlamayın ama kendime güveniyorum, kalemime de güveniyorum. Ve ben nasip, kısmet nedir çok iyi bilirim, daha doğrusu kader, nasip, kısmete çok inanırım. Hani Barış Manço´nun bir şarkısı vardı "kul Ahmet" diye..
Ne diyordu Barış Abi..
Tanrı bütün kullara rızkını dağıtırken
Kimi sırtüstü yatar kimi boşta gezerken
Kul Ahmet erken kalkar haydi ya nasip derdi
Kimseler anlamazdı ya nasip ne demekti
O mahallede herkes gömlek giyerdi
Bizim Kul Ahmet bir gün bir ceket diktirdi, diktirir ya
Bir gün bir yoksul öldü üzüldü mahalleli
Ama bir kefen parası bulamadı mahalleli
Kul Ahmet dedi yalan dünya çıkardı ceketini
Örttü garibin üstüne kaldırdı cenazeyi
Sonunda herkes anladı ya nasip ya kısmeti
Bizim kul Ahmet birden oluverdi Ahmet Bey
Ceketse Ahmet Bey`in Ceketi.
FİKRİ AKYÜZ
[email protected]