12 Mayıs 2009 16:24 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:41

"BEN SPERM ALMAYA GİTSEYDİM..." ÇİĞDEM ANAD KENDİSİNİ GÜNER ÖZKUL'UN YERİNE KOYUP YAZDI!..

29 Nisan'dan beri Tempo24 sitesinde haftalık yazılar kaleme alan Çiğdem Anad, kendini donörle hamile kalan Münir Özkul'un kızı Güner Özkul'un yerine koyarak yazdı.


Sevgi kozasını anne baba birlikte örer


Bazı insanları yakalayıp tutamazsınız, onlar sadece kendilerine aittir. O insanlar kahkahalarla gülerken bile saçmalamazlar, katılarak ağlarken bile dağıtmazlar. Sürüm sürüm süründüklerini hiç görmezsiniz. İşlerini kaybettiklerinde, bankada paraları olmasa da sükûnetlerini bozmazlar. Aşkları terk ettiğinde içkinin dibine vurmazlar, hatta sigarayı fazla kaçırdıklarını dahi fark ederler.
Acılarla boğuşurken de saçları topludur, tıraşsız sokağa çıkmazlar. Birinin omzuna yığılıp kalmazlar.
Dostlukları tutarlıdır; beklentileri kısıtlıdır, fedakârlıklarının sınırları bellidir.
Akıp giden günleri hiç kaçırmazlar ama günlerin içinde kaybolmazlar. Bütün olaylara duyarlıdırlar ama sanki kuşbakışı izlerler.
İnsanlarla aralarında hep mesafe bırakırlar.

Onların aşk acıları savrulup gider

Bu bazı insanlar anneyle, babayla bir arada büyümüş çocuklardır. Anneleri, babaları onları hep sevmiş, koşulsuz kucaklamış, her durumda yanlarında yer almıştır. Anne baba sevgisine doya doya büyümüş çocukların özgüveni öylesine yüksektir ki, aşk acıları savrulup, savrulup gider, onlar dimdik dururlar. Onlar sevgi açlığı doyurulamayan insanlara hiç benzemezler... Dostlarının sağıltacağı kapanmayan yaraları yoktur. Kendilerini başkalarına ispat etme, beğeni toplama, alkışlanma ihtiyaçları yoktur.

Güner Özkul´u düşünüyorum

Başkalarına büyüklük taslamazlar, eziklik hissetmezler. Kavga dövüşten uzak dururlar. Onlar anne babalarının güven, sevgi, ilgi, beğeni, takdir kozasında büyüyen, kalpleri normal ritimle çarpan, beyinleri saat tiktaklarıyla çalışan sağlıklı çocuklardır.
Damperli bir arıza insan bile zor parçalar onları. Ruh ve beden bütünlükleri hayatta mutlu olmalarının temel taşlarıdır.
Temel taşı sağlam çocuklar her şeye iyi nazarlarla bakarlar. Huzur yayarlar. Bu insanları yakalayıp, tutup, kozalarından çıkarıp, çekip sürükleyemezsiniz istediğiniz yerlere.

Münir Özkul´un kızı Güner de benim tanıdığım kadarıyla böyle bir insan. Uzaktan da olsa seviyorum Güner´i.
Şimdi onu ve ona benzer kadınları düşünüyorum.

Babasız çocuk yapan kadınlar

Babasız çocuk yapan kadınlar... Babasız çocuk büyütmenin zorluğunu tahmin ediyorlar tabii. Çocukların anne kadar babaya ihtiyaç duyduklarını da biliyorlar. Güner Özkul açık sözlülüğüyle, sperm alarak çocuk yapmanın bencil bir karar olduğunu da söylüyor.
Çocuk haklarını tanıyorsak; çocuğa bir baba da verebilmeliyiz ve o babayı seçebilmeliyiz gerçekten.
Gerçi seçilen babalar da, alıp başlarını gidebiliyorlar ama babalıklarını unutamıyorlar ve bir gün yine aktıkları alemlerden çıkıp, çocuklarının yanına dönüyorlar. Ölüm ise apayrı, doğanın kaçınılmaz kuralı erken de gelse doğallığıyla kabul ediliyor. Erken ölen babalar, anneler çocukların gönlünde ömür boyu doyurulamaz özlemleriyle yaşıyorlar.

Çocuğu olmayan kadınların savaştığı iç basınç

Ya bir baba yoksa ortada, bir baba bulunamıyorsa anne vazgeçebiliyor mu en temel içgüdüsünden? Nasıl vazgeçsin ki, elinde mi?
Annelik içgüdüsü açlık susuzluk kadar karşı konulamayan bir içgüdü, doyurulmazsa patlıyor.

Bu nedenle 45 yaşını geçip, çocuğu olmayan kadınlar karakter değişimine uğramamak için kendileriyle boğuşuyorlar.
Egoist, hoşgörüsüz, sabırsız, sinirli, aksi, kıskanç bir insana dönüşmeleri yönünde direnmesi zor mu zor bir iç basıncın altında kalıyorlar.
Bu basınçla ezilmemek için direnç gösterenler ya kariyerlerinde eşikler atlıyorlar, ya kedilere, köpeklere kucak açıp, şefkatlerini onlara akıtıyorlar ya da türlü türlü çıkış yolları arıyorlar.

Erkekler temel içgüdüyü anlamıyor

Babalık içgüdüsü olmadığından, babalık sonradan öğrenildiğinden, erkek içgüdü baskısı altında değil, ayrıca ölene kadar dölleyebilme rahatlığı içinde kadınları anlamıyor.
Çocuk istemeyen adamları anlamak ise zor değil, hak vermemek mümkün değil.
Ama BİR KADINI ONSUZ YAŞAYAMAYACAK KADAR SEVMENİN ÖLÇÜSÜ ,İSTEMESEN DE BİR ÇOCUK YAPABİLMEKTİR diye düşünüyorum.

Güner Özkul´un sevgilisiyle ilişkisini asla sorgulamıyorum. Hatta ilişkilerinin, Güner donörle hamile kalmasına rağmen devam edebilmesi, birbirlerine sevgilerinin, saygılarının, dostluklarının bir ifadesi. Güner de, sevgilisi de sevgiye doymuş çocuklar kanaatimce.

Ben sperm almaya gitseydim...

Ben ise yalnız başıma sperm almaya gittiğim gün, sevdiğim adamı bırakırdım. Çünkü ben anneli babalı büyümüş bir çocuk değilim.
Babam çocukluk yıllarım boyunca uzaklardaydı. Güner kadar özgüvenim yüksek değil. Bensiz yaşayamayacak kadar beni seven bir adama ihtiyacım var.
Çünkü benim sevgi kozam Güner´inki kadar sağlam örülmemiş. Anne babalı büyüyen Güner´le farkımız bu işte, farklarımızdan sadece biri bu.

Çiğdem Anad/Tempo24.com.tr