21 Ara 2010 16:49
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:53
''BEN ÖYLE DEMEDİM, MEDYA ÇARPITTI!'' BUGÜN YAZARI ''BAŞAKŞEHİR'' İÇİN GERİ ADIM ATTI!
Bugün köşe yazarı Nuh Gönültaş yazdığı yazı umduğundan fazla gümbürtü kopartınca geri adım attı. Suçu da "bazı gazeteler çarpıttı" diyerek medyaya attı.
Sevgili Başakşehirliler, Ataşehirliler, Ataköylüler...
Aile kurumundaki yozlaşmayı, ayrılıkları, kavgaları, boşanmaların arttığını yazdım, yer yerinden oynadı.
Ne dedim ki ben?
Tekrar tekrar okudum yazdıklarımı.
Özetle şöyle demişim:
Modern yaşam aile kurumunun çatısını çatırdatıyor. Modernleşme ve yeni teknoloji, bilgisayar ve sosyal ağlar ailenin temeline dinamit koyuyor.
Gizli evlilikler, evlilik dışı ilişkiler yoğunlaştı.
Boşanmalar arttı.
Şimdi...
Bütün bu gelişmeler özellikle dindar aileleri ciddi tehdit ediyor...
İkinci evlilikler, aldatmalar, internet ilişkileri, gizli ikinci evlilikler...
"Bütün bunları yapan dindarlar, muhafazakârlar için de ikinci evliliklerine mekân olarak Başakşehir’i tercih ediyorlar" demişim.
Bu demek değil ki, 100 binden fazla kişinin yaşadığı bir bölgeyi ve orada yaşayan aileleri tümüyle hedef almışım.
Bunu amaçlamış olsam bile ki; bu mümkün değil.
Ben böyle bir ifade ile bütün bölgeyi ve Başakşehir’de iskân edenleri bir suçla isnat etsem bile böyle bir şeyin mümkün olmayacağını herkes bilir ve bu iddiaya sadece güler.
Ben hâlâ maksadımı iyi anlattığımı düşünüyorum.
Maksadım ne Başakşehir’i ne de Başakşehirliler’i kötülemekti.
Bu değil benim köşemden, aklımın köşesinden bile geçmedi.
Ama...
Diğer gazeteler benim yazımı kendi sayfalarına, kendi amaçları doğrultusunda yansıtınca anlam kaydı, mana bozuldu.
Benim yazımı öyle bir şekilde verdiler ki: "Bakın muhafazakârlar da günah işliyorlarmış ve bu iş için de Başakşehir’i seçiyorlarmış" dolayısıyla "Başakşehir öyle acayip bir yer olmuş" biçimine dönüştü.
Şimdi...
Bir kere ikinci evlilik yapıp bunu meşru nedenlere dayandıran ve nikâh ile ilan edenlere bir diyeceğim asla yok.
Nerede otururlarsa otursunlar, nerede iskân ederlerse etsinler, bu beni ilgilendirmez.
Ayrıca kimseyi de ilgilendirmez!
Allah’ın helal kıldığını kimse haram kılamaz!
Allah’ın helal kıldığını kimse kınayamaz!
Diğer gazeteler benim yazımı alıp "Bakın sadece biz değil, dindarlar da günah işliyormuş, bu işi yaparken de Başakşehir’i tercih ediyorlarmış" diye yazınca benim yazı maksadını aşan bir boyuta taşınmış oldu.
Başakşehir değil de Ataşehir deseydim ne değişecekti ki?
Ya da ne bileyim, Ataköy veya Beylikdüzü deseydim.
Bahse konu ilişkiler şehrin her alanında kendine yuva bulabiliyor.
Dolayısıyla bir mekânı, bir bölgeyi sadece bunun için suçlamak mantıksız zaten.
Böyle bir işe girişmek de aptallık olurdu benim açımdan.
Diyeceğim şu ki:
Sevgili Başakşehirliler...
Ya da Ataşehirliler veya Ataköylüler veya Beylikdüzülüler...
Alınmanız gereken bir durum yoksa ki, büyük ve ezici çoğunluğun böyle olduğuna inanıyorum... Üstünüze almayın.
Dikkati çekmek istediğim konu aile kurumunu, geldiği bu olumsuz noktadan nasıl olur da aile mahremiyetine ve kutsallığına uygun bir noktaya çekebilirizdi.
Bunun dışındaki her şey maksadını aşan, bağlamından kopan olumsuz çağrışımlardır.
Nuh Gönültaş/Bugün
Aile kurumundaki yozlaşmayı, ayrılıkları, kavgaları, boşanmaların arttığını yazdım, yer yerinden oynadı.
Ne dedim ki ben?
Tekrar tekrar okudum yazdıklarımı.
Özetle şöyle demişim:
Modern yaşam aile kurumunun çatısını çatırdatıyor. Modernleşme ve yeni teknoloji, bilgisayar ve sosyal ağlar ailenin temeline dinamit koyuyor.
Gizli evlilikler, evlilik dışı ilişkiler yoğunlaştı.
Boşanmalar arttı.
Şimdi...
Bütün bu gelişmeler özellikle dindar aileleri ciddi tehdit ediyor...
İkinci evlilikler, aldatmalar, internet ilişkileri, gizli ikinci evlilikler...
"Bütün bunları yapan dindarlar, muhafazakârlar için de ikinci evliliklerine mekân olarak Başakşehir’i tercih ediyorlar" demişim.
Bu demek değil ki, 100 binden fazla kişinin yaşadığı bir bölgeyi ve orada yaşayan aileleri tümüyle hedef almışım.
Bunu amaçlamış olsam bile ki; bu mümkün değil.
Ben böyle bir ifade ile bütün bölgeyi ve Başakşehir’de iskân edenleri bir suçla isnat etsem bile böyle bir şeyin mümkün olmayacağını herkes bilir ve bu iddiaya sadece güler.
Ben hâlâ maksadımı iyi anlattığımı düşünüyorum.
Maksadım ne Başakşehir’i ne de Başakşehirliler’i kötülemekti.
Bu değil benim köşemden, aklımın köşesinden bile geçmedi.
Ama...
Diğer gazeteler benim yazımı kendi sayfalarına, kendi amaçları doğrultusunda yansıtınca anlam kaydı, mana bozuldu.
Benim yazımı öyle bir şekilde verdiler ki: "Bakın muhafazakârlar da günah işliyorlarmış ve bu iş için de Başakşehir’i seçiyorlarmış" dolayısıyla "Başakşehir öyle acayip bir yer olmuş" biçimine dönüştü.
Şimdi...
Bir kere ikinci evlilik yapıp bunu meşru nedenlere dayandıran ve nikâh ile ilan edenlere bir diyeceğim asla yok.
Nerede otururlarsa otursunlar, nerede iskân ederlerse etsinler, bu beni ilgilendirmez.
Ayrıca kimseyi de ilgilendirmez!
Allah’ın helal kıldığını kimse haram kılamaz!
Allah’ın helal kıldığını kimse kınayamaz!
Diğer gazeteler benim yazımı alıp "Bakın sadece biz değil, dindarlar da günah işliyormuş, bu işi yaparken de Başakşehir’i tercih ediyorlarmış" diye yazınca benim yazı maksadını aşan bir boyuta taşınmış oldu.
Başakşehir değil de Ataşehir deseydim ne değişecekti ki?
Ya da ne bileyim, Ataköy veya Beylikdüzü deseydim.
Bahse konu ilişkiler şehrin her alanında kendine yuva bulabiliyor.
Dolayısıyla bir mekânı, bir bölgeyi sadece bunun için suçlamak mantıksız zaten.
Böyle bir işe girişmek de aptallık olurdu benim açımdan.
Diyeceğim şu ki:
Sevgili Başakşehirliler...
Ya da Ataşehirliler veya Ataköylüler veya Beylikdüzülüler...
Alınmanız gereken bir durum yoksa ki, büyük ve ezici çoğunluğun böyle olduğuna inanıyorum... Üstünüze almayın.
Dikkati çekmek istediğim konu aile kurumunu, geldiği bu olumsuz noktadan nasıl olur da aile mahremiyetine ve kutsallığına uygun bir noktaya çekebilirizdi.
Bunun dışındaki her şey maksadını aşan, bağlamından kopan olumsuz çağrışımlardır.
Nuh Gönültaş/Bugün