04 Ara 2009 10:06
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:59
"BEN BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAM ARKADAŞ! SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK!.."
VJ Bülent'in işten çıkarılma nedeni olarak Kral TV yönetiminden açıklama bekleyen Ayşe Özyılmazel "Bu işin peşini bırakmam" arkadaş dedi. Peki neler yazdı?
Susma, sustukça sıra sana gelecek
Ben bu işin peşini bırakmam arkadaş! Ben, insanların emeklerinin pamuk ipliğine bağlanıp sallanmasına göz yumamam arkadaş! Ben, kişilerin cinsel kimliklerine, özel hayat tercihlerine, verdikleri röportajlara, kılıklarına kıyafetlerine göre değerlendirilmesini sindiremem arkadaş!
HÂLÂ AÇIKLAMA YOK!
Sözüm ona toplumu yönlendirmesi gereken medya dünyasında durum o kadar içler acısı ki... Bakın, en son Kral TV'de VJ Bülent işten çıkarıldı. 14 yıllık emeği bir anda kül oldu gitti. Peki, hâlâ Kral TV yönetiminden yüreklere su serpecek bir açıklama çıkmamasına ne demeli? "Demek ki duyduklarımız doğru" demeli. Neydi duyduklarımız?
a. VJ Bülent, gazeteci Oray Eğin'in programında eski patronu Cem Uzan'ın aşk hayatı muhabbetine dahil olduğu için işten çıkarılmıştı.
b. Kanal yönetimi zaten aylardır VJ Bülent'e cinsel tercihi, giyim kuşamından dolayı baskı yapıyordu; Bülent kendini değiştirmeyince işten çıkarılmıştı.
Gerçek a şıkkı da b şıkkı da olsa sonuç değişmez. Bülent kimin biçtiği belli olmayan, görünmez kurallara uymadığı için 14 yıllık işinden oldu. Nokta. Gelelim diğer vakalara... Mesela, Kanal 24'ün en başarılı yüzlerinden haber spikeri Bahar Feyzan'a bir röportajında "Beni en çok limon kolonyası kullanan konuklar zorlar" demeçlediği için kapı gösterildi.
PINAR ALTUĞ DOSYASI
Bak sen! Belki kız limon kolonyası sevmiyor... Bu bir röportaj, röportaj veren de bir insan; birilerinin kurduğu makine değil. Pardon yani. Ayrıca hazır yeri gelmişken limon kolonyasından ben de nefret ederim. Lavanta olsun ciğerimi yesin. Biraz da geçmişe gidelim ve üşenmeyip Pınar Altuğ dosyasını hatırlayalım. Pınar, evliyken bir başkasına aşık oldu ve boşanma davası açtı diye neredeyse linç edilmişti. O zamanın bir numaralı dizisi 'Çocuklar Duymasın'dan senarist Birol Güven'in emriyle kovuluvermişti. Kimse çıkıp da sormamıştı Pınar'a işin iç yüzünü. Hımm, bir evli kadın nasıl olur da başka adama gönlünü kaptırıp boşanırdı. Lanet olsun o kadına, kovulsun, süründürülsün. Daha ararsak açığa çıkmış ya da çıkmamış birçok örnek bulabilir, sinirlerimizi daha da bozabiliriz. Şimdi tartışma zamanı. Dün köşesinde olaya tekrar parmak basan gazeteci Oray Eğin, yerden göğe kadar haklı. Bu hadiseler medyada çalışan kadın-erkek, genç-yaşlı hepimizin başına gelebilir.
ÇALIŞANLAR ROBOT MU?
Fikirlerimizden, cinsel tercihimizden, özel ilişkilerimizden, evlenip boşanmamızdan, giydiğimiz ya da giymediğimiz mini ve dekolte giysilerden, hoşlanmadığımız, ağına düşmeyip yüz vermediğimiz yetkili abilerin paşa keyfinden, politik görüşümüzden, yaşlandığımızdan hatta saçımızın renginden dolayı bile işimizden olabiliriz... Evet, korkarım birileri medyada çalışanları robot zannediyor. Evet, korkarım birileri kişisel kriterlerini, kişisel değer yargılarını kafamıza kakmaya çalışıyor. Yapılan işin kalitesinin, verilen emeğin, harcanan mesainin pek bir önemi kalmadı şimdi. Bu arada cümle alem susup oturuyor, kimse kimseye sahip çıkmıyor, "Vah vah" çekmekten başka bir halt bilinmiyor. Herkes tırsmış, herkes sinmiş, herkes sesini kısmış kurbanlık koyun misali "N'olur benim başıma gelmesin" duasıyla bir kenarda duruyor. Ve günün sonunda ne oluyor? Olmuyor! Olmuyor! Sorun bu ya bir halt olmuyor, hak aranmıyor, düzen sorgulanmıyor, arabanın lastiği patladı yokuş aşağı gidiyor da uyanan çıkmıyor.
Ayşe Özyılmazel/Sabah
Ben bu işin peşini bırakmam arkadaş! Ben, insanların emeklerinin pamuk ipliğine bağlanıp sallanmasına göz yumamam arkadaş! Ben, kişilerin cinsel kimliklerine, özel hayat tercihlerine, verdikleri röportajlara, kılıklarına kıyafetlerine göre değerlendirilmesini sindiremem arkadaş!
HÂLÂ AÇIKLAMA YOK!
Sözüm ona toplumu yönlendirmesi gereken medya dünyasında durum o kadar içler acısı ki... Bakın, en son Kral TV'de VJ Bülent işten çıkarıldı. 14 yıllık emeği bir anda kül oldu gitti. Peki, hâlâ Kral TV yönetiminden yüreklere su serpecek bir açıklama çıkmamasına ne demeli? "Demek ki duyduklarımız doğru" demeli. Neydi duyduklarımız?
a. VJ Bülent, gazeteci Oray Eğin'in programında eski patronu Cem Uzan'ın aşk hayatı muhabbetine dahil olduğu için işten çıkarılmıştı.
b. Kanal yönetimi zaten aylardır VJ Bülent'e cinsel tercihi, giyim kuşamından dolayı baskı yapıyordu; Bülent kendini değiştirmeyince işten çıkarılmıştı.
Gerçek a şıkkı da b şıkkı da olsa sonuç değişmez. Bülent kimin biçtiği belli olmayan, görünmez kurallara uymadığı için 14 yıllık işinden oldu. Nokta. Gelelim diğer vakalara... Mesela, Kanal 24'ün en başarılı yüzlerinden haber spikeri Bahar Feyzan'a bir röportajında "Beni en çok limon kolonyası kullanan konuklar zorlar" demeçlediği için kapı gösterildi.
PINAR ALTUĞ DOSYASI
Bak sen! Belki kız limon kolonyası sevmiyor... Bu bir röportaj, röportaj veren de bir insan; birilerinin kurduğu makine değil. Pardon yani. Ayrıca hazır yeri gelmişken limon kolonyasından ben de nefret ederim. Lavanta olsun ciğerimi yesin. Biraz da geçmişe gidelim ve üşenmeyip Pınar Altuğ dosyasını hatırlayalım. Pınar, evliyken bir başkasına aşık oldu ve boşanma davası açtı diye neredeyse linç edilmişti. O zamanın bir numaralı dizisi 'Çocuklar Duymasın'dan senarist Birol Güven'in emriyle kovuluvermişti. Kimse çıkıp da sormamıştı Pınar'a işin iç yüzünü. Hımm, bir evli kadın nasıl olur da başka adama gönlünü kaptırıp boşanırdı. Lanet olsun o kadına, kovulsun, süründürülsün. Daha ararsak açığa çıkmış ya da çıkmamış birçok örnek bulabilir, sinirlerimizi daha da bozabiliriz. Şimdi tartışma zamanı. Dün köşesinde olaya tekrar parmak basan gazeteci Oray Eğin, yerden göğe kadar haklı. Bu hadiseler medyada çalışan kadın-erkek, genç-yaşlı hepimizin başına gelebilir.
ÇALIŞANLAR ROBOT MU?
Fikirlerimizden, cinsel tercihimizden, özel ilişkilerimizden, evlenip boşanmamızdan, giydiğimiz ya da giymediğimiz mini ve dekolte giysilerden, hoşlanmadığımız, ağına düşmeyip yüz vermediğimiz yetkili abilerin paşa keyfinden, politik görüşümüzden, yaşlandığımızdan hatta saçımızın renginden dolayı bile işimizden olabiliriz... Evet, korkarım birileri medyada çalışanları robot zannediyor. Evet, korkarım birileri kişisel kriterlerini, kişisel değer yargılarını kafamıza kakmaya çalışıyor. Yapılan işin kalitesinin, verilen emeğin, harcanan mesainin pek bir önemi kalmadı şimdi. Bu arada cümle alem susup oturuyor, kimse kimseye sahip çıkmıyor, "Vah vah" çekmekten başka bir halt bilinmiyor. Herkes tırsmış, herkes sinmiş, herkes sesini kısmış kurbanlık koyun misali "N'olur benim başıma gelmesin" duasıyla bir kenarda duruyor. Ve günün sonunda ne oluyor? Olmuyor! Olmuyor! Sorun bu ya bir halt olmuyor, hak aranmıyor, düzen sorgulanmıyor, arabanın lastiği patladı yokuş aşağı gidiyor da uyanan çıkmıyor.
Ayşe Özyılmazel/Sabah