15 Eyl 2010 15:11
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:37
BEKİR COŞKUN'DAN MEDYARADAR'A ÇOK ÖZEL AÇIKLAMALAR! ''BİRİLERİ BENİ DÖVMEK İSTİYOR!''
Bekir Coşkun, Gazete Habertürk'ten ayrılmadığını belirtirken isim vermeden Medyatava'ya çattı..
Medyaradar’a özel açıklamada bulunan Bekir Coşkun, Gazete Habertürk’te yaşanan olayları şöyle anlattı :
"Dün gece olaylar (yazı girdi-girmedi) tartışması vardı ama kapanmıştı.. Ben izin yapıyordum her şey tatlıya bağlanmıştı . Gece yoldayken bir haber patladı.. Ankara’dan yola çıkmıştım .. Bir medya sitesinde haber çıkmış bana haber verdiler.. Bilmiyorum doğru olabilir dedim.. Sonra haberi okudum, (insanlık halidir) dedim biz nasıl istifa ediyorsak kurumların da işe son verme hakkı vardır .
Haberi okudum beni dövmek için hazırlanmış bir haber tepeden tırnağa yalan dolu. Mesela sekreterimin maaşı konusu.. Hadi onu bırakın bir tarafa, benim yıllardır meslek hayatımla ilgili inanılmaz şeyler var (Oraya gitti, bitti,okunmadı orada yok oldu gündem yaratamadı gibi) asılsız şeyler yazılmış .
Haberden başka her şeye benziyor.. İşime son verilme olayının doğru olacağını düşünerek biraz önce Fatih’le (Altaylı) konuştum (kurum olarak bir açıklama yapın, beni gerçekten kovduğunuz veya kovmadıysanız çıkın bir açıklamam yapın) dedim ..
Fatih çok duyarlı davrandı ve hemen çıkıp açıklama yaptı. Benim açımdan olay kapanmıştır.. Maaşla ilgi olarak patronun (Aldım ama verimli olamadı) dediğine de inanmıyorum .
Benim asıl üzüldüğüm taraf şu Türkiye’de büyük bir referandum yapıldı . Büyük bir olay var şimdi. Bu olay bir çok insanın canını yakabilir.. Burada (Bunu da yok edebilir miyiz canını yakabilir miyiz?) düşüncesi var bunu (o yapıyor bu yapıyor) demiyorum ama birilerinin etkisiyle yapıldığı belli.
Sansür olayı benim Hürriyet’te de başıma geldi. Bir yazı yazarsınız editör der ki (Bu kelime çirkin mesela bunun senin uslübuna yazına yakışmadı veya bu suç) der. Ben de tekrar okuduğum zaman o kelimelerin yakışmadığını görüyorum . (Ama asla benim bilgim dışında olmayacak, bana teklif edersiniz ben düzeltirim) derim.. Ufak şeyler oldu ama benim tarafımdan düzeltildi.
Hürriyet’te de bu olurdu ben bunu mahkemede Emin’e (Çölaşan) tanıklık yaptığımda mahkemede de söyledim.
İşimiz çok zor, biz meslektaşlar olarak bakıyorum benim işime son verildi peki; işine son verilmiş bir insana bu meslektaşları bu kadar tekme atar mı? onu çok anlayamıyorum. onu aşağılayan bugun dost olan yarın düşman olanları gördüm. Bunları görünce dün şoklar geçirdim bir de bana abi diyorlar .
Ben hiç bir zaman böyle bir olayların içine girmedim kimseyi kırmamaya çalıştım ve her zaman haksızlığa uğradım, Hürriyet’te de bu oldu.. Yıllar önce mesleğimin ilk zamanlarında Günaydın’da da bu oldu, Sabah gazetesinden ayrıldığım zaman da bu oldu.. Hürriyet’te gene geçen sene ayrıldığımda bu oldu bugün de bu oldu. Haksızlığa uğradım gene dayak yiyen ben oldum ama bir meslektaşımı kırmak istemedim kırmadım ve bunun da ödülünü gördüm sizler beni seviyorsunuz.."
MEDYARADAR- ÖZEL
FATİH ALTAYLI İDDİALAR İÇİN NE DEDİ?
"Dün gece olaylar (yazı girdi-girmedi) tartışması vardı ama kapanmıştı.. Ben izin yapıyordum her şey tatlıya bağlanmıştı . Gece yoldayken bir haber patladı.. Ankara’dan yola çıkmıştım .. Bir medya sitesinde haber çıkmış bana haber verdiler.. Bilmiyorum doğru olabilir dedim.. Sonra haberi okudum, (insanlık halidir) dedim biz nasıl istifa ediyorsak kurumların da işe son verme hakkı vardır .
Haberi okudum beni dövmek için hazırlanmış bir haber tepeden tırnağa yalan dolu. Mesela sekreterimin maaşı konusu.. Hadi onu bırakın bir tarafa, benim yıllardır meslek hayatımla ilgili inanılmaz şeyler var (Oraya gitti, bitti,okunmadı orada yok oldu gündem yaratamadı gibi) asılsız şeyler yazılmış .
Haberden başka her şeye benziyor.. İşime son verilme olayının doğru olacağını düşünerek biraz önce Fatih’le (Altaylı) konuştum (kurum olarak bir açıklama yapın, beni gerçekten kovduğunuz veya kovmadıysanız çıkın bir açıklamam yapın) dedim ..
Fatih çok duyarlı davrandı ve hemen çıkıp açıklama yaptı. Benim açımdan olay kapanmıştır.. Maaşla ilgi olarak patronun (Aldım ama verimli olamadı) dediğine de inanmıyorum .
Benim asıl üzüldüğüm taraf şu Türkiye’de büyük bir referandum yapıldı . Büyük bir olay var şimdi. Bu olay bir çok insanın canını yakabilir.. Burada (Bunu da yok edebilir miyiz canını yakabilir miyiz?) düşüncesi var bunu (o yapıyor bu yapıyor) demiyorum ama birilerinin etkisiyle yapıldığı belli.
Sansür olayı benim Hürriyet’te de başıma geldi. Bir yazı yazarsınız editör der ki (Bu kelime çirkin mesela bunun senin uslübuna yazına yakışmadı veya bu suç) der. Ben de tekrar okuduğum zaman o kelimelerin yakışmadığını görüyorum . (Ama asla benim bilgim dışında olmayacak, bana teklif edersiniz ben düzeltirim) derim.. Ufak şeyler oldu ama benim tarafımdan düzeltildi.
Hürriyet’te de bu olurdu ben bunu mahkemede Emin’e (Çölaşan) tanıklık yaptığımda mahkemede de söyledim.
İşimiz çok zor, biz meslektaşlar olarak bakıyorum benim işime son verildi peki; işine son verilmiş bir insana bu meslektaşları bu kadar tekme atar mı? onu çok anlayamıyorum. onu aşağılayan bugun dost olan yarın düşman olanları gördüm. Bunları görünce dün şoklar geçirdim bir de bana abi diyorlar .
Ben hiç bir zaman böyle bir olayların içine girmedim kimseyi kırmamaya çalıştım ve her zaman haksızlığa uğradım, Hürriyet’te de bu oldu.. Yıllar önce mesleğimin ilk zamanlarında Günaydın’da da bu oldu, Sabah gazetesinden ayrıldığım zaman da bu oldu.. Hürriyet’te gene geçen sene ayrıldığımda bu oldu bugün de bu oldu. Haksızlığa uğradım gene dayak yiyen ben oldum ama bir meslektaşımı kırmak istemedim kırmadım ve bunun da ödülünü gördüm sizler beni seviyorsunuz.."
MEDYARADAR- ÖZEL
FATİH ALTAYLI İDDİALAR İÇİN NE DEDİ?