26 Eyl 2012 09:11
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:11
BEKİR COŞKUN NEŞET ERTAŞ'LA İLK KEZ NEREDE NASIL KARŞILAŞTI?
Cumhuriyet yazarı Bekir Coşkun, dün kaybettiğimiz Neşet Ertaş'la olan anısını köşesine taşıdı....
Zahidem Kurbanım...
Bir ozan öldüğünde sevdası nereye gider?..
Bir piyanist öldüğünde parmaklarındaki hüner?..
Bir ressam öldüğünde yüreğindeki renkler?..
Bir heykeltıraşın okşayışı...
Bir mimarın hayal gücü...
Bir hesap adamı öldüğünde, beynindeki rakamlar?..
Bir anne öldüğünde, içindeki şefkat?..
Bir baba öldüğünde sarılma duygusu?..
Bir sevdalı öldüğünde acılarına ne olur?..
*
Yerde kar vardı...
Soğuk Ankara gecesinde neredeyse sabaha karşı, müzisyen arkadaşlarımla birlikte Samanpazarı yokuşunu çıkıp deveci hanlarından birisine girdik...
Alt kata develeri koymuşlardı...
Tahta merdivenlerden çıktık...
Tahtaların aralıklarından develerin kulakları gözüküyordu...
Üst katta geniş bir odaydı, dört bir yanında halı örtülü divanlarla, eski bir bey konağıydı sanki...
Odanın baş köşesinde sadece tek başına bir adam, üzerine paltosunu almış, köşeye büzülmüş uyuyordu...
Yanında sazı vardı...
*
Üniversitenin henüz birinci sınıfındaydım, gurbete alışamadığım, burnuma çok uzaktaki evimizden yemek kokularının geldiği günlerdi...
Müzisyen olarak çalıştığım barın yetişkin müzisyenlerinin peşine takılmıştım...
Bir evliyayı ziyarete gider gibiydiler...
Odaya girip köşedeki adamın uyuduğunu görünce, birbirlerine “susun” işareti yaptılar...
Kapının hemen girişine sıralanıp sessizce oturduk...
Ben öksürdüm...
Dört bir yandan “sus” işaretleri geldi...
Bir daha öksürdüm...
Köşedeki adam uyandı, gelenler olduğunu görünce telaşla toparlandı, elini göğsüne koyarak “Hoş geldiniz beyler ağalar” dedi...
Biraz sonra sazını aldı...
Ve söyledi:
“Zahidem kurbanım nolacak halim?..”
*
O sesi hiç unutmadım...
Canım yandığında...
Hani yüreği alev aldığında insanın...
Ankara sokaklarında gözlerimi silerek çaresiz kendimi aradığımda...
İçimde o türküyü söyledi bana...
Köşedeki adam...
*
Dün Neşet Ertaş öldü...
Ozan öldüğünde sevdası nereye gider?..
*
Deve hanından girdim içeri yine...
Dört bir yanı halı örtülü divanlar... Köşedeki adam gözlerini açıp elini göğsüne bastırarak selam verdi...
Ben sormadım bu kez...
O söyledi:
“Zahidem kurbanım nolacak halim?..”
Bekir Coşkun/Cumhuriyet
Bir ozan öldüğünde sevdası nereye gider?..
Bir piyanist öldüğünde parmaklarındaki hüner?..
Bir ressam öldüğünde yüreğindeki renkler?..
Bir heykeltıraşın okşayışı...
Bir mimarın hayal gücü...
Bir hesap adamı öldüğünde, beynindeki rakamlar?..
Bir anne öldüğünde, içindeki şefkat?..
Bir baba öldüğünde sarılma duygusu?..
Bir sevdalı öldüğünde acılarına ne olur?..
*
Yerde kar vardı...
Soğuk Ankara gecesinde neredeyse sabaha karşı, müzisyen arkadaşlarımla birlikte Samanpazarı yokuşunu çıkıp deveci hanlarından birisine girdik...
Alt kata develeri koymuşlardı...
Tahta merdivenlerden çıktık...
Tahtaların aralıklarından develerin kulakları gözüküyordu...
Üst katta geniş bir odaydı, dört bir yanında halı örtülü divanlarla, eski bir bey konağıydı sanki...
Odanın baş köşesinde sadece tek başına bir adam, üzerine paltosunu almış, köşeye büzülmüş uyuyordu...
Yanında sazı vardı...
*
Üniversitenin henüz birinci sınıfındaydım, gurbete alışamadığım, burnuma çok uzaktaki evimizden yemek kokularının geldiği günlerdi...
Müzisyen olarak çalıştığım barın yetişkin müzisyenlerinin peşine takılmıştım...
Bir evliyayı ziyarete gider gibiydiler...
Odaya girip köşedeki adamın uyuduğunu görünce, birbirlerine “susun” işareti yaptılar...
Kapının hemen girişine sıralanıp sessizce oturduk...
Ben öksürdüm...
Dört bir yandan “sus” işaretleri geldi...
Bir daha öksürdüm...
Köşedeki adam uyandı, gelenler olduğunu görünce telaşla toparlandı, elini göğsüne koyarak “Hoş geldiniz beyler ağalar” dedi...
Biraz sonra sazını aldı...
Ve söyledi:
“Zahidem kurbanım nolacak halim?..”
*
O sesi hiç unutmadım...
Canım yandığında...
Hani yüreği alev aldığında insanın...
Ankara sokaklarında gözlerimi silerek çaresiz kendimi aradığımda...
İçimde o türküyü söyledi bana...
Köşedeki adam...
*
Dün Neşet Ertaş öldü...
Ozan öldüğünde sevdası nereye gider?..
*
Deve hanından girdim içeri yine...
Dört bir yanı halı örtülü divanlar... Köşedeki adam gözlerini açıp elini göğsüne bastırarak selam verdi...
Ben sormadım bu kez...
O söyledi:
“Zahidem kurbanım nolacak halim?..”
Bekir Coşkun/Cumhuriyet