27 Ara 2010 13:00 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:54

BEKİR COŞKUN, CUMHURİYET OKURLARIYLA TWITTER'DA SÖYLEŞTİ! İŞTE İLGİNÇ SORULAR VE CEVAPLARI!

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Bekir Coşkun, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da “cumhuriyetgzt” adlı hesapta okurları ile buluştu.

Bekir Coşkun, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da okurlarıyla söyleşti. "AKP İktidarı ve Yazar Özgürlüğü" konulu söyleşide Coşkun, okurların sorularını yanıtladı.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Bekir Coşkun, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da “cumhuriyetgzt” adlı hesapta okurları ile buluştu. Coşkun, 'AKP İktidarı ve Yazar Özgürlüğü' konulu söyleşide okurlarının sorularını yanıtladı. Twitter kullanıcıları Coşkun'a, siyaset, medya, sansür gibi konuların yanı sıra “Türkiye'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?” sorusunu yöneltti. İşte Bekir Coşkun'un okuyucularıyla Twitter'da gerçekleştirdiği söyleşiden kesitler:

Hasan Gündoğdu: Türk gençliği için yol gösterici bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz?

Bekir Coşkun: Hayır. Türk gençliği için kitap yazmayı düşünmüyorum. Türk gençliği için yazılmış Nutuk dahi kaale alınmazken benim kitap yazmamın ne anlamı olur.

Mutlu: Yeni Radikal'i nasıl buluyorsunuz? Cumhuriyet'ten de gönderilirseniz nerede yazacaksınız?

BC: Sevgili Mutlu, Radikal'i ben beğenmedim. Büyük olanaklar tanındı ama değelendirilemedi yine de ucuz fiyatla bütçesi dar insanlara bir gazete ulaştırma çabası iyi bir şey. Cumhuriyet'ten gönderilme nasıl olacak? Burada patron yok ki beni kovsun. Türk medyasının en büyük sorunu patronlardır.

Hüseyin Süzek: Geleceğimizi nasıl görüyorsunuz? Bizler karamsarız.

BC: Bence karamsar olmayın. Nehiler hiç bir zaman tersine akmaz. Uygarlık, bir nehir gibi akıp duruken nasıl ki tel dolaplara, tahta tekerlekli otomobillere, kömürlü ütülere dönülemeyecekse Türkiye de geri götürülemez. Ancak bunu deneyebilirler. Zaten bu süreci yaşıyoruz.

Bülent Yılmaz: "Bunların gazetelerini almayın!" diyen bir başbakanın olduğu ülkede hayatı daha yaşanılır kılmak için ne yapmak lazım?

BC: Benim gibi yapın, yani tersini...

Hüseyin Süzek: Sıkıştırılan gazetecilere neler tavsiye ediyorsunuz? Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?

BC: Şu sırada, bir yerde bir gazeteci sıkıştırılıyorsa o iyi gazetecidir ve muhtemelen eli vicdanındadır. O zaman ne yapacağını kendisi bilir. Ben şu kadarını söyleyebilirim. Allah ona sabır versin.

Siyasete girmeyi hiç düşünmedim. Düşünmek de istemem. Ayrıca yapabileceğimi de zannetmiyorum. Zaman zaman hayal kuruyorum. Siyasete giriyorum, kürsüye çıkıyorum... İşte ondan sonra aklıma bir şey gelmiyor. Bence herkes kendi işini yapsın.

Orçun Begde: Sanırım dünya nüfusunun %52'si genç. Türkiye'de sayısı daha fazla olan gençlerin bilinçli olduğunu düşünüyor musunuz?

BC: Tabii ki gençlerin bilinçli olduğunu düşünüyorum. Ve bizlerden daha donanımlı, daha akıllı. Bizim kuşaklardan... Bu nedenle de gençlerle oturup sohbet etmeye, onlara dostluk kurmaya bayılırım. Zaten bir yazar gençlerle bağını kopardığı zaman yaşıtlarıyla birlikte erken ölür.

Umut Gündüz: Hürriyet kariyeriniz boyunca kaç kere yazınız sansürlendi ya da sansürlenmek istendi? İstifa edip de geri çevrildiğiniz oldu mu?

BC: Benim yazılarım Hürriyet'te fazla sansürlenmedi. Ayrılmamdan birkaç ay öncesi rahatsızlık başlamıştı. Bu yüzden yazılarıma ara verdim. O gün Ertuğrul Özkök arayarak tekrar yazmaya devam etmemi istemişti. Bunun hikayesini yılbaşından sonra çıkacak kitabımda anlatabildiğim kadar anlattım.

Sevde Sedefoğlu: İnsanlar bu uykudan ne zaman uyanmayı düşünüyor? Ortada demokrasi ve özgürlük adına bir şey kalmadı. Ne yapmalıyız?

BC: Uyuma kötü bir şey değil. Zaten ben bunun uyku halini olduğunu da düşünmüyorum. Tersine uyanıklık... Toplumun büyük kesiminin, yönetenlerin suçlarını hoş karşıladıklarını düşünüyorum. Bence bir türlü "suç ortaklığı" var. Kimisi gemiyle götürüyor. Payına kömür, nohut düşen de kendini kazançlı sayıyor.

Orçun Begde: Hiçbir partinin sözünde durmadığı bu ülkede en yakın partiyi iktidara taşımak için mi yoksa doğru bir yol bulmak için mi çalışmalı?

BC: Sorun artık siyasi mücadele veya iktidar sorunu değil. O eskindedi... Şimdi sorun Cumhuriyet rejimi ile onu istila etmek isteyen güç arasında. Nitekim bu güç dışındaki sağdaki veya soldaki partilerin zaman zaman dayanışması da bunun kanıtı.

Ruhan: AKP bir daha tek başına iktidara gelirse nelere gebe kalırız? Bu sefer neyin dozunu arttırır? Daha neler yapabilir?

BC: Açık söyleyeyim. Düşünmek dahi istemiyorum. Şüphesiz yaşam alanlarımız büyük tehdit altında. Büyük şehirler sizi yanıltmasın. Gidin Anadolu'ya bakın. Bir zamanlar sineması, tiyatro salonu, restoranları olan kentler ne halde...

Arda Girgin: Bekir Bey ben sizin Sözcü'de yazmanızı isterdim,neden Cumhuriyet'i tercih ettiniz?

BC: Sevgili Arda, Sözcü de bizim gazetemiz. Orada arkadaşlarım, dostlarım gerekeni yapıyorlar. Cumhuriyet'e gelmemin nedeni, çok eski duygulara dayanır. Uzun bir hikayedir bu... Sonuçta Cumhuriyet, ulusuna karşı görevini yapan iki gazeteden birisi...

Elif Alpaslan: Merak ediyorum sayın Bekir Coşkun daha önce baskı ve sansüre maruz kalıyordu. Şimdi kalemi ne kadar özgür?

BC: Kendimi özgür hissediyorum, aklıma geleni yazabiliyorum ama asıl önemli olan sizin Cumhuriyet'e desteğiniz. Bu gazetenin arkasında tarikat yok, cemaat yok, iktidar yok, ihale yok, mihale yok... Tek geliri, okuyucularının verdiği o birer lira... Cumhuriyet gazetesi, kendisi özgür oldukça ben de özgür yazılarımı yazabilirim. Buna karar verecek olan da siz okurlarsınız.

Bekir Coşkun: Bu tür bir sohbet ilk defa başıma geliyor. Açıkçası hem zevk aldım, hem korktum. Ama bu sayfalarda zaman zaman buluşmamız gerektiğini düşünüyorum. Hepinizin yanaklarından öpüyorum. Görüşmek üzere...