19 Kas 2010 07:57
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:48
BAYRAM GAZETESİ MÜJDESİ HANGİ YAZARI ÇOK SEVİNDİRDİ?
Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay'ın "Bayram Gazetesi" müjdesi hangi yazarı sevindirdi?
Bayramda bir gün işi kaytarma
Basın İlan Kurumu’nun genel müdürü Mehmet Atalay bir sonraki bayramda eskiden olduğu gibi günlük gazeteler çıkmasın diye medya patronlarıyla görüşmüş. Her bayramda medyada bir ’Bayram gazetesi’ yazısı olmazsa gazeteciler rahat etmez, dikkatinizi çekmiştir illa ki. Atalay’ın dediğine göre önümüzdeki bayramda eskiden olduğu gibi ’Bayram gazetesi’ çıkabilir.
Bilindiği gibi bu gelenek Dinç Bilgin tarafından bozulmuştu.
Pek çok gazeteci hala Bilgin’e kızar durur bu kararından dolayı. Oysa mantık gazetenin yayımına kısa süreli ’ara’ vermesini almaz ki... Bayramda da hayat devam ediyor... Hayat da haberse...
Dahası, gazeteciler bu mesleğe başlarken şartlarını biliyorlar. Bu mesleğin eş, dost, sevgili kaldırmayacağını, gerekirse sabahlara kadar çalışmak gerektiğini, özel hayatı ikinci plana ittiğini biliyorlar. Ancak bu şartlara göre faydaları da olan bir meslek gazetecilik.
İşverenin pek yapmayı tercih etmediği 212 sözleşmelerine göre izinler çok, işten atılmak zor, tazminatlar iyi ve son zamanlarda işe giriş davalarında mahkemeler genellikle hep çalışandan yana karar veriyor...
Bu yüzden gazetecilikte gerekirse hiç izinsiz uzun süre çalışmayı da anlayabilirim... Uykusuz geceleri de... Gazete binalarında sabahlamayı da...
Doğal olarak bayramda çalışmayı da.
Bayram tatillerini genellikle İstanbul’da geçiren, evden de pek çıkmayan biri olarak sabah uyandığımda keyifle gazete okumak isterim.
Ancak rakamlar benim epey azınlıkta olduğumu gösteriyor.
Bir kere bayramda tirajlar haddinden fazla düşüyor. Anlaşılıyor tirajın belkemiği AB grubu okur tatile çıkıyor, tatilde de gazete okumuyor. Evinde kalanların büyük çoğunluğu ise zaten evine pek gazete girmeyen insanlar. Esnafların okuduğu gazeteler de tatil rehavetinden dolayı dükkanları kapatınca gazete almıyorlar. Kuaförler mesela...
Kurumlara bayramda gazete çıkarmanın hiçbir ekonomik getirisi yok. Keza, ilan gelirleri de azalıyor.
Bugüne kadar bayramda gazetelerin çıkmasını savunan, ’Bayramın herhangi bir günden ne farkı var’ diyen biri olmama rağmen ilk kez gazeteler çıkmasa mı diye aklımdan geçti.
Haberdar olmak için sadece gazetelere ihtiyacımız yok ne de olsa...
Ama bu bayramda daha acıklı bir gelişme oldu gazeteler açısından. Hemen hemen hiçbir yayın organı dokuz günlük tatile göre hazırlık yapmamış. Hatta hazırlıksız yakalandıkları bile söylenebilir.
Tek bir ilginç söyleşi, konuşturacak, baktıracak bir haber, bir sayfa yoktu. Neredeyse zorla çıkmış gibiydi gazeteler. Sadece sayfalar doldurulmuş, hiçbir çaba ve emek harcamadan baştan savma işler yapılmış.
Bunu da anlayabiliyorum... Genel yayın yönetmenleri iyi haberleri, manşetleri, yazıları bayram sonrasına tutuyor ki daha fazla etki yapsın diye. Köşe yazarları tatile çıkıyor... Gazetelerin mutfakları da can sıkıntısından, ’Bizim burada ne işimiz var’ hissinden sayfaları bağlayıp belli ki erkenden çıkıyorlar...
Kısacası, bu bayramda bütün gazete yığınlarını toplasanız en fazla bir pazar gazetesi ediyor... Vakte, kağıda, emeğe yazık...
O yüzden gelin önümüzdeki bayram ya bu gazeteleri diriltelim, okutacak hale getirelim...
Ya da hakikaten kepenkleri indirip tatil yapalım.
Bu bayram gazetesi geyiği de bana hiç değilse bir gün tatilde işi kaytarma fırsatı verdi ya Mehmet Atalay’a çok teşekkürler.
Oray EĞİN / AKŞAM
Basın İlan Kurumu’nun genel müdürü Mehmet Atalay bir sonraki bayramda eskiden olduğu gibi günlük gazeteler çıkmasın diye medya patronlarıyla görüşmüş. Her bayramda medyada bir ’Bayram gazetesi’ yazısı olmazsa gazeteciler rahat etmez, dikkatinizi çekmiştir illa ki. Atalay’ın dediğine göre önümüzdeki bayramda eskiden olduğu gibi ’Bayram gazetesi’ çıkabilir.
Bilindiği gibi bu gelenek Dinç Bilgin tarafından bozulmuştu.
Pek çok gazeteci hala Bilgin’e kızar durur bu kararından dolayı. Oysa mantık gazetenin yayımına kısa süreli ’ara’ vermesini almaz ki... Bayramda da hayat devam ediyor... Hayat da haberse...
Dahası, gazeteciler bu mesleğe başlarken şartlarını biliyorlar. Bu mesleğin eş, dost, sevgili kaldırmayacağını, gerekirse sabahlara kadar çalışmak gerektiğini, özel hayatı ikinci plana ittiğini biliyorlar. Ancak bu şartlara göre faydaları da olan bir meslek gazetecilik.
İşverenin pek yapmayı tercih etmediği 212 sözleşmelerine göre izinler çok, işten atılmak zor, tazminatlar iyi ve son zamanlarda işe giriş davalarında mahkemeler genellikle hep çalışandan yana karar veriyor...
Bu yüzden gazetecilikte gerekirse hiç izinsiz uzun süre çalışmayı da anlayabilirim... Uykusuz geceleri de... Gazete binalarında sabahlamayı da...
Doğal olarak bayramda çalışmayı da.
Bayram tatillerini genellikle İstanbul’da geçiren, evden de pek çıkmayan biri olarak sabah uyandığımda keyifle gazete okumak isterim.
Ancak rakamlar benim epey azınlıkta olduğumu gösteriyor.
Bir kere bayramda tirajlar haddinden fazla düşüyor. Anlaşılıyor tirajın belkemiği AB grubu okur tatile çıkıyor, tatilde de gazete okumuyor. Evinde kalanların büyük çoğunluğu ise zaten evine pek gazete girmeyen insanlar. Esnafların okuduğu gazeteler de tatil rehavetinden dolayı dükkanları kapatınca gazete almıyorlar. Kuaförler mesela...
Kurumlara bayramda gazete çıkarmanın hiçbir ekonomik getirisi yok. Keza, ilan gelirleri de azalıyor.
Bugüne kadar bayramda gazetelerin çıkmasını savunan, ’Bayramın herhangi bir günden ne farkı var’ diyen biri olmama rağmen ilk kez gazeteler çıkmasa mı diye aklımdan geçti.
Haberdar olmak için sadece gazetelere ihtiyacımız yok ne de olsa...
Ama bu bayramda daha acıklı bir gelişme oldu gazeteler açısından. Hemen hemen hiçbir yayın organı dokuz günlük tatile göre hazırlık yapmamış. Hatta hazırlıksız yakalandıkları bile söylenebilir.
Tek bir ilginç söyleşi, konuşturacak, baktıracak bir haber, bir sayfa yoktu. Neredeyse zorla çıkmış gibiydi gazeteler. Sadece sayfalar doldurulmuş, hiçbir çaba ve emek harcamadan baştan savma işler yapılmış.
Bunu da anlayabiliyorum... Genel yayın yönetmenleri iyi haberleri, manşetleri, yazıları bayram sonrasına tutuyor ki daha fazla etki yapsın diye. Köşe yazarları tatile çıkıyor... Gazetelerin mutfakları da can sıkıntısından, ’Bizim burada ne işimiz var’ hissinden sayfaları bağlayıp belli ki erkenden çıkıyorlar...
Kısacası, bu bayramda bütün gazete yığınlarını toplasanız en fazla bir pazar gazetesi ediyor... Vakte, kağıda, emeğe yazık...
O yüzden gelin önümüzdeki bayram ya bu gazeteleri diriltelim, okutacak hale getirelim...
Ya da hakikaten kepenkleri indirip tatil yapalım.
Bu bayram gazetesi geyiği de bana hiç değilse bir gün tatilde işi kaytarma fırsatı verdi ya Mehmet Atalay’a çok teşekkürler.
Oray EĞİN / AKŞAM