"Battaniyeden tahrik oluyor musun?" diye sormuştu! Murat Bardakçı'dan Fatih Altaylı'ya jet yanıt!
Habertürk yazarı Fatih Altaylı “Battaniyeden tahrik oluyor musun Murat!” diye sormuştu. Murat Bardakçı bugünkü yazısında Fatih Altaylı’ya yanıt verdi.
“Altı yaşındaki kızlar evlenebilir” fetvasıyla bilinen Sosyal Doku
Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız, bu kez yabancı bir erkekle kadının
asansörde yalnız kalması neticesinde İslam’a göre "halvet"
şartlarının oluşacağı yönünde verdiği fetvayla gündeme
gelmişti.
Habertürk yazarı Murat Bardakçı da konuyla ilgili geçen günlerde
yazdığı yazısındaki “Fetvadaki hükmü beğenir yahut beğenmez,
benimser yahut benimsemezsiniz, o size ait bir meseledir ama
konuyu, ‘Hangi devirde yaşıyoruz? Böyle hüküm mü olur? Bugün
asansör de tartışma konusu yapılır mı?’ çizgisine getirmek en basit
ifadesi ile hem saçmalamak, hem de dinî kurallara hakarettir! (…)
Son senelerde ekran ve şöhret düşkünü ilâhiyatçıların sayesinde on
dört asırlık İslâmiyet’i yeniden keşfeder hâle geldik, adamlar
akıllarına geldiği yahut canlarının istediği gibi konuşup yepyeni
bir din icad etme havalarındalar ve bütün bunların üzerine de
fetvanın ne olduğunu ve niçin verildiğini bilmeyen köşe sahipleri
işin kolayına kaçıp bol bol ahkâm kesiyorlar...” ifadeleri dikkat
çekmişti.
Bardakçı’nın bu yazısı üzerine Habertürk yazarı Fatih Altaylı
“Battaniyeden tahrik oluyor musun Murat!” diye sormuştu. Altaylı
yazısında “Birileri fetva istemiş, bu lafların sahibi beyefendi de
fetva vermiş. ‘Fetva İslam’a uygundur. Uyarsın, uymazsın, senin
bileceğin iş’ demiş Murat. Aynı ‘fetva makamı’ndan başka fetvalar
da var. Mesela diyor ki fetvacıbaşı: ‘İyice yorgun düşüp yatağa
yatar yatmaz uyuyacak hale gelmeden sakın ha yatağa girmeyin.
Yattığınızda hemen uyumazsanız yatak, yorgan, battaniye sizde
şehvet uyandırabilir.’ Bu da mı İslami yorum Murat’cığım. Ne
yapacak Müslümanlar? Koltukta mı uyuyacak? Ya koltuğun kolçağı
şehvet uyandırıyorsa tavsiye ne olacak o halde?” demişti.
ALTAYLI’YA YANIT VERDİ
Murat Bardakçı bugünkü yazısında Fatih Altaylı’ya yanıt verdi.
Bardakçı “Şimdi, ‘İz’an şart olan bir haslettir ama bilgi ile daha
da mükemmelleşir’ dedikten sonra, aziz dostum Fatih’in bana sorduğu
soruların bazılarına cevap vereyim: ‘Fetva’ başka, ‘görüş beyanı’
yahut ‘tavsiye’ başkadır Fatihciğim!” dedi.
“BENİM DE PEK KATILMADIĞIM…”
Bardakçı yazısına şöyle devam etti:
“Nurettin Yıldız’ın ‘İyice yorgun düşüp yatağa yatar yatmaz
uyuyacak hale gelmeden sakın ha yatağa girmeyin. Yattığınızda hemen
uyumazsanız yatak, yorgan, battaniye şehvet uyandırabilir’
şeklindeki ifadeleri fetva değil tavsiyedir, bu sözlerin dinî
boyutu yoktur, bir üniversite öğrencisinin ‘Şehvet baskısından
kurtulamıyorum, ne yapmam lâzım?’ şeklindeki sorusuna verilmiş
cevaptır. Açıkçası benim de pek katılmadığım bu şahsî kanaati
‘İslâmî yorum’ zannetmek hatâdır, kaldı ki internet siteleri aslı
uzun olan konuşmanın sadece kırk saniyelik kısmını cımbızlayarak
kullanmışlardır!”
“FETVALARDAKİ HÜKMÜ BEĞENİP BEĞENMEMEK SİZE
KALMIŞTIR”
Habertürk yazarı Bardakçı, Altaylı’nın sorusuna ise şöyle yanıt
verdi:
“Nurettin Yıldız bu hususlarda çok daha önceden fetva vermiş
Fatihciğim. İlk sorunun cevabını ‘Küçük çocuğa taciz, normal
zinadan daha ağır bir suçtur. Ölüm cezasının bile takdir
edilebileceği bir suç olarak karar merciine bırakılmıştır’ diye
cevaplamış, yani ‘yağlı urgan’ı Devlet Bahçeli’den birkaç sene önce
gündeme getirmiş; diğer soruya da ‘Kimsenin kimseye şiddet
uygulaması caiz değildir ki, erkeğin eşine uygulaması caiz olsun.
Şiddet zulümdür, zulüm haramdır’ fetvasını veriyor.
Yani sorulmuş, cevabını vermiş ama basınımız ya gözünden kaçtığı
yahut bahane yapamayacağı için yazmamış!
Nurettin Yıldız’ın Fatih’in dünkü yazısında sorduğu diğer sorulara
önceden verdiği cevapları bulmayı da artık bu bahsin meraklılarına
bırakıyorum ama hatırlatayım:
Tekrar söyleyeyim: Fetvalardaki hükmü beğenip beğenmemek yahut
benimseyip benimsemek size kalmıştır ama şahsî kanaatin ‘fetva’
olduğunu zannetmek yanlıştır!
Mevcut fetvalara rağmen bazı sapıkların mel’anetlerine devam
etmeleri ise dinin hatâsı falan değil, o kişilerin
cibilliyetleridir ve aynı dert Vatikan’ın bünyesini de
kemirmektedir!”