27 Nis 2016 10:03 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 08:53

Batılı tarihçiler Kut'ül Amare Zaferi'ni konuştu

- Osmanlı tarihinde ve Birinci Dünya Savaşı'nda önemli yer tutan Kut Zaferi İngiltere, İrlanda, İsviçre ve ABD üniversitelerindeki uzman akademisyenler tarafından Bilkent Üniversitesinde düzenlenen panelde ele alındı - Birinci Dünya Savaşı uzmanlarından Prof. Dr. Strachan: - "İngilizlerin gerek...

ANKARA (AA) - Osmanlı tarihinde ve Birinci Dünya Savaşı'nda önemli yer tutan Kut Zaferi İngiltere, İrlanda, İsviçre ve ABD üniversitelerinden alanlarının uzmanı akademisyenler tarafından Bilkent Üniversitesi'nde düzenlenen panelde ele alındı.

Bilkent Üniversitesinden yapılan açıklamaya göre, Kut'ül Amare Zaferi'nin 100'üncü yıl dönümünde Bilkent Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen "Remembering Kut'ül-Amare: 100 Years Later" başlıklı panele uzun yıllar İngiltere'deki Oxford Üniversitesi'nden akademisyenlik yapan Prof. Dr. Hew Strachan, ABD'deki Princeton Üniversitesi'nden Prof. Dr. Michael A. Reynolds, İrlanda'daki University College Dublin'den Robert Gerwarth ile İsviçre'deki Bern Üniversitesi'nden Alexander Krethlow tartıştı.

"Birinci Dünya Savaşına Giden Yol ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Sonu" adlı kitabın yazarı büyükelçi Altay Cengizer moderatörlüğünde yapılan panelde konuşan Prof. Dr. Hew Strachan, hem Birinci Dünya Savaşı hem de İngiliz askeri tarihi uzmanı olarak, İngilizlerin Birinci Dünya Savaşı sırasında Ortadoğu ve buradaki cephelere verdikleri önemin altını çizdi.

Strachan ayrıca, İngilizlerin amacının yalnızca Hindistan'a giden yolu kontrol altına almak olmadığını, bunun yanı sıra Bağdat gibi petrol açısından zengin şehirleri de kontrol etmek olduğunu belirtti. Strachan, İngilizlerin gerek Gelibolu'da gerekse Kut'ül Amare'deki yenilgilerini İngiliz ordusu için "olağan dışı" olarak değerlendirdi.

- "Osmanlı macera için savaşa girmedi"

Princeton Üniversitesi'nden Prof. Dr. Michael A. Reynolds ise tarihçi olarak her zaman ne olduğuna değil, zaman zaman da ne olmadığına bakmanın gerektiğini belirterek, Rus İmparatorluğu'nun 1917 yılında savaştan çekilmesinin önemine vurgu yaptı.Reynolds ayrıca, Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'na girmesindeki temel nedenin, devletin bekası olduğunu, bunun herhangi bir macera arayışı ya da Enver Paşa'nın Almanya "sevdası" olmadığını savundu.Osmanlı'nın öncelikle bölgede dengeyi sağlamak adına İngilizlere yakın durmaya çalıştığını, teknolojileri iyi olmamasına rağmen onlardan destek istediğini ancak İngilizlerin başka hesaplar nedeniyle buna cevap vermediğini anlatan Reynolds, en ileri teknolojiye sahip Almanların ise yanlarına çekmek için en kuvvetli savaş gemilerini ve silahlarını Osmanlı'ya verdiğini ve bunun sonucu olarak Osmanlı'nın Almanların yanında savaşa girdiğini aktardı.

- "Evlerine döndüklerinde sivil hayata alışmadılar"

University College Dublin'den Robert Gerwarth da Osmanlı'nın o dönemde yeterince önemsenmediğini söyledi. Ancak Osmanlı'nın savaşa girmesinin savaşın iki yıl uzamasına sebep olduğuna işaret eden Gerwarth, Osmanlı ile Almanya'nın yaptıkları anlaşmanın önemine vurgu yaparak, "Osmanlı, savaş öncesi hiçbir Batılı devlete güvenilir bir müttefik olarak gözükmüyordu ancak Almanya açısından Osmanlı ile yapılan anlaşma oldukça rasyoneldi" dedi.

Her ne kadar savaş 1918 yılında sona erse de özellikle Ortadoğu'da savaşın sadece karakterinin değiştiğinin, asla bitmediğinin altını çizen Gerwarth, uzun yıllar boyunca cephelerde savaşan askerlerin, 1918'den sonra evlerine döndüklerinde sivil hayata alışmakta zorluk çektiğini, bu durumun da şiddet sarmalına katkıda bulunduğunu belirtti.

20'nci yüzyılın ilk yıllarından itibaren Osmanlı ordusuna damgasını vuran Alman Von der Goltz Paşa'nın tarihçilerin elindeki tek biyografisini yazan Alexander Krethlowise ise Kut'ül Amare Zaferi'nde büyük etkisi olan ancak 72 yaşında, zaferden hemen hemen 10 gün önce yakalandığı tifüs nedeniyle Bağdat'ta hayatını kaybeden Von der Goltz Paşa'nın, cephede her daim askerleriyle yan yana olduğuna, geride masa başında durmayı ilerleyen yaşına rağmen tercih etmediğine dikkati çekti.

Panelin moderatörü Altay Cengizer de Kut Zaferi'nin tarih açısından önemine atıf yaparken, Bilkent Üniversitesi'nin kurucusu Prof. Dr. İhsan Doğramacı'nın eşi Ayser Doğramacı'nın dedesi Orgeneral Mehmet Fazıl Paşa'nın da Kut Savaşı'nda görev aldığını ve bu savaşta şehit olduğunu söyledi.