"BAŞÖRTÜSÜ EYLEMLERİNDE FOTOĞRAF ÇEKEN BİR MİLLİYET FOTO MUHABİRİ POLİSE FOTOĞRAF GÖSTERSEYDİ NE DİYECEKTİNİZ?"
Ece Temelkuran'dan hem nalına hem mıhına. Zaman gazetesi için neler yazdı?
Hem nalına hem mıhına
Polisin, `görmemişin oğlu olmuş´ anlayışı içinde kullandığı biber gazını hırıl hırıl solurken, koşarken aklımdan geçeni söyleyeyim:
IMF´ciler, Dünya Bankası ekibi ya da halkların kaderine oyun oynar gibi karar veren diğer `efendiler´, bu lanet gazın insanın sinüslerini nasıl yaktığını hiç bilmiyorlar. Olup bitenler, tıpkı Danimarka´da Peygamber´le ilgili olarak çizilen karikatürü protesto etmek için Pakistan´da bomba patlatıp sadece Müslümanları öldürmeye benziyor. Gaz dönüp dolaşıp yine garibanın burnunu buluyor yani.
Biber gazının etkisi geçip salim kafayla konuşacak olursak, polis teşkilatına sövmekle vakit kaybetmektense şunları söylemek gerekiyor.
Devrim yarın mı hocam?
Önce "Akacak kan damarda durmaz" ekibinden olan göstericilere:
Hocam, tebrik ederim, cam çerçeve inmiş yine. Artık yarına filan, en geç kuşluk vakti diyorum ben, devrim olur herhalde.
Size üç kuruşluk camları kırdınız diye söylemiyorum bunları. Sonuna kadar haklı ve kitlesel bir direnişi "Cam çerçeve indi" basitliğinde gösteren medyaya ve iktidara son derece yardımcı oldunuz, bu yüzden söylüyorum.
Zenginler için de devrim!
Daha derin konuşalım:
Kurmak istediğimiz, `mümkün´ olduğuna inandığımız yeni dünyada sadece yoksullar, günahsızlar ve sadece bizim gibi düşünenler mi olacak? Hayır. O dünyada herkes olacak. Sadece erdemli insanlar değil, vicdansızlar, korkaklar ve aşağılık insanlar da olacak. Biz, bu dünyayı onlar için de, onlarla da birlikte kurmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bizim hedefimiz sadece yoksulları değil zenginleri de, giderek IMF´cileri, Dünya Bankası çalışanlarını da örgütlemek. Ve evet, o izbandut çevik kuvveti de örgütlemek.
Kaldı ki bu sisteme sadece yoksulluk ürettiği için ve yoksullar adına mı karşısınız? Değilsiniz. Olmamalı. Ben, bu sisteme zenginleri de mutsuz ettiğini bildiğim için karşıyım. Düşünsenize, eğer bu kadar mutsuz olmasalardı "Ferrari´sini satan avanak" edebiyatı ne diye bu kadar satsın? Niye dünyanın bütün beyaz yakalıları durmadan "Aslında benim suçum yok. Sistem böyle" diye kendilerini avutmaya çalışsın? Yaptığı işten gurur duyan, insanlığa büyük katkısı olduğuna gönül rahatlığıyla inanmış bir tane borsacı bulursanız bana da gösterin. Yoktur.
Bir de şöyle düşünmek lazım:
İnsanlığın erdemi sadece bir ideolojinin tekelinde olamaz. Yani insanlığın erdemine sadece sosyalistler sahiptir diyemeyiz. Bu tavır, karşı devrimci bile sayılabilir.
Zaman `muhbiri´?
Gelelim gazetecilere:
Zaman gazetesi fotomuhabiri Bahar Mandan, çevik kuvvete çektiği fotoğrafları gösterirken fotoğraflandı, `muhbir´ olmakla suçlandı. Bahar kardeşim yapmaması gereken bir şeyi yapmış. Ama onun yanında olan fotomuhabir arkadaşlarımla konuştum. Olayda muhbirlik filan yok. Arkadaşımız izbandut gibi tepesine dikilen çevik kuvvete çektiği polis fotoğraflarını göstermek zorunda kalmış. Kesinlikle yapılmaması gereken bir şey, ama yapmış. Açıklaması, "Olayı saptırdılar" şeklinde. Keşke "Yaptım, korkumdan yaptım" deseydi.
Olaya ilişkin Zaman yönetiminin tavrı enteresan. "Muhabirimiz hedef gösteriliyor" demişler.
Zaman´a şu soruyu sormak isterim:
Başörtüsü eylemlerinde fotoğraf çeken bir Milliyet fotomuhabiri polise fotoğraf gösterseydi ne diyecektiniz?
Fethullah Gülen için düzenlenen bir eylemde Cumhuriyet muhabiri aynı şeyi yapsaydı?
"Önyargılarımızı yıkalım" diye cilalı reklamlar yapmakla olmuyor bu işler. Zaman gazetesinin de kendi önyargılarını yıkması gerekiyor.
Harap kaleler
Ve kapitalistlere:
Paranın efendilerine yakın çalışan bir ahbabım şöyle dedi gösteriler sırasında:
"Hem IMF hem Dünya Bankası çalışanları kendilerini hep beğendirmek isterler. İşler dışarıdan göründüğü gibi değil, bu adamlar çok eziktir aslında."
Yıkmaya çalıştığımız kalelerin içi de harap yani. O da başka mesele.
Ece Temelkuran/Milliyet