''BAŞKALARINI YAZIP PARA CUKKALAMA İŞİNE DEVAM EDEYİM!'' KEKEÇ BU KEZ KİMİ YAZDI?
Star yazarı Ahmet Kekeç, eleştirilere inat başkaları üzerinden para cukkalama işine devam etti.
Hani, Ahmet Kekeç yazarlığını, sadece başkalarını eleştirme, başkalarına cevap verme, başkalarının yazdıklarını yorumlama üzerine bina etmişti ya...
Bakın yine “başkaları” üzerinden para kazanacağım... Hani, Ahmet
Kekeç yazarlığını, sadece başkalarını eleştirme, başkalarına cevap
verme, başkalarının yazdıklarını yorumlama üzerine bina etmişti
ya.
Hani, en kolay yolu seçip, fikrini “öteki” üzerinden dile
getiriyordu ya...
Böyle yaparak paraları cukkalıyordu ya...
Madem öyle, “para cukkalama” işine devam edeyim:
Bugünün “ötekisi”, romancı Ahmet Ümit...
Daha önce, bir kitabı vesilesiyle (“Aşk Köpekliktir”), ağır da
sayılmayacak eleştiriler yöneltmiş, biraz kalbini kırmıştım.
Kırgınlığını, şifahi kanallardan öğrendim ve rahatsız oldum.
Severim oysa...
Kitaplarını kayda değer bulurum.
Mezkur kitabını da sevmiştim... Benim hikâye anlayışıma uymasa da
iyi bir “tahkiye” örneğiydi... “Ahmet Ümit, aşkı benzetecek başka
şey bulamadı mı?” diye sormuştum. Birçok şeye benzetilebilecek aşk,
niçin kışkırtıcı, hatta pornografik çağrışımları olabilecek
(pornografik merakı gıdıkladığı için pornografik; “adam köşe yazarı
olmuş, pornografinin ne olduğunu bile bilmiyor” demeyin) bir
nitelemeyle (“köpeklikle”) anılıyordu? “Pazarlama taktiği”, tamam
da, bu kadar da olmazdı... Ayıp değil miydi? Vs... Böyle şeyler
yazmıştım.
Hayır, bu yazı “telafi” amacı taşımıyor.
Düşüncelerim bakidir ama keşke, daha az incitici biçimde
yazsaydım.
Başkaları üzerinden paraları cukkalayan Ahmet Kekeç, görüldüğü
üzere, arada sırada kitap da okuyormuş
Evet okuyorum, söylemesi ayıptır...
Başat yazarlarım var...
Bunları zaman zaman zikrediyorum...
Başat yazarlarımla birlikte elbette “polisiye” ve “casusiye” de
okuyorum.
John Le Carre tutkunuyum.
Bakmayın casusiye yazdığına, kazıktır Carre... Dostoyevski ve
Faulkner okumuyorsanız, hiç girişmeyin derim. İnsanın psişik
derinlikleriyle ilgili değilseniz, yanından bile geçmeyin.
Uzun süre Türkçede casusiye aradım ama bulamadım.
Başlangıçta Ahmet Ümit’ten ümitlenmiştim, “Sis ve Gece”yle gizli
servisler dünyasına duhul etmiş, casusiye alanında gezinir gibi
yapmıştı ama sonradan fikir değiştirdi, “polisiye”de karar
kıldı.
İyi ki de öyle yapmış.
Polisiye türünün en yetkin örneklerini, bugün Ahmet Ümit’in
kaleminden okuyoruz.
Ferhat Ünlü’nün ifadesiyle, “Polisiye edebiyatın babası” dense
yeridir; o derece başarılı bir yazar.
En son, “Sultanı Öldürmek” romanını okudum ve çok sevdim.
Polisiye edebiyat tutkunuysanız, kaçırmayın derim...
Romanın oldukça sağlam bir tarihi arka planı da var... Daha ne
olsun?
Madem söz kitaplardan ve yazarlardan açıldı, Selahattin Yusuf’un
“İsa Hanginiz” adlı romanını anmazsam haksızlık olur.
Selahattin Yusuf, zor bir işe soyunmuş, ancak alt metinleri ve
göndermeleriyle okunduğunda kendini ele veren bir roman
yazmış...
Mesela, “Guguk Kuşu”nu, bir de “İsa Hanginiz”deki göndermeler
eşliğinde okuyun; Selahattin Yusuf’un, Ken Kesey’in yazdıklarına
itibar kattığını göreceksiniz.
Bu derece başarılı ve “özel” bir roman...
Underground edebiyata meraklı okurlar için de iyi bir seçim
ayrıca...
HAMİŞ:
Hani, “Hep Necip Fazıl okudular, Yahya Kemal okumadılar” diyen bir
zatı muhterem vardı... Kendisi hiçbirini okumamış. Estetik
değerleri temsil eden Necip Fazıl’dır oysa; dibine kadar
“kentli”dir... Yahya Kemal ise, fütuhat edebiyatı yapmaktadır ve
daha köylü, daha gelenekçi, denilebilirse daha “hamasi”
kalmaktadır... Kayda geçsin.
Ahmet Kekeç/Star