Basında yeni kampanya: Biliyor muydunuz; gazetecilik suç değil
Ben Gazeteciyim İnisiyatifi'nin ilk etkinliği ise 5 gün sürecek banner kampanyası.
Türkiye Gazeteciler Sendikası'na bağlı gazeteciler, "Ben
gazeteciyim" adıyla yeni bir inisiyatif kurdu. Haber alma hakkını
savunmak ve gazetecilere yönelik baskıları deşifre edip dayanışmayı
büyütmeyi amaçlayan Ben Gazeteciyim İnisiyatifi'nin ilk etkinliği
ise 5 gün sürecek banner kampanyası.
Medyaya yönelik baskılara karşı biraraya gelen gazeteciler, "Ben
gazeteciyim" adıyla bir inisiyatif başlatma kararı aldı.
Gazetecilik mesleğinin etkin bir şekilde yapılması ve halkın haber
alma hakkının savunulması için dayanışmanın önemine dikkat çeken
gazeteciler, ilk adım olarak da bir banner kampanyası için
çalışmalara başladı.
Ben Gazeteciyim İnisiyatifi'nin girişimiyle Kürtçe ve Türkçe
dillerinde hazırlanan bannerlar, günlük ve haftalık gazetelerin
yanı sıra internet siteleri ve televizyonlarda 5 gün boyunca yer
alacak.
Türkçe ve Kürtçe olarak "Biliyor muydunuz? Gazetecilik Suç Değil"
ve "Hûn Vê Dizanin? Rojnamegerî Ne Suc e" başlıklarıyla hazırlanan
bannerlar, bugünden (11 Temmuz 2016 Pazartesi) itibaren kampanyaya
destek veren tüm gazete, televizyon ve haber portallarında
yayınlanacak.
Banner kampanyasının ilk destekçileri arasında Agos, Azadiya Welat,
BirGün, Cumhuriyet, Evrensel, Halkın Nabzı, Özgür Gündem, Yurt
gazeteleri ile T24, P24, Bianet, Haberdar, Diken, Sendika Org,
Jiyan, ABC Gazetesi, Journo, Dağ Medya, Solfasol, İlke Haber ve İMC
gibi haber portalları var.
"Ben gazeteciyim! Gazetecilik suç değildir!" başlığı ile yayımlanan
bildiri şöyle:
"Ben gazeteciyim!
Gazetecilik suç değildir!
Türkiye'de basın üzerindeki baskı giderek ağırlaşıyor.
Basın özgürlüğüne sahip çıkan ve işini yapmaya çalışanlar ağır bir
'bedel' ödemek zorunda kalıyor.
Çatışma bölgelerinden bildiren gazeteciler, can güvenliği olmadan,
her gün tehdit ve tacize maruz kalarak çalışıyor.
Muhabir, editör ve yazarlar soruşturuluyor, haklarında hakaret
davaları açılıyor. Yaptıkları veya sosyal medyada paylaştıkları
haberler yüzünden pek çoğu tutuklu yargılanıyor ve hapse
atılıyor.
Basın çalışanları, 'ajanlık', 'terör örgütü propagandası' yapmak,
hakaret gibi suçlamalarla düşmanlaştırılıyor. Bu kampanyadan,
Türkiye hakkında yazan yabancı gazeteciler de nasibini alıyor.
Gazetecilik, Türkiye basın tarihinde belki de ilk kez, yabancı
basına dek uzanan şekilde baskı altına alınıyor,
kriminalleştiriliyor.
Gazeteciler işini yapamaz hale getiriliyor ve işten atılıyor... Sık
sık sansür baskısı altında çalışıyor, yaptığı habere ve çalıştığı
kuruma göre damgalanıyorlar.
Gerçekler yayın yasaklarıyla kısıtlanıyor, karartılıyor. 'Hoşa
gitmeyen' yayınlar suç sayılıyor. Pek çoğu kapatılma tehdidi
altında.
Gazetecilerle dayanışma sergileyen farklı kesimler de hedef
tahtasına oturtuluyor.
Tüm bu baskılara karşı gazeteciler, cezaevlerinin önünde, adliye
bahçelerinde, baskı altındaki yayınların yazı işleri masalarında,
İstanbul'dan Diyarbakır'a nöbet tutup dayanışma sergiliyor...
Basın özgürlüğüne sahip çıkmak, halkın haber alma hakkına sahip
çıkmak demektir!
Haber alma hakkı kısıtlanan bir toplumda demokrasiden bahsetmek
mümkün olamaz.
Biz, mesleği gereği ya da basın özgürlüğüne destek verdikleri için
karalanan, hapse atılan, susturulmaya çalışanların sesi olmak için
var gücümüzle çalışacağız.
Biz gazeteciyiz ve haykırıyoruz:
Gazetecilik suç değildir!"