BASIN SAVCI VE HAKİMLERİ NEDEN DEĞİŞTİRİLİYOR?
Yargıda bazı yerleşmiş teamüller ortadan kaldırılıyor! Sözcü yazarı Saygı Öztürk yazdı.
Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk’ün o köşe yazısı...
Basın savcı ve hakimleri niçin değiştiriliyor?
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş, yıllardır basın suçlarına bakan C.savcıları Nadi Türkaslan ve Abdulvahap Yaren’i bu görevden alıp, “bitki soruşturmaları”nda görevlendirdi. Belki bu iki C.savcısı, “Deniz Feneri” soruşturmasının derinliklerine inmek, karanlıkları aydınlatmak istemeselerdi, başlarına bugün yaşadıkları sıkıntılar, soruşturmalar, kovuşturmalar da gelmezdi.
Yargıda bazı yerleşmiş teamüller ortadan kaldırılıyor. Adalet komisyonu başkanları değiştiriliyor. Bu komisyonlara emekliliği yaklaşmış, meslekte kıdemli olanlar getirilir, yardımcıları da onlardan kıdem yönünden düşüklerden seçilirdi. Yani, başkan emekliye ayrıldığında, yerine yardımcısı atanırdı. Bu sistem bozuldu. Artık kıdemin bir anlamı kalmadı, gençler komisyon başkanlıklarına getiriliyor. Bu görevin yargıda önemli ve üst görev olduğunu da hatırlatmış olalım.
13 yıl sonra basın davalarından alındı
İstanbul ve Bakırköy’deki basın davalarına 2 numaralı asliye ceza mahkemeleri bakıyor. Bu mahkemelerde bulunan basın davaları dışındaki dosyalar yeni kurulan İstanbul’daki 38’nci, Bakırköy’de ise 33’üncü Asliye Ceza Mahkemesine aktarıldı. Peki, yıllardır basın suçlarına bakan hakimler niçin gönderildi? Bu durumu Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Başkanı İbrahim Okur, gerekçeleriyle bize şöyle açıkladı:
“İstanbul 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi sayın Sevim Efendiler’in, 2 numaralı mahkemede bırakılmayıp, İstanbul 38 inci Asliye Ceza Mahkemesine yetkilendirilmesinin nedeni; İstanbul 2 nci Asliye Ceza Mahkemesinde basın davaları dışında kalan dava tipinin çok daha fazla olması, sayın Efendiler’in 1999 tarihinden itibaren bu davalara bakıyor olmasıdır. Hâkim Sevim Efendiler, 2 numaralı asliye ceza mahkemesinin basın davaları dışında kalan 461 dosya ile birlikte yeni faaliyete geçirilen 38 inci Asliye Ceza Mahkemesinde yetkilendirilmiş, 2’nci Asliye Ceza Mahkemesinde 84 dosya kalmıştır.”
Rüveyda Hanım, 8 yıldır bakıyordu
Bakırköy 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Rüveyda Kaner, 2004’den bu yana basın davalarına baktığı için bir çok gazetecinin dosyası ona gelmiş, haklarında ya beraat ya da mahkumiyet vermiştir. Mahkemesindeki 836 dosyadan 667’i basın davalarıydı. Kaner de, 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nden alındı, Bakırköy 33 üncü Asliye Ceza Mahkemesine yetkilendirildi.
Peki, Rüveyda Hanımın yeri niçin değiştirildi? HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, gerekçesini şöyle açıklıyor.
“Basın davaları acele işlerden sayılmaktadır. Sayın hâkimin basın davalarına olan ilgisinin azaldığı kanaatine varıldı ve kendisinin de rencide olmaması düşüncesi ile 2 numaralı Asliye Ceza Mahkemesinde basın davası dışında kalan dava tipleri ile birlikte yeni faaliyete geçirilen 33 üncü Asliye Ceza Mahkemesinde yetkilendirildi. Nitekim, bugün gelinen tabloya bakıldığında, münhasıran basın davaları ile yetkilendirildikten sonra devraldığı dosya sayısı 667 olan, Bakırköy 2 nci Asliye Ceza Mahkemesinin bugün itibarıyla dosya sayısı 310’a inmiştir. Kaner’in yerine yetkilendiren hakim tarafından 6 ayda 404 basın davası karara bağlandı, bunun 380 adeti esastan sonuçlandırıldı, yığılma ortadan kaldırıldı.”
Ankara’daki değişiklik
Ankara 2 numaralı Asliye Ceza Mahkemesi de, yine Kanun gereği basın davalarına bakmakla yetkili. Ancak basın davası çok olmadığı sadece basın davalarıyla yetkili kılınması şimdilik düşünülmüyor.
Bu mahkemeye Kürşat Hamurcu ve Avni Mis, 1/2 yetki ile bakıyordu. Kürşat Hamurcu’nun kendi isteğiyle tayini çıktı. Yerine, Bakırköy’de Asliye Ceza Hakimliği yapan Zeynep Şahin, Avni Mis’le birlikte bu mahkemede yetkilendirildi. Son olarak da, Ankara 14’ üncü Asliye Ceza Mahkemesinin boşalması, hâkim Avni Mis’in ½ olmayan, müstakil bir mahkemede yetki almak istemesi nedeniyle, Mis, Ankara 14 üncü Asliye Ceza mahkemesinde yetkilendirildi. Ankara’da basın davalarına şimdi Zeynep Şahin bakıyor.
Cumhuriyet Savcılarının iş bölümünün belirlenmesinde HSYK’nın yetkisi yok. Başsavcılıklar, HSYK’ya “hangi savcı hangi soruşturma tiplerine bakar” şeklinde resmi bir bilgilendirme de yapmıyor. Cumhuriyet savcılarının iş bölümünün ne şekilde belirleneceği Başsavcıya ait.
Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki, Deniz Feneri soruşturması, C.Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’den, bizzat Ankara Başsavcısı tarafından alındı. Türkaslan ve Yaren’in basın suçlarından alınması da yine Başsavcı kararıyla gerçekleştirildi. Peki niçin? Tüm bunlar Deniz Feneri için mi?