12 Eki 2011 16:43
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:53
BASIN KONSEYİ'NDEN HABERTÜRK'ÜN "KANLI-BIÇAKLI" MANŞETİNE KINAMA!
Habertürk gazetesinin şok manşeti hakkında res'en soruşturma başlatan Basın Konsey'i Habertürk gazetesini kınama kararı aldı.
Konsey’in söz konusu karara ilişkin açıklaması şöyle:
Haber Türk Gazetesi’nin 7 Ekim 2011 tarihli nüshasının baş sayfasında, "Kadına Şiddette Son Nokta" başlığı ile sürmanşet olarak, aile içi şiddete maruz kalan bir kadını gösteren büyük ebatlarda bir fotoğraf yayınlanmıştır. Bu fotoğrafta, eşi tarafından aile içi şiddete maruz bırakılarak sırtından bıçaklanmış olan bir kadın, sırtında saplı bıçak ile birlikte ağır yaralı olarak bir sedye üzerinde sırt üstü yatarken görülmektedir ve söz konusu fotoğraf, Gazetenin baş sayfasında bu korkunç görüntü hiçbir şekilde gizlenmeksizin, fotoğraf üzerinde bir buzlama veya mozaikleme yapılmasına gerek duyulmaksızın, fotoğrafın tüm çıplaklığıyla açıkça teşhir edilmesi suretiyle yayınlanmıştır.
Söz konusu fotoğrafın 7 Ekim 2001 tarihli Haber Türk Gazetesi’nde yayınlanmasının ardından, aynı gün sabah saatlerinden itibaren kamuoyunda çok büyük bir tepki ortaya çıkmış ve Basın Konseyi’ne telefon, fax ve özellikle elektronik posta yoluyla ulaşan yüzlerce yurttaşımız, bu konuyla ilgili olarak işlem başlatılması ve Haber Türk Gazetesi’ne yaptırım uygulanması talebinde bulunmuşlardır. Yurttaşların bu konudaki duyarlılıkları Basın Konseyi tarafından evleviyetle dikkate alınmış ve kamuoyunda ciddi bir infial yaratan bu konunun sürüncemede kalmaması ve derhal bir çözüme kavuşturulması maksadıyla, Basın Konseyi Yüksek Kurulu, Basın Konseyi Sözleşmesi’nin 11/D maddesi uyarınca bu konuyu tek gündem maddesi olarak görüşmek üzere 10 Ekim 2011 günü saat 10:30’da olağanüstü, acil toplantıya çağırılmıştır.
Hakkında Re’sen İşlem Başlatılanın Yanıtı:
Kamuoyunda yarattığı hassasiyet gözönünde tutularak bu konunun Basın Konseyi tarafından ivedi bir biçimde gündeme alınması nedeniyle, hakkında inceleme başlatılan Haber Türk Gazetesi’nden, bu incelemeyle ilgili görüş bildirmesi istenmiştir. Bu konudaki istemi bildiren Genel Sekreterlik mektubu Haber Türk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’ya, 10 Ekim 2011 tarihinde 0212 313 73 06 No’lu faksa iletilmiş, mektubun teslim alındığı bilgisi Gülay Karabulut tarafından bildirilmişse de Altaylı’dan herhangi bir yanıt gelmemiştir.
Bununla birlikte, 7 Ekim 2011’de yayınlanan ve büyük tepkiler yaratan söz konusu fotoğrafın yayınlanmasının hemen ardından, 8 Ekim 2011 tarihli Haber Türk Gazetesi’nin baş yazısında konuyu ele alan Haber Türk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, "Rahatsız oldunuz, değil mi?" başlıklı köşe yazısında, özetle, bu fotoğrafı gelecek tepkileri bilerek bastıklarını, bu fotoğrafı basarak kadına yönelik şiddetin gerçek boyutunu herkesin görmesini ve rahatsız olmasını istediklerini, yarın böyle fotoğrafları yine basarak insanları rahatsız etmeyi sürdüreceklerini belirtmiş ve bu şekilde bu fotoğrafı savunmuştur.
Genel Sekreterlik Görüşü:
Re’sen başlatılan işlemin konusunu oluşturan fotoğraf ve haberi insan onurunun ve gazetecilik etiğinin korunması şeklinde ikiye ayırarak ele almak gerekmektedir.
Bu bağlamda, ilk olarak, insan onuru ve kadın onurunun korunması yönünden konuyu irdelediğimizde, somut olayda aile içi şiddet mağduru olarak, ağır yaralı halde, sırtına saplı bir bıçak ile bir sedye üzerinde yarı çıplak, baygın yatan mağdurun bu haliyle bir fotoğraf karesi olarak gazete manşetine taşınması, hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde, bireyin özel yaşamına saygı gösterilmesi hakkının ihlal edilmesi anlamını taşır. Bu bağlamda, bu şekilde pervasızca yayınlanan fotoğraf ile özel hayatına saldırıda bulunulan mağdurun gerek manevî bütünlüğü, gerek şeref ve haysiyeti, gerek birey olarak ismi ve şöhreti yerle bir edilmiş durumdadır. Üstelik, bu yayın ile mağduriyet yaşayan, yalnızca aile içi şiddete maruz kalan ve fotoğrafa konu edilen mağdurun kendisi değil, başta mağdurun çocukları olmak üzere, alt ve üst soy hısımları, akrabaları, yakınları ve tüm sosyal çevresidir. Bu durumun, yine başta mağdurun çocukları olmak üzere, tüm bu sosyal çevresinde yaratacağı ağır psikolojik ve ruhsal travmalar da, insan onuruna yönelen bu saldırının farklı birer sonuçları olarak dikkate alınmak durumundadır. Diğer yandan, fotoğrafın çekilmesi esnasında (veya sonrasında), mağdurun zaten hayatını kaybetmiş olduğu varsayımının ileri sürülmesi halinde ise, mesele özel hayata saygı gösterilmesi hakkının ötesine geçerek, ölen kişinin hatırasına saygısızlık edilmesi bağlamında ele alınmalıdır ki, bu durumda TCK md. 130 uyarınca "kişinin hatırasına hakaret suçu"na ilişkin hükümlerin uygulanması da gündeme gelebilir.
Meseleyi, gazetecilik etiği açısından irdelediğimizde ise, bu fotoğraf ve haberin mevcut şekliyle, Haber Türk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni’nin fotoğrafı savunurkenki açıklamasında belirttiği gibi, fotoğrafı gören herkesi sarstığı ve rahatsız ettiği doğrudur. Ancak, oluşan bu rahatsızlıktan hareketle, bu tarz haber ve fotoğrafların somut olaydaki gibi sınırsızca ve pervasızca yayınlanmasının, aile içi şiddet mağduru kadınların mağduriyetlerinin önlenmesine katkıda bulunulacağı gibi anlamsız bir çıkarımda bulunulması kesinlikle yanlıştır. Bu noktada, söz konusu fotoğraftan, Basın Konseyi’ne tepkilerini ulaştıran pek çok yurttaşımızın da ifade ettiği üzere tam tersi bir mantıkla, aile içi şiddet yaşayan pek çok kadına adeta "bu düzene karşı çıkarsanız, sizin sonunuz da işte böyle olur" şeklinde bir gözdağı şeklinde anlaşılması ve kabullenilmesi sonucu da çıkartılabilir ki; herhalde bu olasılıklardan hiçbirinin basının haber verme hakkı kapsamında mütalaa edilebilmesi asla mümkün değildir.
Şu halde, tüm bu verilerin ışığında, 7 Ekim 2011 tarihli Haber Türk Gazetesi’nin manşetinde yayınlanan söz konusu fotoğrafın, Basın Meslek İlkeleri’nin,
- "Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı; genel ahlak anlayışını, din duygularını, aile kurumunun temel dayanaklarını sarsıcı yada incitici yayın yapılamaz" şeklindeki ikinci,
- "Gazeteci görevini, taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürebilecek yöntem ve tutumlarla yapmaktan sakınır" şeklindeki on ikinci ve
- "Şiddet ve zorbalığı özendirici, insani değerleri incitici yayın yapmaktan kaçınılır" şeklindeki on üçüncü maddelerinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Yukarıda arz ve izah olunan gerekçeler karşısında, Basın Meslek İlkeleri’nin ikinci, on ikinci ve on üçüncü maddelerini ihlal edildiği oybirliğiyle kabul edilmiş ve bu ihlallerden dolayı Haber Türk Gazetesi’nin “kınanmasına” ise oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Haber Türk Gazetesi’nin 7 Ekim 2011 tarihli nüshasının baş sayfasında, "Kadına Şiddette Son Nokta" başlığı ile sürmanşet olarak, aile içi şiddete maruz kalan bir kadını gösteren büyük ebatlarda bir fotoğraf yayınlanmıştır. Bu fotoğrafta, eşi tarafından aile içi şiddete maruz bırakılarak sırtından bıçaklanmış olan bir kadın, sırtında saplı bıçak ile birlikte ağır yaralı olarak bir sedye üzerinde sırt üstü yatarken görülmektedir ve söz konusu fotoğraf, Gazetenin baş sayfasında bu korkunç görüntü hiçbir şekilde gizlenmeksizin, fotoğraf üzerinde bir buzlama veya mozaikleme yapılmasına gerek duyulmaksızın, fotoğrafın tüm çıplaklığıyla açıkça teşhir edilmesi suretiyle yayınlanmıştır.
Söz konusu fotoğrafın 7 Ekim 2001 tarihli Haber Türk Gazetesi’nde yayınlanmasının ardından, aynı gün sabah saatlerinden itibaren kamuoyunda çok büyük bir tepki ortaya çıkmış ve Basın Konseyi’ne telefon, fax ve özellikle elektronik posta yoluyla ulaşan yüzlerce yurttaşımız, bu konuyla ilgili olarak işlem başlatılması ve Haber Türk Gazetesi’ne yaptırım uygulanması talebinde bulunmuşlardır. Yurttaşların bu konudaki duyarlılıkları Basın Konseyi tarafından evleviyetle dikkate alınmış ve kamuoyunda ciddi bir infial yaratan bu konunun sürüncemede kalmaması ve derhal bir çözüme kavuşturulması maksadıyla, Basın Konseyi Yüksek Kurulu, Basın Konseyi Sözleşmesi’nin 11/D maddesi uyarınca bu konuyu tek gündem maddesi olarak görüşmek üzere 10 Ekim 2011 günü saat 10:30’da olağanüstü, acil toplantıya çağırılmıştır.
Hakkında Re’sen İşlem Başlatılanın Yanıtı:
Kamuoyunda yarattığı hassasiyet gözönünde tutularak bu konunun Basın Konseyi tarafından ivedi bir biçimde gündeme alınması nedeniyle, hakkında inceleme başlatılan Haber Türk Gazetesi’nden, bu incelemeyle ilgili görüş bildirmesi istenmiştir. Bu konudaki istemi bildiren Genel Sekreterlik mektubu Haber Türk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’ya, 10 Ekim 2011 tarihinde 0212 313 73 06 No’lu faksa iletilmiş, mektubun teslim alındığı bilgisi Gülay Karabulut tarafından bildirilmişse de Altaylı’dan herhangi bir yanıt gelmemiştir.
Bununla birlikte, 7 Ekim 2011’de yayınlanan ve büyük tepkiler yaratan söz konusu fotoğrafın yayınlanmasının hemen ardından, 8 Ekim 2011 tarihli Haber Türk Gazetesi’nin baş yazısında konuyu ele alan Haber Türk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, "Rahatsız oldunuz, değil mi?" başlıklı köşe yazısında, özetle, bu fotoğrafı gelecek tepkileri bilerek bastıklarını, bu fotoğrafı basarak kadına yönelik şiddetin gerçek boyutunu herkesin görmesini ve rahatsız olmasını istediklerini, yarın böyle fotoğrafları yine basarak insanları rahatsız etmeyi sürdüreceklerini belirtmiş ve bu şekilde bu fotoğrafı savunmuştur.
Genel Sekreterlik Görüşü:
Re’sen başlatılan işlemin konusunu oluşturan fotoğraf ve haberi insan onurunun ve gazetecilik etiğinin korunması şeklinde ikiye ayırarak ele almak gerekmektedir.
Bu bağlamda, ilk olarak, insan onuru ve kadın onurunun korunması yönünden konuyu irdelediğimizde, somut olayda aile içi şiddet mağduru olarak, ağır yaralı halde, sırtına saplı bir bıçak ile bir sedye üzerinde yarı çıplak, baygın yatan mağdurun bu haliyle bir fotoğraf karesi olarak gazete manşetine taşınması, hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde, bireyin özel yaşamına saygı gösterilmesi hakkının ihlal edilmesi anlamını taşır. Bu bağlamda, bu şekilde pervasızca yayınlanan fotoğraf ile özel hayatına saldırıda bulunulan mağdurun gerek manevî bütünlüğü, gerek şeref ve haysiyeti, gerek birey olarak ismi ve şöhreti yerle bir edilmiş durumdadır. Üstelik, bu yayın ile mağduriyet yaşayan, yalnızca aile içi şiddete maruz kalan ve fotoğrafa konu edilen mağdurun kendisi değil, başta mağdurun çocukları olmak üzere, alt ve üst soy hısımları, akrabaları, yakınları ve tüm sosyal çevresidir. Bu durumun, yine başta mağdurun çocukları olmak üzere, tüm bu sosyal çevresinde yaratacağı ağır psikolojik ve ruhsal travmalar da, insan onuruna yönelen bu saldırının farklı birer sonuçları olarak dikkate alınmak durumundadır. Diğer yandan, fotoğrafın çekilmesi esnasında (veya sonrasında), mağdurun zaten hayatını kaybetmiş olduğu varsayımının ileri sürülmesi halinde ise, mesele özel hayata saygı gösterilmesi hakkının ötesine geçerek, ölen kişinin hatırasına saygısızlık edilmesi bağlamında ele alınmalıdır ki, bu durumda TCK md. 130 uyarınca "kişinin hatırasına hakaret suçu"na ilişkin hükümlerin uygulanması da gündeme gelebilir.
Meseleyi, gazetecilik etiği açısından irdelediğimizde ise, bu fotoğraf ve haberin mevcut şekliyle, Haber Türk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni’nin fotoğrafı savunurkenki açıklamasında belirttiği gibi, fotoğrafı gören herkesi sarstığı ve rahatsız ettiği doğrudur. Ancak, oluşan bu rahatsızlıktan hareketle, bu tarz haber ve fotoğrafların somut olaydaki gibi sınırsızca ve pervasızca yayınlanmasının, aile içi şiddet mağduru kadınların mağduriyetlerinin önlenmesine katkıda bulunulacağı gibi anlamsız bir çıkarımda bulunulması kesinlikle yanlıştır. Bu noktada, söz konusu fotoğraftan, Basın Konseyi’ne tepkilerini ulaştıran pek çok yurttaşımızın da ifade ettiği üzere tam tersi bir mantıkla, aile içi şiddet yaşayan pek çok kadına adeta "bu düzene karşı çıkarsanız, sizin sonunuz da işte böyle olur" şeklinde bir gözdağı şeklinde anlaşılması ve kabullenilmesi sonucu da çıkartılabilir ki; herhalde bu olasılıklardan hiçbirinin basının haber verme hakkı kapsamında mütalaa edilebilmesi asla mümkün değildir.
Şu halde, tüm bu verilerin ışığında, 7 Ekim 2011 tarihli Haber Türk Gazetesi’nin manşetinde yayınlanan söz konusu fotoğrafın, Basın Meslek İlkeleri’nin,
- "Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı; genel ahlak anlayışını, din duygularını, aile kurumunun temel dayanaklarını sarsıcı yada incitici yayın yapılamaz" şeklindeki ikinci,
- "Gazeteci görevini, taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürebilecek yöntem ve tutumlarla yapmaktan sakınır" şeklindeki on ikinci ve
- "Şiddet ve zorbalığı özendirici, insani değerleri incitici yayın yapmaktan kaçınılır" şeklindeki on üçüncü maddelerinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Yukarıda arz ve izah olunan gerekçeler karşısında, Basın Meslek İlkeleri’nin ikinci, on ikinci ve on üçüncü maddelerini ihlal edildiği oybirliğiyle kabul edilmiş ve bu ihlallerden dolayı Haber Türk Gazetesi’nin “kınanmasına” ise oyçokluğuyla karar verilmiştir.