Basın kartlarına tüm hakları iade edilmeli!
Son toplumsal olaylarda gördük ki, bu kart; sizin polis tarafından hırpalanmanıza, gözaltına alınmanıza, mahkemelerce tutuklanmanıza bile engel olamıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ve sonrasında tutuklanmasının ardından Saraçhane, bir dizi protesto gösterisine sahne oldu. Özgür Özel’in ve CHP’li milletvekili ve yöneticilerin çabası sayesinde büyük bir olay meydana gelmedi.
Yine de beş yüzden fazla kişi gözaltına alındı, yüzün üzerindeki vatandaş tutuklandı.
Tutuklananlar arasında çoğu “basın kartı” sahibi foto muhabirinin ve kameramanın olması, yeni bir soruyu gündeme getirdi:
“Basın kartı ne işe yarar?”
AMAÇ, HABERE ERİŞİM!
Bugün turkuvaz renge bürünen eski adıyla sarı basın kartı, gazetecilerin işlerini rahatlıkla yapabilmeleri amacıyla düşünülmüş bir tür tanıtım kartı aslında.
Gazeteciler bu kartları; çalıştıkları kurumdan, basın meslek örgütlerinden veya Türkiye’de olduğu gibi İletişim Başkanlığı gibi bir devlet kurumundan alıyor.
Bu kartın amacı, yukarıda da yazdığım gibi gazetecilerin habere erişimlerini kolaylaştırmak…
Yani herhangi bir basın toplantısında ayrıca akreditasyona gerek bıraktırmamak…
Özellikle devlet tarafından verilen basın kartını almak, her babayiğidin de harcı değil… Bunun için basın iş sözleşmesi kapsamında bir basın kuruluşunda belli bir süreyle çalışmış olmak gerekiyor.
AVANTAJI KALMADI!
Bu kartların eskiden sosyal ve ekonomik bazı avantajları da vardı. Sarı basın kartı sahibi gazetecilere uçakta, trende, telefon faturalarında indirim yapılırdı. Artık bunların hiçbiri yok.
Hala avantajlı olduğu tek yer, belediye otobüsleri…
Basın kartınız varsa hala bu otobüsleri ücretsiz kullanıp, vapurlara ücret ödemeden binebiliyorsunuz.
MİT SORUŞTURMASI!
Bu kartlar eskiden Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü tarafından verilirdi. Kartı almaya hak kazansanız bile hakkınızda geniş kapsamlı bir emniyet ve hatta MİT soruşturması yapılırdı.
Sabıkası bulunan ya da terör örgütleriyle ilişkisi tespit edilen kişilerin bu karta sahip olmaları mümkün değildi.
Kimlerin kart almaya hak kazandığına ise gazeteci derneklerinin oluşturduğu Basın Kartları Komisyonu karar verirdi.
TİB’İN İKİ DUDAĞI…
2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtikten sonra, Başbakanlık kaldırıldı; tüm merkezi idare Cumhurbaşkanlığı bünyesinde toplandı. Basın Yayın Genel Müdürlüğü kapatıldı; İletişim Başkanlığı kuruldu. Sorun da tam burada başladı.
Basın Kartı Komisyonu, İletişim Başkanlığı bünyesine geçti. Bu tarihten sonra basın kartı başvuruları çok uzun süre bekletilmeye başlandı.
Şu anda bile kart başvurusu yıllardır sonuçlandırılmayan çok sayıda gazeteci bulunuyor.
Ayrıca, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bazı hak sahiplerinin basın kartları da iptal edildi.
MUHALİFLERE AMBARGO!
Bugün iktidara yakın bazı gazetelerin ve televizyonların muhabirleri bu karta kolaylıkla ulaşabilirken, muhalif gazetecilere uzun süredir basın kartı verilmiyor.
Örneğin Evrensel’in hiçbir çalışanı basın kartı alamıyor.
Yine bir dönem KHK ile kapatılmış kurumlarda çalışmış bir kısım gazetecinin basın kartı da iade edilmiyor.
KOMİSYONDA GAZETECİ YOK!
Bu arada Basın Kartı Komisyonu’nun yapısı da tamamen değişti.
Komisyonda basın meslek örgütlerinden çok, merkezi idarenin etkisi altındaki temsilciler ve patronlar yer alıyor.
Bu da iktidarın basın kartı üzerinden hegemonya kurmasını sağlıyor. İstediğine kart verme, istemediğine vermeme, sürüncemede bırakma takdirini kendilerinde görüyorlar.
116 YILLIK HAK!
Tarihi 1909 Matbuat Kanunu’na yani İkinci Meşruiyet’e kadar giden basın kartı uygulaması bugün fiilen gazetecilere meslekleriyle ilgili hiçbir hak tanımıyor.
Yani habere ulaşımı kolaylaştırmıyor.
Halkın haber alma hakkının kullandırılması için gazeteciye kolaylık sağlamıyor.
Hatta bu kart, Cumhurbaşkanı’nın ve bakanların basın toplantılarını izleme hakkını bile gazeteciye vermiyor. Bunun için ayrıca “akredite” olmanız gerekiyor ki; basın kartınız olsa bile bu toplantılara alınmayabiliyorsunuz.
Böylece devlet ve siyaset adamlarına kamuoyu adına soru sormanız da mümkün olmuyor.
DAYAĞI BİLE ÖNLEMİYOR!
Son toplumsal olaylarda gördük ki, bu kart; sizin polis tarafından hırpalanmanıza, gözaltına alınmanıza, mahkemelerce tutuklanmanıza bile engel olamıyor.
Yani “otobüslerde ve vapurlarda ücretsiz ulaşım sağlaması” dışında hiçbir işe yaramıyor.
Sadece cüzdanlarımızda gereksiz şişkinliğe neden oluyor!
Gazetecilik mesleğini ve bu mesleğe yıllarını veren meslek sahiplerini sıradanlaştıran bugünkü uygulamayı şiddetle protesto ediyorum ve bugünkü “turkuvaz” kartları değil, mesleğimizi yapmamızı kolaylaştıran, akreditasyonlara gerek bırakmayan “sarı basın kartını”, kaybettiği tüm haklarla birlikte geri istiyorum.
Polisin ve yargının, MİT soruşturmasından geçen kişilere verilen bu kartları taşıyan basın mensuplarına şiddet uygulamasını da tüm benliğimle protesto ediyorum.