"BAŞBAKAN'IN KASTETTİĞİ BEYEFENDİ BENİM"!..SEDAT ERGİN "YADIRGADIM" DEDİĞİ BAŞBAKAN'A NASIL CEVAP VERDİ?..
Erdoğan televizyonda hem başbakanlık hem ticaret yaptığı için kendisine 'yüklenen' bir gazeteciden söz edip "Böyle çirkin çirkin yaklaşımlar..." ifadesini kullandı. O gazeteci benim. Bu sözleri çok yadırgadım. Çünkü...
BAŞBAKAN TİCARETİ BIRAKTIĞI İÇİN ÜZGÜN
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önceki akşam Kanal-A televizyonunda Hürriyet'in Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu ile Sabah'ın Ankara Temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş'ın sorularını yanıtlarken bir ara şöyle diyor:
"17 senedir ticaret yapıyorum. Ama artık Başbakan olduktan sonra özellikle sağ olsun Enis Bey'in (Berberoğlu) mesai arkadaşlarından bir iki tane var... Eski, eski derken şu anda aynı grubun içinde de... Beyefendi, bayağı ciddi manada yüklendi. İşte yasal hakkınızdır, ama etik açısından doğru değil. Böyle çirkin çirkin yaklaşımlar..."
Başbakan şöyle devam ediyor:
"Yasa şunu söylüyor: Siz icra kurulunda olamazsınız ama ortak olursunuz. Belediye başkanlığında da, başbakanlıkta da, bakanlıkta da... Ve ben sadece bunlardan kurtulmak için, bunların bu tür iftiralarından sıyrılmak için kardeşlerimle şirketi satma kararı aldık ve sattık."
ÇOK YADIRGADIM
Hemen belirteyim, Başbakan'ın "Beyefendi" diye kastettiği gazeteci bendenizim ve kendisinin sarf ettiği bu sözleri çok yadırgadım.
Başbakan'ın aynı zamanda ticaret yapıp yapamayacağı meselesi, Ankara'da gazetecilik yaptığım son dönemde Başbakan'la aramızda önemli bir anlaşmazlık konusuydu.
Kendisi, başbakanlığı üstlendiğinde Ülker'in muhtelif ürünlerini dağıtan iki şirketin hissedarı durumundaydı. Başbakan olduktan sonra da teşebbüs özgürlüğünden yararlanarak ortaklarıyla birlikte üçüncü bir dağıtım şirketi daha kurdu.
Sonuçta Erdoğan'ın, Ülker'in bisküvi ve çikolata ürünlerini dağıtan Emniyet Gıda A.Ş., süt, yağ ve yoğurt ürünlerini dağıtan İhsan Gıda A.Ş. ve Cola Turka ile Çamlıca gazozunu dağıtan Yenidoğan A.Ş.'de değişen oranlarda hissesi vardı. Bunlar büyük ölçüde aile şirketleriydi.
HEM BAŞBAKAN HEM TACİR
Başbakan'ın resmi görevini ifa ederken, aynı zamanda ticari bir şirkette ortaklığının bulunması, Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde kendisini "tacir" konumuna sokmaktaydı.
Tacir, kâr amacıyla ticari faaliyette bulunan kişinin sıfatıdır.
Başbakanlık sorumluluğunu üstlenen şahsın aynı zamanda ticaret yapmasını başından beri yadırgadım ve bu konuda iki yıl içinde 6 yazı kaleme aldım. Kendisine "Hayırlı işler" dilemekle birlikte, konuyu ısrarla takip ettim, gündemde tuttum.
Başbakan ise ısrarla ticari faaliyette bulunmasında yasalara aykırı bir durum olmadığını savundu. Doğru, yasalarımızda memurlara getirilen bu konudaki yasak ve sınırlamalar başbakan ve bakanlara teşmil edilmemişti.
Ancak bir durumun yasalara uygun olması, her zaman kamu vicdanına, ayrıca temiz ve şeffaf siyasetin gereklerine uygunluğun güvencesini içermiyor.
AB ÖLÇÜLERİNİ BİLMİYOR
Kaldı ki, Başbakan'ın da hedef aldığını söylediği AB ülkelerinin büyük bir bölümünde, başbakanların ticari faaliyetlerini engelleyen etik yasalar bulunuyor. ABD'de Başkanlar şirketlerini kayyuma devretmek zorunda kalıyor.
Uzun tartışmalardan sonra Başbakan Erdoğan gönülsüz bir şekilde de olsa hisselerini Trabzonlu bir işadamına satarak, şirketlerini elinden çıkartı.
Bu konudaki manşet haber "1.2 trilyona devredip çıktı" başlığıyla ve benim imzamla 25 Şubat 2005 tarihinde Hürriyet'te yayımlandı. İtiraf edeyim, unutamadığım manşetlerimden biridir.
ÇİRKİNLİK NE, GÜZELLİK NE?
Başbakan, satış işleminden yaklaşık altı ay sonra Milliyet yazarlarıyla birlikte olduğumuz bir yemekte şirketini satışını anlatırken, bana dönüp "sayenizde..." diyerek, bu karar