14 Kas 2008 10:45 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:23

BAŞBAKAN'IN GAZETECİ VETOSUNA KARŞI ORAY EĞİN NE ÖNERDİ!?... BU ÖNERİ ÇOK TARTIŞILIR!...

Hürriyet, Milliyet, Star TV, Vatan, Evrensel ve Akşam´ın toplam etkinlik alanını ve ulaştığı kişiyi göz önünde bulundurursanız bu öyle ya da böyle Başbakan´ın göz ardı edemeyeceği bir kitledir.


Başbakan haberlerini basmayalım


Birkaç gündür gazete ve televizyonlarda Başbakanlık´ın kimi gazetecilere uyguladığı akreditasyon kısıtlamasına ilişkin tepki dolu yayınlar var. Her ne kadar bireysel bazda bu akreditasyon iptaline çeşitli tepkiler gösterilse de kurumsal bir tavır alındığına henüz şahit olmadık. Basın Konseyi denen komedi organizasyonu cılız bir tepki verdi, o kadar.

Oysa tam da gazetelerin dişlerini Başbakan´a göstermeleri için bir fırsat değil mi?

Dünkü gazetelerde tepki gösteren herkes bu uygulamanın yanlışlığını dillendiriyordu. Ancak içlerinden hiçbiri somut bir çözüm önermiyordu. Bir kişi kalkıp da Başbakan´ın bu uygulamasıyla nasıl direnileceğini söylemedi.

Benim bir önerim var.

Bütün ülkeler için aynısı geçerli: Başbakanlar gelip geçicidir, basın kuruluşları kalıcı. Ve dünyanın her yerinde Başbakan´ın kendi sesini duyurmaya ihtiyacı vardır. Kamuoyuna seslenme de sadece basın aracılığıyla olur.

Hürriyet, Milliyet, Star TV, Vatan, Evrensel ve Akşam´ın toplam etkinlik alanını ve ulaştığı kişiyi göz önünde bulundurursanız bu öyle ya da böyle Başbakan´ın göz ardı edemeyeceği bir kitledir. Türkiye´nin en çok izlenen haber bülteni var mesela yasaklı listesinde. Toplasanız, yüzde 47´den fazla eder.

Gelin Başbakan´ın sesini bu mecralarda duyurmasının önüne geçelim.

Başbakan´ın herhangi bir açıklamasına, ona dair herhangi bir habere yer vermeyelim.

Bizim gazete mesela birinci sayfasına da içeriye de Başbakan´a dair herhangi bir haber koymasın. Başbakan´la ilgili haberler boş çıksa... Ya da oralara çeşitli doğa fotoğrafları konsa...

Başbakan gazetecilere boykot uyguluyorsa, ondan çok daha kuvvetli bir kamuoyu gücüne sahip medya kuruluşları da ona karşı boykot uygulasa...

Uğur Dündar, Başbakan´a dair hiçbir haberi sunmasa mesela...

Ertuğrul Özkök talimat verse ve Hürriyet´te Başbakan´ın adı herhangi bir şekilde geçmese...

Milliyet olumlu ya da olumsuz Başbakan´a hiçbir şekilde değinmese...

Kim kaybeder? Siyasetçilerin yalanlarıyla kafası bulanan okurun bunun eksikliğini hissedeceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Siyasi haberlerin, Ankara´nın gücü eskidendi. Şimdi hiç kimse ilgilenmiyor.

Gazetelerde Başbakan´a ilişkin haberler zaten eski bir alışkanlığın devamı olarak kullanılıyor. "Başbakandır, söylediği önemlidir" diye...

Şimdi "Önemsemiyoruz" mesajı verilse... Okurun ruhu bile duymaz, eksikliğini hissetmez...

Peki ya bu bir alışkanlık haline gelirse?

İlk gün Başbakan umursamaz, güler geçer. İlk haftanın sonunda vazgeçeceklerini düşünür. İlk ay bittiğinde ise düpedüz tedirgin olmaya başlar... Sesini duyuramadığını, oy alacak kitlelere ulaşamadığını, hiç kimsenin onu önemsemediğini anlar. Bunun kamuoyu üzerinde de etkili olduğunu anlar... Bir anda insanların belleklerinden Başbakan çıkıverir.

Bir gün haberi yapılmasa, belleksiz Türkiye onu hafızasının derinliğine gömüverir. Kamuoyu olmayan bir Başbakan da orada sadece sembolik olarak durabilir.

Bugüne kadar Başbakan´a dair olumsuz haberlerin bile ona katkı sağladığını gördük. Basının gücü böyle bir şey... İnsanları gündemde tutmaya yarıyor. Kimi durumlarda reklamın iyisi kötüsü olmuyor.

Ama ya hiç reklam yapılmazsa? O zaman o ürünü kim tüketir?


ORAY EĞİN/AKŞAM