Başbakan Yıldırım: (3)
- "(Barzani'nin ziyaretleri) Bizim yaptığımız protokol uygulamalar, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimine abartılarak, keyfi yaptığımız uygulamalar değil. Onlar, başka ülkelerde de var olan, anayasayı esas alan, bir federasyonun anayasadan aldığı haklar çerçevesinde meşruiyeti olan uygulamalardı..
ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin geçmişteki ziyaretlerine ilişkin, "Bzim yaptığımız protokol uygulamalar, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimine abartılarak, keyfi yaptığımız uygulamalar değil. Onlar, başka ülkelerde de var olan, anayasayı esas alan bir federasyonun anayasadan aldığı haklar çerçevesinde meşruiyeti olan uygulamalardı. Ama yanlışta ısrar eden varsa ona da hak ettiği cevabı verecek bir ülkeyiz. Dolayısıyla bundan sonra şansını yitirdi. Artık anayasada hak ettiği, tanımlanan muameleyi de göremeyecek. Bizim muhatabımız daha fazla Bağdat olacak, Irak'ın Merkezi Hükümeti olacak." dedi.
Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde TRT Haber, A Haber, CNN Türk, Haber Türk ve NTV ortak yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı.
CHP'nin, hükümetin Barzani'ye karşı daha önce sergilediği tutumu eleştirdiği anımsatılarak, "Acaba Barzani konusunda Türkiye iyi ilişkiler kurarak hata yapmış mıdır?" şeklindeki soruya Yıldırım, şu yanıtı verdi:
"Türkiye hata yapmadı. Türkiye, Irak anayasasındaki esaslar dahilinde bir muamele yaptı. Ama bundan böyle bu muameleyi yapmayacak, bu kadar basit. Yani bizim yaptığımız protokol uygulamalar, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimine abartılarak, keyfi yaptığımız uygulamalar değil. Onlar, başka ülkelerde de var olan, anayasayı esas alan bir federasyonun anayasadan aldığı haklar çerçevesinde meşruiyeti olan uygulamalardı. Bunları tenkit etmek günlük siyasetin işidir. Geçmiş dönemden beri yapılan bir şey, yeni değil ki. Biz bu insanlara geçmişte pasaport da verdik, ülke vatandaşı da yaptık. Yeter ki bölgede sükunet olsun, barış olsun, terörle mücadeleye katkı sağlasın. Bunu yapmanın neresi yanlış? Düşmanlıkla hiçbir şeyi halledemezsiniz. Ama yanlışta ısrar eden varsa ona da hak ettiği cevabı verecek bir ülkeyiz. Türkiye böyle bir ülke. Dolayısıyla bundan sonra şansını yitirdi. Artık anayasada hak ettiği, tanımlanan muameleyi de göremeyecek. Bizim muhatabımız daha fazla Bağdat olacak, Irak'ın Merkezi Hükümeti olacak."
- "Meseleye mezhep konusunda bakmıyoruz"
Yıldırım, Irak Merkezi Hükümeti ile muhataplığın artmasının, İran ile de ilişkilerin yoğunlaşacağı anlamına mı geleceği yönündeki soru üzerine, şunları kaydetti:
"İran'ın Irak içerisindeki faaliyetleri ayrı mesele. Onlar Irak ile İran arasındaki bir konu. Ama burada ortak bir hassasiyet var. Hem Irak Merkezi Hükümeti'nin hem Türkiye'nin hem İran'ın burada bir hedef birliği var. Dolayısıyla biz buna odaklanıyoruz. Diğer konuları da tasvip ettiğimiz anlamına gelmez. Mezhepsel bir yayılma, bu yönde nüfuz alanı oluşturma kabul ettiğimiz şeyler değil. Biz iyi komşuluk ilişkileriyle ilişkilerimizi daha ileriye taşımak, ülkelerimizdeki insanların refahını, geleceğini temin altına alacak güzel ekonomik, ticari, kültürel ilişkileri geliştirmek istiyoruz. Bölgeye dışarıdan gelenlerin getirdiğini gördük; gözyaşı, kan, kaos, ızdırap. Başka bir şey var mı? İki Körfez Harekatı oldu arkada ne kaldı? Binlerce ölen insan, milyarlarca dolar ziyan, hepsi boşa gitti. Suriye'de ne oldu? Aynı şey oldu. Yazık! Bizim bölgemizde oluyor. Bunun en büyük bedelini biz ödüyoruz. Mülteciler var, ticaretimiz bozuluyor. Terör bu kaostan, boşluktan yararlanarak daha fazla sızmaya çalışıyor, enerjimizi daha fazla bu konuya harcamak zorunda kalıyoruz. Biz şu anda bu meseleye mezhep konusunda bakmıyoruz. Bunu tüm uyarılarımıza rağmen inatla yapılmaya çalışılan referandumun olası olumsuz sonuçlarını önlemek bakımından bir iş birliği olarak görüyoruz."
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) karşı atılacak adımlar kapsamında Türkiye'nin petrol sevkıyatından elde ettiği kazancın nasıl etkileneceği şeklindeki soruya karşılık Yıldırım, "Mesele memleket meselesi olunca bunların hesabı olmaz. Türkiye'nin ekonomik büyüklüğü içerisinde bunların esamesi olmaz. 300-500 milyon dolar oradan gelecekmiş, varsın gelmesin. Kaldı ki Merkezi Hükümet bu işin teminatını verir, petrol nakliyle ilgili bizden talepte bulunursa ve bununla ilgili şartları yerine getirirse bu iş yine devam eder." yanıtını verdi.
- "Bizden ziyade bütün Avrupa'yı endişelendirmesi lazım"
Yıldırım, Almanya'da yapılan seçimlerin sonuçlarıyla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine, Angela Merkel'e yazılı bir tebrik mesajı gönderdiğini söyledi.
Merkel'in partisinin seçimlerde birinci parti çıkmasına karşın tek başına iktidar olacak çoğunluğa ulaşamadığını anımsatan Yıldırım, "Önceki seçime göre oy kaybetti ama yine birinci parti. Anladığım kadarıyla büyük koalisyon olmayacak. Çünkü Schulz, 'Ben katılmayacağım' dedi. Burada geriye 'Jamaika Koalisyonu' kalıyor." dedi.
"Artık seçim havası bitti, geçim havası başladı" ifadelerini kullanan Yıldırım, "Normale dönelim, işimize bakalım. Türkiye ile uğraşmak, Türkiye ile gündem yapmak, Türkiye hakkında büyük büyük laflar etmenin faydası olmadığı gibi zararı da oldu. Bunu da gördük. Hollanda da bunu yaptı oy kaybetti, Almanya da bunu yaptı oy kaybetti. Kim kazandı, ırkçılar kazandı." değerlendirmesinde bulundu.
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif'in (AfD) yükselişinin hükümeti endişelendirip endişelendirmediğinin sorulması üzerine Yıldırım, "Bunun bizden ziyade bütün Avrupa'yı endişelendirmesi lazım. Irkçılık hareketi, İslam düşmanlığı, yabancı düşmanlığı Avrupa'nın başının belası olmaya bundan sonra da devam edecek." yanıtını verdi.
Almanya'nın ırkçılık konusunda tedbir alması gerektiğini belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
"Almanya bir kere FETÖ'cülere müsamahayı bırakacak. PKK sempatizanlarına alan açmaktan vazgeçecek. Türkiye ile dostluğun devam etmesi için Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi için buna ihtiyaç var. Biz Almanya'nın menfaatinin de Türkiye'nin menfaatinin de bunu gerektirdiğini söylüyoruz. 3 milyondan fazla insanımız var orada. Bunlar Alman toplumun bir parçası, entegre olmuşlar. Orada yaşamaya karar vermişler. Burada kayda değer davranış değişikliğine ihtiyaç var. Bu da PKK ve FETÖ ile ilgili tutum. Bu bizim için hassas bir konudur. Yeni dönemde Sayın Merkel'in yoğunlaşması lazım. Artık seçim öncesinde olan bitenleri bir kenara bırakıp, yeni bir sayfa açıp Almanya-Türkiye ilişkilerinin tamir edilmesi lazım. Bunun mümkün olabileceğini düşünüyoruz."
(Sürecek)