24 Ara 2013 10:35
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:50
Başbakan, kaybettiği savaşı sürdürüyor!
Zaman yazarı Mümtaz'er Türköne, Başbakan Erdoğan'ın ipin ucunu elinden kaçırdığını iddia etti.
Başbakan, kaybettiği savaşı sürdürüyor!
Durumu özetleyen meşhur fıkrayı hatırlayalım. Başbakan
halefine üç tane zarf bırakıp tembih ediyor: "Çok zor durumda
kaldığında sırasıyla aç." Ekonomi berbat vaziyette ve hükümet
sallanıyor.
Yeni başbakan birinci zarfı açıyor ve çareyi okuyor:
"Muhalefeti suçla!" Durumu biraz toparlıyor ama bir zaman sonra
muhalefetin baskısı dayanılmaz hale geliyor ve mecbur kalıp ikinci
zarfı açıyor. Yine tek bir cümle: "Dış mihrakları suçla." Bir süre
idare ettikten sonra bu sefer yolsuzluklar ayyuka çıkıyor, ahval
berbat; ve çaresiz son zarfı açıyor. Zarfın içinde yine çok kısa
bir not: "Hemen halefine üç tane mektup bırak!"
Başbakanımız, henüz üçüncü zarfı açmadı; çünkü kaybettiği bir
savaşı cansiperane şekilde sürdürmeye çalışıyor. Sözleri zaten bir
stratejiyi veya siyasî bir hesabı değil, öfke ve intikam
duygularını yansıtıyor. "Velev ki" Cemaat'i önce didik didik
doğradı sonra da darmadağın etti. Eline ne geçer? Derdine çare olur
mu? 11 yıllık iktidar gücünü ve halk nezdindeki karizmasını
saplandığı bataklığı aşmak için tüketiyor. Sırtındaki ağır yükle bu
badireyi geçmesi imkânsız. Safralardan kurtulmaya ise yanaşmıyor.
"Arkasındaki halk desteği nereye gider?" Bu soru apayrı bir konu;
ama önünde duran hukukun ördüğü yüksek duvarı aşmasına yetecek
hiçbir araca sahip değil. Ortada çok ciddi bir yolsuzluk dosyası
var ve Başbakan üstü kapalı olsa da durumu kabul ediyor. Sadece
Cumhuriyet'in haberinde yer alan "Teslim edilen para, peşkeş
çekilen, devletin parası, milletin parası değildir" sözü kendisine
aitse, aleni bir suç ikrarı. Devletin bankasının genel müdürünün,
bakanların çocuklarının sanık olarak yer aldığı bir soruşturmanın
ucu gelir milletin ve devletin hukukuna dayanır. Yargıya savaş
açarken söylediği, "Siz de böyle pırlanta, tertemiz değilsiniz.
Bizim de bildiklerimiz var." lafı, içinde iki suç barındırıyor.
Birincisi, "evet biz temiz değiliz" ikrarını; ikincisi ise
başkalarına ait suçları şantaj amaçlı saklama itirafını..
Krizin henüz daha bir haftası geride kaldı. Hukuk yavaş işler
ama sağlam işler. Başbakan, umutsuzca yağıp-gürleyerek sürdürdüğü
savaşta "hükmen" mağlup oldu. "İmam-hatiplere bağış"tan, "barış
sürecini sabote etme" argümanına, Halk Bankası'nın ekonomimiz için
vazgeçilmez değerine kadar geliştirilen hiçbir gerekçe yolsuzluğu
meşrû göstermeye yetmiyor. Hükümet kan kaybetmeye devam ediyor.
Sadece vaziyete isim konulması zaman alacak.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN