14 Mayıs 2014 11:06
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:10
Başbakan kamerayı omuzladı, çekim yaptı!
Başbakan Erdoğan, 19. Zoom Uluslararası Haber Görüntüleri Yarışması'nın ödül töreninde bir süreliğine kameraman oldu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Haber Kameramanları Derneği tarafından düzenlenen 19. Zoom Uluslararası Haber Görüntüleri Yarışması'nın ödül töreninde dereceye giren habercileri kutladı.
"Başarıyı ödüllendirmek kaliteyi, gayreti, emeği takdir etmek için böyle bir organizasyonu gerçekleştiren Türkiye Haber Kameramanları Derneğini de tebrik ediyor, tüm üyelerine teşekkür ediyorum" diyen Erdoğan, görevi başında hayatını kaybeden habercileri bu vesileyle hayırla yad ettiğini, başta Başar Kaddumi olmak üzere yolları gözlenen tüm habercilerin ailelerine bir an önce kavuşmalarını diledi. Medyada her kademedeki çalışanın önemli bir görev ifa ettiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi: "Her bir arkadaşımız kilit rol oynuyor. Ancak kameraman arkadaşlarımızın foto muhabiri arkadaşlarımızın fedakarca çalışmalarına her gün bizzat tanıklık ediyoruz. Kilolarca ağırlıktaki o cihazları taşımak, hızlı hareket etmek, çevik olmak, bunların yanında bir de en iyi görüntüyü kaydetmek gerçekten üstün beceri gerektiriyor. Bu anlamda sadece kriz bölgelerinde, savaş, çatışma bölgelerinde görev yapan arkadaşlarımız değil, bizimle birlikte hareket eden arkadaşlarımız da ciddi risklerle karşı karşıya kalabiliyor. Tüm risklere rağmen arkadaşlarımız görevlerini başarıyla ifa ediyor, ortaya çok güzel eserler koyuyor."
Medya çeşitliği, medya kuruluşu bakımında Türkiye’nin dünyada önemli zenginliğe sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: ''Radyo olarak özellikle ülkemize geç geldi, bunu biliriz, bunu böyle değerlendiririz. Televizyon da aynı şekilde geç geldi. Merhum Özal ile birlikte sadece TRT ekranları renkliliğe değil sektörde de renklilik oluştu. Çok hızlı şekilde onlarca televizyon kanalı, yüzlerce radyo kanalı yayın yapmaya başladı. TÜİK verilerine göre, ülkemizde şu anda yerel, bölgesel ve ulusal ölçekte 3 bine yakın gazete yayın yapıyor. Radyo ve televizyon kanal sayısı bin 200’ü aşmış durumda. Geniş bant internet aboneliğinde 35 milyona ulaştık. Bu rakamlarla Türkiye, hem bölgesinde hem dünyada ilk sıralarda yer alıyor."
''Türkiye acımasız eleştirilere maruz kalıyor'' "Medyadaki bu zenginliğe ve çeşitliliğe rağmen Türkiye uluslararası belli çevreler tarafından basın özgürlüğü konusunda son derece acımasız, haksız biçimde eleştirilere maruz kalıyor" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Arkadaşlar, medyada hiç sorun olmadığı iddiasında asla değilim. Basın özgürlüğü konusunda en ideal noktada olduğumuzu da hiçbir zaman söylemedim. Ancak bu alanda yapılan eleştirilerin hakkaniyet sınırını aştığını sizler de en bizler kadar biliyorsunuz. Bakın bugün kendi partimin grup toplantısında da ifade ettim: Sabahları günlük yayınlanan yaklaşık 40 ulusal gazeteyi önünüze koyun ve manşetlerine tek tek bakın. Akşam televizyon ekranlarının karşısına geçin. Oradaki haberlere, tartışma programlarına bakın. Sosyal medyayı açın oradaki yorumlara bakın. İnanın hiçbir ülkede müsaade edilmeyecek kadar rahatlık görürsünüz.
Bazı noktalarda artık özgürlük kavramının aşıldığını, hukukun, medya etiğinin oto kontrolün saf dışı bırakıldığını, pervasızca ve sorumsuzca yayın yapıldığını, bizim kadar sizler de göreceksiniz. 'Bu ülkede basın özgürlüğü yok! Ama nasıl oluyorsa her gün manşetlerden ve ekranlardan başbakana hakaret edilebiliyor, sınırsızca. Bu ülkede bir diktatör olduğu iddia ediliyor. Ama her nasılsa medyada bu çirkin kavram, özellikle sonsuz, sınırsız bir özgürlük içinde kullanılabiliyor.'' Batı ülkelerinde böyle bir tavrın görülmeyeceğini ifade eden Erdoğan, ''Zaten göremiyorsunuz. Bugün de örnek verdim. Amerika'da Helen Thomas, bu duayen bir gazetecidir. Ülkeyi eleştirdiği için işinden kovuldu. Beyaz Saray'a girişi yasaklandı. İşte Almanya'da Hamburg olaylarını gösteriyor diye TRT kablolu yayından çıkarıldı'' diye konuştu. ''Eleştiriler hakkaniyetle yapılmalı'' Birkaç gün önce İngiltere'de bir Twitter kullanıcısı hakkında hapis kararı verildiğini söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Yine İngiltere'de telekulak skandalına adı karışan 50 kadar gazeteci tutuklandı, sorgulandı. Bu olayın ardından sahibi gazeteyi kapattı. Bunlar dünyanın her yerinde oluyor. Gelişmiş ülkelerde, ileri demokrasilerde de oluyor. Ama hiçbir ülke, bizim ülkemiz kadar hedef yapılmıyor. Acımasızca eleştirilmiyor. İsrail'i basının özgür olduğu ülkeler kategorisine alan uluslararası kuruluşlar bizim ülkemizi özgür olmayan ülkeler kategorisine alabiliyor. Hapiste gazeteciler ithamını bugün bir kez daha açıkladım. '44 kişi hapiste' diyorlar. Doğrusu şudur: Mesleğini gazeteci olarak beyan eden 19 kişi tahliye edildi. 6 kişi tutuklu yargılanıyor. 18 kişi de hüküm giymiş durumda.
Hüküm giyenler neden biliyor musunuz? Banka soymak, polis katletmek, bombalı saldırı yapmak, evrakta sahtecilik gibi suçlardan hüküm giydiler. Şimdi bunları göstererek Türkiye'yi eleştirmek hakkaniyete sığar mı? Arkadaşlar, bu ülke hepimizin ülkesi. 77 milyon, hepimiz, bu ülkenin vatandaşlarıyız.'' Herkesin aynı topraklar üzerinde aynı ortak kaderi paylaştığını, hükümete operasyon yapıyorlar diye Türkiye'ye yapılan algı operasyonuna sessiz kalınmaması, buna destek verilmemesi gerektiğini belirten Erdoğan, ''Türkiye'de basın özgür değil'' diyenlerin şahsını, partisini, hükümeti değil, 77 milyon milleti de zan altında bıraktığını kaydetti. Erdoğan, ''Bu ülkeye topyekun haksızlık yapıyorlar. Biz, Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefinde ilerleyen bir ülkeyiz, demokratik bir ülkeyiz. Demokrasi standartlarını yükseltmek için mücadele veren, evrensel insan haklarını benimsemiş bir ülkeyiz. Elbette içeride olduğu kadar dışarıda yapılan eleştirileri de dikkatle dinleriz, not ederiz, hepsini dikkate alırız ama bu eleştiriler hakkaniyetle yapılmalı'' diye konuştu. ''Medyada sorun, medyanın kendi yapısından da kaynaklanıyor'' Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Hükümetler gelirler, giderler. Dün biz yokken Türkiye'ye bu haksızlık yapılıyordu, inanın yarın da bu haksızlıklar yapılacaktır. Türkiye'nin her alanda 12 yıl öncesine göre daha özgür olmadığını, kim iddia edebilir? Belgelesinler, ispatlasınlar. Burada bulunan birçok arkadaşımız, 12 yıl öncesini de yaşadı. 12 Eylül'ü yaşayanlar var bu ülkede. 90'larin ortamını yaşayanlar var.
28 Şubat dönemini yaşayanlar var. Sene 1984-2002. Medyada ölenlerin sayısı, 43. 2002 ve bugün ölenlerin sayısı 2. Rakam ortada, ispatı ortada. Basın o zamanlarda mı özgürdü, bugün mu daha özgür? Sayısal olarak da bakalım, kuruluşlar itibariyle de bakalım. Bugün atılan manşetler, acaba o günlerde atılabilir miydi? Bugün serbestçe yazılabilenler, acaba o günlerde yazılabilir miydi? Düne göre gayet iyi durumdayız. Eğer hakkaniyet ölçüsü ile hareket edilirse inanın yarın bugünden daha iyi olur. Sorunlar yok mu, var ama hep çözerek ilerliyoruz, çözerek de ilerleyeceğiz. Sorunları çözmek için biz de mücadele edeceğiz, siz de mücadele edeceksiniz. Zira medyada sorun, hükümetlerden ziyade medyanın kendi yapısından da kaynaklanıyor.'' Törende ödül alan kameramanlara değinen Erdoğan, ''Az önce iki ödül alan kameraman arkadaşımızı dinlediniz. 'Bana her an 5 aydır mobing yapıyor' dedi. Ben başka bir şey söylemiyorum. İşi bizzat yaşayan... Ve ben bu arkadaşımızın tek olduğuna inanmıyorum. Daha bunun gibi birçok mobbing uygulananların olduğunu da biliyorum'' dedi. ''Hükümet baskı yapıyor demek, sadece kaçıştır'' Özgür basın deniliyorsa bunun standartlarını ileriye taşıyacak olan devletten çok medyanın bizatihi kendisi olduğunu vurgulayan Erdoğan, 'Hükümet baskı yapıyor' demenin sadece ve sadece kaçış olduğunu ifade etti.
Erdoğan, şöyle devam etti: ''Hükümeti suçlamak, işin kolaycılığından başka bir şey değildir. Medya ne bizim yandaşımız olsun, ne muhalefetin, ne de terörün ve ihanetin. Medya, objektif olsun. Hocam az önce gayet güzel ifade ettiler. Medya, o çerçeve içerisinde hareket etsin, tarafsız olsun, özgürlükte, kişilik haklarına saygı duysun. Başkasının özgürlüğüne müdahale etmeden, özgürce yayın yapsın. Eğer medyanın kendisi de bunu isterse bunun için mücadele verirse inanın var olan sorunları da hızla çözeriz. Fikirlerimiz, tarzlarımız, yöntemlerimiz farklı olabilir ama her türlü vesayete karşı ortak bir duruş sergilemek, öyle tahmin ediyorum ki hepimizin ortak hedef olmalıdır. bunu başarırsak inanıyorum ki Türkiye, hepimizin fikirlerimizle, hayat tarzlarımızla inançlarımızla, hoşgörü ve anlayış içinde yaşayacağımız daha güzel bir ülke olacaktır.'' Konuşmasının sonunda ödül alanları kutlayan Erdoğan, ''Tüm medya çalışanlarına kolaylıklar diliyorum. Türkiye Haber Kameramanları Derneğini de bu geleneksel ödüllerinden dolayı tebrik ediyorum'' diye konuştu. Törende, günün anısına kendisine hediye takdim edilen Başbakan Erdoğan, bir süre de Başbakanlık kamerasını omzuna alarak çekim yaptı.
"Başarıyı ödüllendirmek kaliteyi, gayreti, emeği takdir etmek için böyle bir organizasyonu gerçekleştiren Türkiye Haber Kameramanları Derneğini de tebrik ediyor, tüm üyelerine teşekkür ediyorum" diyen Erdoğan, görevi başında hayatını kaybeden habercileri bu vesileyle hayırla yad ettiğini, başta Başar Kaddumi olmak üzere yolları gözlenen tüm habercilerin ailelerine bir an önce kavuşmalarını diledi. Medyada her kademedeki çalışanın önemli bir görev ifa ettiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi: "Her bir arkadaşımız kilit rol oynuyor. Ancak kameraman arkadaşlarımızın foto muhabiri arkadaşlarımızın fedakarca çalışmalarına her gün bizzat tanıklık ediyoruz. Kilolarca ağırlıktaki o cihazları taşımak, hızlı hareket etmek, çevik olmak, bunların yanında bir de en iyi görüntüyü kaydetmek gerçekten üstün beceri gerektiriyor. Bu anlamda sadece kriz bölgelerinde, savaş, çatışma bölgelerinde görev yapan arkadaşlarımız değil, bizimle birlikte hareket eden arkadaşlarımız da ciddi risklerle karşı karşıya kalabiliyor. Tüm risklere rağmen arkadaşlarımız görevlerini başarıyla ifa ediyor, ortaya çok güzel eserler koyuyor."
Medya çeşitliği, medya kuruluşu bakımında Türkiye’nin dünyada önemli zenginliğe sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: ''Radyo olarak özellikle ülkemize geç geldi, bunu biliriz, bunu böyle değerlendiririz. Televizyon da aynı şekilde geç geldi. Merhum Özal ile birlikte sadece TRT ekranları renkliliğe değil sektörde de renklilik oluştu. Çok hızlı şekilde onlarca televizyon kanalı, yüzlerce radyo kanalı yayın yapmaya başladı. TÜİK verilerine göre, ülkemizde şu anda yerel, bölgesel ve ulusal ölçekte 3 bine yakın gazete yayın yapıyor. Radyo ve televizyon kanal sayısı bin 200’ü aşmış durumda. Geniş bant internet aboneliğinde 35 milyona ulaştık. Bu rakamlarla Türkiye, hem bölgesinde hem dünyada ilk sıralarda yer alıyor."
''Türkiye acımasız eleştirilere maruz kalıyor'' "Medyadaki bu zenginliğe ve çeşitliliğe rağmen Türkiye uluslararası belli çevreler tarafından basın özgürlüğü konusunda son derece acımasız, haksız biçimde eleştirilere maruz kalıyor" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Arkadaşlar, medyada hiç sorun olmadığı iddiasında asla değilim. Basın özgürlüğü konusunda en ideal noktada olduğumuzu da hiçbir zaman söylemedim. Ancak bu alanda yapılan eleştirilerin hakkaniyet sınırını aştığını sizler de en bizler kadar biliyorsunuz. Bakın bugün kendi partimin grup toplantısında da ifade ettim: Sabahları günlük yayınlanan yaklaşık 40 ulusal gazeteyi önünüze koyun ve manşetlerine tek tek bakın. Akşam televizyon ekranlarının karşısına geçin. Oradaki haberlere, tartışma programlarına bakın. Sosyal medyayı açın oradaki yorumlara bakın. İnanın hiçbir ülkede müsaade edilmeyecek kadar rahatlık görürsünüz.
Bazı noktalarda artık özgürlük kavramının aşıldığını, hukukun, medya etiğinin oto kontrolün saf dışı bırakıldığını, pervasızca ve sorumsuzca yayın yapıldığını, bizim kadar sizler de göreceksiniz. 'Bu ülkede basın özgürlüğü yok! Ama nasıl oluyorsa her gün manşetlerden ve ekranlardan başbakana hakaret edilebiliyor, sınırsızca. Bu ülkede bir diktatör olduğu iddia ediliyor. Ama her nasılsa medyada bu çirkin kavram, özellikle sonsuz, sınırsız bir özgürlük içinde kullanılabiliyor.'' Batı ülkelerinde böyle bir tavrın görülmeyeceğini ifade eden Erdoğan, ''Zaten göremiyorsunuz. Bugün de örnek verdim. Amerika'da Helen Thomas, bu duayen bir gazetecidir. Ülkeyi eleştirdiği için işinden kovuldu. Beyaz Saray'a girişi yasaklandı. İşte Almanya'da Hamburg olaylarını gösteriyor diye TRT kablolu yayından çıkarıldı'' diye konuştu. ''Eleştiriler hakkaniyetle yapılmalı'' Birkaç gün önce İngiltere'de bir Twitter kullanıcısı hakkında hapis kararı verildiğini söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Yine İngiltere'de telekulak skandalına adı karışan 50 kadar gazeteci tutuklandı, sorgulandı. Bu olayın ardından sahibi gazeteyi kapattı. Bunlar dünyanın her yerinde oluyor. Gelişmiş ülkelerde, ileri demokrasilerde de oluyor. Ama hiçbir ülke, bizim ülkemiz kadar hedef yapılmıyor. Acımasızca eleştirilmiyor. İsrail'i basının özgür olduğu ülkeler kategorisine alan uluslararası kuruluşlar bizim ülkemizi özgür olmayan ülkeler kategorisine alabiliyor. Hapiste gazeteciler ithamını bugün bir kez daha açıkladım. '44 kişi hapiste' diyorlar. Doğrusu şudur: Mesleğini gazeteci olarak beyan eden 19 kişi tahliye edildi. 6 kişi tutuklu yargılanıyor. 18 kişi de hüküm giymiş durumda.
Hüküm giyenler neden biliyor musunuz? Banka soymak, polis katletmek, bombalı saldırı yapmak, evrakta sahtecilik gibi suçlardan hüküm giydiler. Şimdi bunları göstererek Türkiye'yi eleştirmek hakkaniyete sığar mı? Arkadaşlar, bu ülke hepimizin ülkesi. 77 milyon, hepimiz, bu ülkenin vatandaşlarıyız.'' Herkesin aynı topraklar üzerinde aynı ortak kaderi paylaştığını, hükümete operasyon yapıyorlar diye Türkiye'ye yapılan algı operasyonuna sessiz kalınmaması, buna destek verilmemesi gerektiğini belirten Erdoğan, ''Türkiye'de basın özgür değil'' diyenlerin şahsını, partisini, hükümeti değil, 77 milyon milleti de zan altında bıraktığını kaydetti. Erdoğan, ''Bu ülkeye topyekun haksızlık yapıyorlar. Biz, Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefinde ilerleyen bir ülkeyiz, demokratik bir ülkeyiz. Demokrasi standartlarını yükseltmek için mücadele veren, evrensel insan haklarını benimsemiş bir ülkeyiz. Elbette içeride olduğu kadar dışarıda yapılan eleştirileri de dikkatle dinleriz, not ederiz, hepsini dikkate alırız ama bu eleştiriler hakkaniyetle yapılmalı'' diye konuştu. ''Medyada sorun, medyanın kendi yapısından da kaynaklanıyor'' Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Hükümetler gelirler, giderler. Dün biz yokken Türkiye'ye bu haksızlık yapılıyordu, inanın yarın da bu haksızlıklar yapılacaktır. Türkiye'nin her alanda 12 yıl öncesine göre daha özgür olmadığını, kim iddia edebilir? Belgelesinler, ispatlasınlar. Burada bulunan birçok arkadaşımız, 12 yıl öncesini de yaşadı. 12 Eylül'ü yaşayanlar var bu ülkede. 90'larin ortamını yaşayanlar var.
28 Şubat dönemini yaşayanlar var. Sene 1984-2002. Medyada ölenlerin sayısı, 43. 2002 ve bugün ölenlerin sayısı 2. Rakam ortada, ispatı ortada. Basın o zamanlarda mı özgürdü, bugün mu daha özgür? Sayısal olarak da bakalım, kuruluşlar itibariyle de bakalım. Bugün atılan manşetler, acaba o günlerde atılabilir miydi? Bugün serbestçe yazılabilenler, acaba o günlerde yazılabilir miydi? Düne göre gayet iyi durumdayız. Eğer hakkaniyet ölçüsü ile hareket edilirse inanın yarın bugünden daha iyi olur. Sorunlar yok mu, var ama hep çözerek ilerliyoruz, çözerek de ilerleyeceğiz. Sorunları çözmek için biz de mücadele edeceğiz, siz de mücadele edeceksiniz. Zira medyada sorun, hükümetlerden ziyade medyanın kendi yapısından da kaynaklanıyor.'' Törende ödül alan kameramanlara değinen Erdoğan, ''Az önce iki ödül alan kameraman arkadaşımızı dinlediniz. 'Bana her an 5 aydır mobing yapıyor' dedi. Ben başka bir şey söylemiyorum. İşi bizzat yaşayan... Ve ben bu arkadaşımızın tek olduğuna inanmıyorum. Daha bunun gibi birçok mobbing uygulananların olduğunu da biliyorum'' dedi. ''Hükümet baskı yapıyor demek, sadece kaçıştır'' Özgür basın deniliyorsa bunun standartlarını ileriye taşıyacak olan devletten çok medyanın bizatihi kendisi olduğunu vurgulayan Erdoğan, 'Hükümet baskı yapıyor' demenin sadece ve sadece kaçış olduğunu ifade etti.
Erdoğan, şöyle devam etti: ''Hükümeti suçlamak, işin kolaycılığından başka bir şey değildir. Medya ne bizim yandaşımız olsun, ne muhalefetin, ne de terörün ve ihanetin. Medya, objektif olsun. Hocam az önce gayet güzel ifade ettiler. Medya, o çerçeve içerisinde hareket etsin, tarafsız olsun, özgürlükte, kişilik haklarına saygı duysun. Başkasının özgürlüğüne müdahale etmeden, özgürce yayın yapsın. Eğer medyanın kendisi de bunu isterse bunun için mücadele verirse inanın var olan sorunları da hızla çözeriz. Fikirlerimiz, tarzlarımız, yöntemlerimiz farklı olabilir ama her türlü vesayete karşı ortak bir duruş sergilemek, öyle tahmin ediyorum ki hepimizin ortak hedef olmalıdır. bunu başarırsak inanıyorum ki Türkiye, hepimizin fikirlerimizle, hayat tarzlarımızla inançlarımızla, hoşgörü ve anlayış içinde yaşayacağımız daha güzel bir ülke olacaktır.'' Konuşmasının sonunda ödül alanları kutlayan Erdoğan, ''Tüm medya çalışanlarına kolaylıklar diliyorum. Türkiye Haber Kameramanları Derneğini de bu geleneksel ödüllerinden dolayı tebrik ediyorum'' diye konuştu. Törende, günün anısına kendisine hediye takdim edilen Başbakan Erdoğan, bir süre de Başbakanlık kamerasını omzuna alarak çekim yaptı.