28 Ara 2010 07:58 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:54

BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN "İYİ BİR KÖŞE YAZARI" UNVANINI HAK ETMEK İÇİN NELER YAPMAK GEREKİR?

Başbakan Erdoğan bir köşe yazarını nasıl değerlendiriyor? Ahmet Hakan Başbakan'ın köşe yazarlığı kriterlerini yazdı.


Başbakan’ın gözünde köşe yazarlığı müessesesi


ŞUNU bir kez daha anlamış bulunuyorum:

Başbakan Erdoğan’ın nezdinde “İyi bir köşe yazarı” unvanını hak etmek için...

Ya sabah akşam “Beceriksiz Kemal... CHP’den bir numara olmaz... Bunların cibiliyeti bozuk...” diye yazmak gerekiyor.
Ya da yine sabah akşam Mehmet Haberal’ın hastaneden hapishaneye alınmasını sağlamak için numara üstüne numara çekmek gerekiyor.
Yani Başbakan Erdoğan...
Hepimizin bir Mehmet Barlas, bir Emre Aköz, bir Mustafa Karaalioğlu, bir Akif Beki olmamızı istiyor.
* * *
Nereden mi çıkarıyorum bunu?
Şuradan:
Başbakan Erdoğan’ın, Meclis kürsüsünden “Demokratik özerklik” ve “İki dilli hayat” üzerine verdiği nutku dinlerken...
Birden kulağıma şu cümleleri çalınıverdi:
“Köşe yazarları her gün bunu yorumluyorlar. Sağ olsunlar işleri güçleri yok onların da...”
Buradan çıkardığım sonuç şu oldu:
Başbakan, “CHP” ve “Ergenekon” dışına çıkmaya biraz meraklı köşe yazarlarına “aylak adam” muamelesi çekiyor.
* * *
Bir yolsuzluk iddiası hakkında kalem oynatırsın...
Başbakan “Başka işiniz yok mu sizin kardeşim?” der.
Polisin eylemcilere yönelik tutumuna girmeye kalkarsın...
Başbakan “Yine ortalığı karıştırıyorsunuz... Gidin işinize...” der.
Artan benzin fiyatlarından söz edersin...
Başbakan “Sen işine gitsene birader” der.
Kürt sorununa dalarsın...
Başbakan “Tabii başka işin gücün yok, salla bakalım” der.
Biraz muzırlık yaparsın...
Başbakan, “Medya patronu, medya patronu... Köşe yazarına sahip çık” der.
Kısacası...
Başbakan Erdoğan’a göre...
Bir memlekette köşe yazarları ne kadar az yazarsa, o kadar çok huzur olur, istikrar olur, refah olur.
* * *
Birilerinin Başbakan’a şunu hatırlatmasında fayda var:
Kürt sorunu üzerine kalem oynatan köşe yazarlarına “Senin başka işin gücün yok mu kardeşim” demek ile...
Marangoza masa yapma, kasaba et kesme, berbere tıraşı kes, polise hırsız kovalama, milletvekiline yasa yapma, manava sebze satma, bakkala dükkânı kapa, çiftçiye ekin ekme, öğretmene okula gitme demek arasında zerre kadar bir fark yoktur.

Ahmet Hakan/Hürriyet