04 Eyl 2013 00:41 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:38

BAŞBAKAN ERDOĞAN 'USTANIN HİKAYESİ'Nİ ANLATTI

Başbakan Erdoğan kendi hayatının anlatıldığı 'Ustanın Hikayesi' belgeselinin ilk bölümünde canlı yayına katıldı.

Başbakan Erdoğan kendi hayatının anlatıldığı 'Ustanın Hikayesi' belgeselinin ilk bölümünde canlı yayına katıldı. Belgeselde Başbakan Erdoğan'ın hayat hikayesiyle ilgili birçok sanatçı görüşleri, bazı canlandırmalar ve çocuklarla yapılan röportajlar bulunuyor. 'Ustanın Hikayesi' belgeseli, sosyal medyada özellikle de Twitter'da çok kısa bir sürede Trend Topic sıralamasında en üstte yer aldı. Belgesel hakkında yüzlerce tweet atıldı.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarının önemli satırbaşları..

EN AZ 3 ÇOCUK BEKLİYORUM

Arkadaşlarımın arasında öğrencilik dönemimde iyi yaptığım tek şey, menemen, sucuklu yumukta ve pastırmalı yumurtaydı. Eşim sağlıklı beslenme konusunda çok titiz. Kendisi yediklerimde içtiklerimde ileri derece hassastır. Hamur işlerini iyice azaltmaya başladım.

Evlat sevgisi bambaşka. Fakat torunlar evlatları bize aratmadı. O bambaşka bir sevgi bize getirdi. Hele hele ufak kızım onların sürekli yanımda olması, gittiğimizde hemen bakarım ki nerde işte yeğenlerin yayında. Allah onların muhabbetini eksik etmesin. Onlardan da en az 3 bekliyorum.

Torunlarım, biz çekildikten sonra siyasete girmesi neden olmasın. Eğer böyle bir kabiliyet varsa bu işte bir heyecan duyuyorlarsa olmasını isterim.

Zaman zaman beni zorladıkları için çizgi film seyrediyorlar. Ama anneleri limit koyuyor. Torunlarımla 15 dakika çizgi film izliyoruz. Parka gidiyoruz. Büyük torun topu çok sever çok da hırslı. Torunlarımı bize ayrı bir sinerji katıyor.

ANNEM ÇOK MAHARETLİYDİ
Annem rahmetli çok maharetliydi. Hamuru ince açar onu kuzinede hazırlar, sarması çok meşhurdu. Rize'de mıhlama Trabzon'da kuymak deriz onu yeme imkanımız oldu. Pilavımız hep güzeldi. Ev misafirsiz kalmazdı. Babam memleketten misafirimiz gelince alır gelirdi. Bizde sini derler, orda yemeğimizi yerdik. O da gelen giden arasındaki muhabbet için çok önemli bir köprü. Babam çok güvenilir biriydi. Bizim yetişmemizde onun yapısının çok çok büyük etkisi olmuştur.

BABAM HAFTADA 2,5 LİRA VERİRDİ

İsmail diye bir arkadaşım vardı. Babam haftada 2.5 lira verirdi. Sirkeci'de keskin color diye bir kartpostal şirketi vardı. Balat'tan tramvaya biner akşam etüde yetişirdim. O arkadaşından ben ilk kaynak kitaplarımı almaya başladım. Aynı şekilde bir tesvir kitabı aldım. Bunu almışken babam benim bu teşebbüsümü görünce bana kitaplarımı saklayabilecek biçimde bir kütüphane yaptı. Teknik ressamlar cemiyeti kız sanat enstitüsünde düzenlediği yarışmaya katılmış ve ilk duvara monte edilen kütüphane ödülü almıştık. Bunlar bana kitleler karşısında konuşma kabiliyetimi artırdı.

BEDELİ AĞIR OLUR

Kasımpaşa Osmanlı'nın denizcilikte müstesna olan kesiminin oturduğu yerdir. Yani şu andaki hal Kasımpaşa değildir. Bizim biraz daha ileri gittiğimide eskiden dut bahçelerini görürdük. Bu dönemler daha sonra doğru bulmadığımız mafyanın içinden tipler çıkmaya başladı. Daha sonra onlar da değişime uğradı. Kasımpaşalılık karşıdan bir söz ister. Getirilmediği zaman bedeli ağır olur. Kasımpaşa bize sözüyle özü bir olmayı verdi. Kadir Bey de Kasımpaşa'nın eskilerindendir. Hala orda dostlarım hemşehrilerim var.

4 ÇOCUĞUMU İMAM HATİPE GÖNDERDİK

Benim 4 çocuğumun dördünü de biz imam hatipe gönderdik. Üniversiteyi okumada erkeklere katsayı kızlara başörtü engeli. Şimdi 'İnanç ayrımı yapmıyoruz' derken başörtüsü kullanan çocuğa eğitim iş imkanı vermeyeceksiniz. Türkiye laik. Bu ne demek? Bütün inanç gruplarına eşit mesafede olmak demek. Şimde bu aşılıyor. Biz şimdi hepsi aynı haklara sahip olsun bu toplum birbirini kucaklasın dedik. O şartları gerçekleştirdiler, gittiler yurtdışına okudular geldiler.

FENERBAHÇE SEVGİM LEFTER'LE BAŞLADI
Lefter ile Fenerbahçe sevgim başladı. 15-16 yaşında amatörde İstanbul genç karmaya seçildim Statlara serbest giriş kartı aldım. Yıkılmış olan İnönü Stadı'na bedava girebildik. İmam hatipte futbol oynadığımdan babamın haberi yoktu, daha sonra oldu. Son yaşanan olaylardan sonra aile epeyce soğudu. Emine Hanım, Beşiktaştaraftardır.

BİR AŞIK OLDUK PİR AŞIK OLDUK

Tepebaşı Gazinosu vardı. O gün partimizin toplantısında bizim hanımın tasarımcılık yönü vardır. Dikkatimi çekti. Elektriklenme ile tabir edilen aşık olmak denen durum meydana geldi. Aşk kişinin sevdiğinde yok olmasıdır. Biz bir aşık olduk pir aşık olduk. Geçenlerde önceki milli eğitim bakamımız Ömer Bey'in oğluna kız istemeye gittik. Kızımız oğlumuzu kahvesine tuzu fazla kaçırmış olacak mı baktık oğlumuz kıvranıyor. Sağolsun eşim böyle bir şey yapmadı. Biz babam annem yengem birlikte gittik giderken de kakaolu çikolatalı bir baklava yaptırmıştım. O gün isteme işini yaptıktan sonra öğrendim ki ben çok kızarmışım. Biz hemen hemen bir sene içinde nikahımızı ve düğünümüzü kıyıverdik.

'HOCA' LAKABI TAKTILAR

İlkokul 5. sınıfta namaz kılmayı bilen olmayınca kendisi "Ben kılarım" deyip çıkınca "Hoca" lakabı taktılar. Yani ilkokulda benim lakabım Hoca idi. Din Ben bu lakabı yadırgamadım. Biz çünkü hocaya da hoca derdik. Öğretmene de. İmam Hatip süresince ise Tayyip adı ile anıldım.' (hurriyet.com.tr)