BAŞBAKAN ERDOĞAN CANLI YAYINDA GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ülke TV'nin canlı yayınında gözyaşlarını tutumadı..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ülke TV'nin canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu. Programda, Müslüman Kardeşler Teşkilatı liderlerinden Muhammed el-Bilteci'nin kızı Esma'ya yazdığı veda mektubunu dinleyen Başbakan Erdoğan, gözyaşlarını tutamadı.
Başbakan Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
"Benzer şeyleri ben yaşadım. Geceleri tabii eve geç geliyorduk. Bir gece kızım da odamızın kapısına bir pusula asmıştı, 'Bir geceni de bize ayır' demişti. Bizim ayıracak vaktimiz yoktu. Bulunduğumuz hareket içinde tabii koşturuyorduk, geceleri eve gelişimiz 01.00-02.00. Tabii geldiğimde çocuklarım yatıyordu. Esma'ya el-Bilteci tabii bu mektubu yazarken, o ifadelerde adeta ben de çocuklarımı gördüm. Bir de onun Esma'nın cenaze namazını kıldıramayışı ve bir de tabii şu olgunluk ve geleceğe bakıştaki ölüm ötesi dünyayı okuyuşu beni ciddi manada duygulandırdı.
Tabii şehadet çok farklı birşey. Esma hayata doymadan ama o şehadet makamına koştu. O duruşu, babasının duruşu, inanıyorum ki dünyadaki birçok İslam dünyasındaki ülkelere inşallah ders olur. Gençlerimize ders olur, örnek olur. Baba evlat ilişkisinde bizler için örnek olur. Ben şu anda Başbakan değilim, sadece bir vatandaş Tayyip olarak bu ifadeleri kullanıyorum."
''Çok açık, net her şey ortada''
Erdoğan, "Dünkü olaylarla alakalı olarak orada bu yavruların o cansız bedenlerini gördüğümüz zaman hakikaten göz yaşlarınızı dindirebilmek mümkün değil. Bunu o kimyasal silahlarla nasıl öldürülür. Bazıları buna hala yorum getiriyor, şöyle mi, böyle mi? Nesi şöyle böyle canım burada ne mermi var, ne kan izi var, ne barut var, hiç bir şey yok. Çok açık, net her şey ortada" diye konuştu.
Demokratikleşme paketi
Erdoğan, demokratikleşme paketinin içeriğinin sorulması üzerine, "Şu anda nasip olursa önümüzdeki hafta içerisinde hazırlığı yapan arkadaşlarımla oturacağız, onlar hazırlıklarını bitirdiler. Bayramda notlar üzerinde çalışmalarımı yaptım. Bir araya gelip konuşacağız. Görüşmelerden sonra acaba neleri ilave ederiz, neleri çıkartırız, onlan sonra zannediyorum ki herhalde şöyle bir iki hafta içerisinde belki meclis açıldıktan sonra veya açılmadan önce bu açıklamayı yaparız" yanıtını verdi.
Yeni anayasa çalışmaları
Bütün siyasi partilerin, seçim öncesinde yeni yasama dönemini, anayasa dönemi olarak ilan ettiklerini, anamuhalefet partisi liderinin miting meydanlarında, Anayasa'nın giriş maddelerine atıfta bulunarak 'bu anayasa çıkmayacak, cesedimi çiğnerler' şeklinde söz sarf ettiğini belirterek, yeni döneme kadar yeni anayasanın çıkarılıp çıkarılamayacağı ile Anayasa üzerine BDP ile ittifak yapıp yapmayacakları konusunda görüşü sorulması üzerine Erdoğan, şunları belirtti:
"Bir defa şunu söyledim: Masadan kaçan taraf biz olmayacağız ancak burada Meclis Başkanımızın tavrı, nihai neticeyi belirler. Meclis başkanımız ‘biz netice alamıyoruz. Dolayısıyla ben bu çalışmaları noktalayoruz’ derse orada mesele biter. Fakat biz masadan çekilen taraf olmayacağız. Onun için arkadaşlarımız çalışmaları eksiksiz götürüyorlar. Fakat az önce söylediğinizi, ben şimdi bu çalışmayı yürüten, uzmanlardan ve bu tutanaklarda var, ben tutanaktan okuyorum, burası çok enteresan, isim vererek okuyorum, Süheyil Batum’un konuşması bu, ‘dolayısıyla bunları burada tartışmak istemiyorum. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi’nin görüşünü öyle başkan tarafından değil genel başkan bile belirlemez. CHP’nin görüşünü net söylüyorum. Ben bunları, yani tutanaklara geçsin rahat edelim burada kimsenin görüşünü belirlemez. Dolayısıyla burada görüşlerimiz arasında, hepimizin görüşleri arasında uzlaşmazlık varsa bir kere şunu açıkça söyleyeyim: 'Sevgili başkan bir daha bu getirilemez.' Yani şurası çok enteresan, 'CHP’nin görüşünü söylüyorum, tutanaklara girsin' diye ve 'genel başkan bile belirlemez.' Şimdi şüphesiz hiçbir yerde tek başına genel başkan belirlemez ama nihai kararı görüşleri aldıktan sonra genel başkan açıklar, ortaya koyar. Şimdi burada bir defa CHP heyetinde, orada sadece CHP yok. Üç kişi varsa, üçü de ayrı bir parti. Geçenlerde, Genel Başkan Yardımcım Mehmet Ali Bey’in ifade ettiği, biz orada karşımızda bir tane CHP görmüyoruz."
''Benim için Şia ve Sünni yok''
Başbakan Erdoğan, İran, Suriye ve Irak Başbakanı Maliki'nin birlikte hareketini bir Şii ittifakı, Şii kuşatması olarak görülüp görülmeyeceğine ilişkin bir soruya, "yapılanlara Müslümanların bölünmesine yönelik bir operasyon olarak bakmak gerektiği" yanıtını verdi.
Fitne ve fesatın İslam dünyası içine sokulduğunu, buradan hareketle Sünni ve Şia savunma reflekslerinin harekete geçirildiğini belirten Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Sünni, Şia hepsi burada bir savunma refleksi içerisine girmiş. Bunu İran da yapıyor, diğer Sunni ülkelerin bir çoğu da yapıyor. Sünni ülkelerinin kendi içinde ayrıca sıkıntıları var, bu sıkıntıyı biz kendi içimizde de yaşıyoruz. Son günlerde yaşadıklarımız, Gezi olaylarında yaşadıklarımız çok açık net. Benim hep dert yandığım, üzüldüğüm bir konu var. İranlı dostlarımıza, başta Hamaney olmak üzere şunu söylemişimdir: 'Benim için Şia ve Sünni yok, benim için sadece İslam var, bu kavga niye" demişimdir. Biz, gençlik yıllarımızda 'La şarkıyye la garbiyye illa İslamiyye illa İslamiyye' dedik, o şekilde geldik. Biz, böyle bir ayrımı filan tanımıyorduk. Bizi birbirine bağlayan en kavi şey, inancımız İslam. Bunun o güçlü bağları karşısında bir bölünmeyi yaşamak hakkikaten insanı kahrediyor.''
"Güvenlik güçlerimiz operasyon meraklısı değil"
İmralı'ya gidenlere milletvekili oldukları için imkan tanıdıklarını ancak bu imkanı tanımaya mecbur olmadıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Burada Adalet Bakanımıza verilen yetkiyi, Adalet Bakanımız da parlamento çatısı altındaki 'bunlar bizim parlamenter arkadaşlarımızdır' deyip böyle bir taleplerini geri çevirmeyip, bugüne kadar bu insani yaklaşımı göstermiştir. Daha da biz bu konuda öteye de geçtik, birçok eleştirilere rağmen. Burada bizim böyle bir anlaşmamız filan söz konusu değil. Aynı şeyi söylüyorum, sınır ötesi geçişleri tamamladıktan sonra her an güvenlik güçlerimiz istim üzerindedir ama hiçbir zaman da operasyon meraklısı değildir. Çünkü sınırı korumakta güvenlik güçlerimizin görevidir, içerideki huzuru sağlamakta güvenlik güçlerimizin görevidir. Burada gerek BDP'nin gerekse de illegal yapının hassasiyet göstermesi gereken nedir? Eğer bu ülkenin huzurunu, bu ülkenin refahını hakikaten kaçırmak kaybettirmek istemiyorlarsa kendilerine verilmiş olan haklar neyse ki bu haklar hepimiz için geçerlidir."