07 Kas 2010 11:36 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:46

BAŞBAKAN "ARIZA YAPMA! SESİNİ KES VE SABRET!" DEMİŞTİ, DİNLEMEDİ! AHMET TEZCAN'DAN BİR OKTAY EKŞİ ANISI!

Adama "Terbiyesiz Başbakan" demişti biri. Başyazar. Konsey Başkanı. Oktay Ekşi.

Arıza yapmak istiyorum, bilerek, isteyerek, teammüden...


Ve... Kader-i İlahî mutlak surette "adalet" ile tecelli ediyor! Adam, belediye başkanı seçildi. Kendisine sorulan ilk soruyu hatırlıyorum: "Genelevi kapatacak mısınız?" Cevap: "İstanbul’un genelevden daha büyük sorunları olduğunu düşünüyorum!"


Tavşan kardeşler 4,5 yıl niyet falı okudular, genelev ha kapatıldı ha kapatılacak diye, vur ha babam vurdular gazeteleri, radyoları, televizyonları ve vizyonları ile. Adam; yağmur duasına çıktı. "İşi Allah’a kaldı!" diye manşet attılar. İki gün sonra taşıp gazetelerini çamura bulayan Ayamama Deresi’ne bugün bakıp da hâlâ ayamamak gibi bir sorunla cebelleşen emekli tavşan kardeş siyah-beyaz niyet falı çekmeye devam ediyor.

Adam; Siirt’te bir şiir okudu Ziya Gökalp’ten. Tutup hapse attılar. Manşetlerde ise bu kez "Artık muhtar bile olamaz!" kahkahası vardı. Hepi topu 4,5 yıl kalmıştı başkanlık koltuğunda, 4,5 yılda hazırlattığı projelerin gerçekleştirilmesi 10 yıldır devam ediyor, İstanbul’a bir gelen bir yıl sonra pek çok şeyin değişmiş olduğunu görüyor, ama o "yarım bıraktırılmış başkanlık projeleri" hâlâ da bitirilebilmiş değil. Adam; hapisten çıkıp parti kurdu, "Ateş olsa cürmü kadar yer yakar" dediler. İki aylık parti ile Anayasa’yı değiştirebilecek oy çokluğu ile tek başına iktidar yaptı partisini. Milletvekili bile değildi henüz. Sonra şiir okuyup hapse atıldığı şehirden, Siirt’ten milletvekili seçildi.

"Muhtar bile olamaz" demişlerdi ya, Başbakan oldu. Cumhurbaşkanının kim olacağını belirlemek gibi bir kudretle hem de. 8 yıl içinde babasını inkâr edenler topluluğu ve tavşan kardeşler orkestrasıyla manşet manşet sıvanmasına rağmen her iki yılda bir seçim ve iki de referandum ile sınandı, her seferinde halk onu tercih etti. "Ayamama Deresi akar, Tavşan Kardeş bakar" vaziyeti atasözü oldu neredeyse... Şimdi o adam, dünyanın çehresini değiştiren liderler arasında ilk üçe giriyor.

***

Adama "Terbiyesiz Başbakan" demişti biri. Başyazar. Konsey Başkanı. Oktay Ekşi. Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı yarışını kaybedince kurduğu hiçbir hükmi şahsiyeti olmayan Basın Konseyi için randevu isteyip de 7 gün içinde cevap alamadığı için televizyonlara çıkıp "Terbiyesiz Başbakan" demişti.

İlk defa açıklıyorum: O sırada "terbiyesiz" dediği adamın basın müşaviri bendeniz idim. Hükmi şahsiyeti olmayan "kişisel hırsın kurumsal hali" demek olan Basın Konseyi’ne randevu verilerek, şahsi hevesin meşrulaştırılmasına karşı olduğumu söylemiştim. Randevuyu 7 gün sallayan bendim. "Arıza yapma! Randevuyu ver! Sabret!" demişti Adam.

Adam; yani Başbakan. Randevu verildi. Başbakan’a "terbiyesiz" diyen Oktay Ekşi Basın Konseyi’nden birkaç kişi ile geldi. Yanında da patronunun kızı vardı. Ben yine isyanlardaydım... "Arıza yapma! Sesini kes ve sabret!" demişti Adam.

Adam; yine o adamdı, Başbakan’dı yani. Ben sesimi kestim ama bu terbiyesizliğe isyan eden birkaç gazete ve medya grubu Basın Konseyi’nden istifa ettiler. Başyazar Bey zor durumdaydı, televizyona çıkıp, Haluk Şahin şahitliğinde, bir yıl sonra Konsey Başkanlığı’nı bırakacağını açıkladı. Bırakmadı ama... Başbakan’a "terbiyesiz" demişti. Başyazılarında kimilerine alçak demeyi, kimilerini "anasından doğduğu yere kadar kovalamayı" sürdürdü ve nihayet "Bunlar analarını da satarlar" diye yazarak "ana kavramına bakışındaki terbiyeyi" baş sayfadan ilan etti. En yakınındaki kişileri, tavşan kardeşler ve babasını inkâr edenler orkestrasını bile irkilterek "Ulusal Terbiyesiz" ilan edildi ve... İstifa etti! Şimdi arada bir "r" farkı kaldı. Yıllar önce "Bir yıl sonra bırakacağım" dediği Konsey Başkanlığı’nı bırakmamak için "sosyete" yapıyor. İstifrası yakındır!

Kıssadan hisse: Mütebessim kibir, çatık kaşlı sabır ile başa çıkamaz!

Çatık kaşa bakıp da "diktatör" diyenler, gün gelir Kılıçdaroğlu Kemal Bey gibi, o "çatık kaşlı sabra" öykünmek zorunda kalır. Şimdi bu yazıyı okusa o "çatık kaşlı sabır adamı"; beni ilk gördüğü yerde şöyle diyecektir, adım kadar eminim:

"Arıza yapma! Sakin ol! Sabret!" Ben o kadar sabırlı değilim. Olmamayı tercih ediyorum. Çünkü vaktidir, söylemem gerek, söylemezsem çatlarım. Bazı şeylerin bilinmesi, örtülü kalmasından evladır. "Arıza yapma!" diyecek olana da tek isyanım bu olsun. Arıza yapmak istiyorum, bilerek, teammüden, bu seferlik...

Ahmet Tezcan/Zaman