Baş Belası'na sansür geliyor!
Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Doğan bugünkü yazısında son günlerde tartışılan yeni internet denetimi düzenlemesini yazdı.
Hürriyet yazarı Yalçın Doğan yazısında bir zamanlar Başbakan
tarafından "baş belası" olarak ilan edilen sosyal ağlar için
bugünlerde düşünülen "güzel şeyler" denilen denetimi bakın nasıl
yorumladı?
İşte Yalçın Doğan'ın yazısın ilgili bölümü;
‘Baş belası’na sansür
İNTERNETİ önce “en büyük baş belası” ilan ediyor Tayyip Erdoğan,
ama bir süre sonra “Sosyal ağlarda güzel şeyler oluyor” diyor.
“Güzel şeyler” Bütçe Komisyonu’nda açığa çıkıyor. Oraya bir tasarı
geliyor, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Teşkilat ve
Görevleri” ile ilgili. Bu tasarıya interneti denetim altına alacak
maddeler yerleştiriliyor:
1- Anahtar kelime engelleme sistemi yoluyla internetten erişimi
sınırlamak kolaylaşıyor. Örneğin, YouTube’un içinde anahtar
kelimeler nedeniyle sakıncalı bulunan bir videoya Türkiye’den
erişilemeyecek. O anahtar kelimeyi kim belirleyecek belli
değil.
2- Daha beteri: Her bireyin internette faaliyeti, hangi siteleri
gezdiği, hangi kelimeleri aradığı, sosyal ağlarda neler yaptığı
kayda alınacak ve o kayıt bir-iki yıl saklanacak.
3- Hükümet kontrolünde “birlik” kuruluyor, erişim sağlayıcılar
buraya zorunlu olarak üye olacak.
Madem çağımız “iletişim çağı” ve en önemli iletişim aracı internet,
o zaman çek bir sansür internete.
Neden “Aile Bakanlığı” ile ilgili tasarıda? Tasarının genel
gerekçesinden bir cümle bu soruyu karşılıyor:
“Aileyi, çocukları, gençleri, internet dahil, elektronik iletişim
araçlarının suiistimal edilmesi suretiyle uyuşturucu alışkanlığı,
cinsel istismar, intihara sürükleme ve benzeri kötü alışkınlara
teşvik eden yayınlardan korumak için...”
Haydi, kolay gelsin....
(......)
Yeni sayfa
DOĞAN Medya Grubu’nda en eski üç-beş gazeteciden biri benim, 24 yıl
geride kalıyor, 1989 Aralık-2014...
Hürriyet’te ise on bir yıl geride kalıyor. On bir yıl boyunca
ekonomi sayfalarında yazıyorum. Bugünden itibaren bu sayfada
haftada dört gün.
İhsan Sabri Çağlayangil’in anıları aklıma geliyor, “Kader Bizi Una
Değil, Üne İtti”. Burada “ün” böbürlenme değil, düşündüren bir
deyim.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN
TIKLAYINIZ