25 Kas 2012 11:20 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:25

BARBAROS ALTUĞ TEOMAN'IN MÜZİĞE DÖNÜŞÜNÜ YAZDI; ''DÖN BEBEEEM''

Medyaradar Ailesine katılan usta kalem Barbaros Altuğ, müziğe döneceğini açıklayan Teoman'ı yazdı..

Dön bebeem

Haberi elbette duydunuz. Çünkü nasıl ki gidişini davul zurnayla haber verdiyse gelişini de al ve vala ile ilan etti Teoman.
Giderken upuzun bir mektup ve gözü yaşlı kızlar bırakmıştı ardında; müziği bırakıyordu. Hem de “ya çok çok uzun bir süre, ya da büyük ihtimalle, hiç dönmemek üzere”. Paragraf paragraf hayallerini, artık nerdeyse özgürlüğün olmadığı bir yerde olduğunu, romantik romantik anlattığı mektubun pulundaki tarih 2011 sonbahar aylarını gösteriyor. Yani aradan bir sene geçti geçmedi; hoppala paşam İpsala Keşan- Teoman minnok bir notla dönüvermiş müziğine.
Veda mektubunda bahsettiği “çok çok uzun süre” bir yıl olamaz; eğer kendisi kedi değilse (hani onlar 15 sene falan yaşadıkları için bir sene çok çok uzun olsun diyelim kedilerin hayatında). Belki kendisine çokçok uzun gelen bir yıl oldu; o kısmı bilemeyeceğiz. Bir ara anlatır umuyoruz.
Ama biz artık dönmelere alıştık; yalama bir ülkeyiz nasılsa. Uzun mu uzun bir mektup ve yine romantik mi romantik laflarla romanı bırakan ve bir not bile yazmadan (hazırlıklı olurduk en azından) aniden dönüveren Tuna Kiremitçi de bu ülkede yaşıyor, dönme dolaptan hallice Ahmet Hakan da, sonsuz jübileleri ile Adnan Şenses falan da.
Ama yine de bir burukluk var içimizde elbette; zira Teoman’ı kıyısından Elif Şafak’ın bile sızdığı (yaralı kız, romantik yazar, ben ben ben falan gibi bir takım dizeleri olan bir örovizyon şarkısı attırmıştı Teoman’ın 2009 albümüne, hatırlayın – o şarkı sözü yazmayı bırakmadı ama allahtan şarkıcılar onu bıraktı) son albümlerine rağmen ayrı bir yere koyduk gönlümüzde (ben ve saz arkadaşlarım).

E haliyle insanın beklentisi de bir Adnan Şenses’den yüksek oluyor böyle durumlarda; adam gibi terk edip giden biri de var işte diye sevineyazalım isterdik; bu ülke zira gidemeyenlerin ülkesi, ne ilişkilerden, ne arkadaşlıklardan, ne işlerinden, ne ailelerinden kurtulamayanlarla dolu. Dev bir Prisoner seti adeta.

Keşke gitmeseydi, keşke gidiyorsa da davul zurnayla değil de şarkılarındaki gibi sessizce gitseydi, buğulu camlara bir işaret koysaydı sadece ve sevenleri anlasaydı gittiğini. Ama olmadı; bu sefer de olmadı. Napalım; Teoman’ı sevmekten vazgeçecek değiliz; devam ediyoruz işte: Ama tekrarlar her zaman biraz az başlar. Haberi olsun; sonra karşılıklı kırılmayalım yine.

Şimdi bu dönüşle birlikte yüreğim ağzımda bekliyorum bir acı haberi velakin; biliyorsunuz Sinan Çetin de bahçesinde çektiği muazzam aile filmi Çanakkale Çocukları (ki kendi çocukları oynuyor; Çanakkale=Sinan bu durumda demek) gişede batınca film çekmeyeceğini açıklamıştı. Evet; her gece terler içinde uyanıyorum; ya o da dönerse? Dönmez di mi? Dönmez di mi?

BARBAROS ALTUĞ

[email protected]