BARBAROS ALTUĞ TEOMAN'IN MÜZİĞE DÖNÜŞÜNÜ YAZDI; ''DÖN BEBEEEM''
Medyaradar Ailesine katılan usta kalem Barbaros Altuğ, müziğe döneceğini açıklayan Teoman'ı yazdı..
Dön bebeem
Haberi elbette duydunuz. Çünkü nasıl ki gidişini davul zurnayla
haber verdiyse gelişini de al ve vala ile ilan etti Teoman.
Giderken upuzun bir mektup ve gözü yaşlı kızlar bırakmıştı ardında;
müziği bırakıyordu. Hem de “ya çok çok uzun bir süre, ya da büyük
ihtimalle, hiç dönmemek üzere”. Paragraf paragraf hayallerini,
artık nerdeyse özgürlüğün olmadığı bir yerde olduğunu, romantik
romantik anlattığı mektubun pulundaki tarih 2011 sonbahar aylarını
gösteriyor. Yani aradan bir sene geçti geçmedi; hoppala paşam
İpsala Keşan- Teoman minnok bir notla dönüvermiş müziğine.
Veda mektubunda bahsettiği “çok çok uzun süre” bir yıl olamaz; eğer
kendisi kedi değilse (hani onlar 15 sene falan yaşadıkları için bir
sene çok çok uzun olsun diyelim kedilerin hayatında). Belki
kendisine çokçok uzun gelen bir yıl oldu; o kısmı bilemeyeceğiz.
Bir ara anlatır umuyoruz.
Ama biz artık dönmelere alıştık; yalama bir ülkeyiz nasılsa. Uzun
mu uzun bir mektup ve yine romantik mi romantik laflarla romanı
bırakan ve bir not bile yazmadan (hazırlıklı olurduk en
azından) aniden dönüveren Tuna Kiremitçi de bu ülkede yaşıyor,
dönme dolaptan hallice Ahmet Hakan da, sonsuz jübileleri ile Adnan
Şenses falan da.
Ama yine de bir burukluk var içimizde elbette; zira Teoman’ı
kıyısından Elif Şafak’ın bile sızdığı (yaralı kız, romantik yazar,
ben ben ben falan gibi bir takım dizeleri olan bir örovizyon
şarkısı attırmıştı Teoman’ın 2009 albümüne, hatırlayın – o şarkı
sözü yazmayı bırakmadı ama allahtan şarkıcılar onu bıraktı) son
albümlerine rağmen ayrı bir yere koyduk gönlümüzde (ben ve saz
arkadaşlarım).
E haliyle insanın beklentisi de bir Adnan Şenses’den yüksek oluyor
böyle durumlarda; adam gibi terk edip giden biri de var işte diye
sevineyazalım isterdik; bu ülke zira gidemeyenlerin ülkesi, ne
ilişkilerden, ne arkadaşlıklardan, ne işlerinden, ne ailelerinden
kurtulamayanlarla dolu. Dev bir Prisoner seti adeta.
Keşke gitmeseydi, keşke gidiyorsa da davul zurnayla değil de
şarkılarındaki gibi sessizce gitseydi, buğulu camlara bir işaret
koysaydı sadece ve sevenleri anlasaydı gittiğini. Ama olmadı; bu
sefer de olmadı. Napalım; Teoman’ı sevmekten vazgeçecek değiliz;
devam ediyoruz işte: Ama tekrarlar her zaman biraz az başlar.
Haberi olsun; sonra karşılıklı kırılmayalım yine.
Şimdi bu dönüşle birlikte yüreğim ağzımda bekliyorum bir acı haberi
velakin; biliyorsunuz Sinan Çetin de bahçesinde çektiği muazzam
aile filmi Çanakkale Çocukları (ki kendi çocukları oynuyor;
Çanakkale=Sinan bu durumda demek) gişede batınca film çekmeyeceğini
açıklamıştı. Evet; her gece terler içinde uyanıyorum; ya o da
dönerse? Dönmez di mi? Dönmez di mi?
BARBAROS ALTUĞ