02 Ara 2013 10:04
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:47
Baransu'dan Başbakan'a zor soru; Hani fişleme olmayacaktı?
Taraf yazarı Mehmet Baransu, bugünkü köşe yazısının altına bir not iliştererek Başbakan Erdoğan'dan açıklama istedi.
Tarihe imza atmak
Taraf’ta yayımladığımız her belge, altında imzası bulunanları
tarihe not düştü.
“Türkiye’de Nurculuk ve Fethullah Gülen Eylem Planı” konulu
2004 MGK Kararı da, altında imzası bulunanlar açısından aynı sonucu
doğuracaktır. Tıpkı bugün dershanelerin kapatılması yönünde
atılacak koyu devletçi adımla ilgili tasarıya imza atacak Bakanlar
Kurulu üyeleri gibi.
İrticayla Mücadele Eylem Planı imzaları,
Gülen’i bitirme planı imzaları, Dershaneleri kapatma imzaları…
Sorumluluk sahibi her kişi attığı imzasıyla anılacak ve tarihte
oluşan kırılmalar da hep o imza hatırlanacak.
Atılan imzaların “Bu karar yok hükmünde sayılmıştır” şeklinde
savunulması “kağıt parçası” savunması kadar trajiktir çünkü.
Erdoğan’ın savunması da böyle oldu. Devamında ise bu konuda ne
bir Bakanlar Kurulu Kararı, ne bir genelge ne de fiili bir adım
bulunduğu açıklandı. Ömer Dinçer imzalı belgeler, genelgenin de MGK
kararına bağlı adımların da atıldığını net biçimde ortaya çıkardı.
Taraf’taki bugünkü fişleme belgeleri ise sözün bittiği yerdi.
Hâliyle somut bir soru ortaya çıkıyor:
“MGK’da karar altına alınmış bir metin yok hükmünde
sayılabilir mi?”
“Tavsiyeden ibarettir” dense de Türkiye’de “MGK Kararı” denen
bir olgu var. “481 Sayılı MGK Kararı” imzalandığı an devletin
mekanizmaları harekete geçer. Karara binaen Jandarma, MİT,
Seferberlik Tetkik Kurulu, Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi
(Psikolojik Harp Dairesi), Dışişleri, Emniyet, Valilikler, MEB
Teşkilatları, Adalet ve İçişleri’ne bağlı kuruluşlar gibi “devlet
birimleri” gereğini yaparlar.
Nitekim yaptıkları da ortada. Özellikle Genelkurmay’a bağlı
birimler, Jandarma, MİT ve Seferberlikçilerin; Nurculuk ve Gülen’e
karşı 2004’ten sonra yaptıkları bütün faaliyetlerde bu karardaki
iki sayfayı aşkın maddeler ve bağlı olarak oluşturulmuş eylem
planlarının etkisi nettir.
Dolayısıyla da o imzayı atan Başbakan bu vebale ortaktır.
Bugün dershanelerin kapatılmasıyla ilgili imzayı atanlar da bir
vebal ortaklığına girecektir. Aklın, hukukun, eğitimin
gerçeklerinin ve vicdanın kabul edemeyeceği bu yasaklamanın
sebebinin Gülen Cemaati’ne darbe vurma olduğu nettir. Kimse
karnından konuşmasın. Gerçek budur…
Başbakan “2004’ten beri dershanelerin kapatılması
gündemimizde” dediğinde akla o MGK kararlarından başka bir şey
gelmemektedir ve Bakanlar Kurulu’ndan geçecek kapatma kararı da o
MGK’nın ruhunu taşıyacaktır. Bütün camia, muhafazakâr kesim, hatta
AK Parti’ye oy vermeyenler bile bunu böyle algılayacaktır ve o
imzaya yıllar sonra bakanlar da net olarak bu teşhisi
koyacaklardır.
Makamlar, mevkiler gelip geçicidir. Atacağımız adımların,
imzaların vebali ise geçmez.
Başbakan’ın MEB’e son dönemde atadığı eğitimci geçmişi olmayan
“dört özel kişi”, 481 Sayılı MGK Kararı’ndaki ruhu hayata
geçirmekle meşgul. Danışman hüviyetli bu kişiler Bakanlığın konuyla
ilgili Genel Müdürlerini, birimlerini by-pass edip projeyi hayata
geçirmektedirler. Bu hazırlıkta herkesten gizli yürütülüp bir gün
ansızın Meclis’e getirilip oldubittiye getirilecekti.
Ülke hiçbir adımda, imzada resmî sorumluluğu bulunmayan dar
bir danışman ekibi tarafından yönetilmekte, hükmü onlar vermekte
ceremeyi başkaları çekmektedir.
AK Parti, büyük beklentilerle iktidara geldi. Özgürlükçü,
reformist, her adımını halka dayandıran bir ruhu vardı. Partiyi
kuran ve yücelten kadrolar bu duruşlarıyla kamuoyunun önüne
çıktılar. O ruh, ülke danışman ekibi tarafından yönetilmeye
başlandığından beri yerini koyu devletçi, tek adamcı, otoriter bir
kimliğe bıraktı.
Herkes bir imza bırakıp gidiyor, bırakılan imzalar ya iyi ya
da kötü anılma vesilesi oluyor.
NOT: Başbakan Erdoğan 2010
yılı referandumundan önce 15 Ağustos’ta Sakarya’da yaptığı mitingde
şunları söylemişti: “Hiç kimse ırkından, siyasi düşüncesinden,
inançlarından, dernek, vakıf, sendika üyeliğinden hakkındaki hiçbir
özel bilgiden dolayı mağdur edilmeyecek. Bu namaz kılıyor, bu gümüş
yüzük takıyor, bunun eşi başörtülü, bu alkol alıyor, bu Alevi’dir,
bu Sünni’dir diye hiç kimse fişlenmeyecek.”
Sayın Başbakan’a soruyorum; üstteki fişleme belgelerine bakın
ve hani fişleme olmayacaktı soruma bir açıklama getirin.
Nereden nereye Sayın Başbakan.
Mehmet Baransu / Taraf
Mehmet Baransu / Taraf