02 Kas 2011 11:02 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:58

BANA İLK BIÇAĞI ODATV SAPLADI! İKLİM BAYRAKTAR SESSİZLİĞİNİ BOZDU!

OdaTv soruşturmasıyla bir anda Türkiye'nin gündemine gelen İklim Bayraktar, sessizliğini 'Sıra Bende' kitabıyla bozdu

Ayfer İklim Bayraktar’ı artık tanımayan yok. CHP’nin eski lideri Deniz Baykal’a komplo kurduğu iddia edilmiş, bu yüzden günlerce manşetlerden inmemişti. 10 bin sayfadan oluşan Oda TV iddianamesinin yayımlanmasından sonra da sıkça ismi anılmıştı. Bir süre kendisinden haber çıkmadı. Bu arada hakkındaki suçlamalara cevap vermek için kitap yazmış.

Kitapta Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin, Muharrem İnce, Deniz Baykal ve Soner Yalçın ile görüşmelerinin detaylarına yer veriyor. Bazı medya organlarına ateş püskürüyor. 22 Kasım’da, Soner Yalçın, Ahmet Şık, Yalçın Küçük, Nedim Şener, Mümtaz İdil ve Barış Pehlivan’la birlikte hâkim karşısına çıkacak. İddia edilen ’Ergenekon Terör Örgütü’ne yardım ve yataklıktan yargılanacak. Aksiyon Dergisi’nden Nursel Dilek Manavbaşı’na konuşan Bayraktar, "Ben bu davanın sadece mağduru ve tanığı olabilirim” diyor. Hataları olduğunu kabul ediyor ama Soner Yalçın ve Oda TV’den davacı olduğunu da vurguluyor.

Oda TV’ye geçiş nasıl oldu?
İkinci evliliğim dolayısıyla Ankara’ya yerleştim. İş aramaya başladım, birçok yere başvurdum; ama herkes ‘Mutfak İstanbul’da, Ankara’nın eleman alma yetkisi yok’ dedi. İnternette Nihat Genç’in bir yazısına takıldım. Baktım Oda TV diye bir yer. Ankara temsilciliği olduğunu görünce hemen aradım. Mümtaz İdil’le görüştüm. ‘Gelin görüşelim’ deyince CV’mi bıraktım. Sonra benden yazılarımı istediler, çalışmaya başladım.

Oda TV hakkında ne biliyordunuz?
Medyadan tanıdığım isimlere sordum. Bir Allah’ın kulu da bana ‘Oda TV şöyledir böyledir’ demedi! Gözaltılar olmaya başladığında bir büyüğüm (medyada etkin birisi olduğunu söylüyor) uyardı. Ben de dedim ki ‘Bana ne abi buranın nasıl bir yer olduğundan! Sen patronunun neler yaptığını biliyor musun? Kimse patronunun yaptıklarından sorumlu değil ki!’

Maaş alıyor muydunuz?
Hayır. Sadece cüzi bir miktar Mümtaz abi veriyordu. Paraya ihtiyacım vardı.

Paraya ihtiyacınız olduğunu söylüyorsunuz. Oda TV maaş dahi vermiyor. Neden şansınızı başka yerlerde denemediniz?
Birincisi; çok okunan bir siteydi. ‘Yaptığım birkaç haber patlarsa başka yerlere geçebilirim’ diye düşünmüştüm. Para almıyordum ama Mümtaz abi yeri geliyor benzin alıyordu arabaya. Bir de ben Ankara’ya yeni gelmiştim, kimseyi tanımıyordum. Bir gazetede tam sayfa Helin Avşar’ın röportaj yaptığını görünce sinirlendim. Bizim gibi tecrübeli insanlar evde oturuyor, onlar röportaj yapıyor diye.

Soner Yalçın’la tanışıyor muydunuz?
Hayır, diyaloğumuz olmadı. Haberlerimi Mümtaz abiye gönderiyordum. Zaten beş ay çalıştım. Kaldı ki, hiçbir yazım Ergenekon’la ilgili değildi. Politik bir haberim bile yok. Uluç Gürkan’la görüştüm. Bir de İHA’nın dergisi için Nur Serter’le.

Bir de yapılamayan Baykal röportajı var. Baykal’la röportaj kimin fikriydi?
Benim. Aslında niyetim Olcay Baykal’la röportaj yapmaktı. Birbirimize çok yakın oturuyorduk. Evlerimizin arası bir kilometre var yok. Birkaç defa markette gördüm, yanına gittim, görüşmek istediğimi söyledim. O da kibarca reddetti ve işi Baykal’a havale etti. Ben de Baykal’dan izin alıp Olcay Baykal’la röportaj kopartırım diye düşündüm.

Deniz Baykal’la yakın oturmanız tamamen tesadüf mü?
Eşim o evi çok önceden almış zaten!

Olcay Baykal’la röportaj yapmak neden bu kadar önemli sizin için?
Çünkü şimdiye kadar hiçbir yerde konuşmamış bir isim. Eğer röportaj yaparsam, birçok yer alıntı yapacaktı. Aslında üç kez karşılaştık Olcay Hanım’la. Üçüncüde cesaretimi topladım, tanıştık.

Ama Olcay Hanım sizinle tanışmadığını söyledi?
Evet, maalesef. Ne yapabilirim ki?

Sonra Baykal’dan röportaj istiyorsunuz..
Evet. Bununla ilgili kitapta yazdım zaten, konuşmak istemiyorum. Komplo ve şantaj olsa bunun kanıtı olurdu, çekmiş olurdum. Tek hatam Gürsel Tekin’e anlatmaktı.

Baykal’la görüştükten sonra ‘Tohum ektim, biçicem’ diyorsunuz! Ne anlama geliyor?
O anda Mümtaz abi aramıştı. ‘Röportajı yapabilecek misin?’ diye. O ruh hâliyle ‘Yok abi, tohum attım biçicem!’ yani ‘aramız iyi, tanıştık’ anlamında!

Oda TV iddianamesini okudunuz mu?

Okudum; yüzde 50 hayal kırıklığı, yüzde 50 sevinç. Bu koparılan fırtınada benim suçlu olmadığım ortaya çıktı.

Hangi konuda?
Halk TV’yi Soner Yalçın’a vermek istemediği için Deniz Baykal’a şantaj yapmak üzere görevlendirildiğimi iddia ediyorlardı. Ancak iddianamede ortaya çıkıyor; konuşmaların tarihleri tam da böyle bir iddiada bulunulmasının imkânsızlığını gösteriyor.

Mesela?
İddianamede, Yalçın 21.01.2011’de “Deniz Baykal öve öve beni yere göğe sokamamış. Ne demek ya Soner’e vermeyeceğiz de kime vereceğiz demiş haberin olsun” diyor. Demek ki 21 Ocak itibariyle, henüz Baykal’ın Halk TV’nin kiralanmasına hiçbir itirazı bulunmuyor. 26.01.2011’de S.Yalçın ile H.A. arasında geçen telefon görüşmelerinde H.A. şöyle diyor: “Deniz bey ile pazarlıklarımız tüm hızıyla sürüyor. 5 milyon dolarlık teminat mektubundan ben kendisine hiçbir şey söylemeden 3 ya da 2 olabilire düştü.”

Dolayısıyla, 26.01.2011 tarihinde de Baykal tarafından bir itiraz yok. İddianameye göre, Baykal’ın Halk TV konusundaki itirazı bundan iki gün sonra ortaya çıkıyor. Yalçın, aynı gün yaptığı görüşmenin ardından, “Baykal vermemek için elinden geleni yaptı ve kanal da kapanıyor” diyor. Demek, Halk TV konusunda iddia edilen anlaşmazlık muhtemelen 28 Ocak’ta, en azından kesin olarak 26 Ocak’tan sonra ortaya çıkıyor. Bizim Baykal’la görüşmemiz ise 25 Ocak 2011’de. Yani, Baykal henüz Halk TV’nin kiralanmasına yönelik hiçbir itirazda bulunmamışken.

Kullanıldığınızı düşünüyor musunuz?
Hiç öyle bir şey hissetmedim. Ama kullanacaklarsa da onu bilemem.

Soner Yalçın bilmiyor muydu Baykal’ın yanına gideceğinizi?
Hayır, bilmiyordu. Ben olaydan sonra Barış Pehlivan’a mail attım. Barış, Soner Yalçın’a anlatmış. O da beni aradı. O gün o konuşmayı telefonda benimle yapmasaydı bunların hiçbiri olmayacaktı. Zaten bir gün sonra Ankara’ya geliyormuş HalkTV için.

Soner Yalçın’la tanışmanız böyle mi oluyor?
Evet, ben hatta sitem ediyorum. ‘5 aydır sizin sitenizde yazıyorum, çalışıyorum. Böyle bir konuşmayla tanışmak istemezdim’ diyorum.

Halk TV’nin satışından haberdar mıydınız?
Hayır, haberim yoktu. Sonradan öğrendik. Hatta orada çalışacak isimler falan belliymiş, bizim ismimiz bile yok. Aldatılmış hissettik kendimizi. Halk TV olayı ben bu olayı yaşadıktan bir gün sonra oluyor. Vermiyor halk TV’yi. Şantaj ve komplo unsuru olsam o toplantıda benim adım geçerdi, geçmiyor.

Dava açtınız mı Soner Yalçın’a?
Davacıyım tabii. İki kez dava açtım.

Oda TV’yle ilişkiniz devam ediyor mu?
Hayır, gözaltına alındığım gün lanetler okuyarak çıktım oradan. Bir defa tıklamadım bile. İlk bıçağı saplayanlar onlar oldu. Ben oranın böyle bir yer olduğunu anlasam beş ay bile çalışmazdım.

‘Oda TV’yle ilişkim devam etmiyor’ diyorsunuz ama röportaja bile Mümtaz İdil’le gelmişsiniz? Çelişkili bir durum?
O benim ağabeyim, onun yeri ayrı bende.

Neden kimse size güvenmiyor? Toplum nasıl algılıyor sizi?
Olay olduğunda ilk bir ay seçim yaklaştığı için CHP’lilerden çok tepki aldım. Şimdi ise ‘Biz herkesi biliyoruz. Mağdur olduğuna inanıyoruz’ diyorlar.

22 Kasım’da duruşmanız var. Dava nasıl sonuçlanır sizce?
Ben bu davanın hiçbir yerinde yokum. Başıma ne geldiyse Soner Yalçın ve Oda TV yüzünden.

Aksiyon