03 Şub 2010 13:29 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 14:04

"BALYOZ'DA BİR SUÇ VARSA İLKER PAŞA DA İŞİN İÇİNDEDİR!.." ŞAMİL TAYYAR'DAN ORTALIĞI KARIŞTIRACAK YORUM!..

Star yazarı Şamil Tayyar yorumuyla şok etti!Şamil Tayyar'ın bu yorumuna hangi Paşa'nın "anahtar cümle"si neden oldu?


Paşanın Mesajı


Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün Balyoz Darbe Planı ile ilgili yaptığı açıklamalar, tartışmaya yeni boyut kazandırdı. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman da "muhatap benim" diyerek devreye girdi. Planın mimarı olmakla suçlanan eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan ise Özkök'ün açıklamalarını yetersiz buldu.


Açıklamalarda en çok dikkatimi çeken nokta, konuşmak için Genelkurmay'ın araştırma sonucunu beklediğini söyleyen Aytaç Yalman'ın şu sözü oldu: "O işin muhatabı benim. O dönemde İlker (Başbuğ) Paşa da benim kurmay başkanımdı. O nedenle o da konuyu zaten yakından bilir."


Anahtar cümle budur. Ben şöyle yorumladım: "Eğer Balyoz'da bir suç varsa İlker Paşa da işin içindedir. Şimdiden uyarayım, araştırmasını ona göre yapsın." Yanlış olduğunu düşünüyorsa, yapacağı açıklamaya köşemiz açıktır.


Doğrudur, İlker Paşa, 2002 Ağustos'unda Aytaç Yalman'ın kurmay başkanı oldu ve 1 yıl bu görevde kaldı. Daha sonra 2 yıl süreyle Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün ikinci başkanlığını yaptı.


Bir tarafta darbe soruşturmasında ifade veren Aytaç Paşa, diğer tarafta aynı soruşturmada tanık sıfatıyla ifadesine başvurulan Hilmi Paşa...


İlker Paşa, bir dönem ikisine de çok yakın çalışmış. Şimdi ikisini de yakından ilgilendiren çok önemli bir darbe planı (Balyoz) araştırmasıyla ilgili kararını açıklayacak. Bu sonuç, tartışmanın seyrini değiştirecektir.


Genelkurmay başkanının Hilmi Özkök'le ilişkisinin iyi olduğu biliniyor. Aytaç Yalman'ın ise hiçbir zaman İlker Paşa'ya güvenmediği algısı güçlüdür.


Yalman'ın Hürriyet'e yaptığı bu açıklama, genelkurmay başkanına mesaj olabilir mi? Üzerinde durulması gereken bir sorudur.


Cevap ararken gelin günlüklere bir bakalım. Tarih 15 Kasım 2003...


Aytaç Yalman, Hilmi Özkök'le yaptığı sert konuşmanın sonunda "Size söylemek istemezdim ama geçen yıl size en fazla desteği kim verdi. Şöyle bir düşünün" diye soruyor. Özkök'ün cevabı: "Tabii ki sen verdin ve sana çok müteşekkirim." Yalman: "O halde nasıl olur da böyle bir şeyi bizim hakkımızda düşünebilirsiniz."


Böyle bir uyarıya neden ihtiyaç duyduğunu Yalman şöyle izah ediyor: "Son sözleri söylememin gayesi geçen yıl eğer ben ona karşı Çetin Doğan ile birlikte olsaydım onu paramparça edeceklerdi. Ama ben öyle yapmadım."


Bu sözlerden anlaşılan, Çetin Doğan'ın 1. Ordu Komutanlığından emekliye ayrılıp yerine Yaşar Büyükanıt'ın geldiği 2003 Ağustosu'ndaki şura hayli gergin geçmiş. Yalman, Doğan'ın karşısında yer almış.


Buna "iktidar mücadelesi" mi denir, takdir sizlere ait.


Yalman'a atfen günlüklerde yer alan diğer bir bölüm ise şöyle: "İlker (Başbuğ) sana ayrılırken söyledim. Şahsi menfaatlerin sakın ülke menfaatlerinin önüne geçmesin. Tekrar aynı şeyi söylüyorum. Yapmazsın ama yine de unutma."


Güvensizlik hali mevcut...


Yalman ile Örnek arasında geçtiği belirtilen şu diyalog da dikkat çekici: "Her ikimiz de İlker'in zafiyetinin olduğunu ve şimdiden ikbal heyecanına düştüğü şeklinde oldu. Çok pasif davranıyor ve durumu idare etmeye çalışıyordu."


1 Aralık 2003 günü o günlüğe düşen not da şöyle: "Aklımızda hep uyutuluyor muyduk endişesi vardı. 2. Başkan (İlker Başbuğ) güvenilecek bir general değildi. Kendi yararını ülke yararı üzerinde tutuyordu. Ve bize kesin cevaplar vermiyordu."


Aslında bu ağır ithamların nedeni, Başbuğ'un kendi oyunlarının parçası olmamasıydı. Özkök'ü tasfiye edip önleri açılmadığı için Başbuğ'a da kızıyorlardı.


Şimdi Başbuğ, kritik bir evrede karar verecek. "O dönemde kurmay başkanımdı, konuyu yakından bilir" diyen Yalman ise kenarda bekliyor. Bir tarafta da yargıda devam eden inceleme var.


Ama sonuç ne olursa olsun, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.


Şamil Tayyar/Star