ÜÇ YILLIK FOTOĞRAF Hikâyenin başına dönelim: 16 Haziran 2013. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da Kazlıçeşme’deki “Milli İradeye Saygı” mitinginde pencerelere Türk bayrağı asma kampanyasının başlatılmasını istiyor. “İstanbul duy sesimi” dediği halde sesi 1 Kasım seçimlerinde AK Parti’ye bağlılığını yüzde 78 oy oranıyla netleştiren Balıkesir’in Dursunbey İlçesi’nden duyuluyor. Kim nereden bilsin o ilçede bir balkon, balkonda duran çizgili tişörtlü bey, hatta kenarda duran beyaz plastik sandalye üç sene sonra mutlu anlarımızın aksesuvarı olacak.
Hikâyenin başında elde var iki fotoğraf, nereden nereye. Neler görmedi ki o balkon? Aziz Sancar Nobel Ödülü’nü aldığında görüldü balkonda! , Leonardo Di Caprio Oscar’ı kucakladığında filmdeki ayı oradaydı. Ve hatta Jon Snow, Game of Thrones’a hacılarla hocalarla geri döndüğünde, LGBTİ bireyler ve şiddet gören kadınlar desteğe ihtiyaç duyduğunda, Euro 2016’ya kaldığımızda, Emre Mor golün asistini verince hep o balkonda bulduk kendimizi. Amerikalı savcı Preet Bharara bile Reza Zarrab’ın davasına atanınca New York’lardan kalkıp Dursunbey’deki balkona geldi. Telefondaki ses kaydı: “Dursunbey Belediyesi’ne hoş geldiniz. Başkanlık için 1, Beyaz Masa için 2, Zabıta için 3...” 2’ye basayım. Beyaz Masa’nın her şeyi bildiğini varsayıyorum, Nadire Hanım’ın keçisi nereye kaçmış, çeşmenin suyu bugün akar mıymış, balkona bayrak asan dayı sizin orada mı yaşıyor? Beyaz Masa’dan Ayşe Hanım tüm nezaketiyle ve herkesin birbirini tanıdığı yerlere has bir alışkanlıkla dört haneli bir rakam söylüyor. “1234’ü arayın, evdedir, ismi Salih, Salih Tahtalıoğlu.”
“Asın bayrakları” komutuyla onlarca fotoğrafını paylaştığımız, birbirimize yollayıp güldüğümüz, milli balkonumuzun sahibi Salih Bey, Dursunbey Belediyesi’nden emekli. Üç evladı var. Kendisini nereden duyup da taa oralarda bulduğumu soruyor. Ayıptır söylemesi biz iki günde bir sizin balkondayız, asıl siz anlatın Salih Bey. Tüm bu olanlardan haberi var, yaşanan Photoshop çılgınlığından çocukları haberdar ederlermiş babalarını. O da farkında bizi tek bir karede birleştirdiğinin. Ne yazık ki bu paylaşılan fotoğrafların çoğunu net göremiyor hatta bazen hiç görmüyor. Çünkü Salih Bey 25 yaşından bu yana Behçet hastası. 90’lardan beri sağ gözü görmezmiş, diğer gözü de ancak gün geceye varınca. Japonya’da kesin tedavisi olduğundan, lakin maddi imkânsızlıklar yüzünden gidemediğinden bahsediyor.
Ne hissediyor peki tüm bu paylaşımlar hakkında? Bazılarından çok gurur duyuyor, hoşuna da gitmiş belli ki. Hatta Kremlin’e, Eyfel Kulesi’ne kendi bayrağımızı o asmış gibi anlatıyor: “Kremlin’deydim biliyorsunuz, bir de bizim balkona Cumhurbaşkanı’mızı, Dışişleri Bakanı’mızı da koymuşlar, bunlar güzel, bunlardan gurur duydum” diyor. Tüm o Photoshop’ları kendi onaylamış, “Bayrağı bir tık büyütelim” demiş mesela; vizesiz dünyayı dolaşmış bir insan gururuyla anlatıyor. Lakin caps’lerin hepsine karşı aynı olumlu hislere sahip değil. İnternetlerden kaldırmaya çalıştığı iki kare var, biri savcı Bharara’yla olan, diğeri de elinde İsrail bayrağıyla durduğu. Savcıyı sildirmeyi başarmışlar da, İsrail bayraklı olanı kimin yaptığını bulurlarsa şayet, mahkemeye vereceğini söylüyor; buna canı sıkılmış. Game of Thrones’dan haberi yokmuş. Dizinin ismini bana kodlatıyor. Giresun, Adana, Mersin diye sayıyorum, kızına not ettiriyor. Milli Takım kupadan elenince balkondan değil de içeriden bakan bir resmini koymuşlar Salih Bey’in. Haberi yok, üzülmesin diye söylemiyorum, olur öyle.