13 Mar 2019 07:55 Son Güncelleme: 13 Mar 2019 10:08

'Balıkçılar' Türkiye'de ilk kez yayınlanıyor!

Rus edebiyatının altın çağında yayımlanan “Balıkçılar”, 19’uncu yüzyılda Sanayi Devrimi’yle beraber değişen kırsal yaşamı gözler önüne seriyor.

19’uncu yüzyılın ortasında Sanayi Devrimi her alanda kendini gösteriyor. Şehirlere göç başlıyor, beklentiler farklılaşıyor, aile fertleri birbirinden uzaklaşırken aile içi iş bölümleri bu durumdan fazlaca etkileniyor. Romanlarında Rusya’nın kırsal kesimindeki sosyal dokuyu gerçekçi bir üslupla ele alan Dimitri Vasilyeviç Grigoroviç’in yazdığı “Balıkçılar” da bu atmosferi yansıtan bir Rus klasiği.

Türkçe olarak ilk kez VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) okurla buluşturduğu roman, olayların geçtiği dönemde yaşanan değişim ve dönüşümü aydınlatıyor.

Kırsalı anlatan ilk yazarlardan

Dostoyevski ile tanıştıktan sonra edebiyatla ilgilenen Grigoroviç, Rus kırsal toplumunun yaşamını tüm detaylarıyla aktaran ilk yazarlardan. Doğayı, sosyo-kültürel yaşamı ve karakterlerin iç dünyasını kurgusuna yediren Grigoroviç, bunu “Balıkçılar”da da naif bir üslupla başarıyor. Levent Özübek’in çevirisini yaptığı roman üçüncü tekil şahıs anlatıma sahip, 4 kısım ve 32 bölümden oluşuyor. Roman ayrıca yazıldığı dönemin edebiyatında etkin gerçekçilik akımının tüm detaylarını yansıtıyor.

Ve kasabaya yabancılar gelir

Grigoroviç, doğa tasvirleriyle açtığı romanında pitoresk bir görüntüyü satırlara yediriyor; okuru engin vadilerin arasında dolaştırıyor, yemyeşil bayırlardan aşağı indiriyor, dik yamaçlar, yüksek tepeler ve şeritlere ayrılan nehirler derken iki yaya beliriyor. Adeta ‘her güzel hikâye bir yolculukla başlar’ diyen Grigoroviç, romanda şöyle söylüyor: “Bu iki yolcudan biri, üstü başı hırpani giysili bir yaşlı adamdı ve yanında yine onun kadar hırpani giysili bir çocuk vardı.” Yaşlı adamın adı Akim, çocuğun adı Grişka.

Sorunlar baş gösteriyor

Bu iki yolcu, üç oğlu Pyotr, Vasili ve Vanya ile Anna adındaki eşiyle beraber yaşayan Gleb Saviniç’in müstakil evine yerleşiyor. Böylece sürekli çalışan Savinç ailesi genişliyor ama bu da sorunları beraberinde getiriyor. “Gleb hiç esnek olmayan biriydi, çakmaktaşı kadar sertti, fevri karakterli ve hiddetliydi. Karısı olsun, çocuğu olsun -onun gözünde hiç fark etmiyordu- hepsi onun hükmü altındaydı. Tüm bu yirmi sekiz yıl boyunca ya o karısı ve oğullarıyla şakalaştı ya da morali bozuk olduğunda hepsi onun sıkıntısını paylaştı.”

Zorluklara karşı kenetlenin

Romanın altyapısını sevgi ve dayanışma temaları üzerine inşa eden Grigoroviç, yıpratan, aile bağlarına zarar veren değişim karşısında birlik olma, kenetlenme mesajı veriyor. Zorlukların üstesinden anca bu şekilde gelinebileceğini dile getiren Grigoroviç, romanda “Çok paranın olduğu yerde çok günah olur. Bizde olan bize yetiyor. Para kaygı getirir ve onunla mutlu olamayız. Sana şu sözü hatırlatayım: Mutlu adam odur ki, pazar günü böreğini afiyetle yesin” sözlerini kaydediyor.

VBKY’nin yayımladığı “Balıkçılar”, mutluğunun karşılıksız sevgiden geçtiğini, kutsal aile bağlarını ve güçlük karşısında beraber olmanın önemini belirten bir roman.