17 Mar 2012 09:54 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:27

BALBAY VE ÖZKAN'A TAHLİYE YOK!

Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan, talep duruşmasında tahliyesini istedi. Mahkeme heyeti talepleri reddetti.

İkinci Ergenekon davasında 3 yılı aşan bir süredir tutuklu yargılanan CHP İzmir Milletvekili, Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan, talep duruşmasında tahliyesini istedi. Mahkeme heyeti talepleri reddetti.

Silivri Cezaevi yerleşkesi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda görülen davanın bugünkü oturumunda sanık ve avukatlarının talepleri alındı. Mustafa Balbay, mahkeme heyeti ve iddia makanının 168 duruşma boyunca sanıklar hakkında bir kaanata varmış olduğuna inandığını belirterek “Türkiye‘de ceza yargılamalarına bakarsak yılda 4 duruşmadan şu anda 42 yıllık yargılama yapmış durumdasınız. Bu süreçte, olağanüstü abartılarak yapılan iddialar konusunda dinlediğiniz sanıklar, bu süreçte benim sunduğum delillerle hakkımdaki düşüncenizin netlik kazandığı inancındayım. Şahsımla ilgili yeni bir bilgi, ya da belge oldu mu?” diye sordu. 26 kitabı olduğunu ve bunlardan 4’nü cezaevinde yazdığını söyleyen Balbay, TBMM’nin tutuklu milletvekillerinin özlük haklarını verdiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Meclis Başkanı bana geçen hafta kimliğimi gönderdi. Bana ‘sen bu meclisin üyesisin’ dediler. Her milletvekiline olduğu gibi bana da sekteter verildi, şu anda salonda.”

Bu türden yargılamaların Cumhuriyet tarihinde yargıladığı kişileri kahraman yaptığına dikkat çeken Balbay, “Namık Kemal hürriyet şairi, Nazım Hikmet özgürlük şairi, Menderesler demokrasi şehidi, Deniz Gezmişler gençlik hareketi lideri, devrim şehidi oldu. Bizlere ne ad verileceğini genel havadan anlıyorum. Bu davada yargılananlar ‘adalet savaşçısı’ olarak anılacaklar” diye konuştu. Cezaevi koşullarını duruşmalarda anlattıklarını belirten Balbay “Cezaevinde haftada 2 saat bilgisayar kullanma hakkımız var. Bir gazeteciye bu ‘haftada 2 saat yemek yeme’ hakkı verilmesi gibidir” dedi. Balbay, iddianamede “Balbay’ın Günlükleri” başlığıyla geçen dijital kayıtlara ilişkin mahkemeye ulaşan TÜBİTAK raporunda “Bu notlarla oynanmış, hukuki delil olamaz” değerlendirmesinde bulunulduğunu anlattı.

Dönmez’den komplo kanıtı

Ankara Zir Vadisi ve Gölbaşı ile Sapanca’da bulunan mühimmat ile suçlanan Yarbay Mustafa Dönmez talep konuşmasına “Tutuklandığımdan tam bin 156 gün sonra bir kısım polisin Zir Vadisi’nde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yapmış olduğu komployu ortaya çıkaran yeni bir kanıtı sizlere sunmak istiyorum” sözleriyle başladı. Dönmez, Gölbaşı aramaları sonunda el koyma tutanağında 11 adet sis kutusu yazılı olduğu halde “Sehven 11 yazıldığı, delil torbasına 12 adet sis kutusu yerleştirildiği”ne ilişkin Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün yazısına dikkat çekti. Dönmez şu açıklamaları yaptı: “Meğer bu söylemleri de dayanaktan yoksunmuş. Arkalarında bıraktıkları kriminal izleri kapatmak için sahte delil üretmişlerdir. İddiname ek klasörlerinde ‘delil torbasına 12 değil, 11 adet sis kutusu yerleştirildiği’ yazılıdır. Bu belge bir önceki hazırlanmış belgeyi yalanlamaktadır. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden iki polis, 11 adet sis kutusu teslim ettiklerini, İstanbul Emniyeti’nden iki polis de 11 adet sis kutusu teslim aldıklarını beyan etmişlerdir. Polisin içinde oluşmuş bir kısım çetenin yapmış olduğu komplo, bu şekilde nesnel bir veriyle ispatlanmaktadır.”

Gizli tanıkları kim yönlendiriyor

Emekli Albay Atilla Uğur, Birinci Ergenekon davasında Gizli Tanık Kıskaç’ın “Ben Hasan Atilla Uğur’u hiç görmedim. Savcı Zekeriya’ya (Savcı Zekeriya Öz) elli kez haber gönderdim. İfademi düzelteceğim dedim, engelediler” şekindeki ifadelerine dikkat çekti. Atilla Uğur “Kimin yönlendirme yaptığını takdirinize bırakıyorum. Kıskaç’ın şahsımla ilgili gizli tanıklığı hükümsüzdür” diye konuştu. Duruşmayı izleyen CHP Balıkesir Milletvekilleri Haluk Ahmet Gümüş, Namık Havutça, Balbay ile salonda bir süre görüştü.

Hilmioğlu: 15 aydır ağır karaciğer hastasıyım

Tutuklu sanık Eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ise “Bir ay sonra tutukluğumun 3. yılını dolduracağım. 15 yıldır ağır karaciğer hastasıyım. Karaciğerimde kanser teşhis edildi. Tutuklandıktan sonra Cerrahpaşa’da yattığım 20 ayda hastalığım ilerlemişken, cezaevinde nasıl olacağını takdirlerinize bırakıyorum” diye konuştu.

Odatv davasından 15 Mart’ta tahliye olan Sait Çakır, cezaevindeyken koğuş arkadaşı olan Tuncay Özkan ile uzaktan selamlaşarak sohbet etmeye çalıştılar.

"Burası Hitler döneminin toplama kampları gibi"

Duruşmayı izleyen Uluslararası PEN Başkan Yardımcısı Eugene Schoulgin ve Uluslararası Yayıncılar Birliği Başkanı William Nygaard, öğle arasında uzaktan seslenerek Tuncay Özkan ile Balbay’dan yargılama ve cezaevi koşulları hakkında bilgi aldılar. Tuncay Özkan’ın “Burası Hitler döneminin toplama kampları gibi. Hitler’in kamplarında insanlara daha kötü şeyler yaptıkları için buradaki toplama kampında yapılanlar karşısında bir şey diyemiyorum” sözleri üzerine Eugene Schoulgin gözyaşlarını tutamadı.

Cumhuriyet