24 Ara 2013 13:38
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:50
Balbay, Başbakan Erdoğan'a ne diyecek?
4 Yıl 277 gün sonra tahliye olan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, ailesiyle birlikte Antalya’da tatil yapıyor.
Ergenekon davası kapsamında 4 yıl 277 gün
tutuklu kaldıktan sonra 9 Aralık’ta tahliye olan CHP İzmir
Milletvekili Mustafa Balbay, ailesiyle birlikte Antalya’da tatil
yapıyor. Eşi ve 2 çocuğuyla kaldığı yaptığı otelde DHA’ya konuşan
Balbay, "Arka fonda cezaevi duvarları olmayan ilk aile
fotoğrafımız" diyerek poz verdi.
Milletvekili Balbay, 17 Aralık rüşvet yolsuzluk operasyonun
şaşırtıcı olmadığını belirterek, "Operasyonla birlikte bilinen
sırlar ortaya çıkmış oldu. Bu yolsuzluk operasyonunun özü AKP
iktidarının uygulamalarıdır" dedi. Operasyonu cemaat - iktidar
çatışması olarak değerlendiren Balbay, "İktidarı paylaşamıyorlar,
iktidarda birbirlerini paylıyorlar" dedi. Balbay, süreci Ak
Parti’nin hukukla tanışması olarak değerlendirdi.
BALBAY'IN ÖZGÜRLÜK TATİLİ
CHP İzmir Milletvekili Balbay, Ergenekon davasında 34 yıl 8 ay
ceza almışken, bireysel başvurusunun ardından Anayasa Mahkemesi’nin
hakkında verdiği ’tutuklulukta makul süre aşıldı ve seçilme hakları
ihlal edildi’ kararıyla İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından 9 Aralık günü Sincan Cezaevi’nden tahliye edildi.
Tahliyesinden bir gün sonra Meclis’te yemin ederek milletvekilliği
görevine başlayan Mustafa Balbay, cezaevinden çıkar çıkmaz kendini
bütçe maratonu içinde buldu. Bütçe sonrası Meclisin 2 hafta tatile
girmesini fırsat bilen Balbay, ailesiyle tatil için Antalya’ya
geldi.
Cezaevinde geçen 4 yıl 277 gün sonra, sınırını duvarların
çizmediği Antalya sahillerinde yüzünü Akdeniz’e dönen ve sırtını
Toroslara dayayan Balbay’ın, eşi Gülşah Balbay, 12 yaşındaki kızı
Yağmur ve 5 yaşındaki oğlu Deniz’le yaptığı Antalya tatili bir
hafta sürecek.
Sabahları erken kalkan ve cezaevi alışkanlığı koşuyu sürdüren
Mustafa Balbay, 18 derece sıcaklıkta denize girip yüzdü. "Özgürlüğe
Akdeniz’de kulaç atıyorum" diyen Balbay, tatilde günün her anını
ailesiyle birlikte geçiriyor. Cezaevinde geçen günlerine inat,
farkı kapatmak için, güneş doğmadan uyanıp çocuklarını uykusunda
seyreden Balbay, "Arka fonda cezaevi duvarları olmayan ilk aile
fotoğrafımız" diyerek eşi ve çocuklarıyla poz verdi. Balbay,
tatilde ilk kez DHA’ya konuştu.
'ŞAŞIRTICI DEĞİL'
Milletvekili Balbay, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk
operasyonunun çok şaşırtıcı bir durum olmadığını söyledi. 33 yıllık
gazetecilik tecrübeleri ışığında bir hükümetin iktidara geldiğinde
ilk yaptığı işin genellikle o hükümetin kaderiyle bağlantılı iş
olduğu yönünde bir genelleme yapan Mustafa Balbay, Ak Parti’nin 3
Kasım 2002’de iktidara geldiğinde ilk yaptığı icraatın Kamu İhale
Yasası’nı değiştirmek olduğuna dikkat çekti. Ondan sonraki süreçte
yolsuzluk tartışmalarının zaman zaman yükselirken, zaman zaman
alçaldığını kaydeden Balbay, "Bilinmeyen bir şey değildi.
Operasyonla birlikte bilinen sırlar ortaya çıkmış oldu. Bu
yolsuzluk operasyonunun özü AKP iktidarının uygulamalarıdır" dedi.
Balbay, iktidarın Sayıştay’ı ’yerinde Sayıştay’ haline getirerek,
teftiş kurullarını ortadan kaldırak tüm denetim mekanizmalarını yok
ettiği bir ortamda her şeyi yapmanın makbul olduğu bir tabloyu
kendi elleriyle yarattığını savundu. Balbay, "AKP iktidarının
attığı adımlar bu tür her şeye müsaitti" dedi.
DEVLET DEVLETE KARŞI
Mustafa Balbay, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Ekonomi
Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğulların da tutuklandığı operasyonun
Türkiye’de kelimenin gerçek anlamıyla yolsuzluklar ve olumsuzluklar
operasyonu olmadığını söyledi. Operasyonda sadece ’üzerine
gidilmesi gerektiği düşünülen kişilerin üzerine gidildiği’ ve
arkasının gelmesi için yönetmelik değişikliği de dahil çeşitli
düzenlemelerin hayata geçirildiğini anlatan Balbay, "Polisin,
devletin içindeki bir kanadın, başka bir ifadeyle devlet devlete
karşı bir tabloda bir kanat ötekiyle uğraşmak isterken, bazı
kişileri seçmişler ve onların üzerine gidiyorlar" diye
konuştu.
GÜN SAYMA MAKİNESİ
CHP Milletvekili Balbay, kendisinin son yaşananları iktidar -
cemaat çatışması içinde değerlendirmeyi tercih ettiğini belirterek
şunları söyledi:
"Para sayma makinelerini görünce biz bir tek gün sayma
makinesi kullandık. Bu iktidarın evlerden çıkan o paraları
savunmasıyla ilgili olarak bir kişinin ’Biz bunlarla İmam Hatip
yaptıracaktık. Oraya bağış toplamıştık’ demesini Türkiye kamuoyunun
sağduyusuna sunuyorum. Salt bu durum bile iktidarın ne kadar
kirlendiğini, kimi icraatının ne kadar yozlaştığını, ne kadar
farklı amaçlar için kullanıldığını ortaya koyan bir tablodur. Dinin
siyasal amaçlarla kullanımı, iktidar amacıyla kullanımı daha başka
ne olabilir? Yolsuzluğun aldığı boyut halkın dini duygularının
kullanımına, dini duyguları üzerinden yolsuzluğun yapılmasına
işaret olarak görünüyor."
İKTİDARDA BİRBİRLERİNİ PAYLIYORLAR
Mustafa Balbay, yolsuzluk, rüşvet, dinin kullanımı gibi yan
yana gelmesini imkansız olarak gördüğü kavramları iktidarın
uygulamalarının yan yana getirdiğini savundu. Dini motifleri
siyasette kullanan hareketlerin iki ana yol saptadığını kaydeden
Balbay, yollardan birincisinin devlet kurumlarını ele geçirmek,
ikincisinin ise sandığı ele geçirmek üzerine kurulu olduğunu
belirterek, "Bu iki ayrı yol ilerledi ve kendisini büyüttü. Bu iki
ayrı eğilim iktidarda buluştu. Şimdi iktidarı paylaşamıyorlar,
iktidarda birbirlerini paylıyorlar" dedi.
UZUN BİR ’YA’ ÇEKTİ
Operasyon sonrasında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
"Niçin sabahın beşinde evlerine baskınlar yaparak bu işleri
başlatıyorsunuz?" sözlerinin hatırlatılması üzerine Mustafa Balbay,
o açıklamayı "Ya... ya... ya..." diyerek dinlediğini söyledi. Bunun
içinde kin ve nefret barındıran bir duygu durumu olmadığının
altının ısrarla çizen Balbay, "Biz yıllarca dedik ki, ’Sabaha karşı
bu tür operasyonlar yapmayın, çağırdınız da gelecek insanlarsa
gelir. Siz bu tür operasyonlar yaparken çok net olun. Örneğin pek
çok kişiyi gözaltına aldınız bazılarını da serbest bıraktınız.
Arkadaş siz onları gözaltına alırken, Türkiye’nin önünde ifşa
ederken cezayı verdiniz, ilk hükmü verdiniz, ilk acıyı yaşattınız.
Siz onları ağırlaştırılmış gözaltı cezası verdiniz" diye
konuştu.
OPERASYONA USUL ELEŞTİRİSİ
Mustafa Balbay, operasyon kapsamında tutuklanan herkese de
’suçludur’ denemeyeceğini kaydetti. Son operasyonun kapsamının
altın kaçakçılığından imar yolsuzluğuna ve oradan tarihi eser
kaçakçılığına kadar geniş bir yelpazeye sahip olmasını manidar
bulan Balbay, "Bunların her biri ötekiyle nasıl bağlantılı arkadaş?
Bunların hepsini çuvala koydun? Eğer bunların hepsini bağlantılı
bağlantısız çuvala koyduysan, kusura bakma arkadaş, sen çuvalladın
demektir" diye konuştu.
Balbay, her suçu bir araya getiren ve onları aynı potada
eriten bir durumu kabul etmesinin imkansız olduğunu belirterek
konuşmasına şöyle devam etti:
"Şu anda tutuklananlar, en ağır suçlamaları hak edecek şekilde
tutuklandığıysa bile önce insandır ve adil yargılanma hakkı vardır.
Bu hakkı onlara vermek zorundayız. Bülent Arınç’ın söylemi çok şey
çağrıştırdı ama aklıma ilk gelen uzun bir ’ya...’ çekmek oldu ve
hukukla da AKP tanışmış oldu. ’Günaydın AKP’ diyorum. Bu tanışmanın
hükümet diliyle hayırlara vesile olmasını diliyorum. Artık
Türkiye’nin bir hukuk devleti zeminine oturması için onlara da
görev düştüğünü düşünüyorum."
'OĞLUN SANA AİTTİR GÜLER'
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, operasyon kapsamında
ismi geçen 4 bakanın istifa durumuna yönelik bir soruya ise
"Türkiye’de istifalık durumda istifanın ’de’ hali kullanılır. Yani
istifade müessesesi" diye karşılık verdi. Gazeteci Balbay, İçişleri
Bakanlığı üzerinden kelime oyunları eleştirini sürdürürken "Acaba
İçişleri Bakanı’nın önünde ’H’ harfi var mı, yani Hiç İşleri Bakanı
mı yoksa Suç İşleri Bakanı mı bu soru işaretleri duruyor" diye
konuştu. Muammer Güler’in "Bana yönelik değil partiye yönelik bir
suçlamadır. Bunu göğüsleyeceğiz" diyerek süreci geçiştiremeyeceğini
savunan Mustafa Balbay, "Oğlun sana aittir" dedi. Ortaya atılan
iddiaların gerçeğini Bakan Güler’den beklediğini kaydeden Balbay,
"Tatmin edici bir açıklama olursa, sözlerim ileri anlaşılmasın ama
ben Güler’in sözcüsü olabilirim. Buyursun tatmin edici bir şekilde
açıklasın olanları. Ulaşamadığı kamuoyu oluşturucusu, dile
getiremediği konularının dile getiricisi ben olurum. Kamuoyu
aldatılıyorsa ben orada varım" diye konuştu.
YEREL SEÇİM SANDIĞINA YANSIR
CHP Milletvekili Balbay, 17 Aralık operasyonunun yerel seçim
sandığına yansıması olup olmayacağına yönelik soruya ise açıkça
"Yansır" diye karşılık verdi. Cezaevi günlerinde demir parmakları
tutup "Oğlum Balbay, bağır bağır, herkes sağır" diye seslendiğini
anlatan Mustafa Balbay, toplumda genel bir durağanlık ve
alışılmışlığın Gezi olaylarıyla dağıldığını söyledi. Balbay, 17
Aralık operasyonun ardından başlayan ayakkabı kutusu eylerinin
toplumun bu tür şeylere alışmak istemediğinin açık kanıtı olarak
değerlendirdi.
CEZAEVİDEN GEZİ PARKI
Taksim Gezi Parkı’ndan başlayan ve oradan Türkiye’ye yayılan
eylem dalgasını cezaevinde karşılayan Balbay, o günleri "Biz
Gezi’yi yaşamadık ama iliklerimize kadar hissettik" diyerek
anlattı. Gezi eylemlerini bilinç, direnç patlaması olarak gördüğünü
belirten Balbay, o günlerden Tuncay Özkan’la bir anısını, şöyle
anlattı:
"Sevgili Tuncay Özkan’la oturduk, eğer eylemler Pazartesi günü
de devam ederse bu başka bir şey diye düşündük. Sürdü, ’Allah’
dedik. Ruhen cezaevi duvarları yıkıldı. Gerçekten o bizim
özgürlüğümüz oldu. 2 Haziran Pazar gecesi de o hareketliliği
görünce, cezaevinde bizim pencereler ü demir gözlüdür. Onlara
tutunduk, gökyüzüne, tel örgülere doğru, gecenin karanlığında ’Her
yer Taksim, her yer direniş’ diye bağırdık."
DİYARBAKIR VE İSTANBUL’DA İKİ FARKLI
HUKUK
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, tahliyesini sağlayan
Anayasa Mahkemesi kararının BDP’li tutuklu milletvekilleri için
Diyarbakır’daki Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından dikkate
alınmamasını ise "Acaba yerel mahkemeler Anayasa Mahkemesi’ne
arayasa mahkemesi diye mi bakıyorlar" diyerek eleştirdi. Anayasa
Mahkemesi’nin ’Türkiye’de iç hukuk yolları tümüyle tıkalı mı?’
dedikleri bir noktada bir yol açtığını belirten Balbay, "Bütün
dileğim o yolun genişletilmesi. Benim içimden geçen şu, uzun
tutukluluklara bir çözüm bulalım artık. Uygar dünyada olduğu gibi,
tartışmasız suçüstü hali dışında tutukluluk olmasın bence. Uzunu
kısası yoktur bunun. Bir ay bile uzundur" diye konuştu.
CEMAAT İKTİDAR KAVGASINDAN MI TAHLİYE
OLDU?
Balbay, Anayasa Mahkemesi kararlarının farklı
değerlendirmeleri çerçevesinde "Cemaat - iktidar savaşı arasında mı
cezaevinden çıktınız?" sorusuna "Kendimi böyle görmüyorum" dedi.
Öncelikli olarak hakkındaki kararın oy birliğiyle çıktığının altını
çizen Balbay, "’Kafan çok net mi? Şu nedenle çıktım diyebilir
misiniz’ derseniz söyleyemiyorum. Çünkü Türkiye’de hangi konuda ne
söyleyebilirsiniz? Bu Mehmet Ali Erbil’in Çarkıfelek’i gibi. İflas
gelmesiyle 2 bin 500 puan gelmesi arasında tık fark var. Hukuk
böyle bir çarkıfeleğe döndü" diye konuştu.
Tahliyesinin siyasi arka planının değerlendirilmesinde Anayasa
Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, tahliyesinden 4 hafta kadar önce
siyasilere ağır bir yüklenişin önemli bir eşik olduğunu belirten
Balbay, şunları söyledi:
"Benim cezaevinde tahliye umudum hep yüzde 15’ti. Umudumu hiç
sıfırlamadım ama açık söyleyeyim yüzde 25’in üzerine de hiç
çıkarmadım. Diyordum ki, ’Balbay direncini ve umudunu yüksek
beklentini düşük tut’. Ama Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın ’Bizim
kucağımıza bırakıyorsunuz her şeyi, siyaset çözmüyor’ deyince
’Burada bir şey var’ dedim. Anayasa Mahkemesi’nin kendini
ispatlaması olarak değerlendiriyorum ama öteki olasılıkları da,
burası Türkiye ’olamaz’ demiyorum. Bir anlamda Anayasa
Mahkemesi’nin ’Biz burada hakimiz’ demesi olarak görüyor ama
Diyarbakır’daki mahkemenin karşılık vermemesini de. Böyle olmamalı
hukukun bir standardı olmalı. Cemaat öndeydi hükümet gerideydi bu
anlayış bitmeli, devran değişmeli diyorum."
CHP HER YERE UZANMALI AMA YATMAMALI
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, 4 yıl 277 gün sonra
özgürlüğüne kavuştuktan sonra 10 Aralık günü mecliste yemin ederek
buluştuğu partisi CHP içinde devam eden "Parti sağa kayıyor mu?"
tartışmalarını da değerlendirdi. Balbay, "Bir partiye girdiğinizde
onun ilkelerine uymanız gerekir. Bu sağdan gelenler için de
gerekir. CHP’ye kendi görüşlerinizle gelirsiniz, CHP’nin
düşüncelerini benimsersiniz. CHP’nin her kademesi için geçerlidir"
diye konuştu.
CHP’nin özgürlüğü benimseyen herkesin gelebileceği bir yer
olduğunu kaydeden Mustafa Balbay, Ankara’da Mansur Yavaş aday
gösterilirken Hatay’ın Samandağ ilçesinin Belediye Başkan adayı
ÖDP’den, Bodrum Belediye Başkan adayının da Demokrat Parti’den
CHP’ye geldiğini söyledi ve "CHP’nin ilkelerini benimseyen herkese
CHP’de yer var. İnsan elini sağa uzatmakla sağa yatmış olmaz,
uzanmış olur. Sola uzatmak kendi soluna meyil etmiş olmaz, uzanmış
olur. CHP her yere uzanmalı ama uzanıp yatmamalı. CHP iktidarı
hedeflemiş bir parti olmalı" diye konuştu.
Bundan sonra CHP’de her şeyiyle var olacağını belirten Mustafa
Balbay, 1ö5 yılında kendisine merhum Başbakan Bülent Ecevit,
2002’de CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın davetine rağmen uzak
durduğu siyasette kendisini iten gücün kader olduğunu söyledi.
Mustafa Balbay, "Türkiye’ye söz veriyorum bu işi iyi yapacağım.
Yapabildiğim kadar iyi yapacağım. Olabildiğince de özgür yapacağım"
dedi.
BAŞBAKAN ERDOĞAN’A NE DİYECEK
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Mecliste Başbakan
Erdoğan’la karşılaşırsa "Şiir okuyan adamdınız şimdi bildiğini
okuyan adam oldunuz" demeyi tasarladığını söyledi.
CEZAEVİ GÜNLERİNİ ANLATTI
Mustafa Balbay, 4 yıl 277 gün süren cezaevi süresinde kendi
içinde çok arkeolojik kazı yaptığını söyledi. Cezaevinden bir bilge
olarak değil ama kitapsız çıkmadığını anlatan Balbay, "Ortalama
haftada bin sayfa okuyor, ayda 50 mektup yazıyordum. Hafta üç köşe
yazısı yazıyordum. 8 kitap yazdım, 9’uncu kitap yarım kaldı" dedi.
33 yıllık gazetecilik yaşamının 32’inci, cezaevinin ise 9’ncu
kitabını yazarken tahliye olduğunu kaydeden Balbay, yeni kitabını
şöyle anlattı:
"Aslında benim ilk kitabım, siyasete soyunmuş, ruhen de
siyasete girmiş Balbay’ın ilk kitabı. Türkiye sorunlarını topluma
anlatan Balbay yerine Türkiye sorunlarının çözümünü paylaşan Balbay
var. 21’nci yüzyıl için yeni bir Türkiye hayal etmemiz lazım
diyorum ve o hayalin ipuçlarını yazmaya çalıştım."
Kitabın alt başlığını ’Kendimle söyleşi’ olarak koyduğunu
belirten Balbay, Ocak ayının ilk haftası piyasada olacak kitabın
Cumhuriyet Kitapları tarafından yayınlanacağını
kaydetti.
Cezaevinde kendisinin ayakta tutan düşüncelerin başında "Bu
bir gün bitecek o güne hazır olmalısın. Önemli olan hapis yattığın
süre değil. Nasıl çıkacaksın? Bitmiş olarak mı çıkacaksın, üretmiş
sağlam biri olarak mı çıkacaksın?" geldiğini söyleyen Balbay, 9
Aralık günü hayal ettiğine çok yakın çıktığını söyledi. Ü kilo
girdiği cezaevinden 85 kilo çıktığını ve disiplinli bir hayatı
orada da kurduğunu anlatan Balbay, cezaevinde başladığı sabah
koşusunu dışarıda da sürdürdüğünü kaydetti.
ÇOCUKLARINI UYURKEN İZLEDİ
Mustafa Balbay, Antalya’da ailecek çıktıkları tatilde
Pazartesi günü saat 05.00’te kalktığını ve bir saat aralıksız
çocuklarının uykusunu seyrettiğini anlattı. Cezaevi günlerinde ayda
45 dakika yapabildikleri aile görüşlerinin ardından 1 saat
çocuklarını, hiç konuşmadan seyretmenin verdiği mutluluğu ve hazzı
anlatacak kelime bulmakta zorluk çeken Mustafa Balbay, 1737 gündür
mahrum kaldığı gün doğumunu da Antalya’da izlediğini söyledi.
Silivri’de Aralık ayında ancak 11.45’te doğan güneşin 13.10’da
battığını belirten Balbay, "Şair Ahmed Arif’in şiirindeki gibi
akşam erken iniyor mapushaneye. Son hapishaneleri yapanlar iyi
yapmamışlar. Çok yanlış yapmışlar. Bundan sonraki hayatımda bununla
da mücadele edeceğim" dedi.
Tatilin artık kendisi için tek anlamının ailesiyle 24 saati
birlikte geçirdiği gün olduğunu belirten Mustafa Balbay, Antalya’da
gözlerden uzak tatili "Birbirimize doyuyoruz. Benim için dinlenmek
aileyle kesintisiz 24 saat ve duvarların olmadığı bir yerde olmak"
diye anlattı. Balbay, bu arzusunu Ankara’nın dindirmediğini
belirterek "Melih Gökçek’in kulaklarını çınlatayım. Çok beton
yapmış şehri" dedi.
ÖZGÜRLÜK HALAYI
Balbay ailesi, hafta sonunda aynı otelde düzenlenen ’Dostlar
Buluşması’ adlı etkinliğe katıldı. Sanatçı Edip Akbayram’ın 63’üncü
ve ressam Fikret Otyam’ın 88’inci doğum günü kutlamasının yapıldığı
etkinlikte Adıyaman Harfane Grubu’nun türkü ve bozlaklarına eşlik
eden Balbay, Erzincan yöresine ait "Ne ağlarsın benim zülfü
siyahım" adlı türküyü seslendirdi. Balbay’ın türkü dinlerken zaman
zaman gözleri doldu. Türk Halk Müziği sanatçısı Sümer Ezgü’nün
türküleriyle eşlik ettiği gecede Balbay, davul zurna eşliğinde
geceye katılanlarla halay çekti.