Bakanlar ne kadar rüşvet aldı? Örgütün lideri kim? İşte Erdoğan'a sunulan 17 Aralık dosyası!
17 Aralık operasyonunun gerçekleştirildiği sabah saat 10.30 sıralarında İstanbul Valiliği aracılığıyla dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a ulaştırılan 23 sayfalık bilgi notunda soruşturmanın başlangıcından son aşamasına kadar tüm bilgilere yer verildi.
Reza Zarrab'ın (Rıza Sarraf) "suç örgüt lideri" olduğu belirtilen
bilgi notunda, şüphelilere isnat edilen suçları “Suç işlemek
amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, rüşvet vermekalmak,
resmi ve özel belgede sahtecilik, gümrük kanununa muhalefet, fuhşa
aracılık” olarak sıralandı.
T24'ten Arzu Yıldız'ın haberine göre; Bilgi notunda, dönemin
İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler'le ilgili olarak,
"Rıza Sarraf Muammer Güler’İn İçişleri Bakanı olmasından sonra
kendisi ve oğlu Barış Güler ile tanışmış ve bu bakanlık nezdindeki
işlemlerini hallettirmek üzere çok kısa bir zamanda rüşvet ilişkisi
geliştirdiği anlaşılmıştır" ifadeleri yer aldı. Bilgi notunda
Muammer Güler'in Zarrab'dan rüşvet olarak 12 milyon TL aldığı
belirtildi.
Bilgi notunda, dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve oğlu Salih
Kaan Çağlayan’ın Zarrab ile maddi menfaat ilişkilerinin olduğu
belirtilerek, Ekonomi Bakanlığı özel kalemlerinin adeta Zarrab'ın
özel kalemi gibi çalıştığı ifade edildi. Bilgi notunda, iki özel
kalemin Zarrab'ın işlerini çözmek için 14 milyon TL para alıp
aralarında paylaştıkları iddiası da yer aldı.
Polisin Erdoğan'a gönderdiği bilgi notunda, "Zafer Çağlayan’a
değişik tarihlerde toplam 32 milyon 153 bin 600 Euro (Bilgi notunun
"Toplam" kısmında bu rakam 3 milyon Euro olarak görülüyor - T24) ve
1 milyon 400 bin dolar rüşvet gönderdiği ve bunun dışında
Çağlayan’ın talimatıyla alınan mücevher ve lüks saatler için 200
bin Euro ve ve 5 milyon 426 bin 761.00 dolar paranın da Reza Zarrab
tarafından ödendiği ve bu miktarın %03,4’lük rüşvet payından
düşüldüğü tespit edildiği" belirtildi.
Bilgi notunda, Zafer Çağlayan'ın Zarrab'ı, dönemin AB Bakanı ve
Başmüzakerecisi Egemen Bağış ile tanıştırdığı ve bu iki isim
arasında kısa sürede maddi menfaat ilişkisi geliştiği ifadeleri yer
aldı. Erdoğan'ın önüne konan bilgi notunda, Zarrab'ın Bağış'a 3
defada 500'er bin dolar olmak üzere toplamda 1,5 milyon dolar
rüşvet verdiği belirtildi.
Polisin gönderdiği bilgi notunda, Halkbank eski Genel Müdürü
Süleyman Aslan ile ilgili şu iddialar yer aldı:
"Exel dosyasına bakıldığında 29.03.2013 tarihi itibariyle Süleyman
Aslan’a gönderilen 2.000.000.00 (2 milyon) EURO ve 500.000 (500
bin) Dolar gönderildiği anlaşılmış bu rüşvetlerin gönderildiği hem
teknik takip, hem de fiziki takip çalışmalarıyla tespit
edilmiştir.
Süleyman Aslan’ın ikametine rüşvet gönderme eylemleri bundan sonra
da 500’er bin dolar olmak üzere çok defa (14) devam etmiş ve çoğu
sefer bu eylemler fiziki takip görüntüleri ile tespit edilmiş,
hatta bir uygulamada ayakkabı kutusuna yerleştirilmiş 500 bin dolar
net bir şekilde görüntülenmiştir."
17 Aralık günü operasyondan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a
polis tarafından hazırlanıp saat 10.30 sıralarında gönderilen bilgi
notuna T24 ulaştı.
“Rıza Sarraf Liderliğindeki Suç Örgütü ve Eylemleri” başlığı ile
gönderilen bilgi notunda, suç konusu şöyle anlatıldı:
“Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, rüşvet
vermekalmak, resmi ve özel belgede sahtecilik, gümrük kanununa
muhalefet, fuhşa aracılık”
Bilgi notunun devamında ise soruşturmanın başlangıcından itibaren
gelinen süreç anlatıldı.
Soruşturmanın başlangıcı bölümünde şu bilgilere yer verildi:
“Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğünün 07.05.2010 tarihli e posta
ihbar formunda ve aynı konu ile ilgili olarak 18.07.2012 tarihinde
Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüze gönderilen faks ihbarında
özetle;
Rıza Sarraf isimli şahsın organizatörlüğünde (ihbarda ismi geçen)
birçok şahsın İran’a Arabistan’a ve Irak’a altın ihracatı yapıyor
gibi gösterilip uyuşturucu ve kaçakçılık çetelerinin paralarını
döndürdükleri, Rıza Sarraf’ın şoförlüğü ve kuryeliğini yapan Turgut
Happani’nin 150 milyon dolar parayla Rusya’ya giderken yakalandığı,
bu paranın da Rıza Sarraf’ın olduğu, Rıza Sarraf’ın İran’a altın
satıyor gibi görünüp karaparaları bu yöntemle Türkiye’ye geri
soktuğu son günlerde gazetelerde çıkan İran’a altın ihracatı
haberlerine bakıldığında bu çetenin döndürdüğü kaçakçılık parasının
büyüklüğünün görüleceği iddia olunmuştur.
Konuyla ilgili şube müdürlüğümüzün arşiv kaynaklarında yapılan
araştırmada; MASAK’ın 13.05.2008 tarihli ve R-61 sayılı kapsamlı
inceleme raporunda; ihbarda adı geçen şahısların da aralarında
bulunduğu şahıslarla ilgili şüpheli işlemlerin incelenmesi
neticesinde, kara para aklanıyor olabileceği, ancak yapılan kara
para incelemelerinde şüpheli para hareketlerinin tespitinin tek
başına yeterli olmadığı, konunun delilleri ile açığa için
iletişimin dinlenmesi tedbirine ihtiyaç duyulduğunun
değerlendirildiği belirtilmiştir.
İhbarlar ve MASAK raporunda geçen hususlarla ilgili 13.09.2012
tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından CMK.MD. 158
kapsamında soruşturma talep edilmiş, 2012120653 sayılı soruşturmaya
kayden araştırmaların yapılması talimatı alınmıştır.
07.05.2010 tarihli e posta ihbarının Muhabere Elektronik Şube
Müdürlüğü tarafından Şube Müdürlüğümüz ile birlikte İstihbarat Şube
Müdürlüğüne de gönderildiği, ilgili birimin yaptığı çalışma sonucu
02.09.2012 tarihinde Rıza Sarraf liderliğinde bir suç grubunun
“kara para aklama” suçunu işledikleri bildirilmiştir.
Bilgi notunda, 32 kişilik şüpheli isimlerinin yanı sıra, örgüt
lideri olarak dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu,
dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu, Halk Bank Genel
Müdürü, Ekonomi Bakanı Özel Kalemi, Ekonomi Bakanı Özel Kalemi”
şeklinde bilgiler yer aldı. O tarihte “Reza ve Ebru’nun şoförü 150
Milyon Dolarla yakalandı” başlıklı gazete haberi bilgi notuna dahil
edildi. Ayrıca kara para aklanmasına ilişkin trafiği gösteren bir
şemada bilgi notuna yansıdı.
Bilgi notu şu ifadelerle devam ediyor: Projeli çalışma ve
tespitler
Konuyla ilgili olarak ilk etapta “Suç işlemek amacıyla örgüt
kurmak”, “kaçakçılık” ve “suçtan elde edilen mal varlığının
aklanması” suçları ile ilgili dinleme tedbirlerine başlanmış olup
yapılan çalışmalarda şahısların rüşvet suçunu da işlediklerine dair
delillere rastlandığından daha sonraki süreçte rüşvet suçu ile
ilgili olarak iletişimin dinlenmesine devam edilmiştir.
Yaklaşık 14 ay süren çalışmalar neticesinde şüpheli şahısların:
-İran ve Rusya’daki bankalarda parası bulunan müşterilerinin sıcak
para ihtiyacını uluslararası bankacılık işlemlerine takılmayacak
şekilde geliştirdikleri iki farklı sistemle paravan firmalar
üzerinden sahte fatura ve beyanlarla komisyonla para transferi ve
kuryeliği yaptıkları ( bu sistemler ağı da detaylıca
anlatılmaktadır)
-İran’a gönderilen külçe altınların toplanması ile ilgili olarak
Gana’dan usulüne aykırı olarak gelen 1,5 ton altın olayı ile ilgili
resmi makamlara sahte belge vererek, kaçakçılığa teşebbüs ettikleri
( Olay aşağıda detayları ile anlatılcaktır)
-Havalimanlarından yurt dışına para çıkarma işlemlerinde
kullandıkları 55 farklı kurye ile yaptıkları sevkiyatlarda nakit
beyan formu doldurmadan çıkış yaparak gümrük kanununa ve Türk
parasını koruma kanuna aykırı hareket ettikleri usulsüzlüklerine
veya işlemlerine zorluk çıkaran gümrük ve ya emniyet görevlilerinin
tayinini çıkarttıkları anlaşılmıştır.
-Örgüt Lideri Rıza Sarraf’ın özetle bahsedilen bu usulsüzlüklerinin
gerçekleşmesi kolaylığı rakiplerinin engellenmesi adliidari
tedbirlerden korunmak veya usulsüz veya usulünce her türlü
işlemlerini çözdürmek amacıyla Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ,
İçişleri Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği Bakanı Eğemen Bağış,
Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, Ekonomi Bakanı Özel
Kalemleri Onur Kaya ve Mustafa Behçet Kaynar ve Çin’de ismi
bilinmeyen banka yetkilileri ile maddi menfaat ilişkisi
gerçekleştirerek rüşvet verdiği şahısların Dubai havalimanında
görevli olup bahse konu kurye işlemlerinde kolaylık sağladıkları
anlaşılan yabancı emniyet görevlilerine İstanbul’da lüks otellerde
kadın sağlayarak rüşvet mahiyeti ile fuhşa aracılık ettikleri
anlaşılmıştır.
- Soruşturma kapsamında (EK-1) de sayılan şüpheli şahıslara yönelik
17.12.2012 günü eş zamanlı operasyon planlanmaktadır.
“Sistem (İran odaklı yeni sistem)” başlıklı bölümde ise şu
bilgilere yer verildi:
“şüpheli şahısların İran’a uygulanan ambargodan kaynaklanan
bankacılık işlemlerindeki kara para ve swift sorgulamalarını delmek
amacıyla geliştirdikleri bu yeni “Sistem” de , “Müsteri” diye tabir
edilen İranlı şahısların İran bankalarında bulunan paralarını yurt
dışına çıkarttıkları ve akabinde tekrar İran’a (fiziki) altın veya
döviz olarak soktukları, böylece İran’ın nakit para ihtiyacını
karşılama odaklı komisyonculuk yaptıkları anlaşılmıştır.
Bu kapsamda şüphelilerin Çin Halk Cumhuriyeti’nde paravan firmalar
kurdukları, bu firmalar adına açtıkları banka hesaplarına İran’daki
bankalardan ihracat ödemesiymiş gibi havale yaptıkları, ve bu
işlemler için sahte evrak tanzim ettikleri,
Çin’den gelen paraları bekletmeden Türkiye’de kurdukları paravan ve
gerçek firmaların hesabına ihracat ödemesi gibi gönderdikleri,
İran’a göndermek üzere altın ihracatına dönüştürecekleri para ile
ilgili gerçek firmaların Halk Bankası’ndaki hesabını kullandıkları,
döviz olarak fiziken İran’a çıkartılacak paralar ile ilgili diğer
bankaları kullandıkları, toplanan külçe altın ve nakit paraları
kuryeler aracılığı ile havalimanından İran’a ya da İran’a
gönderilmek üzere Dubai’ye fiziki olarak yolladıkları
Halk Bankası’nda kullandıkları işlemlerde Dubai-İran-Türkiye
üçgeninde gerçekte olmayan transit gıda/ilaç ticaretine dair sahte
belgeler ibraz ettikleri,
Geliştirdikleri bu sistemle resmi belgede sahtecilik suçunu
işledikleri anlaşılmıştır.
Diğer yandan şüphelilerin külçe altını nasıl temin ettikleri ile
ilgili yapılan çalışmalarda; her ne kadar çoğu zaman bu altınların
legal faaliyet gösteren firmalardan normal ticareti faaliyetle
satın alındığı anlaşılmış olsa da aşağıda detaylıca anlatılan bir
olayda sahte evraklarla (kaçak yöntemle) 1,5 ton altının Gana’dan
Türkiye’ye sokulmaya çalışıldığı, olayın ulusal medyada ses
getirmesi üzerine yine oluşturdukları siyasi ve bürokratik baskı ve
bu doğrultuda hazırlanan sahte evraklarla altınların el konulmadan
Dubai’ye gönderimi sağladıkları tespit edilmiştir.
NOT: Türkiye’nin İran’a olan petrol ve gaz ödemelerinin altın
ihracatı ile gerçekleştirilmesi ile ilgili işlemlerde Rıza
Sarraf’ın rolü olduğu anlaşılmış olmakla birlikte bu transferler ve
işlemler tahkikata konu incelemelere dahil edilmemiştir.
Gana’dan gümrük usulüne
aykırı olarak gelen 1,5 ton altın olayı
“Yapılan çalışmalarda , ULS Kargo firmasına ait kargo uçağının
01.01.2013 tarihinde Gana’dan gelerek İstanbul Atatürk Havalimanına
indiği,
Uçak içerisinde 1,5 ton külçe altın olduğunun tespit edildiği,
altınlara ilişkin hiçbir belge sunulamayınca uçağın
mühürlendiği,
Sonradan şüpheli şahıslar tarafından Gana’daki bir gönderici
tarafından Dubai’deki alıcıya gönderdiğini gösterir sahte özet
beyanın sunulduğu,
Ancak altınların olduğu kasalarda İstanbulBeylikdüzü ilçesinde
faaliyet gösteren Master Turizm isimli firmanın bilgilerinin
olduğunun tespit edildiği,
Bu altınlar için önce hiçbir belge sunulmadığı sonradan sunulan
belgelerde ise “altın” değil, “doğal taş” (mineral samples)
ibaresinin olduğunun tespit edildiği,
ULS Kargo tarafından uçağın iniş sebebinin yakıt ikmali ve personel
değişimi olduğunun söylendiği, ancak uçakta altınların olduğunun
tespit edilmesi üzerine, iki İranlı şahsın havalimanından başka
yere gittikleri tutanak ile kayıt altına alındığı,
Altınlar için şüpheli şahıslara ait Duru Döviz adına alıcı olarak
ULS Kargo Gümrük Müdürlüğüne başvuruda bulunduğu, ancak Rıza
Sarraf’ın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a durumu bilgilendirerek
probelemi çözmesini istemesi ve akabinde Özel Kalem Onur Kaya’nın
konuyu Gümrük Müsteşarı Ziya Altunyaldız’a bildirerek yardımcı
olmasını istemesi üzerine, Gümrük Müdürünün isteği ile gerçeğe
aykırı olarak ikinci bir dilekçe yazılarak firmanın alıcı olmadığı,
yükün gerçek alıcısının Dubai olduğunun bildirildiği,
Söz konusu uçak içerisinde bulunan altınların yurda kaçak yollardan
sokulacağına ve öncesinde hiçbir belge sunulmamasına, sonradan
sunulan belgelerin uyumlu olmamasına, belgelerde altınları gönderen
firmanın da Gana ülkesinde altın ihracatına izninin olmamasına,
kasalar üzerindeki firmanın Türk firması olmasına, alıcı olarak
Türk bir döviz firmasının geri çekmesine ve bunların tutanaklar ile
kayıt altına alınmasına rağmen, altınlar 18.01.2013 günü Dubai’ye
gönderilmiş, konu hakkında adli makamlara bilgi verilmemiştir.
Olayın medyada yer alması üzerine Gümrük ve Ticaret Bakanı talimatı
üzerine yapılan Gümrük Müfettişleri incelemesinde olayda sahtecilik
ve gümrük kanununa muhalefet olduğu konusunda görüş bildirdiği,
raporun Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilerek adli
tahkikata başlandığı öğrenilmiştir.
Rıza Sarraf kimdir
1983Tahran İran doğumlu , sonradan TC vatandaşı
İranlı Bankalarla sıkı irtibatlı olan Rıza Sarraf’ın İran’n bir
önceki yöntemiyle ( Ahmedi Nejat’la ) babası üzerinden irtibatının
olduğu bilinmektedir.
Rıza Sarraf şarkı sözü yazarak İbrahim Tatlıses ile tanışmış bu
yönüyle sosyete tanınmaya başlamış, sonradan Türk vatandaşı olup
Ebru Gündeş ile evlenmiştir. Ebru Gündeş’e aldığı pahalı hediye,
yat ve lüks arabalarla sürekli mağazin aleminde anılmaya başlamış
bu vesile ile kendisine iyi çevre edinmiştir.
Buradan yaptığı sıçrama ile Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile
tanıştığı anlaşılmıştır.
Teknik takip çalışmaları sürerken Rıza SARRAF ile Zafer Çağlayan
arasında maddi menfaat ilişkisinin geliştiği ve ZAFER Çağlayan’In
özel kalemleri sayesinde problemlerini çözdürdüğü, diğer yandan
zaman içerisinde Zafer Çağlayan’ın Rıza Sarraf’ı üst düzey siyasi
ve bürokratlarla tanıştırarak, rüşvet ilişkisi kurması için bir
basamak olduğu görülmüştür.
Öncelikle Zafer Çağlayan’ın tanıştırması ve yönlendirmesi ile HALK
Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile rüşvet ilişkisine girmiş,
banka işlemlerinde eşi olmayan bir ayrıcalık kazanmıştır.
Daha sonra Zafer Çağlayan’ın Rıza Sarraf ile Avrupa Bakanı Eğemen
Bağış’ tanıştırmış, kısa bir süre sonra Rıza Sarraf ile Eğemen
Bağış arasında maddi menfaat ilişkisinin geliştiği görülmüştür.
Rıza Sarraf Muammer Güler’İn İçişleri Bakanı olmasından sonra
kendisi ve oğlu Barış Güler ile tanışmış ve bu bakanlık nezdindeki
işlemlerini hallettirmek üzere çok kısa bir zamanda rüşvet ilişkisi
geliştirdiği anlaşılmıştır.
Rıza Sarraf’In liderliğini yaptığı örgütünün eylemlerini
gerçekleştrimesini örtbas edilmesi ve her türlü işlemleri
işlemlerini çözmek için Türkiye,Dubai ve Çin’deki kamu
görevlilerine rüşvet şiar edindiği ve bu yönde irtibatlarını adım
adım geliştirdiği görülmüştür.
Ayrıca bu üç bakanın Rıza Sarraf ile olan ilişkilerinin Sn.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından öğrenilmesinden
çekindikleri diğer yandan da Rıza Sarraf’ın Devlet Bakanı Ali
Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kabinede kendisini
destekleyen birilerinden şüphe edip araştırdıkları bilgisinden
dolayı bu bakanlardan bu bakanlardan çekindiği anlaşılmıştır.
Kamu görevlileri ve konumları
Zafer Çağlayan ( Ekonomi Bakan)
Zafer Çağlayan ve oğlu Salih Kaan Çağlayan’ın Rıza Sarraf ile maddi
menfaat ilişkilerinin olduğu, Rıza Sarraf’ın ihracat ve bankacılık
konuları ile ilgili Ekonomi Bakanlığı nezdindeki işlem ve
usulsüzlüklerine özel kalemleri Onur Kaya ve Mustafa Behçet
Kaynar’a verdiği talimatlarla yardımcı olduğu, özel kalemlerin de
bu doğrultuda gerek bu bakanlıkla ilgili gerekse diğer
bakanlıklarla ilgili işlemlerde adeta Rıza Sarraf’ın özel kalemi
gibi hareket ederek, talimatlarını yerine getirip problemlerini
çözdükleri görülmüştür. Rıza Sarraf’ın Gana’dan usule aykırı olarak
gelen ve el konulması gereken 1,5 tonluk altın ile ilgili sıkıntıyı
bu kanalla çözdüğü anlaşılmıştır.
Rıza Sarraf’ın eylemlerinde hayati önem arz eden Halk Bankası
üzerinden yaptığı havalelerle ilgili swift denetimi ve
sorgulamalarından kaçınmak için ihtiyaç duyduğu bağlantıyı Zafer
Çağlayan, Rıza Sarraf’ı Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan
ile tanıştırarak sağladığı anlaşılmıştır.
Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf’ın gerçekte olmayan ihracat bedeli
havalelerine rüşvet karşılığında göz yummasının bizzat Zafer
Çağlayan tarafından telkin edildiği anlaşılmış, Zafer Çağlayan,
Süleyman Aslan ve Rıza Sarraf’ın bu konularla ilgili lüks otellerde
buluşarak toplantı yaptıkları tespit edilmiştir.
Yapılan teknik takip çalışmalarından bu toplantılarda Çin’den
gönderilen ihracata konu paranın %3-%0,5’inin Zafer Çağlayan’a
verileceğinin ve Süleyman Aslan’a verilecek rüşvetin ise Zafer
Çağlayan için ayrılan miktardan düşüleceği kararlaştırıldığı
anlaşılmıştır.Devam eden süreçte şahısların kararlaştırdıkları
şekilde hareket ederek, Zafer Çağlayan’a ve Süleyman Aslan’a sık
sık rüşvet yolladıkları, hem teknik takip çalışmaları hem fiziki
takip çalışmaları hem de iletişimin tespiti sayesinde elde edilen
exel dosyası ile tespit edilmiştir. Bu dosya ile kamu görevlilerine
rüşvet olarak verilen notların tutulduğu görülmüştür.
Exel dosyasına bakıldığında 29.03.2013 tarihi itibariyle Zafer
Çağlayan’a değişik tarihlerde toplam 32,153,600,00 ( 32 milyon 150
bin..) EURO ve 1,400,000,00 (1 milyon 400 bin..) dolar rüşvet
gönderdiği anlaşılmıştır. ( Bu miktarın içinde Süleyman Aslan’a
gönderilen 2,000,000,00 ( 2 milyon) EURO ve 500,000,00 ( 500 bin..)
dolar da bulunmaktadır.
Bu miktarın haricinde Zafer Çağlayan’ın talimatıyla alınan mücevher
ve lüks saatler için 200.000.00 EURO ve 5.426.761.00 DOLAR paranın
da Rıza Sarraf tarafından ödendiği ve bu miktarın %03,4’lük rüşvet
payından düşüldüğü tespit edilmiştir.
Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf’ın gerçekte olmayan ihracat bedeli
havalelerine rüşvet karşılığında göz yummasının bizzat Zafer
Çağlayan tarafından telkin edildiği anlaşılmış, Zafer Çağlayan
Süleyman Aslan ve Rıza Sarraf’ın bu konularla ilgili lüks otellerde
buluşarak toplantı yaptıkları tespit edilmiştir.
Yapılan teknik takip çalışmalarından bu toplantılarda Çin’den Halk
Bankasına vurulan paranın %0,3, %5’inin Zafer Çağlayan’a
verileceğinin ve Süleyman Aslan’a verilecek rüşvetin ise Zafer
Çağlayan’ın ayrılan miktardan düşüleceği kararlaştırıldığı
anlaşılmıştır. Devam eden süreçte Süleyman Aslan’a sık sık rüşvet
yolladıkları, hem teknik takip çalışmaları hem fiziki takip
çalışmaları hem de incelenen exel dosyası ile tespit
edilmiştir.
Exel dosyasına bakıldığında 29.03.2013 tarihi itibariyle Süleyman
Aslan’a gönderilen 2.000.000.00 (2 milyon) EURO ve 500.000 (500
bin) Dolar gönderildiği anlaşılmış bu rüşvetlerin gönderildiği hem
teknik takip, hem de fiziki takip çalışmalarıyla tespit
edilmiştir.
Süleyman Aslan’ın ikametine rüşvet gönderme eylemleri bundan sonra
da 500’er bin dolar olmak üzere çok defa (14) devam etmiş ve çoğu
sefer bu eylemler fiziki takip görüntüleri ile tespit edilmiş,
hatta bir uygulamada ayakkabı kutusuna yerleştirilmiş 500 bin dolar
net bir şekilde görüntülenmiştir.
Süleyman Aslan’ın aldığı bu rüşvetlerin karşılığında gerçekte
olmayan ihracatın bedeli olarak havale ettiği paralarla ilgili
yapılması gereken detaylı sorgulamaları gevşeterek göz yumduğu, bu
durumun uluslar arası bankacılık esasları açısından Halk Bankası’nı
ve hatta İran ile yapılan bu işlemleri ülkeyi zor durumda
bırakacağı riskine karşın Zafer Çağlayan’ın da yönlendirmesiyle yol
verdiği hatta yöntem gösterdiği anlaşılmıştır.
Diğer yandan Süleyman Aslan Rıza Sarraf’ın talimatları
doğrultusunda eski elemanı ve rakibi Taha Ahmet Alacacı’nın da
benzer şekilde komisyonculuk yapmasını engelemiş Süleyman Aslan
tarafından geliştirilen çeşitli prosedür ve bahanelerle işlemleri
görülmeyen Taha Ahmet Alacacı iş yapmaz hale getirilip, Rıza Sarraf
tekelleştirilmiştir.
TOPLAM:
3 (3 milyon) EURO
3.900 ( 3 Milyon 900 bin) DOLAR
1.000.000.00 ( 1 Milyon) TL
2 defa da miktarı henüz bilinmeyen para gönderilmiştir.
Onur Kaya – Mustafa Behçet Kaynar ( Ekonomi Bakanı Özel
Kalemleri)
Zafer Çağlayan’ın Rıza Sarraf’ın taleplerini özel kalemlerine
verdiği talimatlarla takip ettirmesi nedeniyle özel kalemler Onur
Kaya ve Mustafa Behçet Kaynar’ın da Rıza Sarraf ile olan
irtibatının zaman içerisinde yoğunlaştığı hatta Sarraf’ın özel
kalemi gibi hareket ederek, bakanlık kaleminin vermiş olduğu gücü
Rıza Sarraf’ın işlemlerini çözmek için kullandıklar, Her iki özel
kalem arasında paylaşmak üzere 14 .000.000.00 TL para verdiği
tespit edilmiştir.
Eğemen Bağış ( Avrupa Birliği Bakanı)
Rıza Sarraf’ın otel yapımı projesi ile ilgili olarak Zafer
Çağlayan’ın Eğemen Bağış’ı tanıştırdığı şahısların üçünün birlikte
buluştukları bundan itibaren Rıza Sarraf ile Eğemen Bağış arasında
maddi menfaat ilişkisinin gelişmeye başladığı anlaşılmıştır.
Rıza Sarraf’ın kardeşi Mohammed Zarrap’ın bakanlar kurulu kararı
ile istinai yoldan vatandaşlığa alınması planları yapılırken bu
husus ve otel yapımı konusu ile ilgili Eğemen Bağış ile
Ortaköy’deki Avrupa Birliği Bakanlığındaki ofisine giderken
ayakkabı kutusuna sarılı 500 bin dolar götürdüğü hem teknik takip
çalışmaları ile tespit edilmiş, hem de fiziki takip ile
görüntülenmiştir.
Rıza Sarraf’In babasına İtalyan Konsolosluğundan alınacak vize ile
ilgili Eğemen Bağış’ın aracılık yapması üzerine bu konu ve bakanlar
kurulundan ağabeyi için çıkarılacak vatandaşlık kararı için
Muhammed Sadeg Rafgar Shishsen kuryeliğinde bir takım elbise ve 500
bin doların Eğemen Bağış’ın ikametine gönderildiği
görüntülenmiştir.
Rıza Sarraf’ın eski kurduğu sistemde kullandığı Adem Gelgeç adına
kayıtlı paravan firmalarla ilgili yapılan vergi denetimini Orhan
İnce aracılığıyla Bugün Gazetesinde haber yapılacağı hususunun Rıza
Sarraf’ın talebi doğrultusunda Muammer Güler ve Eğemen Bağış
tarafından engellendiği anlaşılmıştır.
Bu kapsamda yapılan görüşmeler Eğemen Bağış’ın Hüseyin Çelik ile
konuyu görüştüğü ve bu kanaldan Bugün Gazetesine haberin
yaptırılmaması için telkin ve baskıda bulunulduğu anlaşılmıştır. Bu
hadisenin üzerine Rıza Sarraf’ın Eğemen Bağış’a bir kez daha 500
bin dolar gönderdiği hem teknik takip çalışmaları hem de fiziki
takip çalışmaları tespit edilmiştir.
İçişleri Bakanı Muammer Güler
“Örgüt yöneticilerinde Rüçhan Bayar’ın akrabası olan Muammer
Güler’İn bakan olmasının akabinde Rıza Sarraf’ın itibarını
kullanarak Muammer Güler ile tanıştığı, tanıştıktan kısa süre sonra
Muammer Güler’İn oğlu Barış Güler’in aracılığı ve takipçiliği ile
aralarında rüşvet ilişkisinin geliştiği anlaşılmıştır.
Şahısların ilk etapta iki partide verilecek 1,500,000,00 (1,5
milyon) dolar karşılığında 4 ana husus için anlaştıkları ve paranın
Barış Güler’e teslim edildiği görüntülerle tespit edilmiştir.
Bu kapsamda örgüt yöneticilerden ve Rıza Sarraf’In kardeşi olan
Mohammed Zarrap’ın Türk vatandaşlığına istisnai yoldan alınması
için İçişleri Bakanlığının Bakanlar Kurulu’na sunacağı teklif
hususunda yardımcı olacağı anlaşılmış ve vaat edildiği şekilde
Mohammed Zarrap Türk vatandaşlığına alınmıştır.
Rıza Sarraf’ın trafikte araçlarının durdurulmaması ve emniyet
şeridini kullanabilmesi hususunda da anlaşmaya varıldığı, bunun
için Barış Güler takipçiliği ve Muammer Güler’İn yönlendirmesi ile
Trafikten Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Şengün’e ilgili
araç plakaları verilmiş, Rıza Sarraf’ın trafikte durdurulmamasının
önüne geçilmiştir.Bu duruma daha kalıcı bir çözümün bulunması için
Rıza Sarraf’a koruma memuru verilmesi hususunu yine Muammer Güler
tarafından takip edildiği anlaşılmış, polis memuru tahsis
edilmiştir.
Rıza Sarraf’ın İran’dan para havale etmek için Çin’de kurdurduğu
paravan firmalar Çin Bankalarında hesap açılmasına ihtiyaç
duyduğundan TC İçişleri Bakanlığı adına referans mektubu alınması
hususunda anlaşmaya vardıkları ve referans mektubunun Barış Güler
aracılığıyla Rıza Sarraf’a ulaştırıldığı anlaşılmıştır.
Bu hususların haricinde Rıza Sarraf’ın husumetli olduğu Emniyet
Müdürü Orhan İnce’nin İstanbul dışına tayininin çıkarılması
konusunda Muammer Güler’in müdahil olduğu anlaşılmış, ayrıca Rıza
Sarraf’ın eski kurduğu sistemde kullandığı Adem Gelgeç adına
kayıtlı paravan firmalarla ilgili yapılan vergi denetiminin Orhan
İnce aracılığıyla Bugün Gazetesinde haber yapıldığı hususunun Rıza
Sarraf’ın talebi doğrultusunda Muammer Güler ve Eğemen Bağış
tarafından engellendiği anlaşılmıştır.
Muammer Güler’in bu konuda çabaları ve vatandaşlık konusunun
sonuçlanması üzerine; Rıza Sarraf’ın Barış Güler’e 3,500,000,00
(3,5 milyon) dolar daha verdiği görüntülenmiş bu fiziki takip
çalışması sırasında şahıslar takip edildikleri konusunda şüpheye
düşmeleri üzerine soruşturmanın İçişleri Bakanı Muammer Güler
tarafından araştırılacağı bilgisi üzerine iletişimin dinlenmesi
tedbiri savcılık talimatıyla 27.10.2013 tarihinde
sonlandırılmıştır.
TOPLAM:
Rüşvet Olarak: 5.800.000.00 dolar (yaklaşık 12 milyon TL)
+ 16.04.2013 tarihinde giden rüşvet parası Barış Güler’e
danışmanlık adı altında 155,000,00 dolar"