04 Ara 2015 11:28
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:13
Bahçeli Twitter'dan sert çıktı! Artık Saray'da tezek yakılsın!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nun Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrasında doğalgazla ilgili yaptığı açıklamaları eleştirdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, doğalgaz konusunda hükümetin geriye sardığını belirterek, “Bu milletin çektiği çile yeter. Artık sarayda tezek yakılsın, saray sobayla ısınsın”dedi.
Bahçeli, twitter gündemdeki konuları değerlendirdi. Bahçeli'nin twitter'dan paylaştığı mesajı şöyle:
"Kahraman uzun ömürlüdür ve her zaman hürmetle hatırlanır. Ucuz kahraman tıpkı korkak gibi kısa solukludur, ilk engelde sendeleyip düşer. Ne çektiysek yapay kahramanlık gösterilerinden çektik. Kaderimiz mi diyorum, ama kaderin teslimiyetçilik olmadığını da iyi biliyorum. Kaderde yalana boyun eğmek var mı? Yalancıların hakimiyet ve saltanatına ne yapalım kaderimiz buymuş diyerek tepkisiz mi duralım? Sütçü İmam'ı sütçü Malazgirt Zaferi'nin yıldönümünde, Romen Diyojen gülle gülle saldırdı, dediler, birisi çıkıp o tarihlerde top neredeydi ki diye sormadı.
Sütçü İmam'ı sütçü Nine yaptılar, Faruk Nafiz Çamlıbel'in Sanat isimli şiirini Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya mal ettiler, önemseyen olmadı. Faruk Nafiz Çamlıbel'in Sanat isimli şiirini Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya mal ettiler, önemseyen olmadı. “Görüşen yok, görüştü diyen şerefsiz, ilgili arkadaşı ben gönderdim, derdi olan varsa bana söylesin” diye diye İmralı'ya demir attılar.
One Minute'ten destan çıkardılar, Akdeniz'e White Sea diyerek yere çakıldılar. Davos, Oslo, Brüksel, Washington derken sıfırı tükettiler.
RÜŞVET ALDILAR, ADI DARBE OLDU
Rüşvet aldılar, adı darbe oldu. Yolsuzluk patladı, dış düşmanların oyunu gösterildi. Para eritirken basıldılar, montaja, dublaja bağladılar. Günah işleme özgürlüğünü icat ettiler, sahte fetvalar düzenlediler, ulema dediler, besmele çekip kul hakkını yeme kuyruğuna girdiler. Kara cehalet tedavisi olmayan bir hastalıktır. Bile bile çelişkiye düşüp bir şey olmamış gibi davranmak da kızarmayan yüzün habercisidir.
SARAYDA TEZEK YAKILSIN
Sonra, doğal gaz gelmeyen il kalmayacak, Ayşe Hanım rahatlayacak, bodrumdan kömür çıkarma derdi kalmayacak dediler, ne oldu? Geriye sardılar. Şimdi de diyorlar ki, “Biz hayat boyu doğal gazla yaşamadık. Bu millet çileye alışıktır.” Yetmedi, “Gerekirse tezek yakarız” dediler. Gün geldi, Bingöl'de olmayan doğal gazı varmış gibi anlattılar, gün geldi doğal gaz bulunmayan Zonguldak'ta açık açık yalan söylediler. Bu milletin çektiği çile yeter. Artık Sarayda tezek yakılsın, saray sobayla ısınsın.
SUÇLAMALARA RAĞMEN MUZAFFER KOMUTAN GİBİ GEZİYORLAR
Konuşması kolay, buyurun çileye biraz da siz ortak olun. Doğrusunu isterseniz bu millet çileye alışık sözüne çok alındım, çok üzüldüm. Çileyi çeken millet, çalıp söyleyen, köşeyi dönen onlar. Onlar ki, gülüp eğleniyorlar. Haklarında yığınla suçlamaya rağmen muzaffer bir komutan gibi geziyorlar, yiyorlar, gemilerini yüzdürüyorlar. Bu adaletsizliği sorgulamadıkça, bu haksızlığa kafa yormadıkça, zorlu şartlar yenilemez, dağ gibi pürüzler dağıtılamaz. Doğrunun yolu uzun ve çetindir. Yalan ve ahlaksızlık kurnaz ve fırsatçıdır. Yol doğru olduktan sonra varılır, yalan er geç yarı yolda kalır. Milletimin her güzel evladından sorgulamasını rica ettiğim husus şudur: Biz bugünkü Türkiye tablosuna, yönetim tercihine layık mıyız? Doğru cevap kurtuluştur. Kurtuluşun kıvılcımı ise milli, inançlı ve mücadeleci ruhlarda çakacaktır. Dün öyle oldu, yarın da aynısı olacaktır”
Bahçeli, twitter gündemdeki konuları değerlendirdi. Bahçeli'nin twitter'dan paylaştığı mesajı şöyle:
"Kahraman uzun ömürlüdür ve her zaman hürmetle hatırlanır. Ucuz kahraman tıpkı korkak gibi kısa solukludur, ilk engelde sendeleyip düşer. Ne çektiysek yapay kahramanlık gösterilerinden çektik. Kaderimiz mi diyorum, ama kaderin teslimiyetçilik olmadığını da iyi biliyorum. Kaderde yalana boyun eğmek var mı? Yalancıların hakimiyet ve saltanatına ne yapalım kaderimiz buymuş diyerek tepkisiz mi duralım? Sütçü İmam'ı sütçü Malazgirt Zaferi'nin yıldönümünde, Romen Diyojen gülle gülle saldırdı, dediler, birisi çıkıp o tarihlerde top neredeydi ki diye sormadı.
Sütçü İmam'ı sütçü Nine yaptılar, Faruk Nafiz Çamlıbel'in Sanat isimli şiirini Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya mal ettiler, önemseyen olmadı. Faruk Nafiz Çamlıbel'in Sanat isimli şiirini Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya mal ettiler, önemseyen olmadı. “Görüşen yok, görüştü diyen şerefsiz, ilgili arkadaşı ben gönderdim, derdi olan varsa bana söylesin” diye diye İmralı'ya demir attılar.
One Minute'ten destan çıkardılar, Akdeniz'e White Sea diyerek yere çakıldılar. Davos, Oslo, Brüksel, Washington derken sıfırı tükettiler.
RÜŞVET ALDILAR, ADI DARBE OLDU
Rüşvet aldılar, adı darbe oldu. Yolsuzluk patladı, dış düşmanların oyunu gösterildi. Para eritirken basıldılar, montaja, dublaja bağladılar. Günah işleme özgürlüğünü icat ettiler, sahte fetvalar düzenlediler, ulema dediler, besmele çekip kul hakkını yeme kuyruğuna girdiler. Kara cehalet tedavisi olmayan bir hastalıktır. Bile bile çelişkiye düşüp bir şey olmamış gibi davranmak da kızarmayan yüzün habercisidir.
SARAYDA TEZEK YAKILSIN
Sonra, doğal gaz gelmeyen il kalmayacak, Ayşe Hanım rahatlayacak, bodrumdan kömür çıkarma derdi kalmayacak dediler, ne oldu? Geriye sardılar. Şimdi de diyorlar ki, “Biz hayat boyu doğal gazla yaşamadık. Bu millet çileye alışıktır.” Yetmedi, “Gerekirse tezek yakarız” dediler. Gün geldi, Bingöl'de olmayan doğal gazı varmış gibi anlattılar, gün geldi doğal gaz bulunmayan Zonguldak'ta açık açık yalan söylediler. Bu milletin çektiği çile yeter. Artık Sarayda tezek yakılsın, saray sobayla ısınsın.
SUÇLAMALARA RAĞMEN MUZAFFER KOMUTAN GİBİ GEZİYORLAR
Konuşması kolay, buyurun çileye biraz da siz ortak olun. Doğrusunu isterseniz bu millet çileye alışık sözüne çok alındım, çok üzüldüm. Çileyi çeken millet, çalıp söyleyen, köşeyi dönen onlar. Onlar ki, gülüp eğleniyorlar. Haklarında yığınla suçlamaya rağmen muzaffer bir komutan gibi geziyorlar, yiyorlar, gemilerini yüzdürüyorlar. Bu adaletsizliği sorgulamadıkça, bu haksızlığa kafa yormadıkça, zorlu şartlar yenilemez, dağ gibi pürüzler dağıtılamaz. Doğrunun yolu uzun ve çetindir. Yalan ve ahlaksızlık kurnaz ve fırsatçıdır. Yol doğru olduktan sonra varılır, yalan er geç yarı yolda kalır. Milletimin her güzel evladından sorgulamasını rica ettiğim husus şudur: Biz bugünkü Türkiye tablosuna, yönetim tercihine layık mıyız? Doğru cevap kurtuluştur. Kurtuluşun kıvılcımı ise milli, inançlı ve mücadeleci ruhlarda çakacaktır. Dün öyle oldu, yarın da aynısı olacaktır”