Bahçeli, Öcalan'ı göreve çağırdı: Çıksın terörü bitirdiğini ilan etsin
MHP lideri Devlet Bahçeli, 1999'da yakalandığında Türkiye'ye hizmete hazır olduğunu bildiren terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan'a çağrıda bulunarak, "'Her türlü hizmete açığım' diyen teröristbaşı, çıksın terörü bitirdiğini ilan etsin" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada TBMM açılışında DEM Partili vekillerle el sıkışmasna göndermede bulunarak "Uzattığım el, hesapsız bir eldir. Samimi ve iyi niyetli bir eldir. Biz elimizi bir süreç için değil kardeşlik ve kaderdaşlık için uzatırız. Hodri meydan; kana değil, kardeşliğe susadığını göstersinler. CHP yönetimi cevap versin, 4 parçalı Kürdistan'ın kurulmasından yana mısınız değil misiniz açıklayın da görelim. Türkiye'ye getirilirken 'her türlü hizmete açığım' diyen teröristbaşı çıksın, terörü bitirdiğini ilan etsin" dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un Anayasanın ilk 4 maddesi hakkındaki açıklamalarına da isim vermeden sert tepki gösteren Bahçeli, "Anayasanın ilk 4 maddesini sulandırmak gizli saklı emellerin tezahürüdür. Buna izin veremeyiz. Mevki ne olursa olsun hiç kimseye eyvallah edemeyiz. Anayasanın ilk 4 maddesiyle meselesi olanların Türkiye Cumhuriyeti'yle meselesi vardır. Bizim de onlarla görülecek hesabımız olacaktır" dedi.
Bahçeli'nin açıklamalarından başlıklar şöyle:
İSRAİL SALDIRILARI: BM aciz, atıl ve korkaktır. BM Güvenlik Konseyi kahredici sessizliğe gömülü vaziyettedir. İslam ülkeleri 3 maymunu oynama tavrını terk etmek zorundadır. Akan kana seyirci kalınamaz. BM derhal kuvvet kullanmalı, suçlular cezalandırılmalıdır. İsrail'in savaşı bölgeye yayma hedefleri, Lübnan'dan sonra Suriye'yi işgal hayalleri Türkiye Cumhuriyeti ve mazlum milletler aleyhine çok ciddi bir güvenlik tehdididir. Sınırlarımıza dayanması muhtemel olan siyonist saldırganlığın ve arkasındaki küresel saldırganlığın asıl hedefi bellidir. İhmaller ve kayıtsızlık ağır bedellere kapı aralayacaktır. "
NORMALLEŞME TARTIŞMALARI: CHP yönetiminin sessiz, ikircikli ve iltihaplı siyaseti tehlike verici boyuttadır. Mahalle yanarken CHP'nin havanda su dövmesi ayıplı bir siyasetin ucuz numaralarından başka bir şey değildir. Kimse unutmasın ki hakiki normalleşme 1999 yılında kurulan MHP ile DSP'nin koalisyon hükümetinde buluşmasıdır. Ucuz normalleşme teklifleri bize kalırsa maksatlıdır, nihayet bu mevzu 25 yıl önce samimi tokalaşma ile zaten halledilmiş ve yeni normal tezahür etmiştir. Normalleşme takıntısı içinde olanlara diyorum ki geçin bunu, siyasi tarihimize bakın. Geçtiğimiz hafta Salı günü Meclis Genel Kurulu'nda yapılan kapalı oturumdan hemen sonra Özgür Bey'in açıklamaları ucuz olmasının yanı sıra ileri derecede sorumsuzluk ve savrukluktur. Özgür Beyin yanından hiç ayırmadığı eski büyükelçinin sözleridir. İsrail'in misyon temsilcisi gibi konuşması mankurtluk değilse müptezelliktir. CHP'nin durduğu yer Türkiye'nin milli hedefleri ile bir ve aynı değildir. Huylu huyundan vazgeçmez ancak biz yine de CHP'den umudu kesmeyeceğiz. Türkiye'nin yanında yer alacağı günleri sabırla bekleyeceğiz.
İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMDEN BAŞKA YOL YOKTUR: Muhatap ülkeler yeter ki gölge etmesinler, yeter ki kapatsınlar gözlerini ezcümle görsünler kahramanlığı. Türk mü yaman siyonist eşkıyalık mı tüm dünya şahit olsun. Sadece Ortadoğu değil, dünyanın geneli bıçak üstündedir. Lübnan'da bulunan vatandaşlarımızın başarılı tahliyesi de teselli eden bir gelişmedir. MHP, hem içimizde hem de dışımızda barış havasının egemen olmasını iliklerine kadar arzulamaktadır. Çatışmanın sonu yoktur, savaşın galibi yoktur. 1967 sınırları temelinde bağımsız, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti mutlaka tanınmalıdır. İsrail ile Filistin arasındaki iki devletli çözüm dışında bir yol yoktur. Siyaset, etrafı kordonla çevrilmiş ring alanı, siyasetçiler de boksör değildir. Mesele biz olmanın emsalsiz sırrına erişmektir. Her şey Türkiye içindir. Önce ülkem milletim sonra partim ve ben anlayışı bizim siyasetimizin omurgasıdır. 29 Ekim'den itibaren Erzurum'dan başlayacak 'Bir ve beraber hilale doğru Türkiye toplantılarımızın' ilhamı da siyasetimizin müessir atılımıdır.
Türkiye Cumhuriyeti muazzam bir halk hareketidir. Devlet milletleşmiştir. Devlet millettir, millet de devlettir. Devlet ülkesi ve milleti ile bir ve bütündür. İkisini çatıştırmak fahiş bir yanlıştır ve demokrat yobazların handikapıdır. Devleti milletten ayırmak su katılmamış bölücülüktür.
DEM PARTİ İLE TOKALAŞMA: Yeri gelir elimi uzatır müşterek ve milli değerlerde toplanma çağrısı yaparım, yeri gelir başımı uzatır şehadet şerbetinden kana kana içerim. Ancak bu elin yanlış yorumlanmasını, açılan kollarımın ihanet saklanacağı ithamını affetmem. 1984'ten beri devam eden PKK terörünün nasıl bir yıkıma yol açtığını en iyi bilenlerdeniz. Terörle siyaset arasında bağlantı yoktur. Devletin terörle masaya oturmasını kimse beklemesin. Devlet terör örgütüyle müzakere etmez kıran kırana mücadele eder. Bu elin yanlış yorumlanmasını asla affetmem. Uzattığım el hesapsız, samimi ve iyi niyetli bir eldir, Türkiye'de, Türk milletinde birleşelim tebliğidir. Günlerdir uzattığım elden farklı sonuçlar çıkarıp, uyduruk yorumları yapanlar yanlışın pençesine düşmüşlerdir. Elimi vatan ve devlet için uzattım. Elimizi bir süreç için değil, kardeşlik için uzattık.
Hodri meydan; kana değil, kardeşliğe susadığını göstersinler. CHP yönetimi cevap versin, 4 parçalı Kürdistan'ın kurulmasından yana mısınız değil misiniz açıklayın da görelim. Türkiye'ye getirilirken 'her türlü hizmete açığım' diyen teröristbaşı çıksın terörü bitirdiğini ilan etsin. Örgütünü tasfiye edeceğini tek taraflı ilan etsin."
Başka Türkiye yoktur. Hakkari de bizim İzmir de bizimdir. Trabzon da bizim, Mardin de bizimdir. Millete hürmet var mı ona bakarız. Gün birleşme günüdür, gün dayanışma günüdür. Bizim gönlümüzde herkese yer vardır. Bu topraklara vatanım diyen herkese ocağımız açıktır. Bu bayrak benim diyen herkese kapımız açıktır.
ANAYASANIN İLK 4 MADDESİ TARTIŞMASI: Yeni yüzyılı yeni bir anayasayla taçlandırmak yürekten hedefimizdir. Anayasalar sadece bir devletin hukuki statüsü olmayıp, aynı zamanda devlet içinde siyasi iktidarı ve toplum içinde de devlet iktidarını sınırlandıran belgelerdir. 1982 Anayasası’nın raf ömrünü doldurduğu açıktır. Geniş katılımlı, kapsayıcı, sivil ve demokratik nitelikli, aynı şekilde insan hak ve özgürlüklerine dayanan, devlet ve millet uyumunu yeni yönetim sisteminin muhtevasında hukuken daha da tahkim eden bir anayasayla milli varlığımızı istikbale taşıma kararlığındayız. Yeni anayasa süreci siyasi hırsların, dogmatik bakışların, ideolojik takıntıların, etnik ve mezhebi dürtülerin, Cumhuriyet’in kuruluş esaslarıyla hesaplaşmanın veçhesi ve vesilesi görülemez, telaffuz dahi edilemez. Daha doğmadan yeni anayasa hazırlığını ve heyecanını sakatlamanın sakıncaları saymakla da bitirilemez. Bilhassa Anayasanın ilk dört maddesi her türlü tartışmanın ve arayışın dışındadır çünkü ilk dört madde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş kilidi, kurucu kimliği, varlık ve birlik simgesidir. Anayasada imtiyazlı bir zümre hâlihazırda bile yoktur. İlk dört maddede açılacak bir gediğin duracağı yer de yoktur. Devletin ülkesi ve milleti olmaz diyenlere sesleniyorum, bu iddianın teknik, akademik, fikri, siyasi ve hukuki hiçbir bağlayıcılığı ve ikna edici yönü bulunmamaktadır. Devletin ülkesi vardır, o da Türk vatanıdır. Devletin milleti vardır, o da Türk milletidir. Devlet, pozitif hukukun yürürlükte olduğu normlar sistemidir. Bu sistem ülke, insan topluluğu ve egemenlik üzerine bina edilmiştir. Devlet, 'egemenlik gücüyle aslen donatılmış, belli bir toprak parçası üzerinde yerleşik bir millet mimarisidir. Demem odur ki, devlet ülkesel birliktir. Var olan bir devlet eğer toprağını, yani ülkesini kaybederse, devlet vasfını kaybeder. Devletin, ülkesini kazanma yolları da bellidir ve onlar da; keşif, fetih, işgal, ilhak ve devirdir. Anayasanın ilk dört maddesini sulandırmak, demokratik bir angajmanın neticesi olmayıp gizli saklı emellerin tezahürüdür. Buna izin veremeyiz, buna seyirci kalamayız, mevkii ne olursa olsun hiç kimseye eyvallah etmeyiz. Anayasanın ilk dört maddesiyle meselesi olanların Türkiye Cumhuriyeti ile meselesi vardır ve bizim de onlarla görülecek hesabımız olacaktır.”
Bahçeli, toplantının sonunda Anayasa’nın ilk dört maddesini okudu.