27 Haz 2015 11:10 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:41

Bahçeli koalisyon pazarlıklarına kapılarını kapattı, Erdoğan'a yüklendi: Edepsiz!

MHP lideri Devlet Bahçeli, koalisyon seçeneklerine kapılarını kapattı, Erdoğan'a ise çok konuşulacak bir çıkışla 'Edepsiz' dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 7 Haziran seçimlerinin ardından gündemin en çok konuşulanı haline gelen 'koalisyon' konusunda AK Parti'le koalisyon yapması muhtemel partiler arasında 'en uygun seçenek' olarak görülse de, sert çıkışlarıyla koalisyon konusunda 3 partiye de mesafe koydu.

MHP lideri Bahçeli, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, yazarlar Emre Kongar ve Çiğdem Toker ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Ankara Haber Müdürü Ayşe Sayın’ı makamında kabul ederek, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.

BAHÇELİ'DEN ERDOĞAN'A: EDEPSİZ!

Seçim sürecinde yürütttüğü kampanyanın sert olduğu eleştirisini "Edep dışına çıkmadım" diyerek savunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a edepsiz mi diyorsunuz?" sorusuna "Edepsiz' diyorum" yanıtını verdi.

"SEÇİM SONUÇLARI MHP'YE ANA MUHALEFET GÖREVİ VERDİ"

Bahçeli, seçim sonuçlarının partisine “ana muhalefet görevi verdiğini” belirterek, “Milletimiz bize böyle bir yapılanma içinde, çözümü ana eksen kabul ederek, özgürlükler, ekonomik sorunların çözümü gibi konularda ana ekseni devam ettirmek isteyenlere karşı diyor ki, ‘Siz ana muhalefetsiniz” (...) Millet AKP-CHP-HDP koalisyonu istedi” sözleriyle, partisinin içinde yer alacağı koalisyon formüllerine “mesafe” koydu.

BAHÇELİ'NİN KOALİSYON TAHMİNİ

Koalisyon tahminini, HDP’nin de destekleyeceği “AK Parti-CHP olarak ifade eden” Bahçeli, bu formülü “çözüm süreci”nin devamını isteyenlerin yaşama geçirebileceğini ifade etti. Bahçeli, çözüm sürecini “zürafa”ya benzeterek, “Çözümü bugüne kadar tanımlayan olmamıştır. Zürafa gibi... Tanınması kolay, tanımlanması zordur” dedi. Bahçeli, milletvekillerinin TBMM’de yemin ettiği gün PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yeğeni Dilek Öcalan’ın “katip üye” olarak Başkanlık Divanı kürsüsünde yer almasını ise “Başka formül bulunabilirdi, İmralı canisinin yakınının Divan’da olması Gazi Meclis’e yakışmadı” sözleriyle eleştirirken, CHP TBMM Başkan adayı ve geçici TBMM Başkanı Deniz Baykal’a da sitem etti.

HDP'NİN BARAJI GEÇMESİ HUSUSUNDA NE DEDİ?

Bahçeli, çözüm süreci ve HDP'nin barajı geçmesiyle ilgili olarak, " 13 yıl birbirleriyle didişenler veya buluşanlar, çözüm yolunu bir kenara bırakmışlar, “çözüm konusunda hızlı olunmasını” istiyorlar. Dayatmada bulunuyorlar. Siz 63’lerden biri değil miydiniz? Buyrun, size fırsat doğdu. Böyle bir tabloyla nereye varmak istiyoruz, çözümün amacı nedir, kapsamı ne olacak, siyasi iktidar aracılığıyla uygulaması ne olacak? Bunu millet de görmelidir. MHP de görmek istiyor. Birinci istediğimiz şey bu. Böyle bir durum karşısında ya HDP’yi aldatıyorlar, ya milleti aldatıyorlar" diye konuştu.

İşte Bahçeli'nin Cumhuriyet'e yaptığı o açıklamalar:

BAYKALIN ADAYLIĞI İÇİN BAHÇELİ'DEN KRİTİK YORUM

Meclis’teki milletvekilleri partilerinin genel eğilimi olarak tercihlerini ortaya koyarlar. CHP’nin tecrübeli bir siyasetçi olarak Baykal Bey’i aday olarak göstermesi, partinin temel tercihidir. Siyasi partiler de adaylarını ortaya koyacaktır. Ancak Meclis Başkanlığı seçimlerinde, ilk iki turda 367 arandığı için genel bir eğilimi ortaya koymaktan ziyade, üçüncü ve dördüncü turlar anlamlıdır. O nedenle koalisyonlarda yönetilme zorunluluğunda bırakılmış bazı ipuçları elde edebilmeyi salı değil de çarşamba günü yapılacak oylama ortaya koyabilecek. Biz, bugüne kadarki uygulamamızda hep arkadaşımızın arkasında durmayı tercih etmişizdir.

BASINDA YER ALAN 'AK PARTİ-MHP KOALİSYONU' HABERLERİ İÇİN NE DEDİ?

Basınımızın bugün geldiği nokta, değerlendirme açısından, en önemli sorunlardan biri olmuştur. Gerçeklerden çok uzak, belli merkezlerin yönlendirmeleri doğrultusunda program uygulamaktadır. Basının bu yönüyle ortaya koymuş olduğu yönlendirmeleri, haberleri, ciddiye almıyoruz.

SEÇİM SONUÇLARINI NASIL DEĞERLENDİRİYOR?

Balkon konuşması, yarım balkon konuşmasına dönüştü. Zafer çığlıkları kursaklarında kaldı. Azınlık hükümeti kurabiliriz, erken seçime gidebiliriz yorumları yapıldı. Diğer siyasi partilerde de başlıca yorumlar kendini gösterdi. Biz o gece sadece seçim sonuçlarının bütün partiler tarafından iyi okunması gerektiğini vurguladık.

Koalisyonların içinde uzun ömürlü olanı DSP ve o dönemki Milliyetçi Çalışma Partisi ve ANAP arasında gerçekleşen koalisyondur. O da 3.5 yıl sürmüştür. AKP, 327 milletvekilinden 258 milletvekiline düşmüştür. 258’e düşen bir siyasi partiyi (AKP) muhatap aldığınız vakit, 18 milletvekili sağlamak yönünde bir gayret, “yozlaşmış bir siyasete ek yozlaşma gelirse” felaket olur. Bu tür şeylere de çok yatkın olan bir siyasi parti var. Onun haricinde koalisyonları vekil sayısına göre şekillendirdiğiniz vakit, belli bir denklemi kurabilirsiniz. Ortak akıl, görüş ve sorunları çözme gayretlerini konuşmamız lazım.

Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımızda AKP’nin tek dostu, Türkiye’yi bölmek isteyen unsurlarla birlikte hareket eden unsurdur. AKP-HDP’dir. İkisini bir araya getirdiğiniz vakit, 338’dir. Referandum yoluyla da olsa bir hükümet kurulabilir. AKP-CHP-HDP’yi düşündüğümüzde yüzde 78.9 oy oranı, yani 470 vekil. Dünya tarihinde bu kadar güçlü bir iktidar kurulamaz. “Siyasi çözüm” diye yıllardır arkasından koştukları tüm taleplere karşı konuşabilecekleri bir alan doğdu şimdi. Kanaatim, millet de bunu istemiştir.

GÜÇLÜ KOALİSYON

1 Ağustos 2009’da, Beşir Atalay, İçişleri Bakanı olarak bir toplantı yaptı. “Açılım” kavramını Türkiye’ye yerleştirdi. Önce “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” dediler. Gele gele süreç, “çözüm süreci” oldu. Aydınlarımız, siyasilerimiz tarafından özellikle benimsenip, bugünkü siyasi iktidara destek veren unsurlar halini aldı. Şimdi çok güçlü bir koalisyonu oluşturabilirler. Ama bunu hiç dillendiren yok. Ne 2009 yılındaki “kötü adam”,- ben onlara “kötü adam” diyorum (gülüyor)- ne de 63’ler (akil insanlar) . Çözümü destekleyecek gayret içinde olanlar, AKPHDP koalisyonunu hiç aklına getirmiyor.

AK PARTİ VE HDP NEDEN KOALİSYON KURMUYOR?

Çünkü bunu başaramayacaklarını biliyorlar. Böyle bir koalisyon kurulması durumunda MHP’nin çok yüksek puan alabileceği kanaatindeler. “Bunları kanaat bulanıklığına nasıl sokarız, sonra da nasıl devre dışı bırakırız, istediğimizi yaparız” diye düşünüyorlar. MHP’yi yozlaştırma, bulanıklaştırma çelişkisine düşebilecek bir konuma getirmek için bir siyasi taktiktir bu. Ama siyasi strateji ise “çözüm süreci”dir. Strateji taktiği keser ama taktik stratejiyi kesemez. Ayrıca bu faaliyetler toplumsal yarılma yaratmıştır. Kamplaşma, cepheleşme... Erdoğan da bu kamplaşmayı derinleştirme konumunda bir gerilim stratejisi takip etmiştir. Gerilim stratejisini bir güç haline getirmiştir.

MHP'NİN KONUMU

Biz ana muhalefet konumuna düşmüş oluyoruz. Milletimiz bize böyle bir yapılanma içinde, çözümü ana eksen kabul ederek, özgürlükler, ekonomik sorunların çözümü gibi konularda ana ekseni devam ettirmek isteyenlere karşı diyor ki, “Siz ana muhalefetsiniz.” Burada benim de beklediğim, partimizin de arzuladığı konu şudur: Çözümü bugüne kadar tanımlayan olmamıştır. “Zürafa gibi.” Tanınması kolay, tanımlanması zordur. Bu çözüm de neyin nesidir? Çözümden yana tavır izleyenlerin ziyaretleri sırasında da gördük. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği bizi ziyaret ettiği zaman, “Hızlı bir koalisyon olsun, erken seçimi önermiyoruz. Taşın altına elinizi koyacak mısınız, koymayacak mısınız? Tespit ve önerileriniz nedir?” denildi. Biz de “Çözümün ekonomik ayağına sahip çıkıyorsunuz, siyasi ayağına neden sahip çıkmıyorsunuz? Bana AKP’nin HDP’yle koalisyonunu TÜSİAD olarak çok daha hayırlı buluyoruz demiyorsunuz da MHP’yi bu taşın altına sokmaya çalışıyorsunuz?” dedik.

"YA HDP YA DA MİLLET ALDATILIYOR"

Diğer kuruluşlar için de aynı şey geçerli. 13 yıl birbirleriyle didişenler veya buluşanlar, çözüm yolunu bir kenara bırakmışlar, “çözüm konusunda hızlı olunmasını” istiyorlar. Dayatmada bulunuyorlar. Siz 63’lerden biri değil miydiniz? Buyrun, size fırsat doğdu. Böyle bir tabloyla nereye varmak istiyoruz, çözümün amacı nedir, kapsamı ne olacak, siyasi iktidar aracılığıyla uygulaması ne olacak? Bunu millet de görmelidir. MHP de görmek istiyor. Birinci istediğimiz şey bu. Böyle bir durum karşısında ya HDP’yi aldatıyorlar, ya milleti aldatıyorlar.

DAVUTOĞLU BAHÇELİ'NİN KAPISINI ÇALARSA, BAHÇELİ NE YAPACAK?

Burada ne anlatıyorsam, aynısını anlatacağım. “Buyrun, bir hükümet kurun, görmek istiyoruz” diyeceğim. Kendileri açısından çok büyük bir risk taşıdığı şeklinde kabul ediliyorsa, yeni bir formül bulmaları gerekir. Toplumsal yarılmayı kaynaştıracak, istikrar sağlayacak... Belli ilkeler bütünü içinde kendileriyle özdeşleştirecek model olarak da AKP-CHP modeli vardır.

CHP İLE MHP'NİN ORTAK VAADİ: 17-25 ARALIK...

CHP ile söylemde birleşiyoruz ama içerikte birleşmiyoruz. CHP’nin seçim beyannamesi burada. Orada çözümle ilgili, ileri demokrasiyle ilgili, insan haklarıyla ilgili belli söylemleriyle de örtüşüyor. AKP’nin beyannamesinin 22 sayfasının da yolda düştüğünü söylediler. CHP açıkladıktan sonra o sayfaları matbaada buldular. Biz, eğer bu tuzağa düşersek, Kandil ve İmralı Ankara’da buluşur. HDP 80 milletvekili aldı. Biz ise HDP’yi yok farz ediyoruz. Bir “siyasi kurum” olarak algılamıyoruz.

AK PARTİ VE MHP TABANI BİRBİRİNE YAKIN MI?

AKP ve MHP tam tersi. Daha önce de dedim millet, “HDP ve CHP’nin programını alsınlar, koalisyon kursunlar” diyor. AKP-MHP koalisyonu yanlış. Koalisyon dönemlerinde çok kişi veya kurumlar, veya başka türlü odakların olağanüstü harekete geçirildiğine şahit olduk. Aslı yok. Demin söylediğim kişi, kurum veya bazı odaklar, 4-5 partinin içinde kendilerine uygun düşebilecek bir koalisyon gücünü kabul ettirebilmek için lobileri harekete geçirdi. Birçok gayretler ortaya çıktı.

ERDOĞAN'LA GÖRÜŞEN MHP'Lİ KİM?

Böyle bir görüşme yapan biri var mı yok mu, bunu bilmiyoruz. Araştırılması gerekiyor. Biri Erdoğan ile görüşmeye şahitlik yapmışsa, biz onu arıyoruz. Başkanlık Divanı toplantısında arkadaşlara da söyledim. Benim bilgim olmadan yapılan bir görüşme “kaçak görüşme”dir; “kaçak sarayın kaçak görüşmesi”ne rıza göstermem. MHP ile görüşen biri var mı araştırın diye talimat verdim. Bulursam partiden ihraç ederim.

ERKEN SEÇİM İHTİMALİ

Erken seçim, tıkanmış bir demokrasinin önünün açılması için veya Türkiye’yi bir krize sokabilmek için fırsat kollayanları dikkate almaksızın millet iradesinin belirlenmesidir. Beklentiye gireceğiniz yerde, millet iradesine girmek daha doğru bir yoldur.

DİLEK ÖCALAN'IN MECLİS'TEKİ VARLIĞI ÜZERİNDEN BAYKAL'A SİTEM ETTİ

Deniz Baykal Bey’den biraz hassasiyet beklerdim. İmralı canisinin yakını gibi birinin Divan’da yer alması Gazi Meclis’in ruhuna ters düştü. Yoksa bizim kişiyle problemimiz yok. Onlar Adana’nın Yakapınar köyünde kaldılar uzun süre. Adana’da kendilerini rahatsız eden bir durum olmadı. Güvenlik güçleri de korudular. Bizi oraya getiren zihniyetle problemimiz var bizim.