Bahçeli, Apo’nun da siyasi ortağı olur mu?
Devlet Bahçeli, Meclis’in açılış günü gerçekleşen el sıkışma olayından sonra bugün de “DEM’le ve Öcalan’la barışma” konusunda yeni bir adım attı.
AKP-MHP ittifakının son yıllarda yapılan her seçim öncesinde CHP’yi o günkü ismi HDP, bugünkü ismi DEM’le ilişkilendirmeye çalıştığını hepimiz biliyoruz.
Bu propagandanın ana fikri şuydu:
“HDP ya da DEM, bölücü terör örgütü PKK’nın siyasi kanadıdır. Bunlarla görüşmek, yan yana fotoğraf çektirmek bile vatana ihanettir. Bu, Türkiye’nin bekaa sorunudur.”
Evet; bu bir bekaa sorunuydu…
Ama Türkiye’nin değil, AKP ve MHP’nin…
Çünkü biliyorlardı ki CHP’nin bu partilerle ittifak yapması kendilerinin eriyip gitmesi demekti.
Bu yüzden AKP’nin,geçmişte büyük bir cesaretle vizyona soktuğu “açılım filmi”ni, eli kanlı teröristlerin yurda getirilip kurulan sınır mahkemelerinde salıverilmesini, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın mektubunun, bugünkü Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder tarafından Diyarbakır’daki miting meydanında, hem de Recep Tayyip Erdoğan’ın huzurunda okutulmasını bir çırpıda unuttular.
Tarihe “Dolmabahçe Mutabakatı” olarak geçen görüşmede, verdikleri sözleri bile yok saydılar.
Herkesten çok PKK düşmanı, hepimizden fazla bölünme karşıtı oldular.
*
Neyse; ben siyaset yazarı değilim…
Gazeteciyim…
Bu köşede de gazetecilerin uğradıkları haksızlıkları medya etiğine aykırı durumlardaki görüşlerimi yazıyorum.
Merak etmeyin; bu yazıda da öyle olacak!
*
Peki; yazının başındaki analizi ve hatırlatmayı neden yapmak zorunda kaldım?
Çünkü daha bu yılın ortalarına kadar HDP’lilerle ya da DEM’lilerle fotoğraf bile çektirmeyen, “Onların evet dediği her şeye hayır demek benim görevim” diye haykıran Devlet Bahçeli, Meclis’in açılış günü gerçekleşen el sıkışma olayından sonra bugün de “DEM’le ve Öcalan’la barışma” konusunda yeni bir adım attı.
Terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın DEM Parti’nin TBMM’deki grup toplantısında konuşmasını istedi.
“Örgütüne silah bıraksın çağrısında bulunsun” dedi.
Yetmedi; Öcalan için “umut hakkı”nı da gündeme getirdi.
Nedir “umut hakkı?”
Hukuk terminolojisinde; müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan hükümlüye serbest kalma imkanının tanınmasıdır.
Bir başka deyişle her hükümlünün bir gün dışarı çıkabilme ihtimalini ifade eder.
*
Bugüne kadar bu ülkede kimse Öcalan’ın böyle bir haktan yararlanma ihtimalini gündeme getirmedi; getiremedi.
Buna ne DEP, ne ÖZDEP, ne HADEP, ne DEHAP, ne DTP, ne BDP, ne HDP, ne Yeşiller ve Sol gelecek Partisi ne de bugünkü DEM cesaret edebildi.
Ne ilginçtir ki; kırk binden fazla insanımızın ölümüne neden olan örgütün elikanlı lideri için bu öneri bir “aşırı milliyetçi lider”den, Devlet Bahçeli’den geldi…
Abdullah Öcalan serbest kalacak, Meclis’e gelip DEM Grubu’nda konuşacak ve örgütünü tasfiye edecek!
*
Lütfen elinizi vicdanınıza koyun; soruma öyle yanıt verin:
Eğer böyle bir öneriyi bırakın bir siyasetçiyi, bir gazeteci gündeme getirseydi ne olurdu?
Neler olmazdı ki?
İlk olarak bugün teröristbaşını Meclis’e getirme önerisinde bulunan Devlet Bahçeli’nin ağır hakaretlerine, küfürlerine maruz kalırdı.
Sokakta yolu kesilir eşek sudan gelinceye kadar dövülür ya da faili meçhul bir cinayete kurban giderdi.
Bunların hiçbiri olmasa bile hakkında onlarca dava açılır, kodeslerden kodes beğenmek zorunda kalırdı.
*
Ama bu öneri Bahçeli’den gelince…
Bir kesim insan, “Aaaa, ne kadar doğru söylüyor. Ülkemize barış ancak böyle gelir” diyor…
Diğer bir grup da, “Bu arkadaş kafayı mı yemiş? İlk önce Erdoğan’a ip atıyordu; döndü ortağı ve en büyük savunucusu oldu. İkinci ip attığı kişi ise Öcalan’dı; bakalım onunla da ortak olacak mı?” yorumunda bulunuyor.
*
Sakın yanlış anlaşılmasın…
Ben bu gelişmeler karşısında kişisel bir yorumda bulunmuyorum.
Sadece gazeteci sorusu soruyorum:
Meclis koridorlarında bir gazeteci Sayın Bahçeli’yi durdurup, “Apo’ya ‘umut hakkı’ olanağı tanınır mı? Kendisi TBMM’de konuşmak isterse tepkiniz ne olur?” diye sorsaydı, Bahçeli ne yanıt verirdi?
Bu sorunun yanıtı, ülkemizdeki siyasetin ve siyasetçilerin tutarlılık derecesini göstermesi açısından son derece önemli…