''BAĞDAT'A GİRERİM SADDAMI ASARIM!'' AHMET ÖZAL BABASINI ANLATTI!
Ahmet Özal, canlı yayında babası hakkında bilinmeyenleri anlattı.
Habertürk TV’de Suna Vidinli’nin sunduğu Perspektif programının
konuğu, görevi başındayken vefat eden 8. Cumhurbaşkanı Turgut
Özal’ın oğlu Ahmet Özal’dı.
Ahmet Özal, babasıyla ilgili birbirinden ilginç açıklamalarda
bulunurken geçtiğimiz ay Turgut Özal’ın naaşına yapılan otopsiyle
ilgili önemli ayrıntılara değindi.
İşte Ahmet Özal’ın konuşmasından öne
çıkanlar..
Orada çok ciddi bir tezgah vardı. Orada anne ve babama ayrılmış iki
koltuk vardı. Ancak kongreye geç kaldıkları için babam direk
kürsüye çıkıp konuşmasını yaptı. Yani kendilerine ait yere
otursalardı tetikçiyle aralarında yarım metre kadar bir fark vardı.
Ben soruşturmayı yürüten savcı Uğur Tönük Bey’i tanıdım. Kızı
kaçırılmıştı.Soruşturmanın durdurulması isteniyor belli ki.
O BİLGİLER MEZARA GİTMEMELİ
Kartal Demirağ o
mahkemede tek sanık olan yargılanan birisiydi. Rahmetli babam bu
işin köküne kadar indi, arkasında kimler olduğu öğrenildi. Hepsi
bilindi. Ben babama şunu sordum "Herşeyi öğrendiniz niye
açıklamıyorsunuz?" Babam bunun karşılığında "Şu anda Türkiye’nin
kalkınması önemli benim suikastimle ülke vakit kaybetmesin" dedi.
Amcam Korkut Özal o günlerde bilgileri açıklamak istemedi. Şimdi
düşünüyorum adalet istiyorsak, o bilgiler mezara gitmemeli.
SUİKAST YENİDEN İNCELENMELİ
Rahmetli babam bu
isimlerin hepsini biliyordu. Ben bu insanları tanımıyorum. Bir
fikrim de yok. Ben sadece babamdan duyabildiklerimi tekrar ettim.
Daha sonra davalık olduk o yüzden şimdi fazla konuşmak istemiyorum.
Suikast olayı incelendi, raporlar çıktı. Bu iş için çalışan
insanlar hayatta. Onun için yeniden ifadelerinin alınmalarını
istiyorum. Savcıların 88’deki suikast olayının tekrar incelemeye
almaları gerekir. Zira zehirlenmeyle ilgili bağlantıları olup
olmadığı araştırılmalıdır. 93 yılı çok iyi irdelenmesi lazım. Bence
en büyük darbe 93 yılında olmuştur. O dönemdeki faili meçhuller
rahmetli Çetin Emeç’e dek gider.
İŞİ ÖNCE ODUNCU’YA VERMİŞLER
Ben bundan 2 sene
önce açıklamıştım. Babama suikast için önce hapishanede bulunan
Veli Can Oduncu’ya gidiyorlar. Oduncu, ’Ben alnı secdeye değen bir
adama ateş edemem’ diyor. Bu sözlerinin üzerine Veli Can Oduncu
hapishanede öldürüldü. Daha sonra devreye Kartal Demirağ girdi.
Demirağ aslında çok önemli bir adam değil, ama arkası geniş.
Düşünebiliyor musunuz, Kartal Demirağ babama ateş ediyor ama
mahkemede tek sanık olarak yargılanıyor. Ben gerçeği Demirağ’ın da
bildiğine inanıyorum.Bu dava incelenirse birçok ihbar da
gelecektir. O gün kongre salonundaki şahitler de dinlenmeli.
CESEDİNİN BOZULMAMASI, BANA GÖRE MUCİZE
Ben
babam rahmetli olduğu zaman yurtdışındaydım. Otopsi için anneme
soruldu deniyor, ama sorulmadığını biliyorum. Ben o yıllarda
yapılacak olan otopsinin bir sonuç vereceğine inanmıyorum. Çünkü
hem o günkü teknoloji ve o zamanki baskı meselesi. Şimdi yapılan
otopside iç organlarıyla birlikte yapılan otopsi, Adli Tıp’ın
inanılmaz bir şekilde işini kolaylaştırdı. 19 sene sonra bütün
organlarıyla beraber orada durması bana göre mucizeye giriyor.
BABAMIN CESEDİ BİR ANDA ÇÜRÜDÜ
Ben Adli Tıp
yetkilileriyle hiç konuşmadım. Onları rahat bırakmak istedim. Fakat
ben Adli Tıpçılar’dan çok etkilendim. Çok iyi bir Adli Tıp’ımızın
olduğunu düşündüm. 3 ayrı grup birlikte çalıştılar. Cesedin
beyninin yerinde olması, kemik iliklerinin yerinde olması ve üç gün
çalışmanın sonunda ceset bir anda siyahlaşıp çürümeye başlamış. 20
sene ceset çürümemiş. Bu haliyle baktığımızda Sanki ceset ’görevimi
yaptım ben gidiyorum’ der gibi. Bu gerçekten çok şaşırtıcı. Dünya
tarihinde benzerinin görülmediği bir şey. Bana göre Allah’ın işi
bu...
KÜRT SORUNU İÇİN "ÇOK CİDDİ RİSK ALACAĞIM"
DEDİ
Aşkabad’ta bana söyledi. "Türkiye’ye döndüğümde
çok ciddi bir risk alacağım" dedi. "Türkiye Kürt sorunu ve PKK’yı
çözmeden ilerleyemez" dedi. 19 Mayıs’ta resmi konuşmamın ardından
Cumhurbaşkanlığı’ndan istifa edip aktif siyasete yeniden döneceğini
söyledi. O dönemde Türkiye’nin iyi gitmediğini söylüyordu, ’benim
müdahale etmem lazım’ diyordu. Özellikle Kürt meselesini çözmek
için siyasi risk alacağını söylüyordu. Kafansında neler yapacağıyla
ilgili planlar vardı. Mesela genel af vardı. Türkiye’de siyasi
yapının düzelmesi için Anayasa değişikliği, başkanlık modeli gibi
radikal değişiklikler vardı.
İKİ KÜRT RAPORU HAZIRLANMIŞTI
Adnan Kahveci ve
Eşref Bitlis, Kürt meselesiyle ilgili çok ciddi raporlar
hazırlıyorlardı. Biri askeri diğeri ekonomik olarak Kürt raporu
hazırlamıştı. Rahmetli Kahveci’nin kazada yanında bulundurduğu ve
Kürt raporunun bulunduğu çanta kayboldu. Babam Nisan başında
seyahata gitmeden önce beni Ankara’da çağırdı. Bugün burada
söyleyemeceğim bir sürü şeyler söyledi. Özbekistan’da Nakşibendi
Hazretleri’nin türbesinden gazeteci Servet Kabaklı toprak alırken
ona şunu söylemiş: ’Biraz daha fazla al, bana da lazım olacak’
İSTİFA EDİP YENİ PARTİ KURACAKTI
Anavatan
Partisi’nin başına geçmeyi planlamıyordu. Yeni bir parti kurmayı
düşünüyordu. Anavatan Partisi’yle ilgili ’maddi ve manevi
bağlarımı’ kopardım demişti. Anavatan’a daha sonra gelen liderler
babama çok yanlışlar yaptı. O yüzden Anavatan Partisi’ne yeniden
dönmek istemiyordu. Yeni bir parti kurmayı tasarlıyordu. Rahmetli
çok iddialı konuşurdu. ’Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar 21. yüzyıl
Türkler’in asrı olacaktır’ sözü o’na aittir.
"21. ASIR TÜRK ASRI OLACAK" SÖZÜ BABAMA
AİTTİR
Türkiye’nin Orta Asya’ya açılmasından Avrupa çok
ciddi rahatsızlık duydu. Lider o zamanlar Türkiye’ydi. Rahmetlinin
ölümünden sonra o ülkelerle siyasi ve ekonomik entegrasyon durdu ve
kesildi. O dönemde Türkiye çok şey kaybetti. Daha sonra gelen
liderler bu ilişkileri sürdüremedi. Özal’ın ölümüyle Türkiye çok
şey kaybetti.
ÇANKAYA’DAKİ BAYRAK YARIYA
İNMİŞTİ
Avrupa’dayken bana bir telefon geldi ’babanız
düştü’ dediler. Hemen bir uçak kiralayıp Ankara’ya uçtum. Uçaktan
Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne baktım. Bayraklar yarıya indirilmişti! O
yıllarda Köşk’te ambulans yoktu. Babamı sürükleyerek götürmüşler
hastaneye. Hastaneye gidiyorlar doktor yok. O arada GATA’da Şarlak
Paşa bütün ekibiyle bekliyor, gelen giden yok. Rahmetliyi annem
kucağına aldığında ağzından köpük geliyor. Kalp krizinde köpük
gelmez. Köpük gelmesi zehirlenmenin belirtisi.
YATAĞINDA DİNLEME CİHAZLARI ÇIKTI
Babam
başbakanlığı dönümünde yatak odasında her ay bir ekip gelip dinleme
cihazı var mı diye bakarlardı. Ve her ay ortalama 5 tane dinleme
cihazı bulundu. Ben ölümünden itibaren 5 sene bu iş için uğraştım.
Basında bazen haber oldum bazen olamadım. Bazen ufak haber oldum.
Sayın Fatih Altaylı beni programa davet etti. O programdaki
konuşmalarım dikkat çekmeye başladı, 98 yılında yapılan programda
iş hızlandı. Daha sonra süreç geçti, kimse ciddiye almadı.
DEMİREL’İN SÖZLERİ BİZİ İNCİTTİ
Demirel’in
’safsata’ demesi kendi fikridir. Benim için bilginin, araştırmanın,
tekniğin raporu önemli. Baştan beri buna inanmayanlar oldu. Önemli
olan araştırmaların raporların sonuçları. Babam en son ABD’de
yaptırdığı son chack-upunda sapasağlam çıktı. Bir tek prostatı
vardı kanser falan değildi. Bir insan sabah kalkıp da prostattan
ölmez. Demirel’in babamın zehirlendiğine inanmıyorum demesi bizi
aile olarak incitiyor. Ben sadece Demirel’e değil bu konuda
önyargılı olan gazetecilere de kırgınım.
ECEVİT BABAMDAN YARDIM İSTEDİ
Rahmetli Ecevit
1977 yılında Başbakan olunca babamı arayarak ’Ekonomiyi çok iyi
biliyorsunuz, Türkiye felakete gidiyor, ne yapmamız lazım’ demiş.
Babam bunun üzerine bir rapor hazırlıyor. Rahmetli babam o zaman
’Hangi parti olması beni ilgilendirmez. Partiler geçici devlet
kalıcıdır, her türlü yardımı yaparım’ diyor ve raporu hazırlıyor.
Ecevit’e yine şunu söylüyor ’Bu raporda yazdıklarımı size
yaptırmazlar’.
EVREN BABAMDAN ISRARCI OLDU
12 Eylül sabahı
babamı alıp götürüyorlar. Evren ve arkadaşları orada. ’Sayın Özal
ekonomiyi devam ettiriyorsunuz’ diyorlar ve Maliye Bakanlığı teklif
ediliyor. Rahmetli babam Hazine’yi istiyor. Feyzioğlu, ’Sayın Özal
size Hazine’yi vermezler. Anayasa’ya aykırı’ diyor. Babam da o’na
Evren ve arkadaşlarını göstererek ’Anayasa burada oturuyor’ diye
konuşuyor. Babam odadan çıkınca Evren arka kapıdan babamın önüne
geçerek görev almasında ısararcı oluyor.
BABAM DEMİREL’DEN ONAY ALDI
Evren’in görev
talebine şu karşılığı veriyor: ’Benim başbakanım düne kadar
Süleyman Demirel’dir. Ondan icazet almam lazım’ Daha sonra bunu
yapmasına ses çıkarmıyorlar ve babam Demirel’e arayarak onay
alıyor.
İHTİLAL SÖZÜ BABAMI KORKUTMADI
Necdet Öztorun
Paşa teamüllere göre Genelkurmay Başkanı olacaktı. Babamın önüne
bir davetiye geldi. Davetiye de Necdet Öztorun’un Genelkurmay
Başkanı olarak vereceği resepsiyonu haber veriyordu. Babam buna çok
bozuldu. Ben burada Noter miyim? diye konuştu ve ardından onun
ismini onaylamadı, Necip Torumtay Paşa’yı Genelkurmay Başkanı
olarak onayladı. Öztorun Paşa’yı da emekliye sevketti. O zamanlar
Evren Paşa, babamı ’sen askeriyi karşına alıyorsun 1-2 hafta içinde
ihtilal olabilir’ demiş. Babam da ’olacaksa olsun’ demiş ve oralı
olmamış. Hiçbir şey olmamıştı...
SADDAM’A "ASARIM SİZİ" UYARISI
İki Özal
görüyorum. Bir tanesi yumuşak kalpliydi, yanında para taşımazdı,
ceketini karşısındakine verirdi. İkincisi devlet adamı olarak çok
sert birisiydi. Onu karşısına alan kayaya çarpardı. Taha Yasin
Ramazan’a şöyle dedi: Türkiye Cumhuriyeti topraklarına kazara bir
top mermisi düşerse ordumu alır Bağdat’a gelir seni ve Saddam’ı
orada asarım.. Hayatında yumuşak, siyasi yaşamında sertti.
BEŞ VAKİT NAMAZINI KILARDI
Tipik bir Türk aile
yapısındaydı. Kendimi bildiğim bileli 5 vakit namaz kılardı. Bir
eğlence yerine gider şarkı söylerdi, dans ederdi. Herşeyi
dengeliydi. Hiçbir zaman tarikat meselesiyle ilgilenmedi. Kendi
özel hayatında ne çocuklarına ne de başkalarına karışmıştır. Hiç
kimseye namaz kıl, oruç tut demezdi.
SONUÇTA ALLAH’IN TAKDİRİDİR
18 yıldır mücadele
veriyorum. Ben hiçbir zaman duygusal hareket etmem. Ben babamın
cinayete kurban gittiğini biliyorum. Sonuçta Allah’ın takdiridir.
Bu iş sadece adalet için önemli. Bu işle ilgili birtakım bilgi
sahibi olan insanların bilgilerini mezara götürmemeleri gerekir.
Ben sadece babamla ilgili konuşmuyorum. 1993’de aynı fikirde
olmamam hiç önemli değil öldürülen insanlarla ilgili de sonuna
kadar araştırma yapılmalıdır.
AKARCALI: İŞE ERUH’TAN BAŞLANMALIDIR
Programa
telefonla bağlanan Anavatan Partisi eski Sağlık Bakanı Bülent
Akarcalı ise o günlerle ilgili yapılacak geniş hacimli bir
soruşturma için milat olarak işe Eruh baskınıyla başlanması
gerektiğini söyledi. Akarcalı şöyle konuştu:
Turgut Bey Allah’ın rahmetine caniler tarafından gönderilmişse,
zehirlenmişse o zamanki başarısız suikastin devamıdır. Suikastle
ilgili üzerine gidilememiş bir dosya var. Ben diyorum ki,
zehirlenme olayıyla yetinmeyelim. 1988’deki suikast olayı
dosyayısını yeniden açalım. PKK’nın Eruh baskını Cumartesi günü
oldu. O gün Meclis sabaha kadar çalıştı. O gün sabah saatlerinde
rahmetli Özal’a arabasına kadar eşlik ettim. Sabah kalktığımda
televizyonda Eruh baskınından bahsediliyor. Hemen Özal’ı aradım ve
bilgi verdim. Rahmetli Özal, ’Metin Emiroğlu’nu ara ve Hasan Celal
Güzel’e sor’ dedi. Ülkenin başbakanına cumartesi öğleden sonra,
akşam üstü olmuş bir olay Pazar sabahı iletiliyordu. Araştırılacak
bir olaydır. Bu işlere Eruh’tan başlanması lazım.