AZİZ YILDIRIM'IN SUÇLADIĞI GAZETECİ KONUŞTU; ''BU MİRASI AİLEMİN ELİNDEN ALAMAZSINIZ!''
MEDYARADAR/ÖZEL-Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın NTV Spor'da yaptığı açıklamalarda isim vermeden suçladığı gazeteci neler söyledi?
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Fenerbahçe’nin 2006 yılındaki
Denizlispor maçının ardından şampiyonluğun kaçmasıyla ilgili ilginç
olarak dün akşam NTV Spor’da yayınlanan Futbol Aktüel programında
açıklamalarda bulundu.
Başkan Yıldırım, o tarihte Denizlispor’a "bir şeyler" gittiğini ve
2 gazetecinin bununla ilgili belgeleri elinde tutup kendisine
vermek istediğini açıkladı.
"Belgeleri verin, ben açıklayayım dedim kabul etmediler" diyen Aziz
Yıldırım, şimdi o iki gazeteciden birinin TRT Spor’da futbol
yorumculuğu yaptığını kaydetti.
Aziz Yıldırım şöyle konuştu;
"2006’dan sonra geldiler dediler ki, Denizli’ye gitti şu gitti, bu
gitti. Şunu verin ben açıklayayım dedim. Yoksa ben açıklayacağım,
biz gazetecilik yapacağız dedi. O şahıs şimdi TRT’de yorum yapıyor,
namuslu vatandaş pozisyonunda. O namuslu vatandaş gidiyior Mehmet
Ali Aydınlar’ın avukatına götürüyor, orada diyorlar ki; Ali Koç,
Rıdvan Dilmen, bunların hakkında yalan ne biliyorsan konuş, kayda
alalım ve sana 150 bin dolar para verelim, o beyefendi alıp
götürüyor bunu, ve bu TRT’de program yapıyor."
Bu iddialara TRT Spor’da ekrana gelen Basın Tribünü adlı
programda yorumculuk yapan Fanatik Gazetesi spor yazarı Hakan
Can’dan yanıt geldi.
Hakan Can, Aziz Yıldırım’ın isim vermeden suçladığı kişinin kendisi
olduğunu ileri sürerek Medyaradar’a aşağıdaki açıklamayı
yaptı.
Kamuoyuna
Duyuru
14.Eylül.2012
13 Eylül 2012 Günü NTVSpor‘da Fenerbahçe Başkanı Sayın Aziz
Yıldırım’ın adımı vermeden de olsa gıyabımda yaptığı iftiralara
cevap olarak Aziz Yıldırım’ın çarpıtarak anlattığı olayların gerçek
boyutunu kamuoyu ile paylaşma ihtiyacı hasıl olmuştur.
Dönemin Kulüpler Birliği Başkanı Aziz Yıldırım, rahmetli Özhan
Canaydın’ın cenazesinden dönerken feribotta Genel Yayın
Yönetmenimiz Necil Ülgen aracılığıyla beni yanına davet etmişti.
Bana Sarıyer savcısının son derece idealist bir insan olduğunu
söyleyip, "Elinizde şike yapan ve teşvik primi verenlerin Türk
futbolundan uzaklaşmasını sağlayacak bilgi belge varsa verin"
dedi.
Ertesi gün Aziz Yıldırım’la Fenerbahçe Kulübü’nde buluştuk. O gün
bir kulüp başkanının, bir menajer ile yaptığı ve kendisinin
gizlice kaydettiği ses bandını Aziz Yıldırım’a verdiğim doğrudur.
Tamamen yasa dışı yollarla yapılmış bu ses kayıtları ile ilgili
haber yapmak suç olduğu için gazetede bu ses kaydının haberini
yapmadık. Ancak şike ile mücadelede kendisine ışık tutacağına
inandığım, ’kirlilikle mücadelede kararlı gördüğüm’ Yıldırım’a bu
kaydı vermekte beis görmedim.
Ses kaydında bulunan şike ve teşvik primi iddiaları zaten mağdur
olduğunu iddia eden bir kulüp yöneticisi tarafından Fanatik
Gazetesi’nde haber yapılmıştı. Aziz Yıldırım’a verdiğim ses kaydını
kendim yapmadığım ve yaptırmadığım gibi, kendisine verdikten sonra
ne olduğuna dair bir bilgim de bulunmamaktadır. Kayıtların hala
kendisinde olduğunu belirttiği için bu konuda kendisinden gerekli
açıklamayı bekliyorum.
Sayın Aziz Yıldırım’ın dün akşamki konuşmasının devamında bir başka
konuda ise şahsıma ve üçüncü sahıslara yaptığı suçlama asla kabul
edilemez niteliktediir. Uluslararası bir bahis skandalında başrol
oynayan bir kişi, bedeli karşılığı Türkiye’de kendi organize ettiği
ve alt liglerdeki oyuncuların karıştığı maçları, tarihleri ve banka
dekontları ile belgeleyeceğini iddia ettiği olayların tamamını
anlatmak istediğini belirtmiştir.
Ben de bu şahısın elindeki bilgilerin gündemdeki şike ve teşvik
sorunlarına yeni bir açılım getirmesi adına, federasyon, devlet ve
gazete yetkilileriyle konunun daha da aydınlanması için çaba sarf
ettim.
İtirafta bulunacağım diyen şahıs en son Mehmet Ali Aydınlar ile
görüşmek istedi. Mehmet Ali Aydınlar ile görüşmesinin mümkün
olmadığını söyleyip kendisini avukatı Umur Yaşar’a yönlendirdim. Bu
görüşmede aynı maddi talebini Sayın Umur Yaşar’a iletti.
Sayın Aziz Yıldırım’ın televizyon programında iddia ettiği üzere
Sayın Umur Yaşar ve benim de olduğum ortamda ne Sayın Nihat
Özdemir’in, ne Sayın Ali Koç’un ismi dahi geçmediği gibi bu sefer
talep ettiği rakamı çok aşağı düşürmesine rağmen, hem Sayın
Yaşar’dan sert bir ret cevabı almış, hem de benim açımdan
bilgilerini ihaleye çıkarmış konumuna düşmüştür.
Daha sonra aynı kişinin başka medya mensuplarına ve program
yapımcılarına da aynı talebi farklı rakamlarla ilettiğini öğrendim.
Ardından bu şahısla ilişkimi kestim. O beni sadece bir kez Aziz
Yıldırım’ın divan kurulunda yaptığı konuşmadan sonra aradı. Bende
en son bugün kendisini aradım. Bu konuşmalar ve tüm süreçle ilgili
diğer detayları hayatı boyunca hiçbir haberi yalanlanmamış bir
gazeteci olarak siz değerli kamuoyu ile yakın bir tarihte
paylaşacağım.
Sayın Yıldırım, binlerce sayfalık tapelerde ismi dahi geçmeyen
Sayın Özdemir ve Sayın Koç’a iddia ettiğiniz gibi böyle bir komplo
hazırlamak, hem aptallık, hem vicdansızlık hem de insanın
taşıyabileceği bir günah değildir.
Sayın Aziz Yıldırım’ın iddiasında belirttiği içerikte bahsi geçen
şahsa “Aziz Yıldırım, Nihat Özdemir, Ali Koç ve Rıdvan Dilmen
hakkında yalan ne biliyorsan konuş, kayda alalım ve sana 150.000
dolar para verelim” diyecek kadar aşağılık bir teklifte
bulunduğumuzu iddia ettiğinize göre, bu 3 kişinin yaptığı
konuşmanın ses kayıtlarını yayınlamanızı istirham ediyorum. Böyle
bir durumda hiçbir kanuni hakkımı kullanmayacağımı ve gazetecilik
hayatımı noktalayacağımı ayrıca belirtmek isterim.
Sayın Yıldırım, benim çocuğuma bırakacağım tek miras, insanların
ağzı dolu dolu, “Senin baban tanıdığımız en dürüst insandı” sözü
olacaktır. Bu mirası gerçek dışı bilgi ve çarpıtmalarla ailemin
elinden alamazsınız. Benim ismimi vermemenize rağmen bu açıklamayı
yapıyorum ve sizden ya iddianızı ispatlamanızı ya da kamuoyu önünde
gereğini yapmanızı istirham ediyorum.
Kamuoyunun bilgilerine sunarım.
Hakan Can
MEDYARADAR/ÖZEL