14 Eyl 2012 23:43 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:08

AZİZ YILDIRIM'IN SUÇLADIĞI GAZETECİ KONUŞTU; ''BU MİRASI AİLEMİN ELİNDEN ALAMAZSINIZ!''

MEDYARADAR/ÖZEL-Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın NTV Spor'da yaptığı açıklamalarda isim vermeden suçladığı gazeteci neler söyledi?

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Fenerbahçe’nin 2006 yılındaki Denizlispor maçının ardından şampiyonluğun kaçmasıyla ilgili ilginç olarak dün akşam NTV Spor’da yayınlanan Futbol Aktüel programında açıklamalarda bulundu.

Başkan Yıldırım, o tarihte Denizlispor’a "bir şeyler" gittiğini ve 2 gazetecinin bununla ilgili belgeleri elinde tutup kendisine vermek istediğini açıkladı.

"Belgeleri verin, ben açıklayayım dedim kabul etmediler" diyen Aziz Yıldırım, şimdi o iki gazeteciden birinin TRT Spor’da futbol yorumculuğu yaptığını kaydetti.

Aziz Yıldırım şöyle konuştu;

"2006’dan sonra geldiler dediler ki, Denizli’ye gitti şu gitti, bu gitti. Şunu verin ben açıklayayım dedim. Yoksa ben açıklayacağım, biz gazetecilik yapacağız dedi. O şahıs şimdi TRT’de yorum yapıyor, namuslu vatandaş pozisyonunda. O namuslu vatandaş gidiyior Mehmet Ali Aydınlar’ın avukatına götürüyor, orada diyorlar ki; Ali Koç, Rıdvan Dilmen, bunların hakkında yalan ne biliyorsan konuş, kayda alalım ve sana 150 bin dolar para verelim, o beyefendi alıp götürüyor bunu, ve bu TRT’de program yapıyor."

Bu iddialara TRT Spor’da ekrana gelen Basın Tribünü adlı programda yorumculuk yapan Fanatik Gazetesi spor yazarı Hakan Can’dan yanıt geldi.

Hakan Can, Aziz Yıldırım’ın isim vermeden suçladığı kişinin kendisi olduğunu ileri sürerek Medyaradar’a aşağıdaki açıklamayı yaptı.

Kamuoyuna Duyuru
14.Eylül.2012


13 Eylül 2012 Günü NTVSpor‘da Fenerbahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım’ın adımı vermeden de olsa gıyabımda yaptığı iftiralara cevap olarak Aziz Yıldırım’ın çarpıtarak anlattığı olayların gerçek boyutunu kamuoyu ile paylaşma ihtiyacı hasıl olmuştur.

Dönemin Kulüpler Birliği Başkanı Aziz Yıldırım, rahmetli Özhan Canaydın’ın cenazesinden dönerken feribotta Genel Yayın Yönetmenimiz Necil Ülgen aracılığıyla beni yanına davet etmişti. Bana Sarıyer savcısının son derece idealist bir insan olduğunu söyleyip, "Elinizde şike yapan ve teşvik primi verenlerin Türk futbolundan uzaklaşmasını sağlayacak bilgi belge varsa verin" dedi.

Ertesi gün Aziz Yıldırım’la Fenerbahçe Kulübü’nde buluştuk. O gün bir kulüp başkanının, bir menajer ile yaptığı ve kendisinin gizlice kaydettiği ses bandını Aziz Yıldırım’a verdiğim doğrudur. Tamamen yasa dışı yollarla yapılmış bu ses kayıtları ile ilgili haber yapmak suç olduğu için gazetede bu ses kaydının haberini yapmadık. Ancak şike ile mücadelede kendisine ışık tutacağına inandığım, ’kirlilikle mücadelede kararlı gördüğüm’ Yıldırım’a bu kaydı vermekte beis görmedim.

Ses kaydında bulunan şike ve teşvik primi iddiaları zaten mağdur olduğunu iddia eden bir kulüp yöneticisi tarafından Fanatik Gazetesi’nde haber yapılmıştı. Aziz Yıldırım’a verdiğim ses kaydını kendim yapmadığım ve yaptırmadığım gibi, kendisine verdikten sonra ne olduğuna dair bir bilgim de bulunmamaktadır. Kayıtların hala kendisinde olduğunu belirttiği için bu konuda kendisinden gerekli açıklamayı bekliyorum.

Sayın Aziz Yıldırım’ın dün akşamki konuşmasının devamında bir başka konuda ise şahsıma ve üçüncü sahıslara yaptığı suçlama asla kabul edilemez niteliktediir. Uluslararası bir bahis skandalında başrol oynayan bir kişi, bedeli karşılığı Türkiye’de kendi organize ettiği ve alt liglerdeki oyuncuların karıştığı maçları, tarihleri ve banka dekontları ile belgeleyeceğini iddia ettiği olayların tamamını anlatmak istediğini belirtmiştir.

Ben de bu şahısın elindeki bilgilerin gündemdeki şike ve teşvik sorunlarına yeni bir açılım getirmesi adına, federasyon, devlet ve gazete yetkilileriyle konunun daha da aydınlanması için çaba sarf ettim.

İtirafta bulunacağım diyen şahıs en son Mehmet Ali Aydınlar ile görüşmek istedi. Mehmet Ali Aydınlar ile görüşmesinin mümkün olmadığını söyleyip kendisini avukatı Umur Yaşar’a yönlendirdim. Bu görüşmede aynı maddi talebini Sayın Umur Yaşar’a iletti.

Sayın Aziz Yıldırım’ın televizyon programında iddia ettiği üzere Sayın Umur Yaşar ve benim de olduğum ortamda ne Sayın Nihat Özdemir’in, ne Sayın Ali Koç’un ismi dahi geçmediği gibi bu sefer talep ettiği rakamı çok aşağı düşürmesine rağmen, hem Sayın Yaşar’dan sert bir ret cevabı almış, hem de benim açımdan bilgilerini ihaleye çıkarmış konumuna düşmüştür.

Daha sonra aynı kişinin başka medya mensuplarına ve program yapımcılarına da aynı talebi farklı rakamlarla ilettiğini öğrendim. Ardından bu şahısla ilişkimi kestim. O beni sadece bir kez Aziz Yıldırım’ın divan kurulunda yaptığı konuşmadan sonra aradı. Bende en son bugün kendisini aradım. Bu konuşmalar ve tüm süreçle ilgili diğer detayları hayatı boyunca hiçbir haberi yalanlanmamış bir gazeteci olarak siz değerli kamuoyu ile yakın bir tarihte paylaşacağım.

Sayın Yıldırım, binlerce sayfalık tapelerde ismi dahi geçmeyen Sayın Özdemir ve Sayın Koç’a iddia ettiğiniz gibi böyle bir komplo hazırlamak, hem aptallık, hem vicdansızlık hem de insanın taşıyabileceği bir günah değildir.

Sayın Aziz Yıldırım’ın iddiasında belirttiği içerikte bahsi geçen şahsa “Aziz Yıldırım, Nihat Özdemir, Ali Koç ve Rıdvan Dilmen hakkında yalan ne biliyorsan konuş, kayda alalım ve sana 150.000 dolar para verelim” diyecek kadar aşağılık bir teklifte bulunduğumuzu iddia ettiğinize göre, bu 3 kişinin yaptığı konuşmanın ses kayıtlarını yayınlamanızı istirham ediyorum. Böyle bir durumda hiçbir kanuni hakkımı kullanmayacağımı ve gazetecilik hayatımı noktalayacağımı ayrıca belirtmek isterim.

Sayın Yıldırım, benim çocuğuma bırakacağım tek miras, insanların ağzı dolu dolu, “Senin baban tanıdığımız en dürüst insandı” sözü olacaktır. Bu mirası gerçek dışı bilgi ve çarpıtmalarla ailemin elinden alamazsınız. Benim ismimi vermemenize rağmen bu açıklamayı yapıyorum ve sizden ya iddianızı ispatlamanızı ya da kamuoyu önünde gereğini yapmanızı istirham ediyorum.
Kamuoyunun bilgilerine sunarım.

Hakan Can

MEDYARADAR/ÖZEL