Bu çalışma tedavisi oldukça zor olan gliablastoma isimli beyin tümörü için önemli bir umut ışığı. Araştırma yayına kabul görürken, Amerika’nın önemli bilimsel yayınlarından biri olan PNAS isimli derginin ilk sayısında yayınlanması bekleniyor.
‘BÖYLE BİR ETKİ BEKLEMİYORDUK’
Cumhuriyet gazetesinden Orhan Bursalı’ya açıklamalar yapan Prof. Dr. Aziz Sancar, şunları söyledi: “EdU molekülü, sağlam DNA’da, sanki DNA hasara uğramış gibi etki yapıyor ve onarım mekanizmasını harekete geçiriyordu! Böyle bir etki beklemiyorduk! Sebebini araştırdık. Bozulmamış sağlam hücrelerin bulunduğu besi ortamına EdU molekülü koyduk ve baktık ki hücre onarım mekanizmasını çalıştırarak bu molekülü durmadan kesip çıkartıyor. Çıkarılan molekül serbest kalınca tekrar genoma giriyor, hücre onu tekrar kesip dışarı atıyor ve kör döngü böyle devam ediyor. Sonunda EdU ile başa çıkamayan hücre ölüyor (apoptoz)."
"EdU molekülünün orta derecede zehirleyici etkisi (toksik) olduğu biliniyordu. Ama bu etkinin mekanizması bir sırdı. Şimdi burada hücreyi kesin nasıl öldürdüğünü çözdük. Daha önce EdU’nun Kanser hücrelerini öldürdüğüne dair kanıtlar vardı, ancak garip bir şekilde, hiç kimse bu sonuçları takip etmedi. Şimdi bile laboratuvarlarda binlerce biliminsanı DNA’yı incelemek için EdU’yu kullanıyor, ancak bu molekülün DNA’da hasar yaratarak öldürücü etki yaptığını bilmiyor.”
EN AGRESİF TÜMÖRLERDEN BİRİ
Glioblastoma adı verilen beyin tümörleri en agresif tümörlerden biri. Gliablastomaya yakalanan bir hastanın ortalama ömrü tedaviye rağmen 15 ay. Yaklaşık 100 bin insanda 1 görülürken, son yıllarda bu oran 100 binde 3.25’e kadar çıktı. Nüfusun yaşlanması, hava kirliliği, maruz kalınan ağır metaller ve eskiye oranla teşhis olanaklarının da gelişmesi bu konuda etken. Glioblastoma yakalanan hastaların sadece yüzde 5’i, 5 yıl hayatta kalabiliyor. Avrupa, Kuzey Amerika’da daha fazla görülen hastalık, erkeklerde de kadınlara oranla daha fazla görülüyor.